İslami Dönem Türk Destanları 10. Sınıf Edebiyat
a) Battal Gazi Destanı (Battalname)
- Battal Gazi’nin Anadolu’da İslamiyet uğruna Bizanslılarla ve başka milletlerle yaptığı savaşları anlatan destanî halk hikâyesidir.
- Battal Gazi, 8. yüzyılda başlayıp İstanbul’un Sultan Mehmed tarafından fethine kadar beş yüz yıl devam etmiş; önce Arap-Bizans, sonra Türk—Bizans mücadelesinin atmosferi içinde doğmuş, yüzyıllar içinde gelişmiş, nihayet 15.—16. yüzyıllarda ancak yazıya geçmiş bir destandır. Battal Gazi’nin Anadolu’da İslamiyet uğruna Bizanslılarla ve başka milletlerle yaptığı savaşları anlatan destanî halk hikâyesidir.
- Battalname, İstanbul kuşatmasına katılan Emevî komutanı Abdullah bin Amr’ın tarihsel gerçeklerden uzaklaşmış ve halkın hayal gücüyle zenginleştirilmiş kahramanlıklarını anlatan bir destandır. Battal Gazi, savaşlarda “evliya” karakteri sergiler. Devler ve cadılarla savaşır, okuduğu dualarla büyüleri bozar, ateşte yanmaz, göz açıp kapayıncaya kadar uzun mesafeler aşar, Hızır’la yoldaştır, sıkışık zamanlarda ondan yardım görür. Kâfirleri İslam’a davet eder, davetini kabul etmeyenleri öldürür. Savaş ganimetlerini savaşan yiğitlere dağıtır. Battal “kahraman” anlamına gelen bir sözcüktür.
- Destanın hem manzum hem de mensur biçimi vardır.
b) Satuk Buğra Han Destanı
- İslamiyet’i kabul eden ilk Türk devleti olan Karahanlılara ait destandır. Menakıpname özelliği taşıyan destanda, Karahanlı hükümdarı Satuk Buğra Han’ın İslam dinini kabul etmesi ve İslamiyet’i yaymak için gösterdiği kerametler anlatılır. Bu destan, Kaşgar ve Balasagun şehirlerinde ilk Müslüman Türk devletlerini kuran Karahanlılara aittir.
- Satuk Buğra Han da Karahanlıların bilinen ilk Müslüman Türk hükümdarıdır. Bu destanla Karahanlı hükümdarı Satuk Buğra Han’ın İslam dinini kabul edişi ve İslamiyet’i yaymak için gösterdiği kerametler anlatılır. Bu destanın yüz otuz beş sayfalık kısmı yazıya geçirilmiş, destanda İslam inanışına ağırlık verilmiştir. Destan, Buğra Han etrafında gelişen olaylar halkası ve İslamiyet’ten önceki Türk destanlarından alınan motiflerle örülmüştür. Bu destanın kayıtlı olduğu Tezkire-i Buğra Han adlı eserin çeşitli el yazmaları vardır.
- Destanda Türklerin İslam dinini kabul edişleri ilahî bir ilhama bağlanır.
c) Manas Destanı
- Kırgız Türklerinin manzum kahramanlık destanıdır. Manas, dünyanın en uzun destanıdır, son derlemelerle altı yüz binden fazla dizeyi aşmıştır.
- Manas Destanı; Kırgızların mitolojisini, yaşama biçimlerini, gelenek ve göreneklerini, coğrafyalarını, ahlak ve aile hayatlarını, ahlak anlayışlarını, masallarını, dünya ve hayat görüşlerini yansıtması açısından önem taşır. Manas Destanı, “Kırgız Ansiklopedisi” diye nitelendirilir.
- Manas Destanı, Müslüman Kırgızlarla (çoğunluk Nogay Kırgızlar) putperest Kalmuk, Çinli ve Turfanlıların (Uygurların) arasındaki mücadeleleri anlatır. Başlangıçta Kırgızların “kâfir Çinli” Esen Han’da kurtuluş savaşları, sonra ondan ve ona uyruk Kalmuklulardan intikam alışları ele alınır. Manas Destanı’nın tamamını söyleyenlere “Manasçı”, bir kısmını söyleyenlere “lrcı” denir.
- Manas Destanı ile ilgili ilk yayın Çokan Velihanov’a aittir, destanı ilk defa 1861 ’de edebiyat dünyasına tanıtmıştır.
İlk tam derlemesi W. Radloff tarafından yapılmıştır. - En ünlü Manasçılardan Sayakbay Karalayoğlu Manas Destanı’nı 60 gecede anlatmıştır. Karayaloğlu’nun varyantının derlenmesi işi 1930 yılından 1947 yılına kadar sürmüş, bu çalışma 500553 dize olarak yazıya geçirilmiştir.
d) Cengiz Han Destanı (Cengizname)
- Orta Asya’da yaşayan Türk boyları arasında Xlll. yüzyılda doğup gelişmiştir. Cengiz Han destanını anlatan eserler, Cengizname adını taşır. 13. yüzyıl ortalarına doğru Orta Asya Türkleri arasında yayılan bir destandır.
- Cengizname, Moğol hükümdarı Cengiz’in hayatı, kişiliği ve fetihleri ile ilgili olarak Cengiz’in oğulları tarafından idare edilen Türkler tarafından oluşturulmuştur. 15. yüzyılda yazıya geçirilmiştir. Cengizname’de, Cengiz’den başlayarak Moğol hanlarının destanî tarihi anlatılmaktadır.
