ARAP — İSRAİL SAVAŞLARI
İsrail’in Kuruluşu ve Arap – İsrail Savaşları (1948 – 1949)
Birinci Arap – İsrail Savaşı (1956)
Nedeni, Arap ülkelerinin kurulan İsrail Devleti’ni yıkmak istemeleri. Orta Doğu’da bir Yahudi Devleti’nin kurulmasından hoşnut kalmayan Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları 15 Mayıs 1949’da İsrail’e savaş ilan ettiler. Bir yıl kadar süren bu savaşı 75 bin kişilik bir ordusu bulunan İsrail Devleti kazanınca, beş Arap devleti ağır yenilgiye uğradılar.
İkinci Arap – İsrail Savaşı (1956)
- İlk savaşın Yahudiler nezdinde dünyanın tavrının görülmesi açısından ayrı bir anlamı bulunmaktaydı. İsrail durumdan memnundu ve artık bölgede daha rahat hareket ediyordu.
- 50’lili yılların başından itibaren 187 köyün tamamen tahrip edilmesi, insanların katledilmesi ve göçe zorlanması bunu açıkça ortaya koyuyordu. Bu şekilde 1956’ya gelindi.
- Nasır’ın, 28 Temmuz 1956’da Süveyş Kanalı’nın uluslararası trafiğe açık olmakla birlikte, Mısır’a ait olduğu için millileştirildiğini açıklaması üzerine, İsrail saldırmak için beklediği fırsatı elde etti. İngiltere ve Fransa Mısır’ın bu kararın tanımadıklarını bildirerek, 30 Ekim’de Mısır’dan Süveyş Kanalı’nın kendilerine bırakılmasını istediler ancak Mısır bunu reddetti.
- Londra’da toplanan konferanslardan da bir sonuç çıkmayınca İngiltere ve Fransa İsrail ile anlaşarak Mısır’ın bütün hava alanları ve askeri bölgelerini imha etti.
- İsrail de Sina’yı işgal etti.
- Mısır, 7 Kasım’da ateşkesi kabul etmek zorunda kaldı.
- BM Genel Kurulu’nda alınan kararla; Süveyş Kanalı’na barış gücü yerleştirildi ve ABD’nin baskısıyla İngiltere ve Fransa Mısır topraklarından geri çekildi.
- İkinci Arap – İsrail Savaşı’nda İngilizlere karşı saldırılara katılan Yaser Arafat tarafından “El Fetih Örgütü” kurulmuştur.
Üçüncü Arap – İsrail Savaşı / Altı Gün Savaşı (1967)
1956 II. Arap – İsrail Savaşı’nın ardından dokuz yıl boyunca Mısır’la İsrail arasında ciddi bir problem yaşanmadı.
1964’te FKÖ’nün kurulması ve Suriye’de Nasır’ın görüşlerini benimseyen Baas Partisi’nin iktidara gelmesi, bunalımı yeniden başlattı.
Nasır’ın Sina’da konuşlandırılan BM Barış Gücü askerlerin çekilmesini istemesi ve Mayıs 1967’de Akabe Körfezi’ni deniz ulaşımına kapatması İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan’ı harekete geçirdi. Daha sonra da 1967 yılının Mayıs ayında başlayan Suriye – İsrail gerginliği Gazze ve Sina’yı işgal etmek isteyen İsrail için iyi bir fırsat oldu. İsrail kısa sürede başarılı olarak Kudüs’ün tamamını ele geçirdi. Atı Gün savaşı’ndaki yenilgi ve akabindeki Karame zaferi ile El Fetih uzun süredir gerilla savaşını savunanların alternatifi haline geldi. Arafat Nasır’ın da onay vermesiyle 1969’da FKÖ’nün başına geçti. Aynı tarihlerde, 21 Ağustos 1969 tarihinde, Doğu Kudüs’teki Mescid’i Aksa’nın bir Yahudi tarafından yakılmak istenmesi İslam dünyasının tepkisine yol açtı. Türkiye’nin de içinde bulunduğu İslam ülkeleri 22 — 25 Eylül 1969 tarihleri arasında Rabat Zirvesi’nde ilk defa bir araya geldi. Bu zirvede İsrail’in Kudüs’ten çıkması ve 1967 öncesi statüsüne geri dönmesi istenirken, İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) adlı yeni bir yapılanmanın da temeli atıldı.
