Halk Hikayesi 10. Sınıf


Kategoriler: 10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı, Türk Dili ve Edebiyatı
Cepokul

Göçebelikten yerleşik hayata geçişin ilk mahsullerinden olup aşk, kahramanlık gibi konuları işleyen; kaynağı Türk, Arap-İslam ve Hint—İran olan, büyük ölçüde âşıklar ve meddahlar tarafından anlatılan nazım-nesir karışımı anlatılardır.

Şekil Özellikleri

  • Halk hikâyeleri, nazım—nesir karışımı bir yapıya sahiptir. Hikâyenin anlatım ve betimleme kısmı yani olayların anlatımı mensur (düzyazı); duygu ve heyecanı ifade eden bölümler ise manzum (ölçülü uyaklı) olarak söylenir.
  • Anlatıcı, hikâyenin ana hatlarından sapmamak kaydıyla beğenmediği kısımları çıkarır ve hoşuna giden bir başka hikâyeyi uygun bir yere ilave edebilir. Bu şekilde sonradan ilave edilen hikâyelere “karavelli” adı verilir. İçinde manzum parça olmayan halk hikâyelerine “kara hikâye” denir.
  • Hikâyelerin girişinde de tıpkı masallarda olduğu gibi kalıplaşmış ifadeler vardır.
  • Hikâyenin dili, sözlü anlatmalarda sade ve anlaşılır olmasına rağmen yazmalarda biraz ağırdır.
  • Hikâyelerin özellikle giriş kısmında, aslında olmayan, anlatıcı tarafından sonradan eklenen manzum parçalara rastlanabilir. Bu bölüme selçuk, peşrov, sersuhane gibi adlar verilir. Bu durum daha çok şiir söyleme kabiliyeti olan veya şiire merakı olan anlatıcıların hikâyelerinde görülür.
  • Güzellerin ve çirkinlerin tasviri, tıpkı masallarda olduğu gibi kalıplaşmış cümlelerle ifade edilir. Kahramanların hareketleri, bir yere gidişleri, bir olaydan başka bir olaya geçiş, uzun zamanı kısaca ifade etme, vb. olaylar kalıplaşmış sözlerle ifade edilir.
  • Bir halk hikâyesi metninin içerisinde masal, efsane, fıkra, dua, beddua, deyim, atasözü, bilmece vb. örneklerine rastlanabilir.

Halk Hikâyesinin Bölümleri

a) Fasıl: Aşık veya anlatıcı bu bölümde dinleyiciyi hazırlamak, ustalığı göstermek veya dinleyicilerin isteklerine cevap vermek amacıyla aruz ölçüsüyle bir divanî söyler. Aruzla şiir söylemekte zorlanan anlatıcılar heceyle divanî söyler. Ardından cinaslı bir türkü, bunun ardından da olağanüstü bir konunun yer aldığı hayali“ bir tekerleme söylenir. Daha sonra eski âşıkların anılması amacıyla üç şiir söylenir. Bu şiirlerde Hz. Muhammed de övülür. Son olarak mizahî bir atışmaya veya destana yer verilir.

b) Döşeme: Manzum veya mensur parçalardan oluşan kalıplaşmış bir giriştir. Hikâyenin kahramanları, aileleri, geçtiği mekân ve zaman döşeme bölümünde tanıtılır.

c) Olay: Asıl hikâyeye yer verilir. Anlatıcı (Aşık hikâyeci) asıl hikâyeye bir dua ile başlar. Bu çoğu defa çeşitli âşıklarda aynen tekrarlanan kalıplaşmış bir duadır. Düzyazı halindedir. Hikâye, manzum ve mensur parçalardan oluşur. Aşk, kahramanlık ya da dinî konu işlenir.

d) Dua / Dilek: Aşk konulu halk hikâyeleri genellikle âşıkların kavuşamamasıyla sonlanır. Hikâyenin sonunda anlatıcı, bütün hasretler ve garipler için dua ettikten sonra “Ustamızın adı Hıdır, elimizden gelen budur” diyerek hikâyesine son verir.

İçerik Özellikleri

Halk hikâyelerinin konuları genellikle aşk ve kahramanlıktır. Bazen de iki konu birlikte işlenir.

