Laik Devlet Düzenine Yönelik Düzenlemeler
I. Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
1 Kasım 1922’de Saltanat kaldırılmış, 17 Kasım 1922’de son padişah Vahdettin ülkeyi terk etmiş ve TBMM, II. Abdülmecid’i Halife tayin etmiştir.
Halifeliğin kaldırılmasında,
- Halife’nin tüm Müslümanları temsil etmesi yönüyle Türkiye’nin “ulus devlet” olma anlayışıyla örtüşmemesi,
- Türkiye Devleti’nin iç politikasını millî egemenlik, dış politikasını da başka devletlerin iç işlerine karışmama ve başka devletlerin de iç işlerine karışmasına karşı olması anlayışına dayandırması,
- II. Abdülmecid’in siyasi otorite gibi davranması ve devleti temsil anlamına gelen törenler düzenlemesi,
- İnanç özgürlüğünün sağlanması,
- Laik devlet düzenine geçilmek istemesi,
durumları belirleyici olmuştur.
BİLGİ: 1924 Anayasasında yapılan bazı önemli değişiklikler:
- — 10 Nisan 1928’de “Türkiye Devletinin dini, İslâm dinidir.” maddesi anayasadan çıkarıldı. (Laik statü veriliyor.)
- — 1930’da belediyeler kanunu çıkarıldı.
- — 5 Aralık 1934’te kadınlara seçme seçilme hakkı tanındı ve seçmen yaşı 18’den 22’ye çıkarıldı.
- — 5 Şubat 1937’de “Türkiye Cumhuriyeti laik devlettir.” ifadesi anayasaya girdi. (Değişmez madde)
II. Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924)
XIX. yüzyılın ll. yarısından itibaren Osmanlı Devleti’nde eğitim kurumlarının çoğu devletin denetimi dışında faaliyet göstermiştir.
II. Mahmut döneminden itibaren medreselerin yanında batı tarzı eğitim veren okulların da açılması eğitim ve öğretimde ikiliğe, kültür çatışmalarına ortam hazırlamıştır.
Osmanlı Devleti’nde;
I. Devlete bağlı eğitim kurumları,
II. Şeriye ve Evkaf Vekaleti’ne bağlı eğitim veren medreseler,
III. Kilise teşkilatlarına bağlı eğitim veren azınlık okulları,
IV. Özellikle Islahat Fermanı sonrası yaygınlaşan yabancı okullar
gibi “düşünce ve duyguda birleşen bir toplumun oluşturulmasına engel olabilecek” eğitim faaliyetleri görülmüştür.
- Türkiye Cumhuriyeti, çağdaş ve ulusal eğitim anlayışına yer vererek Türk milletini, gerçek özgürlük ve başarıya taşıyacak olan eğitim alanındaki çalışmalara öncelik vermiştir.
Tevhid-i Tedrisat Yasası’yla Türkiye Cumhuriyeti;
- Ülkedeki tüm azınlık ve yabancı okulların MEB’e (Maarif Vekaleti’ne) bağlanmasına, yabancı ve azınlık okullarında Türkçe, Tarih, Coğrafya derslerinin Türk öğretmenlerce Türkçe okutulmasına,
- Tüm eğitim kurumlarının devletin denetimi altına alınmasına,
- Millî Eğitim Bakanlığı’nın bilimsel ve mesleki eğitim ihtiyacına cevap verecek nitelikte yapılandırılmasına,
- Eğitimin ulusal ve çağdaş nitelik kazanmasına,
- Düşünce ve duyguda birleşen bir toplumun oluşturulmasına
ortam hazırlamıştır.
III. Yeni Devlet Kurumları
a) Vakıfların, medreselerin ve ibadethanelerin denetim ve yönetimi ile çıkarılan kanunların İslam hukukuna uygunluğunun denetimi Şeriye ve Evkaf Vekaleti (Bakanlığı) tarafından idare ediliyordu.
3 Mart 1924’te kabul edilen kanunla,
- Şeriye ve Evkaf Vekaleti kaldırılmış,
- Hukuki işlemlere ait hükümlerin yasama ve yürütme yetkisi, TBMM ile onun oluşturduğu hükümete devredilerek Vakıflar Müdürlüğü kurulmuş,
- İslam dininin inançlar ve ibadetlerle ilgili bütün hükümlerinin ve işlerinin yürütülmesi ve dinî kurumların yönetimi için Diyanet İşleri Başkanlığı kurularak başbakanlığa bağlanmıştır. Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi de başkanlığa getirilmiştir.
b) 3 Mart 1924’te çıkarılan bir yasayla Erkanıharbiye Vekaleti kaldırılmış ve en yüksek askeri makam olarak Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Riyaseti (Genelkurmay Başkanlığı) kurulmuştur.
- Türkiye Cumhuriyeti bu yasayla “orduyu siyasetin dışında tutma” amacını gözetmiştir.
- Amaç orduda birlik beraberliği korumak ve demokratikleşmeyi sağlamaktır.