Kanal İstanbul Projesi
Kanal İstanbul, İstanbul’da yapılması düşünülen bir su yolu projesidir. 2011 yılında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “çılgın proje”si olarak basına yansımış; ancak projenin adı, içeriği ve yeri uzun süre gizli tutulmuştur. 27 Nisan 2011 tarihinde Sütlüce’de bulunan Haliç Kongre Merkezi’nde yapılan basın toplantısıyla projeye ilişkin temel bilgiler açıklanmıştır.
Kanal İstanbul Projesinin Özellikleri
Açıklamalara göre, resmî adıyla Kanal İstanbul, şehrin Avrupa Yakası’nda hayata geçirilecek. Hâlihazırda Karadeniz ile Akdeniz
arasında alternatifsiz bir geçit olan İstanbul Boğazı’ndaki gemi trafiğini rahatlatmak adına Karadeniz ile Marmara Denizi arasında yapay bir su yolu açılacak. Kanalın Marmara Denizi ile birleştiği noktada 2023 yılına değin kurulması öngörülen iki yeni kentten biri kurulacak. Kanalın uzunluğu 40 – 45 km, genişliği yüzeyde 145 – 150 m, tabanda ise yaklaşık 125 m olacak. Suyun derinliği 25 m olacak. Bu kanalla birlikte İstanbul Boğazı tanker trafiğine tümüyle kapanacak, İstanbul’da iki yeni yarımada, yeni bir de ada oluşacaktır.
453 milyon metrekareye kurulması planlanan Yeni Şehrin 30 milyon metrekaresini Kanal İstanbul oluşturmaktadır. Diğer alanlar 78 milyon metrekare ile havaalanı, 33 milyon metrekare ile Ispartakule ve Bahçeşehir, 108 milyon metrekare ile yollar, 167 milyon metrekare ile imar parselleri ve 37 milyon metrekaresi ise ortak yeşil alanlara ayrılmıştır.
Kanal İstanbul’un Karadeniz ve Marmara’yı birleştiren 2. boğaz olması planlanırken, uzunluğunun 45 – 50 kilometre arasında olacağı tahmin ediliyor. Kanalın tahmini maliyetiyse 10 milyar dolardır.
“YASAKLAMAK SÖZKONUSU DEGİL”
Hukuki olarak böyle ama Türkiye’de yapıldığı için, Türk devleti tarafından yapıldığı için Türkiye’nin denetimi altında olacak.
“TRAFİKTE RAHATLAMA SAĞLAYACAK”
Türk Boğazları denen bölge Karadeniz’den Ege’ye ulaşımı sağlayacak. Bu sadece kalabalık olan, trafiği çok sıkışık olan bir yerde bir rahatlama sağlayacak. İkincisi, bu sade ticari gemilerle ilgili bir şey olacak. Tabi askeri dengeyi de ilgilendirir. Montrö Sözleşmesi. Bunun baştan açıkça konulması ve ekolojik etkisinin iyi hesaplanması gerekiyor.
“HEM KULLANICILAR HEM DE DEVLETAÇISINDAN AVANTAJLI”
Hem kullanıcı açısından bir rahatlık, çabukluk, kolaylık sağlanacak hem de bunu inşa eden devlet açısından şehrin ortasından geçen dar bir yolun yarattığı tehlikenin giderilmesi mümkün olacak.