İki Dünya Savaşı Arasındaki Dönemde Dünyada Meydana Gelen Siyasi ve Ekonomik Gelişmeler
I. Dünya Savaşı’ndan Sonra Kalıcı Barışı Sağlama Çabaları
- Paris Barış Konferansı’nda (18 Ocak 1919) I. Dünya Savaşı’nın galip devletleri dünya barışını sağlamak ve sürekliliğini devam ettirmek için uluslararası bir teşkilatın kurulmasını kararlaştırdılar. 10 Ocak 1920’de merkezi Cenevre olmak üzere Milletler Cemiyeti kuruldu. Ancak kısa bir süre sonra bu cemiyet, kuruluş amacından saparak İngiltere ve Fransa’nın çıkarlarını koruyan bir kurum hâline geldi. Türkiye aldığı davet üzerine 1932’de Milletler Cemiyetine üye oldu.
- Uluslararası barışı korumaya yönelik girişimlerden biri de Locarno Antlaşması‘dır. Fransa’nın Almanya’ya karşı tutumunu yumuşatması üzerine Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya ve Belçika arasında İsviçre’de imzalandı (1925). Locarno Antlaşması ile Almanya yeniden uluslararası iş birliğine katılmış oldu. Almanya 1926 yılında Milletler Cemiyetine üye olarak kabul edildi. 1925-1930 yıllarını kapsayan “Locarno Dönemi” gerginliğin azaldığı
ve iki savaş arası dönemin “altın yılları” olarak kabul edildiği dönemdir. - Fransa, ABD’ye daha yakın olmak ve ilişkileri güçlendirmek için savaşı, kanun dışı kabul eden bir antlaşma teklif etti. ABD Dış işleri Bakanı Kellogg, savaşı bir millî politika aracı olarak kullanmaktan vazgeçme önerisini dünyadaki bütün devletlerce imzalanarak çok taraflı bir antlaşma yapılmasını ileri sürdü. 1928 yılı sonuna kadar aralarında Sovyetler Birliği ve Türkiye’nin de olduğu 46 ülke pakta dâhil oldu. İki savaş dönemi arasının en önemli gelişmelerinden olan Kellogg Paktı‘nı imzalayan devletler anlaşmazlıkların çözümü için savaş yolunu tutmayacaklarını ve bütün anlaşmazlıkları barış yoluyla çözümleyeceklerini taahhüt ediyorlardı.
Önemli: Ancak pakta üye devletlerin ve özellikle İngiltere ve Fransa’nın samimiyetten uzak politikaları, Almanya, İtalya ve Japonya’nın 1930’lardan sonra takip ettikleri saldırgan politikalar Kellogg Paktı‘nın anlamını ortadan kaldırdı. Barışı kurumaya yönelik bu çabalar II. Dünya Savaşı’nın çıkmasını önleyememiştir. Bunda büyük devletlerin iç ve dış politikalarında meydana gelen gelişmeler de önemli rol oynamıştır.
I. Dünya Savaşı’ndan Sonra Dünya Ekonomik Bunalımı (Kara Perşembe)
- New York Borsası 1929 Ekim ayının başına kadar sürekli yükselmiş ve yüksek kazanç sağlamıştı. Ancak 3 Ekim 1929 tarihine gelindiğinde borsanın yükselişi durmuş hatta birkaç büyük holdingin hisse senetleri düşmeye başlamıştı. Bu düşüş üzerine yabancı yatırımcılar ellerindeki kâğıtlarını ellerinden çıkarmaya başladılar. “Kara Perşembe” olarak anılan 24 Ekim 1929 Perşembe günü borsa, dibe vurdu.
- 1929’da ABD’de bu başlayan Ekonomik Krizi, 1930’lu yıllar boyunca devam etti. ABD ve Avrupa dışında dünyanın özellikle sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkelerinde de yıkıcı etkilere neden oldu.
- Bu süreçte çok sayıda banka battı, çok sayıda insanın mal varlığı yok oldu. Kriz 1929 ile 1932 yılları arasında millî gelirin % 38 düşmesi ile giderek büyüdü. Ekonomik kriz ve bunalımın etkileri II. Dünya Savaşı’na kadar yaklaşık on yıl devam etti.
Krizin Türkiye’ye Etkileri
- Türkiye kendi içindeki siyasal, sosyal ve ekonomik sorunları aşmaya çalışırken 1929 Dünya Ekonomik Krizi patlak verdi.
- Dünyayı sarsan bu ekonomik kriz özellikle tarım ürünleri piyasalarında fiyatların hızla düşmesine neden oldu.
- Geleneksel tarım ürünleri ihracatçısı olan Türkiye’nin döviz gelirleri hızla düştü.
