Gücün Maddi ve Temel Kaynakları 9. Sınıf Tarih
Türklerin ilk yurdu Orta Asya; Gobi, Taklamakan, Karakum gibi çöllerden, geniş bozkırlardan ve ıssız düzlüklerden oluşan bir coğrafyadır. Orta Asya’da yer yer yüksekliği 7.000 m’yi aşan sıradağlar, büyük çukurlar ve göller yer alır. Orta Asya bozkırlarda kış mevsimi çok soğuk ve kar fırtınalı, yaz mevsimi ise genellikle sıcak ve kuraktır.
Orta Asya’nın bu coğrafi koşulları;
- Bölgede yaşayan kavimleri etkilemiş, ve konargöçer hayat tarzının ortaya çıkmasını sağlamıştır.
- Türklere savaşçı ve mücadeleci bir karakter kazandırmıştır.
- Hayvancılığın temel geçim kaynağı olmasında etkili olmuştur.
Not: Türkler, ulaşımda ve göçlerde atı kullanarak Orta Asya’nın bu zorlu koşullarının üstesinden gelmeyi başarmışlardır.
Sosyoekonomik Unsurlar
Türkler, Orta Asya’da su kaynakları çevresinde konar-göçer bir yaşam sürmüş temel geçim kaynağı olarak hayvancılıkla uğraşmışlardır. Hunlar, Kök Türkler ve Uygurlar yazın yaylak denilen serin, sulak, otlağı bol yüksek yaylalarda; kışın ise kışlak denilen daha ılık ova ve vadilerde yaşamışlardır. Konar-göçer Türk toplulukları, toprak bağlılığını değil soy aidiyetini ön planda tutmuşlardı. Sosyal kimlik; aile, oguş ve boylar içinde gelişmişti. Bölgenin sınırlı otlakları kullanma zorunluluğu, aile ve grup ilişkilerini güçlendirmiştir.
Kök Türklerin sahip olduğu mirasın üzerine kurulan Uygurlar bozkır kültür geleneğini sürdürmüştür. Ancak Çinlilerle fazla yakınlaşılması ve Maniheizm’in kabul edilmesi, Uygurların hayat tarzını değiştirmiştir. Bu nedenle Uygurlarda, toplumsal yapı hızlı bir değişim göstermiş ve şehirleşme ön plana çıkmıştır. Bunun yanında konar-göçer yaşamın da devam etmesi Uygurlarda bozkırlı ve şehirli olmak üzere iki farklı hayatın ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Askeri ve Siyasi Unsurlar
Orta Asya’nın her an saldırıya açık bir coğrafya olması konar-göçer toplulukların silahlı güce sahip olmalarını gerekli hale getirmiştir. Türk ordusu, ücretli askerlerden değil her an savaşabilecek durumda olan süvarilerden (atlı askerler) kuruluydu. Atı kullanan ve demiri işleyen Türkler, çevrelerindeki milletlere askeri bakımdan üstünlük sağlamıştır. Hunlarla savaşlarda başarılı olamayan Çinliler, askeri reform yapmış ve ordularını Hun tarzında teşkilatlandırarak onları durdurmaya çalışmıştır.
Mete Han Çin’e karşı ulusal (milli) bir siyaset izlemiştir. Bu politika Çin ülkesini ele geçirmek ve onu idare etmek üzerine kurulmamıştır. Çin’i askeri güç ile baskı altına almak, Türk toplumunun ihtiyaçlarını vergi veya ticaret yoluyla Çin’den sağlamak şeklinde uygulanmıştır. Buna karşılık Çinliler, savaş meydanlarında yenemedikleri Türkleri, çeşitli entrikalarla yenmeye çalışmışlardır. Hanedan üyelerinin aralarını açmış, devlete bağlı boyları isyana teşvik etmişlerdir. Bunların yanı sıra her hükümdara Özel eğitimli prensesler yollayarak casusluk yaptırmışlar, kağanları yakından takip etmişlerdir. Türklerin zayıf düştüğü dönemlerde de onları Çinlileştirmeye çalışmışlardır.
eyw
İşime çok yaradı teşekkürler:)
çok işime yaradı teşekkürler