Âşık şiiri, anonim şiir ve tekke şiiri olmak üzere üç kolda gelişen halk şiirinin en önemli özelliği büyük ölçüde sözlü gelenek ürünü olmasıdır. Âşık şiirinde de divan şiirinden etkilenen şairler dışında kalanlarda bu gelenek sürdürülmüştür. Tekke şiiri ise büyük ölçüde yazılı kültür özellikleri yansıtır.
Zihniyet: Yaylalarda, köylerde yaşayan halk kitlesinin ürünü olan halk şiiri İslam dinine ve tarım kültürüne bağlı bir dünya görüşü çerçevesinde gelişmiştir. Destan dönemi şiir geleneğinin devamı niteliğindedir. Bu şiir geleneğinde Anadolu’nun kırsal yaşamı, doğanın insanlar üzerindeki izleri yoğun olarak ele alınmıştır.
Dil: Halk şiiri; Arapça, Farsçadan doğrudan etkilenmemiş; halkın doğal diliyle şekillenmiştir. Dille doğru orantılı olarak imge dünyası da oldukça sadedir. Benzetme ve istiareler şiire somutluk ve canlılık kazandırmıştır.
Ahenk: Ahenk yönünden zengin özellikler yansıtan halk şiirinde ses, sözcük ve dize tekrarlarıyla sağlanan uyum, hece ölçüsünün yoğun olarak kullanılan 4+3, 4+4, 6+5, 4+4+3 duraklı kalıplarıyla oluşturulan güçlü bir ritimle desteklenir. Yarım uyak, redif ve saz bu ritmi destekler ve söz, müziksel bir edaya dönüşür.
Tema: Halkın izlerini yansıtan halk şiirinin aşk, ayrılık, güzellik, yiğitlik, ölüm, sıla özlemi gibi temaları vardır.
Yapı: Halk şiiri de İslamiyet öncesi Türk şiiri gibi dörtlük birimi temelinde şekillenir. Bu yapıya bağlı kalarak oluşturulan ritim ve ezgi çeşitlemeleriyle koşma, semai, varsağı, destan, türkü, mani gibi nazım biçimleri yaygın olarak kullanılır.