- Destan üç ayrı söyleyiş halindedir. Türk söyleyişinde eski Türk destanlarındaki motifler yer almaktadır. İslami söyleyişinde eski Türk destanlarındaki motifler yer almaktadır. İslami söyleyişinde Cengiz Han, bir İslam savaşçısı gibidir. Moğol söyleyişinde ise Cengiz Han’ı bir Moğol kahramanı olarak görürüz. Cengiz destanını yaşatan Türklerdir. Bu destanda Cengiz tamamı ile bir Türk kahramanı gibi düşünülmüştür.
e) Danişmend Gazi Destanı (Danişmendname)
- Danişmendname, Danişmentliler devletinin kurucusu Battal Gazi torunlarından; Sivas, Tokat, Niksar, Amasya, Çorum şehirlerini fetheden Melik Danişmend Gazi Ahmet Ali’nin efsanevî kişiliği etrafında oluşmuş yarı tarihî bir gazavatnamedir. Eserin kahramanı tarihî bir kişiliğe sahiptir. “Danişmend”, ’bilgili’ anlamına gelir. Eser, 14.yüzyılda, 17 bölüm hâlinde kaleme alınmıştır.
- Melik Danişmend, Battal Gazi’nin benzeri bir kişidir. Dindar, bilgili ve usta bir harp tatbikçisidir. Bir kılıç darbesiyle bir düşman kahramanını başından, oturduğu atın eyer kayışına kadar ikiye böler, savaşırken attığı naralarla koca bir orduyu dağıtır.
- Eser, Selçuk sultanı Melik İzzettin Keykavus b. Gıyasettin’in emriyle İbn-i Ala tarafından 1245/46 yılında yazılmıştır. Eser, 1360 yılında Tokat kalesi dizdarı Arif Ali tarafından içine manzum parçalar da katılmak suretiyle yeniden yazılmıştır.
f) Saltukname
- 13. yüzyıl alp-erenlerinden olan ve Rumeli’nin Türkleşmesin de büyük rolü bulunan Sarı Saltuk’un efsanevî hayatını anlatan Anadolu Türk destanlarından biridir. Ebulhayr Rumî tarafından halk arasındaki rivayetler üç cilt halinde kitaplaştırılmıştır.
- Destanın kahramanı Battal Gazi’nin torunu olduğu söylenen Şerif Hızır’dır. Şerif Hızır, görd bir rüyadan sonra bir mağarada Battal’ın atını ve Hamza’nın silahlarını bularak din uğrunda savaşmaya başlar. Yendiği bir Hristiyan, Şerif Hızır’a “kahraman, yiğit” anlamına gelen ”Saltuk” lakabını takar.
- Sarı Saltuk, olağanüstü özelliklere sahip biridir; Müslüman olmayanlarla savaşır, onları İslamiyet’e davet eder.
- Dili, XV. yüzyıl Osmanlı Türkçesidir.
g) Köroğlu Destanı
- Köroğlu Destanı, tek bir şekil ve konuda değil; yer, zaman, anlatıcı ve dinleyici unsurlarına bağlı olarak her Türk boyunda geleneğin kendine has özelliklerine bağlı olarak anlatılan bir destandır. Köroğlu’nun geniş bir coğraü alana yayıldığı için gerek kahramanın gerek anlatmaların oluşum ve gelişimi tartışma konusu olmuştur. Köroğlu’nun kimliği ve yaşadığı coğrafyayla ilgili iki farklı görüş vardır:
- Köroğlu, Orta Asya’da ortaya çıkmış oldukça eski ve muhtemelen Türk boylarının tam olarak gruplara ayrılmasından önceki dönemde yaşamış eski bir Oğuz—Türkmen kahramanıdır.
- Köroğlu, 16.—17. yüzyıllarda Türkiye ve Azerbaycan sahasında yaşamış bir kişi olup halkın ideallerinin sözcüsü olmuş ve bu doğrultuda ütopik Çamlıbel ülkesinin ideal lideri ve zenginlerin düşmanı olarak yönetilen sınıfın öncüsü olmuştur.
- Köroğlu adına bağlı olarak birçok farklı anlatma ortaya çıkmıştır, bunlara “Köroğlu kolları” adı verilir. Köroğlu kolları şunlardır:
Köroğlu’nun ortaya çıkışını ve Çamlıbel’e yerleşmesini konu eden kollar
1) Köroğlu’nun Ortaya Çıkışı ve İlk Kol
2) Köroğlu ve Demircioğlu
3) Demircioğlu ve Reyhan Arap
4) Köroğlu ve Niğdeli Geyik Ahmet
5) Köroğlu ve Ayvaz
6) Köroğlu’nun Sivastopol Seferi
Köroğlu ve Keleşlerinin çeşitli seferlerini ve evlenmelerini konu eden kollar
1) Köroğlu’nun İstanbul Seferi ve Nigar Hanım’la Evlenmesi,
2) Köroğlu’nun Dağıstan, Derbent Seferi ve Oğlu Hasan veya Hüseyin Bey
3) Köroğlu’nun Kayseri Seferi
4) Köroğlu’nun Gürcistan Seferi
5) Köroğlu’ Kenan Seferi
6) Demircioğlu Erzurum Seferi
7) Köroğlu’nun Bağdat Seferi
8) Köroğlu ve Kiziroğlu Mustafa Bey
9) Köse Kenan ve Dana Hanım
10) Köroğlu ve Koca Bey ve Silistreli Hasan Paşa
11) Köroğlu’nun Medayin Seferi
12) Köroğlu ve Bolu Beyi
13) Köroğlu ve Kamber
14) Köroğlu’nun Rusya veya Oltu Seferi
Köroğlu’nun sonu
1) Köroğlu’nun Yaşlanması ve Kırklara Karışması