İşgallerin Başlaması ve Milli Mücadeleye Hazırlık 12. Sınıf


Kategoriler: 12. Sınıf İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Milli Mücadele 12. Sınıf, Tarih
Cepokul

İzmir’in İşgali (15 Mayıs 1919)

Paris Barış Konferansı’nda İzmir ve çevresi Yunanistan’a verilmişti. Yunanistan, Batı Anadolu’daki Rumların can güvenliğinin tehdit altında olduğunu ileri sürerek 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’i işgal etti. İzmir’deki Rumların sevinç gösterileri altında İzmir’e giren Yunan askerlerine Hasan Tahsin adlı bir gazeteci ilk kurşunu sıkmış ve Batı Cephesi’ndeki ilk direnişi başlatmıştır.

İzmir’in işgalinin Sonuçları

  • İzmir’in işgali Türk milletinde büyük bir heyecana neden olmuş, Anadolu’nun birçok bölgesinde protesto ve mitingler düzenlenerek kınanmıştır.
  • Türk milletinin işgale gösterdiği tepkiden çekinen Anlaşma Devletleri İstanbul’daki gösteri ve mitingleri yasaklamışlardır.
  • Türk milletinde millî bilincin uyanmasında ve Kuvayı millîye birliklerinin oluşturulmasında etkili olmuştur.
  • Millî Mücadele’nin başlamasını hızlandırmıştır.

Amiral Bristol Raporu (11 Ekim 1919)

İzmir’i işgal eden Yunanlıların bölgede yaptıkları katliamlar Avrupa kamuoyunda Türkiye lehine bir durum ortaya çıkardı. Ayrıca Avrupa devletlerinin Batı Anadolu’daki ekonomik çıkarlarının da sarsılması üzerine ABD’li Amiral Bristol başkanlığında bir komisyon kurularak bölgeye gönderildi. Paris Barış Konferansı’na sunulmak üzere hazırlanan raporda,

  • Yunanlıların İzmir’i işgale gerekçe olarak sundukları, “Türklerin, Rumları katlettiği” şeklindeki iddiaların gerçek olmadığı
  • İzmir ve çevresinde Türk nüfusun çoğunluğu oluşturması nedeniyle, bölgenin Yunanistan’a katılamayacağı
  • Yunan askerlerinin geri çekilerek yerlerini Anlaşma Devletleri askerlerine bırakması gerektiği

dile getirilmiştir.

Kuvay-ı Millîye Direnişi: Bağımsızlık Ruhu

Mondros Ateşkesi’nin ardından başlayan işgallere karşı Türk halkının teşkilatlanarak oluşturduğu direniş ruhuna Kuvayımilliye, teşkilatına ise Kuvayımilliye teşkilatı adı verilmiştir. İlk olarak Güney Cephesi’nde ardından da Batı Cephesi’nde Kuvayımilliye birlikleri oluşturulmuştur.

Kuvayımilliye birliklerinin kurulmasında;

  • Mondros Ateşkes Anlaşması hükümleri doğrultusunda Türk ordusunun terhis edilmesiyle Anadolu’nun savunmasız kalması
  • İstanbul Hükümetinin işgaller karşısında sessiz kalması
  • Anlaşma Devletlerinin Mondros Ateşkes Anlaşması’nın hükümlerini tek taraflı uygulayarak Anadolu’yu işgal etmeye başlamaları

etkili olmuştur.

İşgalci güçlere karşı ilk direniş Hatay ilinin Dörtyol ilçesinde başlamıştır (19 Aralık 1918). Kısa sürede Maraş, Urfa ve Antep’te de Fransızlara karşı büyük bir mücadele başlatılmıştır. Kuvayımilliye hareketi, Ege Bölgesi’nde ise ilk defa Yunanlıların İzmir’i işgal etmesine tepki olarak doğmuştur.

Kuvayımilliye birlikleri;

  • Batı Anadolu’daki Yunan ilerleyişini yavaşlatmışlardır.
  • Güney illerinin işgalden kurtulmasına katkı sağlamışlardır.
  • Rum ve Ermeni çetelerine karşı halkı korumuşlardır.
  • TBMM’ye karşı çıkarılan isyanları bastırmada önemli rol oynamışlardır.
  • Düzenli ordunun kurulmasına zemin hazırlamışlardır.

Kuvayımilliye’nin tek merkezden yönetilmeyen düzensiz birlikler olmaları, düşmanı yurttan atacak güçten yoksun olmaları, ihtiyaçlarını karşılamada halka baskı uygulamaları bu birliklerin kaldırılarak düzenli orduya geçilmesini zorunlu kılmıştır.

Kuvayımilliye’nin Millî Mücadele’ye Sağladığı Yararlar

  • Yunan ordularının Anadolu’da rahatça ilerlemelerini engellemişlerdir.
  • Türk köylerini Rum ve Ermeni çetelerin saldırılarına karşı korumuşlardır.
  • Güney Cephesi’nde Kuvayımilliye birliklerinin gayretleriyle Urfa, Antep ve Maraş işgalden kurtarılmıştır.
  • İç ayaklanmaları bastırmışlardır.
  • Düzenli ordunun kurulması ve teşkilatlanması için zaman kazandırmışlardır.
  • Millî Mücadele’nin ilk silahlı direniş gücü olmuşlar, düzenli ordunun temelini oluşturmuşlardır.
  • Ulusal bilincin uyanmasını sağlamışlardır.

 Cemiyetler: Direniş ve Kurtuluş Yolları Arayışı

Anlaşma Devletleri, Mondros Ateşkesi’nin 7. maddesine dayanarak yurdun çeşitli yerlerini işgale başladılar. İstanbul Hükümetinin teslimiyetçi tutumu ve işgalci güçlerin zulümleri karşısında direnişe geçen Türk milleti, siyasi olarak Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, askerî olarak ise Kuvayımilliye adı altında örgütlenmiştir. Osmanlı Hükümetinin politikalarına bağlı kalınarak ya da güçlü devletlerin manda ve himayesiyle kurtuluşun gerçekleşeceğini düşünen kişilerde çeşitli cemiyetler kurmuşlardır. Ermeni ve Rumlar da Anlaşma Devletlerinden aldıkları destekle kendi devletlerini kurmak için çalışmalar yürütmüşlerdir.

