Hikâyenin Anlatıcı Özellikleri
Olay yazılarının en temel özelliklerinden biri de anlatıcının bakış açısıdır. Olay anlatan yazılarda (hikâye, roman, masal) iki tür anlatıcı özelliği bulunur.
Birinci Kişi Anlatımı: Olayı anlatan kişinin de olayın içinde bulunduğu anlatım türüdür. Olay anlatılırken anlatıcının da herhangi bir şekilde olayın içinde olduğu vurgulanır. Bu tür anlatımlarda çoğu zaman birinci tekil kişi (ben) veya birinci çoğul kişi (biz) ekleri kullanır.
Büyük bir kapının önünde durdum. Çevrede hiç kimse görünmüyordu. Bu ürkütücü sessizliğin içinde ne yapacağımı bilmiyordum. Benden önce buraya gelenler aynı hisse kapıldılar mı, diye düşündüm. Öyle olmalıydı. Bu büyük kapının önüne gelen herkes, bu yalnızlık duygusunu benim gibi yaşamış olmalıydı. Bütün cesaretimi toplayıp kapının yanındaki zile iki kez bastım. Korktuğum sessizlik zil sesiyle biraz dağıldı, cesaretlendim.
Bu parçada altı çizili ekler ve sözcükler bize bu hikâyenin anlatıcısının da olayların içinde olduğunu göstermektedir. Bu nedenle parçanın anlatımında “birinci kişi anlatımı” kullanılmıştır.
Üçüncü Kişi Anlatımı: Olayı anlatan kişinin hiçbir şekilde olayların içinde yer almadığı, sadece bir gözlemci olduğu anlatım biçimidir. Üçüncü kişi ağzıyla anlatımlarda yazar, genellikle duyduğu veya gördüğü şeyleri anlatır. Bu tür anlatımlarda çoğu zaman üçüncü tekil kişi (0) veya üçüncü çoğul kişi (onlar) ekleri kullanır.
Osman Efendi bir sabah müthiş bir baş ağrısıyla uyandı. İlaç aldı, geçmedi. Bir iki gün bekledi, ağrı devam etti. Doktor çağırdılar Osman Efendi’yi muayene eden doktor hiçbir şey bulamadı. Birkaç ağrı kesici verdi. Lakin Osman Efendi’nin baş ağrısı artarak sürdü. Üstüne üstlük baş ağrısının yanı sıra gözleri de yaşarmaya başladı. Başka doktorlar çağırdı/an Osman Efendi Uşak’ın ileri gelenlerindendi, ağrılarını dindirecek olan kişiye servet vaat etti. Doktorların hiçbiri ağrıyı durduramadığı gibi ağrının sebebini de bulamadı. Ev halkı birbirine karıştı, baş ağrısından geceleri uyuyamayan Osman Efendi’yi İstanbul’a götürmeye karar verdiler İstanbul’da en iyi doktorlar seferber oldu. Röntgen/er, beyin tomografi/eri çekildi, testler yapıldı. Görünüşe bakılırsa Osman Efendi turp gibiydi. Oysa dayanması gittikçe zorlaşan baş ağrısı ve gözyaşları hayatı çekilmez hale getirmişti. Ağrı kesici iğnelerle zor ayakta duran Osman Efendi bu defa da apar topar yurt dışına götürüldü. O devirde Amerika değil İsviçre modaydı, Osman Efendi ‘yi İsviçre’ye götürdüler Haftalarca hastanede kaldı, onlarca profesör Osman Efendi’yi inceledi, farklı testler uyguladı. Yapılan işlemlerin, incelemelerin sonucunda Osman Efendi’de hiçbir şey bulamadılar. Osman Efendi ve çevresindekiler ne yapacaklarını şaşırdılar.
Bu parçanın anlatıcısı hiçbir şekilde olayların içinde yer almamaktadır. Sadece gördüklerini, gözlemlediklerini anlatmaktadır. Bu nedenle parçanın anlatımında “üçüncü kişi anlatımı” kullanılmıştır.