İnsanlığın İlk İzleri 9.Sınıf Tarih

İnsanlığın İlk İzleri – Geçim Kaynakları

İnsanların geçmiş yaşamları hakkında çıkarımlar elde etmek için yerleşim alanları, tapınaklar, mezarlar ve doğal çevre araştırılır. Özellikle tarih öncesi (Yazının icadından öncesi) dönemlerin araştırılmasında arkeolojik çalışmalar sonucunda elde edilen araç ve gereçler bu dönemlerin aydınlatılmasındaki önemli unsurlardır.

Havaların ısınması ve buzulların kuzeye doğru çekilmesi üzerine, mağaralara sığınmış olan insanlar, açık yerlere çıkarak kulübeler yaptılar.

Bereketli Hilal

Toprağı ekip biçmeyi ve hayvanları evcilleştirmeyi öğrendiler. Göçebelikten yerleşikliğe doğru adımlar attılar. Birçok kulübenin bir araya inşa
edilmesi köyleri meydana getirdi.

Bu konuda en şanslı insanlar Orta Doğu olarak bildiğimiz coğrafyada yani Lübnan, Suriye, Irak, Türkiye’nin Güneydoğusu ve Mezopotamya’yı kapsayan ve Ekvatora doğru bakan bir hilal şeklinde olduğu için “Bereketli Hilal” olarak bilinen coğrafyada yaşayan insanlardır.

Tahılın Ana Vatanı

Anadolu’da MÖ 9000’lerden itibaren üreticiliğin başladığı görülmektedir. Diyarbakır Çayönü ve Malatya Caferhöyük yerleşkelerinde dünyanın en eski buğday türlerinden birisi olan “emmer evcil buğdayı” bulunmuştur. MÖ 8500’lerde Urfa ve Diyarbakır çevresinde buğday tarımı başlamıştır.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

İnsanlığın İlk İzleri 9. sınıf tarih ders notu konu anlatımı

İnsanlık tarihi temelde de iki devre ayrılmıştır. Tarih Öncesi ve Tarih Çağları şeklinde yapılan bu ayrım yazının icadı ile gerçekleşmiştir. Bunun yanında Tarih Öncesi Devirler ve Tarih Çağları ayrıca kendi içinde bölümlere ayrılmıştır. Tarih Öncesi Devirler insanların gündelik hayatta kullandığı "eşyaların yapıldığı malzemelere", Tarih Çağları ise insanlık tarihini etkilemiş "evrensel gelişmelere" göre birbirinden ayrılmıştır.

Tarih öncesi (prehistorik) devirlerde günlük hayat hakkında kayıtlar bulunmadığı için, insanların yaşamı "arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan eşyalardan" tahmin edilmektedir. Bu eşyaların yapımında kullanılan malzemelere göre devirler birbirinden ayrılmıştır. Şimdi insanoğlunun bilinen en eski devirlerini sırasıyla inceleyelim.

a) Kaba Taş = Eski Taş = Paleolitik Devri (MÖ 600.000-10.000)

İnsanlık tarihinin en uzun devridir. Kesin sınırları bilinmemekle birlikte, MÖ 600.000 ile 10.000 arasında yaşandığı tahmin edilmektedir. Küçük topluluklar halinde göçebe bir şekilde yaşayan insanların mağaralarda barındığı bilinmektedir. Taşları en ilkel haliyle kullanan insanlar, hayvanları avlayarak ya da yenilebilecek bitkileri toplayarak yaşamlarını sürdürmüşler ve bu nedenle göçebe bir hayat yaşamışlardır. İnsanlar üretim faaliyetlerinde bulunamadıklarından tüketici bir toplum yapısı vardır. Dönemin en önemli yerleşim merkezi İstanbul Küçükçekmecedeki Yarımburgaz Mağarası'dır.

b) Yontma Taş = Orta Taş = Mezolitik (MÖ 10.000-8.000)

Bu dönemde insanların yaşamını yönlendiren en önemli unsur buzul devrinin yaşanıyor olmasıdır. Mağaralarda yaşam sürdürülmüş, topluluklar halinde ve Kaba Taş Devrinde olduğu gibi göçebe bir şekilde yaşanılmıştır. Henüz toprağa dayalı üretim başlamadığından tüketici yaşam egemendir. (Bu durumun bir sonucu olarak insanlar, henüz üretim araçlarına sahip değillerdir.)

Taşlar yontularak şekillendirilmiş, taş ve kemiklerden ilkel aletler yapılmıştır. Hayvanları avlayarak etlerini tüketmişler, derilerinden kıyafet yapmışlardır. (Henüz dokumacılık görülmemiştir.) Mağaraların duvarlarına av sahnelerini veya gündelik yaşamlarıyla ilgili özellikleri resmetmişler. (Böylece dünya tarihin bilinen ilk sanat eserlerini meydana getirmişlerdir.) Devrin sonlarına doğru ateşin kullanılmaya başlanması insanların yaşamında önemli kolaylıklar sağlamıştır.

