Geleceğin Dünyası
Geçmişten Geleceğe Dünya Nüfusu
Geçmişten günümüze doğru yaşanan teknolojik gelişmelere bağlı olarak ortalama insan ömrü uzamış, bebek ölümleri, salgın hastalıklar nedeniyle oluşan ölümler ise azalmıştır. Bu durum nedeniyle dünya nüfusu özellikle son yüzyıl içinde büyük bir artış göstermiştir. Dünya nüfusu, yaklaşık 10 – 13 bin yıl önce 80 milyon iken 1800’lü yıllarda 1 milyarı geçmiş, 2019 yılında ise 7,6 milyara ulaşmıştır. Dünya nüfusundaki artış hızı dikkate alındığında 2075 yılında dünya nüfusunun 10 milyar civarında olacağı tahmin edilmektedir. Dünya nüfusundaki bu hızlı artışa bağlı olarak gelecekte gıda, su, enerji alanlarında kıtlık yaşanma riski artmaktadır.
Yaşam Kaynağımız: Suyun Geleceği
Dünya nüfusundaki hızlı artışın neden olduğu en büyük sorunlardan biri kullanılabilir tatlı su ihtiyacıdır. Günümüzde milyonlarca insan yeterli ve temiz su kaynağına ulaşamamaktadır. Su kaynaklarıyla ilgili bu sorunun gelecekte daha fazla insanı etkileyeceği öngörülmektedir. Bu nedenler öncelikle su kaynaklarının korunması, temiz tutulması ve tasarruflu kullanılması büyük önem taşımaktadır. Ayrıca özellikle su kaynaklarının kısıtlı olduğu bölgelerde yağmur suyunun toplamaya yönelik yapıların yaygınlaştırılması da etkin çözümlerden biri olabilmektedir.
Şehir ve Yerleşme
Şehirler, sundukları farklı zenginlikler ile günümüzde olduğu gibi gelecekte de en gözde yerleşme merkezleri olacaktır. Günümüzde dünya nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde yaşamaktadır ve bu nüfus oranı gelecekte daha da artacaktır.
Hızlı kentleşme ile şehirlerin genişlemesi tarım ve orman arazilerinin yok olmasına, betonlaşmanın artmasına neden olmaktadır. Bu duruma bir önlem olarak dikey yönde şehirleşmenin gelecek dönemlerde artması beklenmektedir. Ancak bu durumunda yine birçok soruna neden olacağı düşünülmektedir.
Şehirsel alanlardaki yoğun nüfuslanma ve sanayileşme nedeniyle hava kirliliği bu alanlarda önemli bir sorun durumundadır. Çin’de geliştirilen “yüzen deniz anası” projesi ile şehirlerdeki bu hava kirliliğinin önlenmesi planlanmaktadır. Bu proje gökyüzüne bırakılacak olan cihazlar sayesinde hava içinde bulunan zehirli gazlar ve asitlerin temizlenmesi planlanmaktadır.
Tarımın Geleceği Dikey Çiftçilik
Günümüzde hızla artan dünya nüfusunun besin ihtiyacını karşılamak daha da zorlaşmaktadır. Bu nedenle tarımsal faaliyetlerin verimliliğini artırmanın yanında yeri tarım modellerinin de geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Dikey tarım olarak isimlendirilen tarım metodunda tarımsal üretimin şehirsel alanlarda gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Bu modelde şehirsel alanlar tarımsal faaliyetlerin gerçekleştirilmesine uygun şekilde tasarlanacak mimari yapıya sahip olacaktır. Tarımsal üretim şehirsel alanlarda gerçekleştirilecek ve böylelikle tarım ürünlerinin üretim alanlarından tüketim alanlarına taşınması esnasında kaybedilen enerji ve zaman israfı önlenmiş olacaktır.
