FEODALİTE (DEREBEYLİK) REJİMİ
Ortaçağ’da en önemli üretim aracının toprak olduğu; Süzeren (Senyör)-Vassal (Köle) ilişkisinin yaşandığı; temeli eşitsizliğe dayanan sosyal, ekonomik ve siyasal düzene feodalite (Derebeylik) denir.
Feodalite rejiminde kralların yetkileri senyörlerin ve ruhban sınıfının eline geçmiştir. Kilise-soylu güç egemenliği ortaya çıkmıştır.
Büyük toprak sahibi olan Senyör ve Katolik kilisesinin baş yetkilisi Papa, siyasi gücün temsilcileri haline gelmişlerdir.
Kilise ve Papalık
Kavimler Göçü’nden sonra Hristiyanlık; Ortodoks ve Katolik olmak üzere iki mezhebe bölünmüştür.
Ortodoksların temsilcisi Patrik, merkezleri İstanbul; Katoliklerin temsilcisi Papa, merkezleri ise Roma (Vatikan) olmuştur.
Feodal düzenin oluştuğu Katolik Avrupa’da senyörle birlikte kralın yetkilerini paylaşan Papa geniş yetkilere sahipti.
Her şey Papa’nın ve Hıristiyanlığın öğretileri doğrultusunda yapılmıştır.
Bütün gerçeklerin Papa ve Hıristiyanlık tarafından açıklandığı kabul edilmiştir.
Papa’nın geniş yetkileri içerisinde koşulları oluştuğunda kullanabileceği dini ve siyasi yetkileri de vardı.
Bu yetkiler şunlardır:
Dini yetkiler
- Aforoz (Dinden çıkarma)
- Enterdi (Kilise hizmetlerinden yoksun bırakma)
- Endülijans (Günah çıkarma)
Siyasi yetkiler
- Krala taç giydirme
- Haçlı seferleri düzenleme
Eğitim kurumlarında,
- Merkezde (Roma) Kardinaller
- Viiayetlerde Piskoposlar
- Kasabalarda Rahip ve Rahibeler öğretim kadrosunu oluştururlardı.
Skolastik Düşünce
Skolastik düşünce bilimsel ve sanatsal çalışmalarını ilerlemesini engellemiş, kültür ve fikir hayatına egemen olmuştur.
Skolâstik düşüncenin bazı özellikleri şunlardır:
- Yeni buluşların ve bilimsel çalışmaların (deney-gözlem) yasak olması.
- Katolik Kilisesi’ne kesin ve koşulsuz bağlılığı (Dogmatizm) savunması
- Toplumsal hayata kilise hurafelerinin egemen olması
Toplumsal Yapı
Feodal düzende halk şu sosyal sınıflara ayrılmıştır:
a) Soylular: Askerlik ve yönetim işiyle uğraşan soylular en imtiyazlı sınıfı oluştururlardı. Kral, Senyör, Dük, Kont, Baron, Vikont ve Şövalye bu sınıfın üyeleridir.
b) Rahipler: Din adamları sınıfıdır. Halkın eğitim ve hayır işleriyle uğraşan bu sınıf okuma-yazma ayrıcalığına sahipti. Papa, Piskopos, Papaz, Rahip ve Rahibe bu sınıfın üyeleridir.
c) Burjuvalar: Ticaret ve ziraatle uğraşırlardı. Senyörlere vergi vermek koşulu ile onların himayesine giren burjuvalar oldukça zenginlerdi.
d) Köylüler: Toprağa bağlı ve hakları çok kısıtlı en alt sınıftır.
Eğitim
Eğitim faaliyetleri kilisenin denetimindeydi. Manastırlar ve katedraller en önemli eğitim kurumlarıydı. Bu eğitim kurumlarında pozitif bilimlerin okutulması yasaktı. Müfredatın tamamı dini bilimlere dayanırdı.