Ateş; yiyeceklerin pişirilmesinde, ortamların aydınlatılmasında ve ısıtılmasında, aynı zamanda yırtıcı hayvanlardan korunmada kullanılmıştır.

Dönemin en önemli yerleşim merkezleri, Adıyaman yakınlarındaki Palanlı mağaraları, Antalya'daki Karain, Beldibi mağaralarıdır.

c) Cilalı Taş = Yeni Taş = Neolitik Devri (MÖ 8.000-5.500)

Bu devrin en önemli özelliği buzul çağının sona ermesiyle iklimin ılıman hale gelmesidir. (İklimin İnsan yaşamındaki zorlayıcı etkisi önemli oranda azalmıştır.) Buzulların erimesiyle toprak ortaya çıkmış ve bitkilerin yenilebilir olanları üretilmeye başlanmıştır. (İnsanoğlunun bu ilk üretim faaliyetiyle üretici toplum yapısı ortaya çıkmıştır.)

Tarımsal üretimle birlikte, yerleşik yaşam başlamış ve özel mülkiyet kavramı ortaya çıkmıştır. (Böylece insanların yaşam tarzlarında değişim meydana gelmiştir.) Yontma Taş devrinde mağaralarda yaşanılırken, Cilalı Taş devrinde insanlar, kendilerine ait evler inşa etmişlerdir. (Evlerin su kıyılarında birbirine bitişik olarak inşa edilmesiyle bilinen ilk köyler oluşmaya başlamıştır.)

İlk köylerin kurulmasıyla insanlar topluca yaşamaya başlamış ve zaman içerisinde birlikte yaşamı düzenleyecek toplumsal kurallar oluşturmuşlardır. Yontma Taş devrinde yalnızca avlanma sırasında köpeklerden yararlanan insanlar, Cilalı Taş devrinde koyun, keçi, inek, sığır gibi hayvanları da evcilleştirmişlerdir. (Hayvancılık faaliyetleri başlamıştır.)

Yetiştirdikleri hayvanların yünleri ile keten ve kenevir gibi lifli bitkilerden dokumacılık faaliyetleri yapılmıştır. Bilinen ilk mezar taşları olarak kabul edilen Dolmen ve Menhirler bu devirde görülmeye başlanmıştır. Yontulan taşların, birbirlerine veya kuma sürtülmesiyle taşlar daha kesici hale getirilmiştir.

MERAK: Bu devre Cilalı Taş denmesinin temel nedeni kullanılan taşların sivriltilmesi çalışmaları sırasında yüzeyin sanki cilalanmış gibi pürüzsüz bir hal almasıdır.

Cilalı Taş devrinde insanlar, taşın yanında eşya yapmak için toprağı da kullanmaya başlamış ve bu dönemde çanak-çömlek gibi ilk seramik kaplar üretilmiştir. (Bu durum insanların ateşten faydalandığını da kanıtlar.) Tekerleğin ilk kez kullanılmasıyla göçler ve ticari faaliyetler kolaylaşmış, kültürel etkileşim hızlanmıştır.

Bilgi: İnsanlar arasında etkileşime neden olan önemli unsurlar; savaşlar, göçler ve ticaret faaliyetleridir. (Ticaretin gelişmesi toplumdan topluma bilgi aktarımını hızlandırmıştır.)

Devrin önemli yerleşim merkezleri Konya Çatalhöyük, Diyarbakır Çayönü ve Gaziantep Sakçagözüdür.

İnsanın geçmişini, tabiatla mücadelesini, sosyal ilişkilerini ve inançlarını öğrenmek, geçmişten günümüze ulaşan izlerin incelenmesine bağlıdır. İnsanlık tarihi ile ilgili en doğru bilgilere yazılı kaynaklardan ulaşılır. Yazının kullanılmadığı dönemlerin aydınlatılmasında ise daha çok arkeolojik buluntulardan yararlanılır.

İnsanlar barınma, beslenme ve güvenlik gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için pek çok araç gereç yapmıştır. Barınak olarak kullanılan mağaralar ve kerpiçten konutlar, taştan, kemikten, pişirilmiş kilden yapılmış aletler, kaya ve mağara duvarlarına çizilmiş resim ve şekiller bunlardan bazılarıdır. Elde edilen bu buluntular sayesinde ilk insanların nasıl yaşadıkları, ne ile beslendikleri, birbirleri ile olan ilişkileri, inançları, gelenek ve görenekleri hakkında pek çok bilgiye ulaşmak mümkündür.

Günümüzden 2,5 milyon yıl kadar önce dünyamızda etkili olan Buzul Çağının sona ermeye başlaması ile birlikte özellikle kuzey yarım kürenin bazı alanlarında ılıman iklim kuşakları oluşmuştur. İlk yerleşik yaşam da bu kuşakta görülmeye başlanmıştır. Günümüzden 12 bin yıl kadar önce Bereketli Hilal olarak da adlandırılan Anadolu'nun güney doğusu ile Mezopotamya, Suriye ve Mısır'da ilk yerleşim yerleri kurulmuştur.