Şehir Planlaması
Osmanlı Devleti, XIV ve XV. yüzyıllarda hem Anadolu’da hem de fethettiği bölgelerde imar faaliyetlerine büyük önem vermiştir. Şehir, kasaba ve köyleri cami, medrese, mescit, köprü, han ve hamam gibi sosyal ve ekonomik yaşamı kolaylaştırmaya ve geliştirmeye yönelik yapılarla donatmıştır. Bununla birlikte fethedilen bölgedeki çarşı ve pazarlar geliştirilmiş veya yeniden inşa edilmiştir.
Osmanlı şehirleri iş sahası ve konut alanı olmak üzere iki işlevsel temele dayalı olarak yapılandırılmıştır. Çarşı olarak kullanılacak merkez önemli yollar ve kültürel alanlara yakınlık esas alınarak belirlenmiştir.
Şehir planına hakim unsurlar cami, saray ya da yönetici konağının yer aldığı merkezî devlet ofisi, lonca binası, bedesten ve imarethanedir. Böylece sosyal kurumlar aynı alan içinde toplanmıştır. Merkezde yer alan bu bölgenin hemen etrafında değişik meslek gruplarının bulunduğu çarşı yer almıştır.
Bilgi: Bedestenler ve külliyeler şehir planlamasında ekonomik ve sosyal yönleriyle ön plana çıkmıştır. Bedestenler çevresindeki hanlar, ticari işleve sahip mekanlardır. Külliyeler ise sağlık, eğitim ve kültürel hizmetlerin sunulduğu yerlerdir.
Şehirlerin fiziki yapısını oluşturan ikinci unsur ise konutlardır. Müslümanlar ile gayrimüslimler farklı mahallelerde oturmuşlardır. Bu durum mahallelerin sosyal sınıflaşmaya göre değil etnik ve dini farklılığa göre oluştuğunun göstergesidir.
Bilgi: Osmanlı mimari anlayışında külliye olarak adlandırılan yapılar topluluğunda camiler ön plana çıkmıştır. Erken dönem olarak adlandırılan İstanbul’un fethine kadarki süreçte İznik, Bursa ve Edirne’de ilk eserler yapılmıştır. İznik Hacı Özbek Camii, Bursa Ulu Camii, Edirne Muradiye Camii bu dönemin eserleridir. İstanbul’un fethiyle başlayan Klasik Döneme geçişte Osmanlı Devleti’ne özgü mimari anlayış ortaya çıkmıştır. Siyasi ve askerî alanda kazanılan başarı mimariye de yansıtılmıştır. Özellikle İstanbul’da inşa edilen eserler şehre yeni bir kimlik kazandırmıştır. Klasik Döneme damgasını vuran kişi Mimar Sinan’dır. İstanbul’daki Şehzade ve Süleymaniye Camileri ile Edirne’deki Selimiye Camii ön plana çıkan eserleridir.
Osmanlı El Sanatları
Geniş bir coğrafyaya hükmeden Osmanlı Devleti, güvenli bir ortam oluşturarak insanların yeteneklerini kullanmalarına uygun ortam hazırlamıştır. Kuruluş Dönemi’nden itibaren İznik, Bursa, Edirne ve İstanbul sanat ve mimaride ön plana çıkmıştır. Günümüze kadar ulaşan saraylar, müzeler, camiler, hat ve tezhipler, halı ve kilimler, çini ve minyatürler gelişmiş bir sanat anlayışının göstergesidir.
Sanat anlayışının gelişmesinde Anadolu’da egemenlik kurmuş olan Roma, Bizans ve Selçukluların kültürel mirasından yararlanılması etkili olmuştur. Osmanlı Devleti’nde tezhip, çini, minyatür, ahşap işlemeciliği, ciltçilik, maden işlemeciliği gelişmiştir.