Halk Hikâyelerinin Konu Bakımından Sınıflandırılması

a) Aşk Konulu Halk Hikâyeleri: Elif ile Mahmut, Ferhat ile Şirin, Ercişli Emrah ile Selvihan, Derdiyok ile Zülfüsiyah, Arzu ile Kambe, Tahir ile Zühre, Aşık Kerem, Aşık Garip…

b) Kahramanlık Konulu Halk Hikâyeleri: Köroğlu Hikâyesi ve kolları Celali Bey ve Mehmed Bey, Kirmanşah, Eşref Bey Hikâyeleri. Hern aşk hem kahramanlık konulu halk hikâyeleri: Kirmanşah, Yaralı Mahmut, Şah İsmail, Bey Böyrek…

c) Dinî-Destanî- Ahlakî Halk Hikâyeleri: Hz. Ali Cenkleri, Kesikbaş Hikâyesi, Geyik Hikâyesi, Deve Hikâyesi…

  • Halk hikâyelerini meydana getiren olaylar gerçek veya gerçeğe yakındır. Bu sebeple teşekkül ettikleri devrin tarihi olayları bazen aynı şekilde, bazen de hikâye gerçekliği içinde yer alır (Köroğlu—Celali İsyanları, Ercişli Emrah—Şah Abbas’ın Van Kalesi’ni Kuşatması, Yaralı Mahmut—İstanbul Padişahı’nın Gence’ye Seferi, vb.)
  • Kahramanların başından geçmiş gibi görünen pek çok olayda olağanüstülükler vardır. Mesela; Köroğlu’nun su üzerindeki üç köpüğü içmesi üzerine şairlik, kahramanlık ve ölümsüzlük özelliklerini kazanması; Aşık Garip’in, Hazreti Hızır’ın atının ayağının altından aldığı toprağı, annesinin görmeyen sözlerine sürmesi üzerine annesinin gözlerinin iyileşmesi; Kamber’in bedduası üzerine Arzu’nun gelin giderken bindiği bütün atların belinin kırılması; Kerem ile Aslı’nın yanarak kül olması gibi.
  • Kahramanlar genellikler tek olup olağanüstü bir şekilde dünyaya gelirler. Hiç çocuğu olmayan baba (Padişah, Bezirgân, Bey. vb) derdine çare aramak için gurbete çıkar. Yolda, bir çeşmeden abdest alıp namaza duracağı sırada karşısında aksakallı bir ihtiyar (Hazreti Hızır) ortaya çıkar. İhtiyar, o kişinin derdini anlayarak, koynundan çıkardığı elmayı verir ve hanımı ile bölüşüp yemelerini, vakti geldiğinde çocuklarının dünyaya geleceğini söyleyip kaybolur.
  • Kahramanın dünyaya gelişinde ortaya çıkan bu olağanüstülük, hikâyenin sonuna kadar değişik şekillerde devam eder. Bu kahramanları, hem saray çevresinde, hem de halk arasında görmek mümkündür. Genellikle kızlar zengin ve sarayda, erkekler ise fakir ve halk arasında yetişir.
  • Kahramanın dünyaya gelmesine yardımcı olan aksakallı ihtiyar daha sonra; kahramana ad verilmesi, eğitimi, âşık olması ve sevgiliyi aramak için gurbete gitmesi durumlarında da karşımıza çıkar.
  • Kahramanlar genellikle dört şekilde birbirlerine âşık olurlar.

a) Bade İçerek: Türkiye’de pir elinden içilen badenin sonunda kahraman âşık olup yollara düşerse buna pir dolusu bade adı verilmektedir. Pir dolusu badeyi, Aşık Garip, Aşık Tahir, Aşık Kerem, Ercişli Emrah, Çıldırlı Aşık Şenlik, Aşık Murat Çobanoğlu, Aşık Osmar Feymani, Aşık Şeref Taşlıova vb. içtiklerini söylemektedirler. Bu âşıkların büyük çoğunluğu bade içme hadisesini dört safhada tamamlamaktadırlar:

  • Hazırlık Safhası: Aşık ve maşukun bade içmeden önceki (âşık olmadan önceki) durumu ele alınır;
  • Rüya: Bir yerde (çeşme, harman, mezarlık) uyuma, pir (aksakallı ihtiyar, derviş, Hazreti Hızır) elinden üç bade içilmesi;
  • Uyanış: Baygın vaziyette yatan kahramanın saz sesini duyunca uyanması;
  • İlk Deyiş: Aşığın rüyada olanları şiirle ifade etmesi.

