MEHMET RAUF (1875-1931)
Halit Ziya’dan sonra Servetifünun romanının en önemli ismidir.
Eserlerinde, Servetifünun anlayışına uygun romantik aşkları, duyguları, hayalleri, kişilerin iç dünyasını ve hüzün, karamsarlık konularını işlemiştir.
Eserlerinde, toplumsal konulara neredeyse hiç yer vermemiştir.
Realizm akımından etkilense de aşk, sevgi konularını işlediği için eserlerinde romantizmin de etkisi vardır.
Böğürtlen’de çok geç ve güç elde edilebilen aşkı, Halas’ta vatan aşkını ve Kurtuluş Savaşı yıllarını, Yara’da ise bir annenin kızı uğruna aşkından vazgeçmesini işlemiştir.
Romanlarında, psikolojik tahlillere önem vermiş ve bunda başarılı olmuştur.
Türk edebiyatının ilk güçlü psikolojik romanı sayılan Eylül en ünlü romanıdır.
Çevre ve kişi betimlemelerine pek önem vermemiştir.
Roman ve hikâyelerinde kendi hayatından kesitler vardır.
Eserlerindeki kahramanlar aracılığıyla duygu ve düşüncelerini anlatmıştır.
Halit Ziya’nın etkisinde kalan yazar, gerek roman tekniği gerek dil ve anlatımının sağlamlığı bakımından onun kadar başarılı olamamışsa da daha sade bir dil kullanmıştır.
Roman ve hikâyede Halit Ziya kadar başarılı olmasa da mensur şiirlerinde Halit Ziya’dan daha başarılıdır.
Eserleri
Roman: Eylül, Ferda—yı Garam, Genç Kız Kalbi, Karanfil ve Yasemin, Define, Böğürtlen, Halas, Kan Damlası, Son Yıldız, Yara, Ceriha, Menekşe, Bir Zambak
Hikâye: Kadın İsterse, Aşıkane, BirAşkın Tarihi, Son Emel, İhtizar, Pervaneler Gibi, Hanımlar Arasında, Menekşe, Üç Hikâye, İlk Temas İlk Zevk, Aşk Kadını, Gözlerin Aşkı, Eski Aşk Geceleri, Safo ile Karmen
Mensur Şiir: Siyah İnciler
Tiyatro: Sansar, Pençe, Cidal, Yağmurdan Doluya, Ceriha, İki Kuvvet, Diken