Millî Cemiyetler

  • Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk: Trakya’nın Yunanistan’a verilmesini önlemeyi amaçlamıştır.
  • İzmir Müdafaa-i Hukuk: İzmir’in Yunanistan’a verilmesini önlemeyi amaçlamıştır.
  • İzmir Redd-i İlhak: Yunan işgalinden bir gün önce adını Redd-i İlhak olarak değiştirmiş, İzmir’in savunulmasını amaçlamıştır.
  • Millî Kongre: Türkler aleyhindeki propagandalara yayın yoluyla karşı koymayı amaçlamıştır.
  • Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk: Doğu Anadolu’nun Ermenilere verilmesini önlemeyi amaçlamıştır.
  • Trabzon Muhafaza-i Hukuk: Doğu Karadeniz’de Rum – Pontus Devleti’nin kurulmasını önlemeyi amaçlamıştır.
  • Kilikyalılar: Çukurova bölgesinin Fransız ve Ermenilere karşı savunulmasını amaçlamıştır.

Millî Varlığa Düşman Cemiyetler” 

  1. İngiliz Muhipleri: Kurtuluşu İngiliz mandasında görmüştür.
  2. Wilson Prensipleri: Kurtuluşu ABD mandasında görmüştür.
  3. Sulh ve Selamet-i Osmaniye: Kurtuluşun padişahın emirlerine uymakla gerçekleşeceğini savunmuştur.
  4. İslam Teali: Millî Mücadele’ye karşı çıkmış, hilafet ve saltanatın güçlendirilmesi için faaliyet göstermiştir.
  5. Kürt Teali: Millî Mücadele’ye karşı çıkmış, doğuda ayrı bir devlet kurmayı amaçlamıştır.

Azınlık Cemiyetleri

  1. Mavri Mira, Etniki Eterya, Pontus Rum: Rumlar tarafından kurulmuştur. Amaçları, “Büyük Yunanistan”ı kurarak Bizans’ı yeniden canlandırmak ve Karadeniz’de Pontus Devleti’ni kurmaktır.
  2. Taşnak, Hınçak: Doğu Anadolu ve Çukurova’yı içine alan bir Ermeni Devleti kurmayı amaçlamışlardır.

Millî Cemiyetlerin Genel Özellikleri

  • Mondros Ateşkesinden sonra işgallerin başlaması ve İstanbul Hükümetinin işgallere karşı kayıtsız kalması üzerine Türk halkı tarafından kurulmuşlardır.
  • Bir yandan işgal güçlerine, bir yandan da azınlıklara karşı mücadele etmişlerdir.
  • Birbirinden habersiz kurulan millî Cemiyetler, bulundukları bölgelerin kurtuluşunu ve bağımsızlığını sağlamayı amaçlamışlardır.
  • Kuruluşlarında Türkçülük duygusu hakimdir.
  • Çıkardıkları dergi ve gazetelerle, düzenledikleri mitingler ve kongrelerle millî bilincin uyanmasına katkı sağlamışlardır.
  • Sivas Kongresi’nde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmişlerdir.

Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a Çıkışı (19 Mayıs 1919)

  • Mustafa Kemal, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandıktan sonra Harbiye Nezareti tarafından İstanbul’a çağrılmıştı. 13 Kasım 1918’de İstanbul’a geldiğinde aynı gün Boğaz’a giren düşman donanmasını görmüş ve “Geldikleri gibi giderler.” diyerek bağımsızlığa olan inancını ve kararlılığını vurgulamıştır.
  • Mustafa Kemal, çok geçmeden İstanbul’da bağımsızlık mücadelesi verilemeyeceğini anladı. Çünkü İstanbul, Anlaşma Devletlerinin denetimi altındaydı. İstanbul Hükûmeti teslimiyetçi bir politika izliyor, işgaller karşısında sessiz kalıyordu. Aydınların büyük bir kısmı bağımsızlık konusunda umutsuzdu. Bazı aydınlar ise çare olarak İngiltere veya Amerikan mandası altına girmeyi düşünüyorlardı. İşgaller karşısında Anadolu’nun sessiz kalması mümkün değildi. Mustafa Kemal, askerî ve sivil yetkilileri ve Kuvayı Milliye birliklerini kendi imkânlarıyla harekete geçirmeye karar verdi. Mustafa Kemal, bu düşüncelerle Anadolu’ya geçerek Millî Mücadeleyi başlatmaya karar verdi.
  • Mustafa Kemal, Anadolu’ya askerî ve sivil idarecilere emir verme yetkisine sahip bir komutan olarak gitmek istiyordu. Böylece halkı ve devlet görevlilerini Millî Mücadele etrafında birleştirebilecekti. Bu sırada Karadeniz Bölgesi’nde Rum çeteleri Türklere saldırıyor, bu nedenle çatışmalar yaşanıyordu. İngiltere, Osmanlı Hükûmetine bir nota vererek bu durum önlenmediği takdirde Mondros’un 7. maddesi gereğince bölgeyi işgal edeceğini bildirdi. İstanbul Hükûmeti, Karadeniz Bölgesi’ne asayişi sağlamak üzere bir komutan göndermeyi kararlaştırdı. Bu, Mustafa Kemal’in Anadolu’ya geçmek için beklediği bir fırsattı. Yapılan görüşmeler sonucunda IX. Ordu Müfettişliği görevi ona verildi. 16 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan hareket eden Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ulaştı. Burada hazırladığı rapor, bölgedeki tehlikeleri (Samsun Raporu) İstanbul’a gönderdi. 19 Mayıs 1919, Millî Mücadele’nin başlangıç tarihi kabul edilmektedir.

Havza Genelgesi (28 Mayıs 1919)

Samsun’da bölge güvenliği için çalışmalar yapan Mustafa Kemal Atatürk tarafından 28 Mayıs 1919 tarihinde Havza’dan askeri ve sivil yöneticilere gönderilmiştir.

Havza Genelgesi’nin Maddeleri şunlardır:

  1. Mitingler düzenlenerek işgaller protesto edilmelidir.
    • Büyük ve heyecanlı mitinglerle millî bilincin uyandırılması amaçlanmıştır.
  1. Gösteriler sırasında Hristiyan halka kötü davranılmamalıdır.
    • Mitingler sırasında huzur ve güvenliğin korunması, Anlaşma Devletlerinin Mondros’un 7. maddesini uygulamalarına gerekçe oluşturmaması istenmiştir.
  2. Büyük devletlerin temsilciliklerine ve Osmanlı Hükümetine uyarı telgrafları çekilmelidir.

