HALİT ZİYA UŞAKLIGİL (1868-1945)
Servetifünun edebiyatının roman ve hikâye türlerindeki en önemli ismidir.
Modern ve Batılı anlamda Türk romanının kurucusu sayılır.
Realizm akımının bütün ilkelerini başarılı bir şekilde uygulamış, natüralizm akımından da etkilenmiştir.
Gözleme dayalı gerçekçiliği başarılı bir şekilde uygulamıştır.
Flaubert, Balzac, Daudet, Goncourt Kardeşler gibi Fransız yazarlardan etkilenmiştir.
Ağır ve süslü bir dil kullanan sanatçı Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamalara sıkça yer vermiştir.
Alışılmışın dışında bir söz dizimi vardır. Anlatımı tekdüzelikten kurtarmak için devrik ve eksiltili cümleler kullanmış, bazı sıfatları isimlerden sonra kullanmış, cümlenin sonunda değişik zamanlı fiiller kullanmıştır.
Romanda, devrik cümleyi yaygın biçimde ilk kez kullanan yazardır.
Çok ağır ve süslü olan dilini, Cumhuriyet’ten sonra sadeleştirmiştir.
Romanları, teknik açıdan güçlüdür, adeta kusursuzdur.
Roman ve hikâyelerinde kişiliğini gizlemiştir.
Romanlarında ruh çözümlemelerine önem veren sanatçı, kahramanların iç ve dış dünyalarını anlatırken olabildiğince nesnel davranmıştır.
Eserlerindeki kişiler kendi çevresinde yaşayan kişilerdir. Kişileri yetiştikleri çevreye göre konuşturmuştur.
Romanlarında aydın, öğrenim görmüş, sanat ve edebiyattan anlayan kişileri ve çevrelerini; hikayelerinde ise halkın yaşayış ve adetlerini anlatmıştır.
Romanlarında sadece İstanbul’u anlatmış bazı hikâyelerinde ise Anadolu ve köy yaşamına, kasabalardaki yaşayışa yer vererek İstanbul dışına çıkmıştır.
Hikâyelerinde kullandığı dil, romanlarına göre daha sadedir.
Eserlerinde; sürekli yakınma, karamsarlık, gerçek-hayal çatışması, mutluluğu arayıp bulamama, aşk gibi bireysel konuları işlemiştir.
Servetifünun edebiyatının en kültürlü yazarlarından olan Halit Ziya; Almanca, Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Farsça ve Arapça bilir.
Türk edebiyatında ilk mensur şiir örneklerini vermiştir.
“Hikâye” adlı çalışması, edebiyatımızda hem hikâye hem de romanın kuramı üzerine hazırlanmış ilk derli toplu çalışmadır. Hikâye ve roman türünün Batı’daki gelişimini gözler önüne sermiştir. “Hikâye” sözcüğünü “roman” sözcüğünün yerine de kullanmıştır.
Garptan Şarka Seyyale-i Edebiye: Fransız Tarih ve Numune-i Edebiyatı adlı eseri Türkçede Fransız edebiyatına dair yazılan ilk kitaptır.
Eserleri
Roman: Sefile, Nemide, Ferdi ve Şürekâsı, Bir Ölünün Defteri, Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar, Nesi-i Ahir
Hikâye: Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası, Bir Muhtıranın Son Yaprakları, Bir Yazın Tarihi, Solgun Demet, Bu muydu, Heyhat, Sepette Bulunmuş, Bir Hikâye—i Sevda, Onu Beklerken, İhtiyar Dost, İzmir Hikâyeleri, Aşka Dair, Hepsinden Acı, Kadın Pençesi, Bir Şi’ri Hayal
Mensur Şiir: Mensur Şiirler (47 mensur şiir), Mezardan Sesler (12 mensur şiir)
Hatıra: Saray ve Ötesi, Kırk Yıl, Bir Acı Hikâye (İntihar eden oğlu Halil Vedad için çektiği acıları anlatır)
Tiyatro: Kâbus, Fare, Füruzan
Makale: Sanata Dair, Kenarda Kalmış