Osmanlı Devleti’nin farklı inanç ve ırktan insanları barındırması zengin bir kültürel yapı oluşmasını sağlamıştır. Bu birikim hem yazılı hem de sözlü olarak nesilden nesile aktarılmıştır.
Sözlü kültürü masallar, şiirler, menkıbeler, fıkralar ve hikayeler oluşturmuştur. Aşıklar, ozanlar ve saz şairleri sözlü kültürün sürdürülmesini sağlamıştır. Kukla, karagöz, meddah ve orta oyunu sözlü kültürün unsurlarını taşıyan tiyatro oyunlarıdır. Anadolu köy odalarında ve helva sohbetlerinde sözlü kültür yaşatılmıştır.
Yazılı kültürün aktarılmasında ferman, berat, ahitname gibi devlet yayınları ile tercüme kitap ve minyatürler kullanılmıştır. Bununla birlikte İslam kültürünün etkisiyle gelişen divan edebiyatı yazılı kültürün önemli bir bölümünü oluşturmuştur.
Kitabi kültür özellikle başkent olan şehirlerde gelişmiştir. Bunun en önemli nedenlerinden biri padişahların kitap toplama ve bunları kullanma alışkanlığı ile kütüphane kurmaya önem vermeleridir. İlk saray kütüphanesi I. Murat tarafından Bursa’da kurulmuştur.
Osmanlı kültür yaşamında II. Murat dönemi önemli yer tutar. Türk diline önem veren II. Murat, hem Türkçe eserler yazdırmış hem de yabancı eserlerin Türkçeye çevrilmesini sağlamıştır. Osmanlı soyunun Kayı boyuna dayandırılması ilk defa bu döneme rastlar. Madeni paralara Kayı boyu damgası vurulması ile Osmanlı şehzadelerine Oğuz ve Korkut isimleri verilmesi bu anlayışın bir göstergesidir. Başta Bursa ve Edirne olmak üzere birçok şehirde camiler, medreseler, kütüphaneler yaptırmıştır.
Şair Sultanlar
Osmanlı padişahları askerî, siyasi ve ekonomik işlerin yanında kültürel faaliyetlerde de bulunmuşlardır. İyi bir eğitimden geçen şehzadeler şiire ve musikiye ilgi duymuşlardır. II. Bayezid gibi bazı padişahlar divan sahibi olacak kadar şairlik vasfına sahiptirler.
Bilinen ilk şair padişah II. Murat’tır. Muradî mahlası ile şiirler yazmıştır. Fatih Avnî, II. Bayezid Adlî, Yavuz Sultan Selim Selimî, Kanuni Sultan Süleyman da Muhibbî mahlasıyla şiirler yazmıştır.