Ayrıca, Havza Genelgesi’nin ardından yaşanan gelişmeler de görselde şu şekilde ifade edilmiştir:

  • Havza Genelgesi’nin ardından 30 Mayıs 1919’da Havza’da ilk miting yapılmıştır. Havza Genelgesi’nden sonra Anadolu’nun birçok yerinde işgalleri ve işgalcileri protesto eden mitingler düzenlenmiştir. Bu durum, Havza Genelgesi’nin etkili olduğunu göstermektedir.
  • Havza Genelgesi’nin ardından düzenlenen protesto mitinglerine İtilaf Devletlerinin tepkisi çekilmiştir. Anlaşma Devletleri, İstanbul Hükümetinden Mustafa Kemal’in geri çağrılmasını istemiştir.

Amasya Genelgesi (22 Haziran 1919)

Mustafa Kemal, 12 Haziran 1919’da Havza’dan Amasya’ya geçti. Burada halk tarafından coşku ile karşılandı. Halkın bu tutumu Mustafa Kemal’in Millî Mücadele’yi başlatmak için Anadolu’ya geçme kararının isabetli olduğunu göstermektedir.

Mustafa Kemal Paşa; Ali Fuat Paşa (Cebesoy), Refet Paşa (Bele) ve Rauf Bey (Orbay) ile buluşarak daha önceden metnini hazırladığı genelgeyi imzalamalarını sağladı. Konya’daki Ordu Müfettişi Cemal Paşa (Mersinli) ve Erzurum’daki 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa’nın da onayı alındıktan sonra Amasya Genelgesi askerî ve sivil idarecilere gönderildi (22 Haziran 1919). Mustafa Kemal, ordu komutanlarının onayını alarak askerî birliklerin Millî Mücadele’ye destek vermesini sağlamak istemiştir.

Amasya Genelgesi’nin Maddeleri şunlardır:

  1. Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir.
    • Millî Mücadele’nin gerekçesi belirtilmiştir.
    • Ülke topraklarının parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya kalındığı belirtilmiş, bölgesel kurtuluş mücadelesinin yetersizliği vurgulanmıştır.
  2. İstanbul Hükûmeti galip devletlerin etkisi altında bulunduğundan üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi yok olmuş gibi göstermektedir.
    • İstanbul Hükûmeti’nin Anlaşma Devletlerinin denetimine girdiği için Türk milletini temsil etme görevini yerine getiremediği ifade edilmiştir.
    • İstanbul Hükûmeti’nin görevini yerine getirememesi, Millî Mücadele’nin önemini birinci unsur yapmaktadır.
    • İstanbul Hükûmeti’nin sorumluluklarını yerine getirememesi, milletin bağımsızlığı adına hareket edilmesini zorunlu kılmıştır.
  3. Milletin bağımsızlığını yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır.
    • Millî Mücadele’nin amacı ve yöntemi belirtilmiştir.
    • Egemenlik anlayışının değişeceğine ve millet iradesine dayalı yeni bir yönetim kurulacağına işaret edilmiştir.
    • Bağımsızlık mücadelesi millet iradesine dayandırılmıştır.
    • Manda ve himayeyi, saltanat ve halifeliği esas alan kurtuluş yolları reddedilmiştir.
    • Türk inkılabının evrensel bir nitelik taşıdığı ortaya konulmuştur.
  4. Milletin durumunu saptamak ve halkın sesini dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden uzak bir ulusal kurulun varlığı şarttır.
    • Millî Mücadele hareketinin padişahtan bağımsız yürütülmesi kararlaştırılmıştır.
    • Osmanlı yönetiminin Anlaşma Devletlerinin baskısı altında olması, bu kararın alınmasına gerekçe oluşturmuştur.
  5. Anadolu’nun her bakımdan en güvenli yeri olan Sivas’ta millî bir kongre toplanacaktır.
    • Bölgesel nitelikli kongrelerin yerine millî bir kongre düzenlenecek ve millî birlik beraberliğin sağlanması amaçlanmıştır.
    • Bağımsızlık mücadelesinde geniş bir birliğin sağlanması ve Millî Mücadele’nin merkezî yönetiminin oluşturulması öngörülmüştür.
  6. Bütün sancaklardan parti ihtilafları gözetilmeksizin halkın güvenini kazanmış üç delegenin olabildiğince çabuk Sivas’a yetişebilmesi için hemen yola çıkarılması gerekmektedir.
    • Kararların halkın istekleri doğrultusunda alınması amaçlanmıştır.
    • Delege seçiminde parti ayrımı yapılmaması millî birlik ve beraberliği bozabilecek tutum ve davranışlardan uzak durulduğunu göstermektedir.
    • Her sancağın üç delegeyle temsil edilmesi kararı, millî iradeye verilen önemi gösterir.
  7. Sivas Kongresi’ne katılacak temsilciler müdafaa-i hukuk, redd-i ilhak cemiyetleri ve belediyelerce seçilecektir.
    • Millî Mücadele taraftarı kişilerin seçilmesini sağlamak amaçlanmıştır.
    • Millî cemiyetler ve yerel idarelerin Millî Mücadele’ye etkin bir şekilde katılması hedeflenmiştir.
  8. Herhangi bir kötü durumla karşılaşılabileceği düşünülerek bu bir ulusal sır olarak saklanmalı, delegeler gerek görülürse bulundukları yerlerde kongreyi gerçekleştirmelidir.
    • Kararın İstanbul Hükümeti ve Anlaşma Devletlerinin eline geçmesi ihtimali göz önünde bulundurularak, kongre delegelerinin Sivas’a gidememesi durumunda kongreyi bulundukları yerlerde yapmaları kararlaştırılmıştır.
  9. Doğu illeri adına 10 Temmuz’da Erzurum’da bir kongre toplanacaktır. O güne kadar diğer illerin delegeleri Sivas’a ulaşabilirse, Erzurum Kongresi delegeleri de Sivas’ta yapılacak genel kongreye katılmak üzere yola çıkacaktır.
    • Mustafa Kemal, bölgesel kurtuluş yollarını yetersiz buluyor, milletin topyekün birlikte hareket ederek bağımsızlık mücadelesi yapmasını savunuyordu. Buna rağmen Amasya Genelgesi’nde Erzurum’da Doğu illeri adına bir kongre düzenleneceği duyurulmuştur. Çünkü Amasya Genelgesi hazırlandığı sırada Erzurum Kongresi için çalışmalara başlanmıştı. Ayrıca Ermenilerin bölgedeki faaliyetlerine karşı acil önlemler almak gerekiyordu.
  10. Askerî ve millî örgütler hiçbir şekilde dağıtılmayacak, komuta bırakılmayacak ve başkalarına verilmeyecektir. Silah ve cephane elden çıkarılmayacak, vatanın herhangi bir yerinde yeniden başlayacak bir direniş için en büyük savunulması gerekecektir.
    • Mondros Ateşkesi’nin vatanı savunmasız bırakan hükümlerine riayet edilmeyecektir.
    • Ordular, ülke topraklarının işgalini önlemekle görevlendirilmiştir.

