KOMÜNİTEDEKİ SİMBİYOTİK İLİŞKİLER
Enerji, komünitelere üretici canlılar (örnek: Bitki) aracılığıyla girer. Üreticiler, inorganik maddelerden organik besin üreterek komünitedeki besin ve enerji akışının ilk basamağını (trofik düzey) oluşturur. Her bir trofik düzeyde canlılar birbirleriyle beslenerek bir ağ oluşturur ve üreticilerden gelen bu enerji bir sonraki basamağa aktarılır.
Komünitedeki türler arasında beslenme ilişkileri yanında ekolojik nişlerini yerine getirebilmek için çeşitli birlikte yaşam şekilleri de gözlenir. Türler arasındaki bu yaşam şekilleri yararlı, zararlı ya da nötr ilişkiler olarak gözlenebilir. Bu yaşam şekillerinin bütününe Simbiyotik ilişkiler denir. Simbiyotik ilişkiler amensalizm, mutualizm, kommensalizm ve parazitliktir.
(+) : fayda gören canlı
(-) : zarar gören canlı
(0): fayda ya da zarar görmeyen canlı
Amensalizm (1. canlı (0) ↔ 2. canlı (-)) :
İki türden birinin etkilenmediği, diğer türün zarar gördüğü etkileşimdir.
Koyunlar otlamak için gezindiklerinde bastıkları yerdeki bitki ve böceklere zarar verirler. Koyunlar bu durumdan etkilenmezken ot ve böcekler zarar görür.
Mutualizm (1. canlı (+) ↔ 2. canlı (+)) :
Birlikte yaşayan iki canlı da karşılıklı fayda görür.
Gevşek mutualizm ve sıkı mutualizm şeklinde incelenir:
a) Gevşek mutualizm (protokooperasyon) : Birlikteyken birbirlerine yarar sağlayan iki canlı ayrıldığında da yaşamlarını sürdürebilirler.
Örnek:
- Timsah ve timsahın dişleri arasındaki etleri temizleyen kuşlar arasında görülür. Kuşlar timsahın dişleri arasındaki etlerden beslenip timsaha da yarar sağlarlar.
- Denizde yaşayan deniz gülü ve yengeç arasında görülür. Yengeç, deniz gülünün yakıcı tentakülleri ile korunur. Deniz gülü ise yengecin besin artıklarından yararlanır.
- Yarasalar ile çiçekler arasında görülür. Çiçekteki besinleri emen yarasanın burnuna yapışan çiçek tozları bi deki tozlaşmaya (polinasyon) yardımcı olur.
- Gergedanların sırtına keneler yapışır. Gergedanların üzerine konan bekçi kuşları bu kenelerden beslenir ve gergedanı kenelerden temizler.
b) Sıkı mutualiım : Birlikte yaşayan iki canlı arasında yakın bir ilişki vardır. Ayrıldıklarında canlılardan en az biri yaşamını sürdüremez hâle gelir.
Yuvarlak solucan, yılanbalığı solucanı, ipliksi solucan gibi isimler de verilen parazit nematodlar ve nematodlar içerisinde yaşayan bakteriler arasında görülür.
Bakteriler nematodun konağını hızla öldürüp, konağın dokusunu nematod için uygun besin formuna çevirip ürettikleri antibiyotikler aracılığıyla nematodun gelişimi için uygun ortam oluştururlar. Nematoda bu kadar yarar sağlayan bakterilerin nematodtan kazancına gelince; nematod, bakterileri dış ortamdan korur, konağın bakteriye zarar veren proteinlerini inhibe eder ve kendi konağının içerisine girmesine yardımcı olur.
Akasya ağaçları ve karıncalar arasında görülür. Karıncalar, akasya ağacından şeker ve proteinlerini temin eder. Aynı zamanda bu ağaçlar onlar için bir yaşam ortamı oluşturur. Karıncalar da ürettiği formik asit ile akasya ağacını özellikle mantarlara ve diğer zararlı böceklere karşı
koruyarak, çürümesini ve zarar görmesini önler.
