BULUTSULAR (NEBULA)
Uzay boşluğunda bulunan tüm doğal cisimlerin ortak adı gök cismidir. Güneş, Ay, gezegenler, yıldızlar, takımyıldızları ve bulutsular gök cisimlerine örnek verilebilir. Uzay boşluğunda bulunan sıcak gaz ve toz bulutlarının oluşturduğu kümeye bulutsu (nebula) denir. Bulutsuların bir bölümü gökyüzünde çok geniş alanlara yayılırken bir bölümü az alan kaplar.
Bazı bulutsular parlak, bazı bulutsular karanlık gözlemlenir. Orion Bulutsusu ve Kelebek Bulutsusu parlak bulutsulara örnek verilebilir. Gökyüzündeki en parlak bulutsu Orion Bulutsusudur. Atbaşı Bulutsusu karanlık olarak gözlemlenen bulutsulara örnek verilebilir. Uzayda gözlemlenmiş en büyük bulutsulardan biri Tarantula Bulutsusu’dur.
YILDIZLAR
Yıldızlar sıkışan bulutsulardan oluşur. Yıldızlar canlı varlıklar olmamalarına rağmen canlılar gibi doğar, büyür ve ölür. Kendi kütle çekim kuvvetinin etkisiyle sıkışmaya başlayan bulutsu küçük parçalara ayrılır. Bu parçaların sıcaklığı ve yoğunluğu giderek artar. Sıcaklık belli bir dereceye ulaştığında, bulutsu parçalarının yapısında enerji üreten değişimler meydana gelir. Bu değişimlerin başlaması bir yıldızın doğumu olarak kabul edilir. Bir yıldızın oluşumu milyonlarca yıl sürer. Yıldızlar sonsuza kadar var olamaz. Merkezlerinde bulunan yakıt zamanla biter. Bu durumda yıldız değişime uğrar ve sonuçta ölür.
Büyük kütleli yıldızların hayatları süpernova patlaması ile son bulur ve yıldızdan geriye nötron yıldızları veya kara delikler kalır. Küçük kütleli yıldızların dış katmanları uzaya saçılır ve merkezlerinde metal ve karbon yığını olan beyaz cüce kalır. Ölen yıldızlar arkalarında toz ve gaz bulutu bırakır ve bunlar sonunda bulutsu hâlini alır.
KARA DELİKLER
Işık dahi kurtulup kaçamadığından kara delikler düşünülebilecek en karanlık cisimlerdir. Kara deliklerin doğrudan gözlenmeleri olanaksız olsa da civarlarındaki görünür cisimlere uyguladıkları çekim etkileri sayesinde varlıkları ortaya konabilmektedir.
Dünya’mızın da içinde bulunduğu Samanyolu’nun ve diğer gök adaların merkezî bölgelerinde çok büyük kütleli kara deliklerin bulunduğu düşünülmektedir.
YILDIZ ÇEŞİTLERİ VE ÖZELLİKLERİ
Yıldızlar kendiliğinden ısı ve ışık yayan gök cisimleridir. Yıldızlar merkezlerinde meydana gelen değişimler sonucu enerji üreterek ısı ve ışık yayarlar. Yıldızların yaydığı ışınlar Dünya’dan bakıldığında titreşimli görünür. Bunun nedeni yıldızların Dünya’ya çok uzak olmaları ve Dünya’nın atmosferinin bu ışınları etkilemesidir. Yıldızların konumları birbirlerine göre değişmez. Dünya’ya en yakın yıldız Güneş’tir.
Güneş tüm canlılar için ısı ve ışık kaynağıdır. Yıldızlar arasındaki mesafeler çok fazla olduğu için ışık yılı ile ifade edilir. Işık yılı kavramı, bir zaman ölçüsü değil bir mesafe ölçüsüdür. Işığın boşlukta 1 saniyede aldığı yol 300.000 km’dir. Işığın bu hızla 1 yılda aldığı mesafeye 1 ışık yılı adı verilir.
Yıldızların bazıları parlak bazıları ise daha sönük görülür. Bunun nedeni yıldızların büyüklüklerinin ve Dünya’ya olan uzaklıklarının farklı olmasıdır. Çevrelerine ısı ve ışık yayan yıldızlar farklı renklerde olabilir. En yüksek sıcaklıktaki yıldızlar mavi – beyaz, orta sıcaklıktaki yıldızlar sarı, sıcaklığı en az olan yıldızlar ise kırmızı renktedir. Güneş orta sıcaklıkta ve sarı renkli bir yıldızdır.
Yıldızların genel özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir.
- Doğal ısı ve ışık kaynaklarıdır.
- Dünya’dan bakıldığında ışıkları titreşimli görülür.