- Dolayısıyla tarımsal ürünlerin üreticileri büyük bir yoksullaşma süreciyle karşı karşıya kaldılar.
- Millî ekonomik düzenini kurmaya çalışan Türkiye, ekonomik seferberlik ilan etmek zorunda kaldı. Siyasal, toplumsal ve kültürel reformların yanında, bu kez hızlı ve köklü ekonomik reformlar başlatıldı. Millî sanayiyi korumak ve güçlendirmek için gümrük vergileri yükseltildi. Halk, yerli malı kullanmaya teşvik edilirken bir yandan da tasarruf tedbirleri alındı.
İki Savaş Arası Dönemde Dünyaya Hâkim Siyasi Düşünceler ve Rejimler
İtalya’da Faşizm
- Faşizm, otoriter devlet esası üzerine kurulu radikal milliyetçi bir siyasi ideolojidir. I. Dünya Savaşı’nın ardından İtalya’nın sosyal ve ekonomik hayatında yaşanan sarsıntılar Benito Mussolini liderliğindeki Faşist Partisinin güçlenmesini sağladı. Genel işçi grevinin ekonomiyi felce uğratması üzerine Faşist Partisinin “Kara Gömlekliler”i Roma’ya yürüdü. Bu durumdan çekinen İtalyan kralı başbakanlığa Mussolini’yi atadı.
- Duçe (lider) lakaplı Mussolini ünlü Scala nutkunda “Her şey devlet içinde ve devlet için, hiçbir şey devlet dışında ve başka bir şey için değildir. Birey devletle uyumlu olduğu ölçüde önemlidir.” demiştir. Mussolini dış politika ile ilgili olarak da “Sürekli barış ne mümkün ne de faydalıdır. Sadece savaş İnsan enerjisini en yüksek gerilimde tutar. Savaş dışındaki diğer bütün sınavlar insanı önemli kararlar almak zorunda bırakmazlar.” demiştir.
Almanya’da Nazizm
- Nazizm (Nasyonel Sosyalizm), etnik milliyetçilik ile sosyalizmi birleştiren, ırkçı, anti-kapitalist ve anti-Marksist bir dünya görüşüdür. Almanya’da Ağustos 1919’da “Weimar Anayasası” ilan edilerek demokratik düzene geçildi. Ancak Weimar Cumhuriyeti Hükûmetleri savaş sonrasındaki sorunları çözme konusunda yetersiz kaldı. Versay Antlaşması’nı yok sayan ve Alman ırkının üstünlüğünü savunan Nazi Partisi, 1929 Dünya Ekonomik Krizi’nin Almanya’da yol açtığı hiper (yüksek) enflasyon etkisiyle güçlenerek 1932’de iktidara geldi. 1933 Ocak ayında başbakan olan Adolf Hitler, meclisten 4 yıl süre ile olağanüstü yetkiler alarak diktatörlüğünü ilan etti. 1934’te ise devlet başkanlığını da alarak “Führer” (lider) oldu.
- GESTAPO (Nazilerin polis örgütü), SA (Hücum kıtaları) ve SS’ler (NAZİ’lerin özel polis kuvvetleri) Hitler’in iktidarını güçlendirmiştir. Almanya’da ırkçılık Yahudi düşmanlığı (anti-semitizm) üzerine kurulmuştu. Nazilere göre, kötü olan her şeyin sorumlusu Yahudilerdi.
- 1935’te çıkartılan Nürnberger (Nürnberg) Kanunları ile ekonomik, siyasi ve sosyal hayatta Yahudiler etkisiz hâle getirilmiştir.
İspanya’da Franco Dönemi
- 1923’te İspanya’da ordu yönetime el koydu. Asker destekli bir hükûmet kuruldu. Ancak başarılı olamayan hükümetin istifası üzerine anayasal sistem yeniden kuruldu ve cumhuriyet ilan edildi. Yeni yönetimin köylülerin, zenginlerin topraklarını ele geçirmek istemesi ve dine karşı tavır alması iç savaşa giden süreci başlattı. Cumhuriyetçiler ve milliyetçiler arasında gerçekleşen iç savaşı, General Franco liderliğindeki milliyetçiler kazandı (1939). İspanya’daki Franco diktatörlüğü 1975 yılına kadar devam etti.
- 1937’de Franco güçlerinin yönlendirmesiyle Alman ve İtalyan Savaş uçakları Kuzey İspanya’daki Guernica köyünü bombalayıp çoğu kadın ve çocuklardan oluşan iki bine yakın kişiyi katletmişlerdir. Bu vahşeti Picasso, Guernica tablosuyla tüm dünyaya duyurmuştur. Bu tablo günümüzde savaş karşıtı resimlerin en önde gelenlerinden biri olarak kabul edilir.
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM