Hz. Muhammed’e Vahyin Gelişi
Hz. MUHAMMED’E VAHYİN GELİŞİ
Hz. Muhammed, yalnız kalıp düşünmek ve ibadet ile meşgul olmak amacıyla Mekke yakınlarında bulunan Nur Dağı’ndaki Hira Mağarası’na gidiyordu. 610 yılının ramazan ayında, bir pazartesi gecesi Cebrail, peygamberimize geldi ve ona “Oku!” diye başlayan ilk vahyi getirdi.
“Oku! Yaratan Rabb’inin adıyla. 0, insanı alak (embriyo)’tan yarattı. Oku! Senin Rabb’in sonsuz cömertlik sahibidir. O Rab ki kalemle yazmayı öğretti. O, insana bilmediklerini öğretti. (Alak suresi, 1-5)
Hz. Hatice, vahiy geldiğinde onu Tevrat ve İncil’i bilen, bilge bir insan olan amcasının oğlu Varaka bin Nevfel’e götürdü. Onları dinledikten sonra Hz. Muhammed’in halkının peygamber olacağını, onu bir süre sonra yurdundan çıkaracaklarını söyledi. Bir süre sonra, ikinci kez vahiy geldi. Bu vahiyle Allah ona, İslam dinini insanlara tebliğ etmeyi emrediliyordu.
“Ey örtünüp bürünen (Peygamber!) Kalk da uyar, Rabb’ini yücelt. Elbiseni temiz tut. Kötülükten uzak dur.” (Müddessir suresi, 1-5)
Hz. Muhammed, İslam dinini öncelikle yakın çevresine güvendiği kişilere anlatarak onları Müslümanlığa davet etti. Onların bir kısmı, bu çağrıyı kabul edip Müslüman oldu, bir kısmı ise reddetti. Hz. Hatice, Hz. Ali, Hz. Zeyd ve Hz. Ebu Bekir ilk Müslümanlar oldular. Bu davet üç yıl gizli devam etti. Daha sonra Yüce Allah, çağrıyı açıkça yapmasını emretti. Bunun üzerine, önce yakın akrabalarını evinde sonra da Mekkelileri Safa Tepesi’nde toplayarak onları İslam’a davet etti. Başta amcası Ebu Leheb olmak üzere Mekkelilerin bir kısmı bu daveti kabul etmediler.
”Sana emrolunanı açıkça söyle ve Allah’a ortak koşanlara aldırış etme.” (Hicr suresi, 94)
İlk zamanlar Mekkeliler Hz. Muhammed’in İslam’a davetini fazla önemsemediler. Hatta onunla alay ederek onu küçümsediler. Ancak Müslümanların sayısı arttıkça bundan rahatsız oldular. Hatta Hz. Muhammed ve arkadaşlarına kötülük yapmaya başladılar. Müslümanları bir bölgeye hapsederek onlara boykot uyguladılar. Yapılan zulümler dayanılmaz hale gelince Müslümanlara Habeşistan’a hicret (göç) etmeleri emredildi. Bunun üzerine Cafer-i Tayyar’ın başkanlığında bazı Müslümanlar, 615 ve 616 yılında Habeşistan’a hicret ettiler. Bu arada Hz. Peygamberin amcası Hz. Hamza ve Hz. Ömer’in Müslüman olmaları, Müslümanlara güç kattı. Müşrikler baskıyla engel olamayınca peygamberimize Ebu Talip aracılığıyla cazip teklifler götürdüler. Fakat Hz. Muhammed, “Allah’a yemin ederim ki sağ elime güneşi, sol elime de ayı koysalar ben yine de yolumdan dönmem.” diyerek bu teklifleri reddetti.
620 yılında Medineli bir grup Akabe denilen yerde peygamberimizle görüşerek Müslüman oldular. 621 ve 622 yıllarında Medine’den daha büyük gruplar gelerek Müslüman oldular ve Hz. Muhammed’i diğer Müslümanlarla birlikte Medine’ye davet ettiler. Daha sonra Müslümanlar gruplar halinde Medine’ye göç etmeye başladı. Müşrikler tehlikenin büyüdüğünü düşünerek peygamberimizi öldürmeye karar verdiler. O da 622’de Hz. Ebubekir ile birlikte Medine’ye hicret (göç) etti.
İlk cuma namazı hicret esnasında Medine yakınlarındaki Kuba köyünde kılınmıştır. Müslümanlar 622 yılının Eylül ayında bu kente ulaştı. Medineliler, Peygamberimizi bağırlarına bastılar. Hicret ile Medine dönemi başlamış oldu. Müslümanlar müşriklerin zulüm ve baskılarından kurtulmuş oldular. İslam’ın yayılması hızlandı. Hicret, Hz. Ömer döneminde hicri takvimin başlangıcı olarak kabul edildi. Kentin Yesrib olan adı Medine olarak değiştirildi.