Amasya Genelgesi’nin Önemi ve Sonuçları

  • Millî Mücadele’nin programı belli olmuştur.
  • Türk milletine bağımsızlığına kavuşması yolunda bir davettir.
  • Millet egemenliğine dayalı yeni bir yönetim kurmaya yönelik ilk adımdır. Bu bakımdan ihtilal beyannamesi niteliğindedir.
  • Kurtuluş Savaşı’nın gerekçesi, amacı ve yöntemi belirlenmiştir.
  • İstanbul Hükümeti’nin görevini yerine getiremediği ilk kez ifade edilmiştir.
  • Amasya Genelgesi sadece IX. Ordu Müfettişliği’nin görev alanı içindeki sivil ve askerî yetkililere değil, Trakya’daki ve Batı Anadolu’daki sivil ve askerî yetkililere de gönderilmiştir. Bu durum Mustafa Kemal’in yetki alanıyla sınırlı kalmadığını, tüm yurdu Millî Mücadele etrafında birleştirmeyi amaçladığını göstermektedir.
  • Mustafa Kemal Paşa İstanbul’daki bazı önemli şahıslara Amasya Genelgesi ile birlikte bir de mektup göndermiştir. Bu mektupta “Artık İstanbul’un Anadolu’ya egemen değil, bağlı olmak zorunda olduğunu” belirtmiştir.
  • Amasya Genelgesi’nin yayımlanması, Anlaşma Devletleri’nin tepkisine neden olmuş, işgal güçleri İstanbul Hükümeti üzerindeki baskılarını artırarak IX. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’a çağrılmasını istemişlerdir.
  • Amasya Genelgesi, İstanbul Hükümeti’nin de tepkisini çekmiştir. Mustafa Kemal, İstanbul’a dönme konusunda kararlı bir tutum izleyerek görevden alınmasına rağmen buna uymamıştır. Ayrıca Mustafa Kemal Paşa askerî meselelerin ve birliklerin idaresini fiilen ve hukuken sağlamış ve Millî Mücadeleyi desteklemiştir.

Erzurum Kongresi (23 Temmuz-7 Ağustos 1919)

Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti ortak hareket ederek Erzurum’da bir kongre düzenleme kararı aldılar.

Erzurum Kongresi’nin toplanmasında:

  • Mondros Ateşkesi’nin 24. maddesiyle Doğu Anadolu’nun işgal tehdidi altına girmesi,
  • Doğu Anadolu’da kurulması planlanan Ermeni Devleti’nin engellenmek istenmesi,
  • İstanbul Hükümeti’nin Doğu Anadolu’nun Ermenilere bırakılması konusunda teslimiyetçi bir politika izlemesi,
  • Karadeniz Bölgesi’nde Rumların Pontus Devleti kurma çabalarının engellenmek istenmesi,

etkili olmuştur.

Erzurum Kongresi 23 Temmuz’da çalışmalarına başladı. Görüşmelerin başlamasından önce iki Erzurum delegesi istifa ederek Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Orbay’ın kongreye katılmasını sağladılar. Kongre başkanlığına Mustafa Kemal Paşa seçildi.

Erzurum Kongresi Kararları

  1. Doğu vilayetleri ile Trabzon ve Canik (Samsun) sancağı birbirinden ayrılmaz ve Osmanlı topluluğunun bir parçası olmak üzere bir bütün teşkil eder.
    • Doğu Anadolu’da Ermenilerin, Doğu Karadeniz’de Rumların ayrılıkçı faaliyetlerine karşı ülke bütünlüğü savunulmuştur.
  2. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı Osmanlı Devleti’nin dağılması hâlinde millet birleşerek kendini savunacaktır.
    • Ülkenin her yerindeki işgallere tepki gösterilmiş, milletin birleşerek varlığını koruyacağı vurgulanmıştır.
  3. Osmanlı Hükûmeti vatanın bağımsızlığını sağlayamaz ve koruyamazsa geçici bir hükûmet kurulacaktır. Bu hükûmet millî kongre tarafından seçilecektir. Kongre toplanmış değilse bu seçimi Temsilciler Kurulu yapacaktır.
    • İstanbul Hükûmeti’nin işgaller karşısında sessiz kalan, Anlaşma Devletleri’nin baskılarına boyun eğen tutumu eleştirilmiştir.
    • Millî iradeye dayalı bir hükûmet kurmak hedeflenmiştir.
  4. Osmanlı ülkesinin bütünlüğünün ve ulusal bağımsızlığının sağlanması, saltanat onurunun ve hilafetin korunması için millî kuvvetleri etkili, millî iradeyi hâkim kılmak temel ilkedir.
    • Millet egemenliğinin esas alınması, demokrasi ve cumhuriyet rejimine yönelişi göstermektedir.
    • Kuvayımilliyeyi etkili kılmak ifadesiyle millî bir ordu kurularak bağımsızlığın kazanılması amaçlanmıştır.
    • Saltanat ve hilafetin korunacağı ifadesi, millî egemenlik ilkesiyle ters düşmektedir. Ancak o günün şartları dikkate alınarak öncelikle millî birlik ve beraberliğin korunması hedeflenmiştir.
  5. Hristiyan azınlıklara siyasi hâkimiyet ve sosyal dengemizi bozacak imtiyazlar verilemez. Ancak, Osmanlı yasalarıyla ülkemizdeki azınlıklara verilen mal, can ve namus güvenliğine tamamen saygılı kalınacaktır.
    • Azınlıkların Anadolu’da bağımsız devlet kurmalarına, ülkenin milliyet esasına göre parçalanmasına karşı çıkılmıştır.
    • Azınlıkların varlığına karşı çıkılmadığı görülmektedir.
  6. Manda ve himaye kabul edilemez.
    • Türk ulusunun kayıtsız şartsız bağımsızlığı hedeflendiği vurgulanmıştır.
    • Kurtuluş Savaşı’nda “Ya İstiklal Ya Ölüm” parolası benimsenmiştir.
  7. Mebuslar Meclisinin derhal toplanmasına ve hükûmetin yaptığı işlerin milletçe kontrol edilmesine çalışılacaktır.
    • Bu karar, ulus egemenliğine önem verildiğini göstermektedir.
    • İstanbul Hükûmeti’nin millî iradenin denetimi altına girmesi amaçlanmıştır.
    • Halkın yönetim üzerindeki etkisinin artırılmasına çalışılmıştır.
  8. Ulusal bağımsızlığımıza saygılı ve ülkemizi ele geçirme amacı taşımayan herhangi bir devletin teknik, sanayi ve ekonomik yardımı kabul edilebilir.
    • Erzurum Kongresi’nde yalnızca iç politikayı ilgilendiren ilkelere değil, bazı dış politika ilkelerine de belirlenerek ilan edilmiştir. Bu da Erzurum Kongresi’nin meclis gibi hareket ettiğini göstermektedir.
    • Dış politikada bağımsızlık ilkesi esas alınmıştır.
    • Yabancı sermayeye karşı olunmadığı vurgulanmıştır.