- Canlılar gibi doğar, büyür ve ölür.
- Tekli hâlde veya takım hâlinde bulunurlar.
- Hem kendi eksenleri etrafında dönme hem de galaksi yörüngelerinde dolanma hareketi yaparlar.
- Sıcaklıklarına göre farklı renklerde gözlenirler.
TAKIMYILDIZLAR
Dünya’dan bakıldığında gökyüzünde bir aradaymış gibi görünen yıldız kümelerine takımyıldız denir. Takımyıldızda bulunan yıldızlar bir aradaymış gibi görünmelerine rağmen birbirlerinden çok uzaktadırlar. Takımyıldızların görüntüleri bitkilere, hayvanlara ve günlük hayatta kullanılan bazı nesnelere benzetilmiştir. Takımyıldızlar isimlerini bu benzetmelerden almıştır. Büyükayı, Boğa, Büyük Köpek, Yılan, Küçükayı, Ejderha, Çoban, Kuzey Tacı, Orion (Avcı) takımyıldızlarına örnek verilebilir. Takımyıldızlar, gökyüzü gözlemlerini kolaylaştırır.
Günlük hayatta sıkça duyduğumuz burçlar da takımyıldızlarına örnek verilebilir. Koç, boğa, ikizler, yengeç, aslan, başak, terazi, akrep, yay, oğlak, kova, balık olarak adlandırılan burçlar birer takımyıldızıdır. Kutup yıldızı, Küçükayı takımyıldızının kuyruk ucundaki en büyük ve en parlak yıldızıdır. Daima kuzeyi gösterir ve yön bulmada kullanılır.
GALAKSİLER (GÖK ADALAR)
Yıldızlar, yıldızlar arası gaz ve toz bulutları, kara delikler, gezegenler ve doğal uydulardan oluşan dev sistemlere galaksi (gök ada) adı verilir. Bir galakside 10 milyon ile 1 trilyon arasında yıldız bulunur. Bu yıldızlar aynı çekim merkezini çevreleyen yörüngelerde döner. Güneş sistemimiz sekiz gezegeni ile birlikte Samanyolu Galaksisi’ne en yakın galaksi Andromeda Galaksisi’dir. Samanyolu’na uzaklığı 2,5 milyon ışık yılıdır ve 1 trilyon kadar yıldız barındırır. Galaksiler şekillerine göre eliptik, sarmal, düzensiz ve çubuklu sarmal olmak üzere dört grupta incelenir.
Eliptik Galaksiler
Eliptik galaksiler genel olarak küçük yapıdadır. Yıldızlar arası gaz ve toz bulutları azdır. Yeni yıldız oluşma oranı oldukça düşüktür.
Sarmal Galaksiler
Sarmal galaksiler evrendeki galaksilerin büyük bir kısmını meydana getirir. Çevrelerinde, merkezinden dışa doğru uzanan parlak kolları mevcuttur. Merkezinde yaşlı yıldızlar, kollarda ise daha genç yıldızlar bulunur. Samanyolu ve Andromeda sarmal galaksilere örnektir.
Düzensiz Galaksiler
Düzensiz galaksiler belli bir biçime sahip değildir. Bu tür galaksilerin, önceden sarmal ve eliptik galaksi olduğu sanılmaktaydı. Bu galaksilerin sonradan çeşitli kuvvetlerin etkisiyle düzensiz hâle geldikleri anlaşılmıştır.
Çubuklu Sarmal Galaksiler
Çubuklu sarmal galaksiler biçim olarak sarmal galaksilere benzer. Sarmal galaksiden farklı olarak merkezlerinde ince uzun bir çubuk şekli görülür. Galaksinin sarmal kolları bu çubuğun uçlarından başlar.
Gök adaların da içinde yer aldığı gök cisimlerinin tümü, aralarındaki boşlukla birlikte evren olarak adlandırılır. Dünya dışındaki evren parçasına ise uzay adı verilir. Gök bilimci Edwin Hubble (Edvin Habıl), 1929 yılında galaksilerin hem birbirinden hem de Dünya’dan uzaklaştığını keşfetti. Bu sayede evrenin oluşumundan günümüze kadar sabit kalmayıp sürekli genişlediğini ispatlamıştır. Edwin Hubble Büyük Patlama (Big Bang) teorisi ile evrenin nasıl oluştuğunu açıklamaya çalışmıştır. Bu teori, evrenin yaklaşık 13,7 milyar yıl önce aşırı yoğun ve sıcak bir noktadan büyük bir patlamayla meydana geldiğini savunmaktadır. Bir diğer teori ise durağan, başlangıcı ve sonu olmayan bir evren fikrini savunmaktadır.