Geleceğin Ekonomisi
Gelecek dönemlerde değişen dünya ve küreselleşmeye bağlı olarak ekonomik yapı da günümüzdekinden çok daha farklı olacaktır. Gelecekte küreselleşme ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak ticari örgütlenme artacak, dünya büyük bir pazar hâline gelecektir. Bu yeni ekonomik koşullara uyum sağlayan firmalar ve ülkeler hızla büyürken bu gelişime ayak uyduramayan firmalar zamanla yok olacak ve firmaların bulunduğu ülkelerde ekonomik durgunluk yaşanacaktır. Geleceğin ekonomik yapısında iletişim ağ ve teknolojilerindeki gelişmeye bağlı olarak üreticiler ile tüketiciler doğrudan birbirleriyle bağ kurabilecek ve böylece aracı kurumlara ihtiyaç duyulmayacaktır. Ayrıca geleceğin ekonomisindeki en önemli unsur yenilik ve icatlar olacaktır. Bu nedenle firmaların AR – GE yatırımları daha önem kazanacaktır. Geleceğin dünyasında da eğitim en önemli unsur olmaya devam edecek ve mesleki eğitimin yerini yaşam boyu öğrenme, bilgilerini yenileyebilme oluşturacaktır. Teknolojik gelişmeler nedeniyle günümüz dünyasında sürekli yeni bilgiler ve teknolojiler ortaya çıkmaktadır. Bu yeni bilgi ve teknolojilerin sürekli olarak takip edilebilmesi eğitimin en önemli unsurlarından biri olacaktır.
Teknolojik Değişimler ve Doğa Etkileşimi
Günümüzde insan faaliyetlerinin en temel unsurunu teknolojik gelişmeler oluşturmaktadır. Hayatımızın her noktasında yer alan teknolojik aletler insanların hem yaşam standartlarını hem de üretim kabiıyetini arttırmakta, birçok alanda hayatı kolaylaştırmakladır. Ancak bununla birlikte teknolojik gelişmelerin hem insan hem de doğal çevre üzerinde bazı olumsuz sonuçları da vardır.
Yapay Zekâ
Yapay zekâ, bilgisayar sistemlerinin çeşitli verileri analiz ederek kendisinin yeni bilgiler oluşturması, olaylar arasındaki neden – sonuç bağlantılarının kurulması gibi insana özgü olan becerileri gösterebilmesidir. Günümüzde birçok alanda kullanılmaya başlanan yapay zekânın gelecekte çok daha gelişmiş şekilde ve çok daha geniş bir alanda kullanılması beklenmektedir.
Yapay zekâya sahip donanımların gelecekte kullanılması beklenen alanlardan biri de hukuktur. Özellikle ticari kurum ve kuruluşların oluşturacakları sözleşmelerde yapay zekânın kullanılması beklenmektedir. Yapay zekâ desteği ile hiçbir hukuk bilgisine gerek duyulmadan hukuken bağlayıcılığı olan bir “akıllı sözleşme” oluşturulabilir. Yapay zekânın etkin bir şekilde kullanıldığı alanlardan birini de sağlık kuruluşları oluşturmaktadır. Yapay zekâ sayesinde hastaların tahlil ve tetkik işlemlerindeki halalar azalmakta ve işlem maliyetleri düşmektedir.
Uzay Madenciliği
Dünya üzerindeki maden rezervleri sınırlıdır. Bu nedenle özellikle sanayi sektöründe yoğun olarak kullanılan birçok maden rezervinin gelecekteki 100 yıl içinde tükenmesi beklenmektedir.
Dünya’daki maden rezervlerinin tükenmesi insanları yeni maden kaynaklarını aramaya itmektedir. Bu arayışlar sonucunda gelecekte yapılması planlanan çalışmalardan biri de uzayda bulunan ve çeşitli maden kaynakları bakımından zengin olan asteroitlerde bulunan madenlerin Dünya’ya getirilmesidir.
Yapılan araştırmalara göre bir gök taşına uzay aracını gönderip ihtiyaç duyulan madenleri Dünya’ya getirmek, 6 ile 10 yıllık bir süre içinde gerçekleşebilir. Bu süre oldukça uzun gözükmekle birlikte değerli madenler barındıran bir gök taşından bu madenleri çıkarıp Dünya’ya getirmesinin oluşturacağı kazancın trilyon dolara ulaşabileceği tahmin edilmektedir.
Günümüz koşullarında uzaydaki asteroitlerden getirilecek madenlerin taşıma maliyetinin oldukça yüksek olacağı düşünülmektedir. Bu nedenle şirketler, uzay madenciliğindeki maliyeti düşürebilecek çeşitli projeler geliştirmektedir.
Günümüz koşullarında uzay madenciliği projelerinin gerçekleştirilmesi, oldukça zor ve maliyetli görünmektedir. Ancak özellikle uzay teknolojilerindeki gelişmeler göz önüne alındığında yakın bir gelecekte bu sektörün ortaya çıkması büyük bir hayal olmayacaktır.