Erzurum Kongresi’nin Sonuçları

  • Erzurum Kongresi; toplanış amacı ve yapısı bakımından bölgesel, aldığı kararlar yönünden millî bir kongre özelliğine sahiptir.
  • Erzurum Kongresi’nde ulusal kararların alınmasında Mustafa Kemal’in kongreye katılması etkili olmuştur.
  • Millî egemenliğe dayalı yeni bir hükûmetin kurulacağı düşüncesi açıkça Türk ve dünya kamuoyuna duyurulmuştur.
  • Kongrede alınan kararları uygulamak üzere bir Temsilciler Kurulu seçilmiştir. 9 kişiden oluşan bu kurulun başkanı Mustafa Kemal Paşa olmuştur.

Sivas Kongresi (4-11 Eylül 1919)

Sivas Kongresi’nin Önemi:

  • Amasya Genelgesi ile Sivas’ta millî bir kongrenin toplanmasına karar verilmişti. Mustafa Kemal, Erzurum Kongresi’nden sonra Temsilciler Kurulu üyeleriyle Sivas’a geldi (Eylül 1919).
  • İstanbul Hükûmeti, Mustafa Kemal’in tutuklanması için emir vermiş ancak Anadolu’da bu emri yerine getirecek komutan ve vali bulamamıştır. Elazığ valisi Ali Galip’in teşebbüsü de başarıya ulaşamamıştır (Ali Galip Olayı). Bu durum İstanbul Hükûmeti’nin Anadolu’daki otoritesini kaybettiğini, Millî Mücadele’nin güçlendiğini göstermektedir.

Sivas Kongresi Kararları:

  1. Millî sınırlar içinde bulunan vatan bir bütündür; birbirinden ayrılamaz.
    • Erzurum Kongresi’nde yer alan, “Doğu Anadolu illeri, Trabzon ve Canik (Samsun) sancağının anavatandan ayrılamayacağı” hükmü, bütün vatan topraklarını kapsayacak şekilde genişletilmiştir.
  2. Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığını sağlamak konusunda Erzurum Kongresi’nde alınan kararlar bazı değişiklik ve ilavelerle kabul edilmiştir.
    • Erzurum Kongresi kararları, Sivas Kongresi’nde onaylanarak bütünüyle geçerli hâle getirilmiştir.
    • Erzurum ve Sivas Kongrelerinde alınan kararlar Millî Mücadele ve Misak-ı Millî’nin esaslarını oluşturmuştur.
  3. İşgallere karşı direniş için kurulan cemiyetler “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adıyla birleştirilmiştir.
    • Millî güçler birleştirilerek yönetim tek elde toplanmış, Millî Mücadele tek merkezden yönetilmeye başlanmıştır.
    • Bölgesel kurtuluş fikri sona ermiş, Millî Mücadele fikri benimsenmiştir.
  4. Manda ve himaye fikri kesin olarak reddedilmiştir.
    • Amerikan mandası Sivas Kongresi’nde en fazla tartışılan konu olmuştur. Kongreye katılan 38 üyeden 25’i manda sistemini istemiştir. Ancak manda yönetimi, ulusal bağımsızlığa ve egemenliğe ters düşmesinden dolayı kesin olarak reddedilmiştir.
    • Manda ve himayenin reddedilmesi, tam bağımsızlık ilkesinin benimsendiğini gösterir.
  5. Devletin ve milletin bağımsızlığı, vatanın bütünlüğü zedelenmemek kaydıyla herhangi bir devletten ekonomik yardım alınabileceği kabul edilmiştir.
    • Dış yardım, millî bağımsızlığa ve egemenliğe aykırı olmaması şartına bağlanmıştır.
  6. Temsilciler Kurulunun yetkileri bütün vatanı temsil edecek şekilde genişletilmiştir.
    • Erzurum Kongresi’nden sonra oluşturulan Temsilciler Kuruluna 6 yeni üye ilave edilerek üye sayısı 15’e çıkarılmıştır.
    • Millî Mücadele’nin yürütme yetkisi, ülke içinde ve dışında siyasi ve idari kararlar alabilme görevi Temsilciler Kuruluna verilmiştir.
    • Temsilciler Kurulu, yürütme yetkisini ilk olarak Ali Fuat Paşa’yı Batı Anadolu’daki Kuvayı Milliye birliklerinin kumandanlığına tayin ederek kullanmıştır.
    • Temsilciler Kurulu, Ankara’da TBMM açılıncaya kadar hükûmet gibi görev yapmıştır.
  7. Osmanlı Mebuslar Meclisinin toplanması için çalışmalar yapılmasına ve gerekli kararların alınmasına karar verilmiştir.
    • Meclisin açılmasıyla kongrenin ulusal egemenliği esas alan önerisi gösterilmiştir.

Sivas Kongresi’nin Sonuçları

  • Sivas Kongresi, ülkenin çeşitli yerlerinden seçimle gelen delegelerin katılmasıyla toplanmış millî bir kongredir.
  • Sivas Kongresi’ne katılan delegeler vatanın kurtuluşu ve milletin mutluluğundan başka amaç gütmediklerine, hiçbir siyasi partiyle ilişkilerinin olmadığına dair yemin etmişlerdir. Delegelerin bu tutumunda İstanbul Hükümeti’nin Sivas Kongresi’ne katılanları İttihatçılıkla suçlaması etkili olmuştur.
  • Millî Mücadele’de alınan kararları halka duyurmak, Millî Mücadele lehine kamuoyu oluşturmak için İrade-i Milliye gazetesi çıkarılmaya başlanmıştır.
  • Mustafa Kemal, Sivas Kongresi kararlarını padişaha bildirmek istemiş ancak Sadrazam Damat Ferit Paşa buna engel olmuştur. Bunun üzerine Temsilciler Kurulu Başkanı Mustafa Kemal, İstanbul’da yaşanan hükümet krizi sonucunda padişahın kararları uygulayamaması nedeniyle halk arasında Damat Ferit Paşa Hükümeti istifa etmek zorunda kalmıştır (30 Eylül 1919).