b) Aynı Evde Büyüyen Kahramanlar Kardeş olmadıklarını Öğrenince

c) Resme Bakarak Aşık Olma

d) İlk Görüşte Aşık Olma

  • Halk hikâyelerinin özel anlatıcıları vardır. Eskiden meddahların yaptığı işi günümüzde âşıklar ve amatör anlatıcılar yapmaktadır. Nasıl masalın anlatıcıları genellikle hanım ise, halk hikâyelerinin anlatıcıları da erkektir. Ama bu demek değildir ki hanımlar halk hikâyesi anlatmaz.
  • Hikâyelerde, kahramanın en büyük yardımcısı, Hazreti Hızır’dan sonra attır Kahramanın her zaman yanında bulunan atı, onun kederine de sevincine de ortaktır. Çok hızlı giden bu atlardan bazıları uçma özelliğine de sahiptir. Köroğlu’nun atının kırk gün ışık almayan bir odada beslenmesi, Şah İsmail’in atının, dervişin verdiği elmanın kabuklarını yemesi sonucunda dünyaya gelmesi onların olağanüstü özelliklere sahip olduklarını gösterir.
  • Kahramanlar, bazen insan dışındaki varlıklarla da konuşurlar. Bunun en güzel örnekleri Kerem ile Aslı hikâyesinde mevcuttur. Kerem, avcıların kovaladığı ceylana, turnalara; Kızılırmak’a, Karadağ’a, Erciyes Dağı’na, kurukafaya hitaben şiir söylerken, Mecnun çöldeki hayvanlarla, Arzu bulut ve kuşlarla annesine haber gönderir.
  • Halk hikâyeleri genellikle mutlu biter Birçok hikâyede, âşıkların başından çeşitli maceralar geçer, fakat sonunda birbirlerine kavuşurlar. Ancak Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun, Tahir ile Zühre, Arzu ile Kamber, Kerem ile Aslı gibi bazı hikâyelerde, âşıkların bir araya geldikleri anda ölürler.
  • Hikâyelerden bazıları âşıkların hayatı etrafında teşekkül etmiş olup onların başından geçen aşk maceralarını anlatır. Tahir, Kerem (Kerem Dede), Garip vb. aslında birer âşıktır.
  • Kahramanlar tarafından yapılan dua ve beddualar mutlaka gerçekleşir. Arzu; “Allah’ım beni Kamber’e kavuştur da, istersen kavuşturduğun anda canımı al!” dediği için, bunlar tam birbirlerine kavuştukları anda ölmüşlerdir.
  • Halk hikâyelerinde mekân dünyadır. Bu mekân bazen çok dardır (Arzu ile Kamber hikâyesi iki köy veya kasaba arasında geçer), bazen de geniş bir coğrafi alana dağılır (Aşık Garip; Türkiye dışında Mısır, Tiflis, Halep, Tebriz gibi ülkeleri gezer).

Halk Hikâyelerinin Kaynağı

Birkaç İran—Hint ve Arap kaynaklı halk hikâyelerinin dışında diğerleri millidir ve hemen hemen bütün Türk dünyasında anlatılır. Bir Tahir ile Zühre’yi, Kerem ile Aslı’yı, Ercişli Emrah’ı, Aşık Garip’ı aşıkların yaşadığı her yerde bulmamız mümkündür.

Halk hikâyelerinin kaynakları şöyle sınıflandırılabilir:

a) Türk kaynağından gelenler: Dede Korkut Hikâyeleri, Köroğlu ve kolları ile ilgili hikâyeler, âşıkların hayatları etrafında teşekkül eden halk hikâyeleri (Kerem ile Aslı, Tufarganlı Aşık Abbas ve Gülgez Peri, Gurbani ve Peri, Ercişli Emrah ile Selvi Han) ve bozlaklar bu gruba girmektedir.

b) Arap-İslâm kaynağından gelenler. Leylâ ile Mecnün, Yusuf ile Züleyha, Hz. Ali Cenkleri, Binbir Gece, Eba Müslim, Gazavatı Ali, Veysel Karani, Battal Gazi, Danişmendname…

c) İran-Hint kaynağından gelenler: Ferhat ile Şirin, Kelile ve Dinme (Pançatantra)…


Liselere Giriş Sınavı (LGS)
15 Haziran 2025 Pazar

Temel Yeterlilik Sınavı (TYT)
14 Haziran 2025 Cumartesi

Alan Yeterlilik Sınavı (AYT)
15 Haziran 2025 Pazar