İslamiyet öncesi Türk edebiyatı “destan dönemi , sözlü dönem” ve “yazılı dönem” olmak üzere üç kolda gelişmiştir. Sözlü dönem, yazılı dönem başladıktan sonra da devam eden dönemdir.
- Orhun Yazıtları: Bu yazıtlar, İslamiyet öncesi Türk edebiyatının en önemli örneklerinden biridir. Türklerin tarihini, kültürünü ve destansı anlatımlarını içerir.
Halk edebiyatındaki “anonim halk edebiyatı” sözlü dönemin uzantısıdır.
İslamiyet öncesi Türk edebiyatı, öz ve biçim bakımından millî nitelikler taşır ve ürünler dinî törenlerden doğmuştur.
Şiirler, ”şölen /toy”, ”sığır”, “yuğ“ adı verilen törenlerde söylenmiştir.
Yuğ: Bir kişinin ölümünden sonra yapılan yas-cenaze törenleridir.
Sığır: Oğuzların totemi olan kutsal öküzün belli dönemlerde avlanması için düzenlenen törenlerdir. Ozanlar, bu törenlerin mutlu geçmesi ve avların bereketli olması için kopuz eşliğinde dinî içerikli şiirler söylerlerdi, avlardan sonra ise yiğitlik şiirleri okurlardı.
Şölen: Toplu ziyafetlerdir, eğlence törenleridir. Totemin yani kutsal 6 ‘n yılın belli dönemlerinde kurban edilerek hep birlikte etinin yendiği dinî ziyafetlerdir. Ozanlar bu törenlerde dinî şiirlerin yanında yiğitlik, doğa sevgisi, aşk gibi konularda da şiirler söylerdi.
“Şölen”, “sığır” ve “yuğ” törenlerinde, “ozan” adı verilen sanatçılar müzik aleti eşliğinde şiirlerini söylemişlerdir.
İslamiyet öncesi ürünleri çoğunlukla şiir biçimindedir.
Şiirler, anonimdir; yani ilk söyleyeni bilinmemektedir.
Şiirler, hece ölçüsüyle söylenmiştir.
Hece ölçüsünün daha çok 7’li, 8’li, 12’li kalıpları kullanılmıştır.
Şiirlerde, yabancı etkilerden uzak sade ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
Şiirlerde kafiye ve redife yer verilmiş, daha çok yarım kafiye kullanılmıştır.
Şiirlerde nazım birimi olarak dörtlük kullanılmıştır.
Şiirlerin uyak düzeni düz uyak şeklindedir: aaab/ cccb/ dddb…
Şiirlerde tabiat, aşk, kahramanlık, savaş, yiğitlik, ölüm gibi konular işlenmiştir.
Sav (atasözü), sagu (ağıt) ve koşuk (aşk, doğa ve yiğitlik şiirleri) sözlü dönemin ürünleri arasında yer alır.
Koşuk, sagu, sav, destan gibi ürünlerin yazılı ilk örneklerine Kaşgarlı Mahmut’un “Divanü Lügati’t-Türk” adlı eserinde rastlanır.
Sav: İslamiyet öncesi Türk edebiyatında atasözünün karşılığıdır. Bir düşünceyi, bir deneyimi, bir öğüdü, en az sözcükle anlatan sözlerdir. Biçim olarak bir nesir cümlesi veya bir şiir dizesi gibi olabilirler. Savların kimileri küçük ses değişiklikleriyle, Türkçede bugün de yaşamaktadır. Klasik Türk edebiyatındaki karşılığı “darbımesel”, “mesel”dir. Eski Türk edebiyatının bu sözlü ürünlerini Kâşgarlı Mahmut’un “Divânü Lügatit Türk” adlı yapıtında yazıya geçmiş olarak buluyoruz.
- Aç ne yimes tok ne times. (Aç ne yemez tok ne demez)
- Ot tese ağız köymez. (Ateş demekle ağız yanmaz)
- Suv bermeske süt ber. (Su vermeyene süt ver)
- Teve silkinse eşgekke yük çıkar. (Deve silkinse eşeğe yük çıkar)
- Ermegüge bulıt yük bolır. (Tembele bulut yük olur)
KOŞUK
- Koşuk, İslamiyet öncesi Türk edebiyatının sözlü ürünlerindendir.
- Koşuk; “şiir”, “manzume” anlamına gelir; İslamiyet’ten sonra ise “beyit”, “şarkı”, “koşma” anlamlaırında da kullanılmıştır.
- Kaşgarlı Mahmut, “Divanü Lügati’t-Türk”te “koşuk”a “şiir, kaside” anlamını vermiştir.
- İslamiyet’ten önceki edebiyat içerisinde, aşk, yiğitlik, tabiat gibi konularda söylenen şiirlerdir.
- Koşuklarda benzetme, kişileştirme, abartma gibi sanatlar kullanılmıştır.
- Koşuklar, millî ölçümüz olan hece ölçüsüyle söylenmiştir.
- Koşuklarda, genellikle 7’Ii, B’Ii hece ölçüsü kullanılmıştır.
- Nazım birimi olarak dörtlük kullanılmıştır.
- Koşukların dörtlük sayısı 3 ilâ 5 arasında değişse de daha uzun koşuklar vardır.
- Koşukların kafiye düzeni “aaab, ccccb, dddb, …” biçimindedir.
- Koşuklar, dinî kökenli şiirlerdir; genellikle “sığır” ve “şölen” adı verilen törenlerde söylenmiştir.
- Koşuklar, genellikle kopuz eşliğinde söylenmiştir.
- Koşuklar, İslamiyet’ten sonra yerini koşma nazım biçimine bırakmıştır. Koşuklar hem biçim hem içerik bakımından halk şiirindeki koşmaya benzer.
- Koşuklar, konu bakımından ayrıca divan şiirindeki gazel nazım biçimine de benzer.
SAGU
- Sagu, İslamiyet öncesi Türk edebiyatının sözlü ürünlerindendir. İslamiyet’ten önceki Türk edebiyatında “ağıt” anlamında kullanılmıştır.
- Saguların halk şiirindeki karşılığı “ağıt”tır. Saguların divan şiirindeki karşılığı “mersiye”dir. Sagularda ölen kişinin yiğitliği, cömertliği faziletleri, iyiliği ve diğer üstün özellikleri işlenir.
- Sagular, “yuğ” adı verilen cenaze ve yas törenlerinde ozanlar tarafından söylenmiştir.
- Sagular, genellikle “kopuz” eşliğinde söylenmiştir. Sagular, koşuk nazım biçimiyle söylenmiştir.
- Saguların kafiye düzeni “aaab, ccccb, dddb, …” biçimindedir. Nazım birimi olarak dörtlük kullanılmıştır.
- Dörtlük sayısı 3 ilâ 5 arasında değişse de çok uzun sagular vardır.
- Hece ölçüsüyle söylenmiştir.
- Sagularda, genellikle 7’Ii, 8’Ii hece ölçüsü kullanılmıştır.
- Sagular, sanat kaygısından uzaktır, sade ve samimimi bir dille söylenmiştir.
- Kaşgarlı Mahmut’un Divanü Lügati’t-Türk adlı eserinde yer alan “Alp Er Tunga Sagusu” türün en önemli örneğidir.
selam,sagunun ilk maddesinde koşuk yazılmış belki arkadaşlar hata yapabilir,kolay gelsin.