Amasya Görüşmeleri (20–22 Ekim 1919)

  • Damat Ferit Paşa Hükûmetinin istifa etmesi üzerine Ali Rıza Paşa Kabinesi kuruldu (2 Ekim 1919). Yeni hükûmet Millî Mücadele’ye ılımlı bakan kimselerden oluşmuştu.
  • Mustafa Kemal Paşa, Erzurum ve Sivas Kongrelerinde kurulan millî teşkilata saygılı olması halinde Ali Rıza Paşa’ya yardım edeceğini bildirdi. 7 Ekim 1919’da da yayımladığı bir bildirgeyle milletle hükûmet arasında anlaşma sağlandığından resmî haberleşme yasağının kaldırıldığını bildirdi.
  • Ali Rıza Paşa, 9 Ekim 1919’da Temsilciler Kuruluna görüşme önerisinde bulundu. Temsilciler Kurulunun bu isteği kabul etmesi üzerine görüşmelerin Amasya’da yapılmasına karar verildi.
  • 20 – 22 Ekim tarihleri arasında yapılan görüşmelerde Temsilciler Kurulu adına Mustafa Kemal Paşa, İstanbul Hükûmeti adına Bahriye Nazırı Salih Paşa katıldı. Yapılan görüşmeler sonucunda bazı kararlar alındı ve protokol imzalandı.

Amasya Protokolü:

  1. Türk vilayetleri düşmana terk edilmeyecek, hiçbir şekilde manda ve himaye kabul edilmeyecek, Türk vatanının bütünlüğü ve bağımsızlığı korunacaktır.
    • Amasya Görüşmeleri, Sivas Kongresi kararları temel alınarak yapılmış, böylece millî çıkarlara uygun kararlar alınmıştır.
  2. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, hukuki bir kuruluş olarak İstanbul Hükûmetince tanınacaktır.
    • Temsil Heyeti, Türk milletinin yasal bir temsilcisi olduğunu İstanbul Hükûmetine kabul ettirmeye önem vermiştir.
  3. Anlaşma Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında toplanacak konferansa Temsilciler Kurulu tarafından uygun görülen delegelerin katılması sağlanacaktır. Temsilciler Kurulunun izinsiz olmadan dış politika konularında görüşme yapmasına müsaade edilmeyecektir.
    • Temsilciler Kurulu, Anlaşma Devletleriyle barış görüşmelerine katılanlar arasında kongre kararlarına uygun delegelerin olmasını önemsemiştir.
  1. Mebuslar Meclisinin İstanbul’da toplanmasının güvenlik açısından uygun olmadığı, bu nedenle Anadolu’da hükûmetin belirleyeceği bir yerde toplanması kabul edilecektir. Milletvekili seçimleri serbestçe yapılacaktır.
    • Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’da toplanacak Mecliste ulusal iradenin hür olarak ortaya konulamayacağı inancındaydı. İstanbul’un Anlaşma Devletleri tarafından resmen işgal edilmesi, Mustafa Kemal Paşa’nın haklılığını ortaya koymuştur (16 Mart 1920).
  2. Temsilciler Kurulu, İstanbul Hükûmetinin işlerine karışmayacaktır ve aleyhte faaliyette bulunmayacaktır.
    • İstanbul Hükûmeti ile Temsilciler Kurulu arasındaki sürtüşmelerin sona erdirilmesi amaçlanmıştır.

Amasya Görüşmelerinin Sonuçları 

  • Osmanlı Hükûmeti, Temsil Heyetini ve böylece Anadolu’daki millî hareketi resmen tanımıştır. Bu durum Millî Mücadele’nin bir zaferidir.
  • Temsil Heyeti, varlığını ve gücünü kanıtlamıştır.
  • Anadolu’da halkın Millî Mücadele’yi yönetenlere inancı artmıştır.
  • İstanbul Hükûmeti, Mebusan Meclisinin açılması teklifini kabul etmiş ancak Meclisin Anadolu’da toplanmasını Kanunuesasi’ye aykırı olduğu gerekçesiyle reddetmiştir.

Temsil Heyeti’nin Ankara’ya Gelmesi (27 Aralık 1919)

Mustafa Kemal, Mebuslar Meclisinin İstanbul’da toplanması kesinleşince Sivas’ta komutanlarla görüşmüş, görüşme sonunda Temsil Heyetinin Ankara’ya taşınmasına karar verilmiştir. Bu kararın alınmasında Ankara’nın, Ali Fuat Paşa’nın emrindeki millî kuvvetlerin kontrolünde, güvenli bir yer olması, İstanbul’daki gelişmeleri yakından izleme olanağının bulunması, Batı Cephesi’ne yakın olması demir yolu ulaşımı ve haberleşme yönünden elverişli olması etkili olmuştur. Mustafa Kemal ve Temsilciler Kurulu üyeleri 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldiler. Ankara, bu tarihten itibaren Millî Mücadele’nin merkezi olmuştur.

Son Osmanlı Mebusan Meclisi ve Misak-ı Millî (12–28 Ocak 1920)

  • Osmanlı Mebuslar Meclisinin açılmasının kabul edilmesinden sonra seçimler yapıldı. Seçimlerde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin adayları büyük bir zafer kazandılar. Mustafa Kemal de Erzurum milletvekili seçildi. Bu seçim sonuçlarının Mecliste kendi iradesini etkisiz kalacağından endişe eden padişah, İstanbul’da seçimleri İttihatçıların kazandığını ileri sürerek meclisin toplanmasını geciktirmiştir.
  • Temsil Heyeti üyeleri, İstanbul’un güvenli olmaması nedeniyle Mebuslar Meclisi toplantılarına katılmama kararı almıştır. Mustafa Kemal, ortak bir politika belirlemek için Millî Mücadele yanlısı milletvekilleriyle Ankara’da toplanılmasını istemiştir. Oradan, meclis başkanı seçilen kişilerin önerisiyle, Mebusta Millî Mücadele’yi savunacak bir grup oluşturulmasını ve Misak-ı Millî kararlarının kabul ettirilmesini istemiştir.

Mustafa Kemal bu istekleriyle:

  • Mecliste millî ruhun oluşmasını,
  • Meclisin millî kararlar alınan bir merkez olmasını,
  • Millî Mücadele’nin tüm halk tarafından benimsendiğinin dışa ve Anlaşma Devletlerine gösterilmesini amaçlamıştır.
  • Osmanlı Mebuslar Meclisi 12 Ocak 1920’de İstanbul’da toplanarak çalışmalarına başladı. Ancak Mustafa Kemal Paşa meclis başkanlığına seçilmedi. Müdafaa-i Hukuk Grubu yerine Fe-Lah-ı Vatan (Vatanın Kurtuluşu) Grubu kuruldu. Bu grubun Mebuslar Meclisi 28 Ocak 1920’de yayınladığı gizli oturumla Misak-ı Millî’yi kabul etmiştir.

Misak-ı Millî Kararları (28 Ocak 1920):

  1. Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandığı sırada işgal altında olmayan Türk ve İslam çoğunluğu bulunan toprakların tümü, hiçbir şekilde ayrıcalık kabul etmez bir bütündür.
    • Erzurum ve Sivas Kongrelerine dayanılarak Türk Devleti’nin millî sınırları belirlenmiştir.
  2. Osmanlı Devleti’nin Mondros Mütarekesi’ni imzaladığı 30 Ekim 1918 tarihinde düşman ordularının işgali altında bulunan Arap memleketlerinin durumu, halkın serbestçe vereceği oya göre belirlenmelidir.
  3. Halkın oyları ile anavatana katılan üç sancakta (Elviye-i Selase: Kars, Ardahan, Batum) gerekirse yeniden halkoyuna başvurulabilir.
  4. Türkiye ile yapılacak barışa bırakılan Batı Trakya’nın hukuki durumunun tespiti de halkın tam bir özgürlükle vereceği kararlara uygun olmalıdır.
  • 2., 3. ve 4. maddeler sınırların belirlenmesinde demokratik yöntemlerin kabul edildiğini göstermektedir.
  1. İstanbul ile Marmara Denizi’nin güvenliği her türlü tehlikeden korunmalıdır. İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının dünya ticaret ve ulaşımına açılması konusunda bizimle diğer ilgili devletlerin birlikte vereceği kararlar geçerlidir.
  2. Azınlıkların hakları, komşu memleketlerdeki Müslüman halkın aynı haklardan yararlanmaları şartıyla kabul edilecektir.
    • Devletlerin eşitliği ilkesi benimsenmiştir.
    • Komşu memleketlerde kalan Müslüman halkın hakları korunmaya çalışılmıştır.
  3. Millî ve iktisadi gelişmemizi sağlamak amacıyla tam bir serbestiyet sağlanması, siyasi, adli ve mali gelişmemize engel olan sınırlamaların kaldırılması gerekir. Hisseme düşecek borçların ödenmesi de bu esasa aykırı olmayacaktır.
    • Osmanlı Devleti’nin Avrupalı devletlere vermiş olduğu siyasi, adli, mali imtiyazlara (kapitülasyonlara) ilk defa karşı çıkılmıştır.
    • Tam bağımsızlık hedeflenmiştir.
    • Dış borçlar gerekçe gösterilerek yapılmak istenen baskı ve ekonomik bağımsızlığa aykırı uygulamalara karşı çıkılmıştır.

Misak-ı Millî’nin Önemi ve Sonuçları:

  • Türk vatanının millî sınırları belirlenmiştir.
  • Türk milletinin kabul edebileceği barış koşulları belirlenmiştir.
  • Türk milletinin bağımsızlık ve ülke bütünlüğünün korunması konularındaki kararlılığı tüm dünyaya ilan edilmiştir.
  • Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan sonra yapılan işgallere karşı çıkılmıştır.
  • Erzurum ve Sivas kongrelerinde alınan kararlar Osmanlı Mebuslar Meclisi tarafından da kabul edilmiştir.

İstanbul’un Resmen İşgali (16 Mart 1920)

  • Anlaşma Devletleri, Mebuslar Meclisinin açılmasına karışmamışlardı. Çünkü meclisin açılmasıyla Millî Mücadele’nin zayıflayacağını, padişah ve İstanbul Hükûmetinin otoritesinin güçleneceğini düşünüyorlardı. Misak-ı Millî kararlarının çıkması üzerine meclise baskı yapmaya başladılar. Amaçları Misak-ı Millî kararlarının geri alınmasını sağlamaktı. Bu amaçları gerçekleşmeyince 16 Mart 1920’de İstanbul’u resmen işgal ettiler. Mebuslar Meclisini basarak Kuvayı Milliye yanlısı milletvekillerinin bir kısmını tutukladılar ve Malta’ya sürgüne gönderdiler.
  • Anlaşma Devletleri, İstanbul’un her tarafına bildiriler asarak millî iradenin sona erdirilmesini, aksi halde İstanbul’un Türklerin elinden alınacağını bildirdiler. Bu tutumlarıyla Türk milletine gözdağı vermek istemişlerdir.

Temsil Heyetinin İstanbul’un İşgaline Karşı Aldığı Önlemler:

  • İstanbul ile telefon ve telgraf görüşmelerini kestirmiştir. Anadolu’da bulunan resmî ve özel bütün mali kuruluşların para ve kıymetli eşyaları tespit edilerek İstanbul’a gönderilmesi yasaklanmıştır.
  • İstanbul’da yapılan tutuklamalara karşılık, Anadolu’da görevli olan Anlaşma Devletleri subaylarını tutuklatmıştır. İstanbul ve Adana’dan Anadolu içlerine işgal güçlerinin sevkiyatını önlemek amacıyla Geyve ve Ulukışla civarındaki demir yollarını tahrip ettirmiştir.

İstanbul’un İşgalinin Sonuçları:

  • İstanbul’un işgali, Anadolu hareketine katılımları artırmıştır. İstanbul’dan kaçan aydın, asker ve milletvekilleri Millî Mücadele’ye ve daha sonra açılacak olan TBMM’ye katılmıştır.
  • Anlaşma Devletlerinin Kuvayı Milliye’ye karşı olduğunu ilan etmesini istemeleri üzerine Sadrazam Salih Paşa, bu öneriyi reddederek istifa etmiştir. 5 Nisan 1920’de Damat Ferit Paşa yeniden sadrazamlığa getirilmiştir.
  • İstanbul’un işgalinden sonra padişah, 11 Nisan 1920’de Mebuslar Meclisini feshetmiştir. Anlaşma Devletlerinin Mebuslar Meclisini kapattırmaları millî iradeyi yok etmeye amaçlayan bir girişim olarak görülmüştür.
  • İstanbul’un resmen işgali üzerine padişah ve İstanbul Hükûmeti tamamen Anlaşma Devletlerinin denetimine girmiştir.
  • Osmanlı Mebuslar Meclisinin kapanması, Mustafa Kemal’e Ankara’da TBMM’yi açma olanağı sağlamıştır.

Soru: Mustafa Kemal, 28 Mayıs 1919’da komutanlara, valilere ve ulusal kuruluşlara gönderdiği genelgede, işgalleri protesto için düzenlenecek mitinglerin köylere kadar yayılmasını istemiştir.
Mustafa Kemal’in bu tutumuyla öncelikle aşağıdakilerden hangisini amaçladığı savunulabilir?
A) İstanbul Hükümeti üzerindeki baskının sona ermesini
B) Anlaşma Devletleri arasında görüş ayrılıklarının çıkmasını
C) Dünyada Türk davası lehine kamuoyu oluşmasını
D) Vatanın bağımsızlığı ve bütünlüğü için millî bilincin uyanmasını
E) Mebusan Meclisinin açılmasını

Soru: Amasya Genelgesi’nde, “Her türlü etki ve denetimden uzak bir ulusal kurulun varlığı şarttır.” kararının alınmasında aşağıdakilerden hangisinin etkili olduğu savunulabilir?
A) Paris Barış Konferansı’nda Osmanlı Devleti’yle yapılacak barış koşullarının belirlenememesinin
B) Osmanlı Hükümetinin Anlaşma Devletlerinin baskısı altında olmasının
C) Anadolu halkını Osmanlı halifesinin etrafında birleştirme isteğinin
D) İşgal devletleri arasında çıkar çatışmalarının çıkmasının
E) Kuvayımilliye birliklerinin işgallerin durdurulmasında yetersiz kalmasının

Soru: “Manda ve himaye kabul edilemez.”
Erzurum ve Sivas Kongrelerinde alınan bu karara dayanarak Kurtuluş Savaşının parolası olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir?
A) “Yurtta sulh, cihanda sulh!”
B) “Ne mutlu Türk’üm diyene”
C) “Ya istiklal ya ölüm!”
D) “Bir Türk dünyaya bedeldir.”
E) “Egemenlik verilmez, alınır.”

Soru: “Anlaşma Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında toplanacak konferansa Temsil Heyeti tarafından uygun görülen kimselerin katılması sağlanacaktır. Temsil Heyetinin rızası olmadan düşmanlarla barış görüşmelerine gidilmeyecektir.”
Amasya Protokolü’nde yer alan bu hüküm ile ilgili,
I. Barış görüşmelerine ulus haklarını savunacak delegelerin katılması amaçlanmıştır.
ll. Temsil Heyeti dış politikada İstanbul Hükümeti üzerinde denetim kurmak istemiştir.
lll. Temsil Heyeti üyeleri padişah tarafından Seçilmiştir.
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalnız l B) Yalnız Il C) Yalnız lll
D) l ve ll E) ll ve lll

Soru: Erzurum Kongresi’nin aşağıdaki maddelerinden hangisiyle hem işgalcilere hem de saltanata karşı çıkıldığı savunulabilir?
A) Millî sınırlar içinde vatan bir bütündür. Birbirinden ayrılamaz.
B) Kuvayımilliyeyi etkili ve millîiradeyi hâkim kılmak esastır.
C) Hristiyan azınlıklara siyasi hâkimiyet ve sosyal dengemizi bozacak imtiyazlar verilemez.
D) Manda ve himaye kabul olunamaz.
E) Mebuslar Meclisinin derhal toplanması için çalışılacaktır.

Soru: Aşağıdakilerden hangisi, Sivas Kongresi’nin sonuçları arasında gösterilemez?
A) işgallere karşı ilk protesto mitinglerinin düzenlenmesi
B) İrade-i Milliye gazetesinin çıkarılması
C) Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin kurulması
D) Manda ve himaye tartışmalarının sona ermesi
E) Damat Ferit Hükümetinin düşürülmesi

Soru: Temsil Heyeti Başkanı Mustafa Kemal Paşa ile İstanbul Hükümeti temsilcisi Salih Paşa arasında yapılan Amasya Görüşmeleri’nde, Mebusan Meclisinin açılması konusunda taraflar görüş birliğine varmışlardır. Mustafa Kemal Paşa’nın bu yolla aşağıdakilerden hangisini amaçladığı savunulabilir?
A) Hükümet faaliyetlerinin, millî iradenin denetimi altında yürütülmesini
B) İstanbul Hükümetinin otoritesinin güçlendirilmesini
C) Temsil Heyeti üyelerinin Meclis tarafından seçilmesini
D) Millî Mücadelenin İstanbul’dan yürütülmesini
E) Geçici bir hükümetin kurulmasını

Soru: l. Sivas Kongresi’nin dağıtılmak istenmesi
Il. Temsil Heyetinin kurulması
lll. Batı Anadolu’da kongrelerin toplanması
IV. Misakımillî’nin kabul edilmesi
V. Amasya Genelgesi’nden sonra Mustafa Kemal’in İstanbul’a geri çağrılması
Kurtuluş Savaşı’nın hazırlık döneminde görülen yukarıdaki gelişmelerden hangileri, Millî Mücadele’yi engellemeye yöneliktir?
A) I ve ıı B) l ve V c) Il ve ııı
D) ııı ve ıv E) ıv veV

Soru: Osmanlı Mebusan Meclisinin Misakımillî kararlarını kabul etmesi üzerine İstanbul’u işgal eden Anlaşma Devletleri, işgalin geçici olduğunu ve padişahın isyanlara karşı korunduğunu ileri sürmüşlerdir. Anlaşma Devletleri bu tutumlarıyla aşağıdakilerden hangisini hedeflemişlerdir?
A) Türk halkının tepkisini önlemeyi
B) Padişahın otoritesini sağlamlaştırmayı
C) Halkın, Millî Mücadele’yi desteklemesini sağlamayı
D) Düzenli ordunun oluşturulmasını hızlandırmayı
E) İç isyanları azınlıklar lehine sonuçlandırmayı


Liselere Giriş Sınavı (LGS)
15 Haziran 2025 Pazar

Temel Yeterlilik Sınavı (TYT)
14 Haziran 2025 Cumartesi

Alan Yeterlilik Sınavı (AYT)
15 Haziran 2025 Pazar