İlk ve Orta Çağlarda İç Asya’daki Türk Devletlerinin Güç ve Yönetim Yapıları
“Türklerde Devlet için”, Yurt, Kün (millet), Oksızlık (bağımsızlık) ve teşkilatlı yapılar olmazsa olmaz ana unsurlardır.
- Yurt — Vatan: Türklerin hür ve müstakil olarak yaşadıkları toprak parçasına ülke — uluş — yurt yani vatan denir.
- Kün — Halk: Vatan olarak kabul gören topraklar üzerinde yaşayan millettir.
- Oksızlık — Bağımsızlık: Devlet olabilmek için yaşadığı topraklar üzerinde milletin bağımsızlığı en temel esastır.
- Teşkilatlı Yapı: Türk devletleri için “siyasi istiklalini kazanmış teşkilatlı millet” tanımı devlet olarak belli bir işleyiş biçimini gerekli kılar.
Toplumu oluşturan en küçük yapı birimi olan “oguş” denilen aileden, “budun” denilen millete kadar belli bir hiyerarşik sisteme dayalı oluşan Türk devletine il denir.
Türklerde devlet;
- hür ve müstakil olma,
- halkının siyasi istiklalini sağlama ve sürdürme,
- halkı için adaleti sağlama,
- güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar “cihan hakimiyeti ülküsünü esas alma“
anlayışlarıyla “Gök Kubbeyi çadır, güneşi bayrak” gören siyasal güçtür.
Bilgi: Bilge Kağan’ın Kök Türk Yazıtlarında geçen: “Doğuda gün doğusuna, batıda gün batısına, güneyde gün ortasına, kuzeyde gece ortasına kadar onun içindeki millet hep bana bağlıdır. Bunca milleti hep düzene soktum.” sözleri Türk cihan hâkimiyeti fikrini ifade etmektedir
I. Türklerde devletin halk ile ilişkisi aile içinde baba — evlat ilişkisi gibidir. Bundan dolayı Türklerde “Devlet Baba” tabiri yaygın olarak kullanılmıştır. Devlet, halkının her türlü ihtiyacını karşılamakla mükellef olduğu gibi halk da üzerine düşen sorumluluk bilinci ile devlete vatandaş olma yönüyle bağlı kılınmıştır.
II. Türk devletlerinde hanedanın erkek üyeleri kanında kut taşısa da “Kimin Kağan olacağı konusunda bazı özellikler ölçüt” alınmıştır.
Bu anlayışa göre, hanedanın erkek üyelerinden hangisi,
- halkını açlıktan kurtarır, doyurur — giydirirse,
- halkına adaletle hizmet götürürse,
- halkının birlik beraberliğini sağlarsa,
- halkının siyasi istiklalini sağlar ve sürdürürse
Tanrı’nın o üyeye “Kut” verdiğine inanılmış ve Kağan olması geniş katılımlı bir Kurultay ile ilan edilmiştir.
Bilgi: Kök Türk Yazıtlarında geçen “Tanrı buyurduğu için devletim, kısmetim var olduğu için ölecek milleti diriltip besledim. Çıplak milleti elbiseli kıldım. Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım.” sözlerinden anlaşıldığı gibi, Türk devletlerinde “kut” denilen yönetme yetkisinin Gök Tanrı tarafından kağana verildiğine inanılmıştır.
III. Türklerde hâkimiyetin asıl sahibi Gök Tanrı’ydı. Tanrı’nın bu hâkimiyetinin kağanlar vasıtasıyla kullanıldığına inanılırdı. Bu yüzden Türk devletlerinde devlet başkanı ve hâkimiyetin temsilcisi olan kağanın üstün güç ve yeteneklerle donatıldığı kabul edilirdi. Bu güç ve yetenekler Kök Türk Yazıtlarında kut, ülüş ve küç olarak belirtilmişti.
Kut
Kut ilk Türklerde yönetme (erklik) yetkisi olarak kabul edilirdi. Bu yetki hanedanın her erkek üyesinin hakkıydı.
Karı bağı esasına dayalı olup Tanrı’nın hanedanın erkek üyelerine bahşettiği yönetme yetki gücüdür. Yusuf Has Hacip’e göre Kut, “tabiatı, doğası hizmet, ölçüsü adalettir. İyilik ve fazilet ondan geçer…” biçiminde tanımlanmıştır.
Ülüş
Pay, hisse, nasip, kısmet anlamlarında kullanılırdı. Tanrı’nın ülkede bolluk ve bereketi artırarak ülkeye “iktisadi bir güç” kazandırması anlamına da gelmekteydi. Kağan da bu iktisadi gücü adil bir şekilde halka dağıtmakla görevliydi.
Küç
Küç ise Tanrı tarafından kağana verilen gücü ifade etmekteydi. Bu güç sayesinde kağanın savaşlarda başarılı olduğu düşünülürdü.