<>

İslamiyetin Doğduğu Dönemde Dünya 9. Sınıf Tarih

İslamiyetin Doğuşu Sırasında Asya, Avrupa ve Afrika Kıtalarında Durum

İslamiyet öncesi dönemde Arabistan çevresinde dönemin iki büyük gücü olan Doğu Roma (Bizans) ve Sasani İmparatorlukları hüküm sürmekteydi. Bunların arasındaki egemenlik mücadelesine bağlı savaşlar, her iki devletin de yıpranmasına neden olmuştur. Doğu Roma İmparatorluğu dönem dönem karışıklıklar yaşasa da varlığını bütün Orta Çağ boyunca devam ettirmiştir. Sasani İmparatorluğu’na ise Müslümanlar VII. yüzyılın ortalarında son vermişlerdir.

İslamiyet’in ortaya çıktığı VII. yüzyılda Doğu Roma (Bizans); Anadolu, Suriye, Kuzey Afrika ve Kafkaslara kadar olan bölgelere hakimdi. Arap Yarımadası’nın güneybatı bölgesinde Kızıldeniz’in kıyılarında Habeş Krallığı kurulmuştu. Türklerin yoğun olarak yaşadığı Orta Asya bölgesinde ise Kök Türk Devleti hüküm sürmekteydi.

İslamiyet Öncesi Arap Yarımadası

Hz. Muhammed, 571 yılında Arap Yarımadası’nın önemli şehirlerinden olan Mekke’de dünyaya gelmiştir. Arap Yarımadası, Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarının birbirine yakın olduğu önemli bir noktada büyük bölümü çöllerle kaplı bir coğrafyadır.

Bilgi: Arabistan toprakları çöllerle kaplı olduğu ve ekonomik getirisi fazla olmadığı için büyük devletlerin ilgisini çekmemiş ve istilalara uğramamıştır.

Arap Yarımadası’nın en önemli bölgeleri Hicaz, Necid ve Yemen’di. Mekke, Medine ve Taif şehirlerinin bulunduğu Hicaz, ticaret yollarının geçtiği bir yerdi. Kabe’nin burada olması nedeniyle aynı zamanda dini bir merkezdi. Yemen bölgesi tarıma, Necid bölgesi ise hayvancılığa elverişliydi.

İslamiyet Öncesi Arap Yarımadasının Siyasal Durumu

İsIamiyet’ten önce Arabistan’ın kuzeyinde (Nebatlılar, Tedmürlüler, Gassaniler) ve güneyinde (Main, Seba, Himyeri) birçok küçük devlet kurulmuş, ancak bu devletlerden hiçbiri Arabistan’da siyasi birliği sağlayamamıştır. Arap Yarımadası’nda toplum şeyh veya seyyid denen kabile reisleri tarafından yönetilirdi. Arap kabileleri, İslami Dönem’e kadar birleşip merkezi bir devlet oluşturamamıştır.

İslamiyet’ten önce Arabistan’da siyasi birliğin sağlanamamasında etkili olan nedenlerden başlıcaları şunlardır:

  • Arabistan’ın coğrafi yapısı (çöller) nedeniyle insan toplulukları arasında iletişimin çok zor sağlanması
  • Askeri yönden güçlü devletlerin kurulamaması
  • Kabilecilik anlayışının yaygın olarak görülmesi, kabileler arasında rekabet ve kan davalarının yaşanması
  • Toplumda farklı inançların benimsenmesi

İslamiyet Öncesi Arap Yarımadasında Sosyal ve Ekonomik Hayat

Araplar, İslamiyet öncesinde kabileler halinde yaşarlardı. Kabileler arasında bitmek tükenmek bilmeyen kan davaları yaygındı. Halk; hürler, mevaliler (azat edilmiş köleler) ve köleler olmak üzere üç sosyal sınıfa ayrılmıştı. Hürler tüm haklara sahipti. Köle ve cariyeler (kadın köleler) alınıp satılabilir, miras olarak bırakılabilir, günlük işlerde çalıştırılabilirdi. Bir köle azat edilirse mevali denilen sınıfa geçmiş olurdu. İslamiyet öncesi Arabistan’da evlat edinme yaygındı ve evlatlık alınan çocuk mirastan yararlanabilirdi. Çok eşlilik yaygındı, kadınlara değer verilmezdi.

Arap toplumu, çöllerde göçebe bir hayat süren bedeviler, köyler ve şehirlerde yerleşik bir yaşam tarzına sahip hadari denilen insanlardan oluşmaktaydı. Bunların dışında yarı göçebe kabileler de mevcuttu. Hayvancılık, ticaret ve sınırlı miktarda olmak üzere tarım faaliyetleri halkın temel geçim kaynakları arasındaydı. Ticari hayatın en önemli unsuru, kabileler arasında savaşmanın yasak olduğu haram aylarda Mekke civarında kurulan panayırlardı. Panayırlarda kabileler arasındaki birçok problem çözülürdü. Edebi sohbetler yapılır, şairler en güzel şiirlerini buralarda okurdu. Bu şiirlerden beğenilenler Kabe’nin duvarına asılırdı. Bu sayede kısa süreli de olsa Arap kabileleri arasında barış ve hoşgörü sağlanırdı.

Bilgi: Araplar, haram aylarda (zilkade, zilhicce, muharrem ve recep ayları) savaş yapmazlardı. Bu aylarda yapılan savaşlara Ficar Savaşları denilirdi.

İslamiyet Öncesi Arap Yarımadasında Dini ve Kültürel Hayat

İslamiyet öncesinde halkın büyük bir kısmı çok tanrılı inanca sahipti. Her kabilenin ayrı bir putu vardı. Bu putlar, kabilelerin tanrılarını temsilen Kabe’de yer alırdı. Puta tapıcılığın yanı sıra Hristiyanlık ve Musevilik gibi dinlerin yanında Hz. İbrahim’in dini olan Haniflik inanışı da bulunurdu. Konuşma ve yazı dili olarak Arapça kullanılırdı. Halk arasında şiir ve hitabet önemsenir, şairler ve güzel konuşan kişiler itibar görürlerdi.

Cahiliye Devri

Arap Yarımadası’nda İslamiyet öncesi döneme Cahiliye Devri denir. Bu isimlendirmenin yapılmasında;

  • Bu süreçte insanların bilgisizlik ve gaflet içerisinde bulunmaları
  • Putperestliğin yaygın bir inanç olması
  • Toplumun medeniyet bakımından geri kalması
  • Kadınlara değer verilmemesi

gibi nedenler etkili olmuştur.

Hilfu’l-Fudûl: Cahiliye Dönemi’nde güçlü kişilerin haksızlıklar yapıp, güçsüzlerin mallarını gasp etmesi sık görülen bir durumdu. Buna tepki gösteren insanların zayıfları korumak ve adaleti sağlamak için kurdukları cemiyete Hilfu’l-Fudûl Cemiyeti denir. Hz. Muhammed; “Abdullah b. Cüdan’ın evinde yapılan Hilfu’l-Fudûl anlaşmasında ben de vardım, orada bulunuşumu ve o anlaşmaya katılışımı bir sürü kızıl deveye değişmem ve şimdi, o cemiyete çağrılsam memnuniyetle katılırım.” diyerek peygamber olmadan evvel katıldığı bu organizasyonu övmüştür. Hz. Muhammed de gençlik yıllarında, yapılan bu ittifaka bizzat katılarak adaletin sağlanmasına, insan haklarının korunmasına destek olmuştur.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

İslamiyetin Doğduğu Dönemde Dünya konu anlatımı özet 9.sınıf tarih