İki Savaş Arası Dönemde Dünyaya Hakim Siyasi Düşünceler ve Rejimler
Almanya’da Nazizm
Almanya’da iktidarı ele geçiren Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisinin (NAZİ) başına geçen Adolf Hitler 1929 Dünya Ekonomik Bunalımının Alman ekonomisinin üzerindeki olumsuz etkisini de kullanarak Alman
ırkının üstünlüğüne, Yahudilerin zenginliğine el konulmasına ve devletin kutsallaştırılmasına dayalı totoliter bir rejim kurmuştur. Bu rejim “Nazizim” dir.
İtalya’da Faşizm
1922 de Kral Emanuel tarafından başbakan seçilen Benitto Mussolini, Akdeniz’de eski Roma İmparatorluğu’nu yeniden kurmak istemiş ve Akdeniz’i “mare nostrum” (bizim deniz) olarak görmüştür.
Benito Mussolini’nin liderliğindeki Ulusal Faşist Parti’nin iktidara gelmesinde etkili oldu. Mussolini 1926’daki ünlü Scala (Sıkala) nutkunda: “Her şey
devlet içinde ve devlet için, hiçbir şey devlet dışında ve başka bir şey için değildir.” diyordu. İtalya’yı 1922’den 1943’e kadar diktatörlükle yöneten Mussolini, totaliter bir rejim kurmuştur. Bu rejim “Faşizm” dir.
Liberalizm
Serbestlik, bireysel ve toplumsal özgürlük savunuculuğu anlamına gelen bir kavramdır. Devletin ekonomiye müdahale etmemesi, arz-talep mekanizması ya da fiyat mekanizmasıyla piyasanın iktisadi ve sosyal açıdan en yararlı sonuçları üreteceğini, özel sektörün önünü açmak gerektiğini savunan ilkeye iktisadi liberalizm denir.
Kapitalizm
Batı dünyasında XV. ve XVI. yüzyıldan itibaren feodalizmin çözülmesiyle onun yerine geçmeye başlayan, XVIII ve XIX. yüzyılda ise hâkim iktisadi
örgütlenme haline gelen, sermaye egemenliğine dayalı toplumsal aşamadır.
Sosyalizm
Üretim araçlarının mülkiyetinin devlete ait olması, üretim ve bölüşümün toplum adına merkezi bir örgütlenmeyle devlet tarafından planlanması, özel teşebbüs ve mülkiyet hakkının olmaması yahut çok sınırlı tutulmasının öngörüldüğü toplumsal sistemdir. Sosyalizmin ulaşacağı düşünülen son aşama ise Komünizm olacaktır.
Komünizm
Bütün malların ortaklaşa kullanıldığı ve özel mülkiyetin olmadığı toplumsal düzen.
Bolşevizm
Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi içerisinde 1903’ten itibaren meydana gelen gruplaşmada, çoğunluğu oluşturan ve kendilerini Komünist Parti olarak adlandıran, 1917 Devrimi’ni gerçekleştiren Vladimir İlyiç Lenin’in ve arkadaşlarının, Karl Marks’ın görüşlerinden yola çıkarak geliştirdikleri anlayıştır.