Dördüncü Arap – İsrail Savaşı / Yom Kippur Savaşı (1973)
- 6 Ekim 1973’te başlayan savaş, Müslümanların kutsal ayı olan Ramazan ve Yahudilerin kutsal günleri olan Yom Kippur’a denk gelmişti.
- İsrail birlikleri Sina Yarımadası’ndan ve Golan Tepeleri’nden çekilmeye zorlandı. Bu savaşta; ABD İsrail’e, Sovyetler de Arap devletlerine silah yardımında bulundu. Başlangıçta Arapların lehine gelişen savaş, daha sonra İsrail’in karşı saldırıda bulunmasıyla İsrail lehine sonuçlandı.
- Savaş sona erdiğinde, birçok ülkenin değişik devletler tarafından silahlandırılması sonucu taraflar arasında askeri denge değişti. 1980 yılının Ağustos ayında, İsrail parlamentosu Knesset’te alınan bir kararla Kudüs’ü İsrail’in değişmez ve bölünmez başkenti olarak ilan etti.
Camp David Antlaşması (1978)
- Mısır devlet başkanı Enver Sedat ile İsrail başbakanı Menahem Begin arasında, 12 gün süren gizli pazarlıkların ardından Camp David’de 17 Eylül 1978’de imzalanan ve ABD başkanı Jimmy Carter’ın gözetiminde gerçekleşen bir antlaşmadır.
- Antlaşmanın imzalanmasında, ABD’nin Arap İsrail çatışmasına son vererek Orta Doğu’daki çıkarlarını devam ettirmek istemesi etkili olmuştur.
Bu antlaşmaya göre;
- İsrail birliklerini Sina Yarımadası’ndan çekecek ve Mısır ile diplomatik ilişkilerini normalleştirecekti.
- Diplomatik ilişkiler 1980’de normale döndü. İsrail’in beklediği kadar olmasa bile ticari ilişkiler canlandı. Mart 1980’de havayolu taşımacılığı başladı.
- Mısır İsrail’e petrol satışına başladı. Bu sözleşme ile, İsrail tarafından Altı Gün Savaşı’nda ele geçirilen Sina Yarımadası, Mısır’a geri verildi.
- Barış çabalarının sonucu olarak, Menahem Begin ve Enver Sedat, 1978 yılı Nobel Barış Ödülü’nü birlikte aldılar. Sözleşmeye, Mısır ve ABD ile İsrail ve ABD arasında karşılıklı mektuplaşmalar da eşlik etmiştir.
Bağlantısızlar Hareketi
1955’te bağımsızlığını yeni kazanan Afrika ve Asya ülkelerinin gerçekleştirdikleri Bandung Konferansı bu hareketin bir parçasını oluşturur. Bu harekete Yugoslavya lideri Tito, Mısır lideri Nasır ve Hindistan lideri Nehru öncülük etmiştir. Konferansta dünyaya barış ve güvenliğin gelmesi, sömürgeciliğin ortadan kalkması, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere yardım etmesi çağrısında bulunurlar.
Genel Özellikler:
- Birleşmiş Milletlerle ortak hareket ederler.
- 77’ler diye de anılırlar.
- Çoğu II. Dünya Savaşı sonunda bağımsız olmuştur.
- Gelişmekte olan ülkelerdir.
- Politik olarak istikrarsızlardır.
- Tarım ön plandadır.
- Sağlık, eğitim ve işsizlik sorunları vardır.
- Doğum oranları yüksektir.