Azot bağlayan bakteriler ile baklagiller arasında görülür.
Geviş getirenler ile selüloz sindirici bakteriler arasında görülür.
İnsan ve insanın kalın bağırsağında yaşayan B ve K vitaminleri sentezleyen bakteriler arasında görülür.
Kommensalizm (1. canlı (+) ↔ 2. canlı (0)) :
Birlikte yaşayan iki canlıdan biri fayda görürken diğer ne fayda ne de zarar görür. Fayda gören canlıya kommensal canlı denir.
Köpek balığının alt çenesine tutunan Vantuzlu balık (Echeneis) köpek balığı ile hareket eder ve onun besin artıklarından faydalanır. Fakat köpek balığına zarar vermez.
Midyeye tutunan Bryozoa canlısı, midyenin su akıntılarıyla sağladığı besinlerden faydalanır. Midye bu durumdan ne fayda ne de zarar görür.
Parazitizm (1. canlı (+) ↔ 2. canlı (-)) :
Bir arada yaşayan iki canlıdan birinin diğerine zarar vererek beslenmesidir. Parazitin içinde veya üzerinde yaşadığı canlıya konak denir. Parazit fayda görürken, konak bu birliktelikten zarar görür. Parazitlerin çoğunda sindirim enzimleri gelişmediğinden başka canlıların sindirim ürünlerinden (monomer) beslenirler.
a) Bir hücreli parazitler : Bazı bakteriler, amipler ve kamçılılar ile plazmodyum bir hücreli parazitlerdendir. Amip, insanda dizanteri hastalığına, bazı kamçılılar tifo hastalığına, plazmodyum ise sıtma hastalığına neden olan mikroplardandır.
b) Hayvansal parazitler : Hayvansal parazitlerin sindirim enzimleri gelişmemiştir. Bu yüzden konaktan sindirilmiş besinleri hazır alırlar.
Hayvansal parazitlik ikiye ayrılır :
İç parazitlik (endoparaıitlik) : Bu parazitlerin sindirim sistemleri gelişmemiş; hareket, duyu ve sinir sistemleri basittir. Buna karşılık üreme sistemleri çok iyi gelişmiştir. Konağın vücudunda ya da hücresi içinde yaşarlar. Örneğin; virüs, bakteri, bağırsak kurtları, tenya, plazmodyum
Parazit canlıların konaklarını öldürmeden yaşamaları, konaklarını sezinleyecek duyu organlarının gelişmesi, vantuz, çengel gibi tutunma organlarının olması çok yumurta oluşturmaları hayatta kalma şanslarını artırmaya yönelik adaptasyonlarıdır.
Dış parazitlik (ektoparaıitlik) : Bu parazitlerin tutunma organları, duyuları ve sindirim sistemleri iç parazitlere göre daha gelişmiştir. Konağın vücudunun dışında yaşarlar. Örneğin; bit, pire, kene, tahta kurusu, sinek
c) Bitkisel parazitler :
Bitkisel parazitlik ikiye ayrılır :
Yarı parazitlik : Bu bitkilerin klorofilleri vardır ve fotosentez yaparak organik besin üretirler. Kökleri gelişmediği için başka bir ağacın üzerinde yaşarlar. Köke benzer emeçleri gelişmiştir. Üzerinde yaşadığı bitkinin odun (ksilem) borularından bu emeçleri sayesinde ihtiyaç duydukları su ve mineralleri alırlar.
Tam parazitlik : Bu bitkilerin klorofilleri yoktur. Fotosentez yapamazlar. Kökleri gelişmemiş, buna karşılık emeçleri gelişmiştir. Emeçleriyle konak bitkinin odun borularından ihtiyaç duydukları su ve mineralleri, soymuk (floem) borularından organik besinleri alırlar. Yani tüm ihtiyaçlarını üzerinde yaşadığı konaktan karşılarlar. Örneğin; cin saçı, canavar otu, küsküt otu