İletişim Özgürlüğü 7. Sınıf Sosyal
Panel: Dinleyiciler önünde, seçilmiş konuşmacı bir grubun belli bir konuyu tanışmak amacıyla düzenlediği toplantı ya da açık oturumdur.
Konferans: Topluluğa bir konuda bilgi vermek amacıyla yapılan konuşmadır. İnsanın, başkalarına zarar vermeden her şeyi yapabilmesidir.
Özgürlük: İnsan hakları, hiçbir ayrım gözetilmeksizin dünyanın her yerinde insanlara tanınan hak ve özgürlükleri kapsar.
Anayasamıza göre; “Herkes kişiliğine bağlı dokunulamaz, devredilemez, vazgeçilemez, temel hak ve özgürlüklere sahiptir.”
- Yaşama Hakkı
- Sağlık Hakkı
- Eğitim Hakkı
- Özel Hayatın Dokunulmazlığı
- Din ve Vicdan Özgürlüğü
- Konut dokunulmazlığı
- Haberleşme Özgürlüğü
- Basın Özgürlüğü
- Kişi dokunulmazlığı
- Yerleşme ve seyahat özgürlüğü
- Dilekçe hakkı
Anayasamızın (1932), basın özgürlüğünü güvenceye alan maddeleri şöyledir:
Madde 28: “Basın hürdür, sansür edilemez…
Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirler alır…”
Madde 22: “Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir.
Haberleşmenin gizliliği esastır. Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya bir kaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde de kanunla yetkili kılınmış mercinin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz…
Not: Özgürlüklerimiz sınırsız değildir. Yasalarla sınırlandırılabilirler. Anayasamıza göre savaş, seferberlik, sıkıyönetim, kamu sağlığı ve güvenliği ve olağanüstü hâllerde durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve özgürlüklerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir.
Kitle iletişim araçlarının (radyo, televizyon, İnternet, gazete vb.) hayatımızdaki rolü günden güne artmaktadır. Artık
dünyanın öbür ucunda olan bir olaydan birkaç dakika içinde haberimiz oluyor. Her alanda olduğu gibi teknolojinin haberleşmeye katkısı da inkâr edilemez.
Kitle iletişim araçları hızla gelişmekle birlikte iletişim araçlarının çokluğu haberin, bilginin doğruluğuna gölge düşürebilmektedir. Kitle İletişim araçlarının doğru haber alma özgürlükleri kadar doğru haber verme yükümlülükleri de bulunmaktadır.
Daha fazla izlenmek ya da daha fazla satış yapmak amacıyla yalan haberlerin de kitle İletişim araçları tarafından kullanılma riski vardır. İzleyici, dinleyici ve okuyucu çekmek için abartılı veya gerçek dışı haberler, yayınlar yapmak toplumun değerlerine zarar verir. Yalan haberin yanı sıra bazen de ilgi çekerek daha çok izlensin diye kişilerin (ünlü) özel hayatları toplumun gözü önünde sergilenmektedir. Bundan daha kötüsü de insanların özel hayatlarıyla ilgili bilgilerin onların bilgisi dışında haber yapılmasıdır. Bu durum Anayasa’ya aykırıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (1962)
Madde 20: Herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
Millî güvenlik, kamu düzeni, kamu sağlığı, suç işlenmesini önlemek amacıyla kanunlar çerçevesinde bu özgürlük sınırlandırılabilir.
Madde 21: Kimsenin konutuna dokunulamaz. Çeşitli nedenlerle yasayla yetkili kılınmış kurumların yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz ve eşyalarına el konulamaz.
Özel hayatın gizliliği ilkesi yalnızca yetişkinlere yönelik değildir. Bu ilke çocuklar için de geçerlidir. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 16. maddesinde bu durum açıkça belirtilmiştir.
Çocuk Hakları Sözleşmesi
Madde 16:
- Hiçbir çocuğun özel yaşantısına, aile, konut ve iletişimine keyfi ya da haksız bir biçimde müdahale yapılamayacağı gibi onur ve itibarına da haksız olarak saldırılamaz.
- Çocuğun bu tür müdahale ve saldırılara karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır.
Türkiye’de her bireyin ve ailenin Anayasa’dan doğan hakları çerçevesinde özel hayatına dokunulamaz. Kitle iletişim
araçlarının bu duruma dikkat etmesi şarttır. İnsanların özel hayatları sır alanı olarak da kabul edilir. Ortak alan ise kişinin toplumla paylaşmak istediği yaşantısıdır. Bu ikisi arasındaki bölümde ise hukuk, belirleyici etkendir.
Kitle İletişim araçlarının artması ve özel hayatın ihlalinin çoğalması, amacından sapmış yayınların fazlalaşması gibi durumlar nedeniyle RTÜK kurulmuştur.
12 üyeden oluşan Radyo ve Televizyon Yüksek Kurulu 1983 yılında 2954 sayılı kanunla yurt içinde yapılacak radyo ve televizyon yayınları için millî siyasete uygun ilkeleri tespit etmek, ilgili kanunda belirtilen görev ve esasların uygulanmasının gözetim, denetim ve değerlendirilmesini yapmak amacıyla kurulmuştur. 1994 yılında İletişim alanının yeniden düzenlenmesi sonucu Radyo ve Televizyon Yüksek Kurulunun yerine yetki ve sorumlulukları genişletilmiş özerk ve tarafsız bir kamu tüzel kişilik niteliğinde Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) kurulmuştur.
Toplumun, özellikle gençlerin ve çocukların; televizyon yayınlarının olası zararlı etkilerinden korunması için RTÜK tarafından yaptırılan akıllı işaretler şunlardır.
RTÜK öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen izin şartlarını ihlal eden yayın ilkelerine ve kanunda belirtilen diğer esaslara aykırı yayın yapan özel radyo ve televizyon kuruluşlarını uyarır ve bu tür yayın yapan kuruluşların yayın kuşağında açık bir şekilde özür dilemesini ister.
Türkiye’de radyo ve televizyonları denetleme yetkisine sahip olan RTÜK, yaptığı anketlerle yayınların toplumdaki etkisini ve toplumun yayınlar hakkındaki görüşlerini yakından takip etmeye çalışmaktadır.
RTÜK tarafından yapılan bazı anketlerin sonuçları şunlardır:
İlköğretim çağındaki 1795 çocuk arasında yapılan ankete göre, en çok izlenen televizyon programları:
- – % 72.1 Çizgi filmler
- – % 70.1 Yerli diziler
- – % 49.3 Yarışma programları
- – % 45.9 Filmler
- – % 44.6 Çocuk programları
çocukların televizyon izleme sebepleri:
- – % 16 Televizyon izlemeyi seviyorum.
- – % 21.4 Hayal dünyam gelişiyor.
- – % 21.2 Yapacak başka işim yok.
Türkiye’de yapılan bazı yayınlar zaman zaman kişilerin yasal haklarını ihlal ettiği gibi toplumun genel ahlakına, gelenek ve göreneklerine de aykırı bulunmuştur. Bu gibi durumlarda RTÜK, uyarı, geçici yayın durdurma ve yayın durdurma cezaları vermektedir.
RTÜK’ün Nisan 1994 – Aralık 2001 tarihleri arasında radyo ve televizyonlara verdiği cezalar arasında kişilik haklarının ihlali 3. sırada yer almaktadır. Bu maddenin ihlali ile ilgili olarak verilen cezalar şöyledir:
- – 69 radyoya › 120 uyarı
- – 17 radyoya › 361 gün süreyle yayın durdurma
- – 73 televizyona › 157 uyarı
- – 24 televizyona › 255 gün süreyle geçici yayın durdurma
Tekzip
Kamuoyunda “tekzip” olarak bilinen kelimenin yasal karşılığı düzeltme ve cevap yazısıdır. Kelime olarak Arapça “kizb“den üretilmiş tekzip; yalanlama, yalan olduğunu söylemedir.
Bir basın – yayın kuruluşu, bir kişi ya da kurum hakkında gerçeğe aykırı veya onur kırıcı bir yayın yaparsa, bu kuruluştan düzeltme yazısı yazması istenir. Bu yasal yazıya tekzip yani düzeltme ve cevap yazısı denir. Düzeltmenin yayınlanması, kitle iletişim araçlarının kişilerin düşüncelerini açıklama özgürlüğünü sağladıklarını da gösterir. Eğer yayın kuruluşunun yetkilisi ve sorumlusu bu yazıyı yayınlamaz ise kişi ya da kurumun sulh mahkemesine müracaat hakkı vardır. Sulh mahkemesinin kararına, karşı taraf da itiraz edebilir. İtiraz üzerine verilen karar kesindir.