Hz. Ali’nin öldürülmesinin ardından Müslümanlar arasında gruplaşmalar yaşandı ve bu gruplar arasında çatışmalar çıktı. Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hasan kan dökülmemesi için Muaviye’nin halifeliğini kabul etti. Böylece İslam Devleti’nde Şam merkezli olmak üzere Emevi sülalesinin iktidarı başladı.
Halifeliğin Saltanata Dönüşmesi
Muaviye, ilk dört halifenin seçilme şekillerinden farklı olarak halifeliği kabilecilik anlayışı ve kılıç kuvvetiyle kazanmıştır. Dört halifenin seçiminde, danışma yani istişare prensibi dikkate alınmışken Muaviye’nin siyasi mücadeleyle bu makama gelmesi, hilafet sisteminde büyük değişikliklere neden olmuştur. Muaviye’nin, oğlu Yezid’i veliaht tayin etmesiyle, halifeliğin el değiştirmesinde saltanat sistemi ortaya çıkmıştır.
Fetih Hareketleri
Muaviye, iç karışıklıkları önledikten sonra İslam fetihlerini hızla sürdürmüştür. Bu dönemde Türkistan, Anadolu ve Kuzey Afrika yönünde fetihler yapılmıştır. Muaviye zamanında deniz seferleri de yeniden başlamış, Rodos, Sakız gibi adalar alınmıştır. Bu seferlerde Emevi orduları, Türkler, Bizanslılar ve Berberilerle mücadele etmiştir.
İstanbul Kuşatmaları
Muaviye, Bizans İmparatorluğu’na yapılan seferleri düzenli hale getirerek İstanbul’u kuşatmıştır. Muaviye Dönemi’nde İstanbul iki kez (668 – 674) kuşatılmasına rağmen alınamamıştır. İlk kuşatma sırasında Mekke’den Medine’ye göç ettiğinde Hz. Muhammed’i Medine’deki evinde misafir eden Ebu Eyyüp El Ensari bu kuşatmada hastalanarak vefat etmiştir.
Bilgi: İslam tarihinde İstanbul’u ilk kuşatan devlet Emeviler olmuştur.
Kerbela Olayı [680]
Yezid’in halifeliğini kabul etmeyen Kûfeliler, Hz. Hüseyin’i Irak’a davet ettiler. Hz. Hüseyin ve beraberindekilerin Kûfe’ye ulaşmasını engellemek isteyen Yezid’e bağlı kuvvetler, Kerbela denilen yerde Hz. Hüseyin’i ve yanındaki Müslümanları şehit ettiler.
Bilgi: Kerbela Olayı, İslam dünyasında daha önceden başlamış olan ayrılıkları kesinleştirerek Müslümanların Sünniler ve Şiiler olarak ayrılmalarına neden olmuştur.
Ömer bin Abdülaziz
Emevilerin Araplara ayrıcalık tanıyan politikası sekizinci halife Ömer bin Abdülaziz Dönemi’nde uygulanmamıştır. Bu dönemde mevalilerden alınan cizye vergisi kaldırılarak ayrımcılığa son verilmiş ve toplumun her kesimini kucaklayan bir yönetim sergilenmiştir. Bu yüzden Ömer bin Abdülaziz’e ilk halifelerin yönetim anlayışına benzer bir yönetim sergilediği için beşinci halife denilmiştir
Fetihler Sürüyor
I. VeIid’in halifeliği döneminde Horasan Valisi Kuteybe bin Müslim, Maveraünnehir bölgesinde Buhara, Semerkand ve Harezm gibi önemli Türk şehirlerini Emevi hakimiyetine almıştır. Fakat Emevilerin Arapları üstün tutan politikaları nedeniyle bu dönemde İslamiyet Türkler arasında yayılmamıştır.
I. Velid Dönemi’nde Kuzey Afrika’nın fethi tamamlanarak Emevi sınırları Atlas Okyanusu’na ulaşmıştır. Kuzey Afrika’da yaşayan Berberiler, İslamiyet’i kabul etmelerinin ardından Arap kültürünün etkisi altına girerek Araplaşmıştır.
Bilgi: Kuzey Afrika’daki Emevi fetihleri bu bölgede Bizans (Doğu Roma) egemenliğinin sona ermesini sağlamış, Müslümanların, İspanya üzerinden Avrupa’ya geçmesini kolaylaştırmıştır.
İspanya’nın Fethi
İspanya’da yaşanan iç karışıklıklardan yararlanan Tarık bin Ziyad komutasındaki İslam ordusu, Vizigot Krallığı’nı Kadiks Savaşı’nda yenerek İspanya’yı fethetti (711). Müslümanların Endülüs adını verdikleri İspanya’da ilerleyişi Frank ordusu ile yapılan Puvatya (Poitiers) Savaşı’ndaki yenilgiye kadar devam etti (732). Bu savaşın kaybedilmesiyle İslam ordularının Avrupa’da ilerleyişi Prene Dağları’nda son bulmuştur.
Emevi Devleti’nin Yıkılması
Emevilere karşı Abbasi ailesi, Horasan’da eşitlik ve adalet düşüncesiyle isyan hareketi başlattı. Emevi hanedanına karşı cephe alan çeşitli grupların bu isyanda Abbasi ailesi ile birlikte hareket etmesi isyanı başarıya ulaştırdı. 750 yılında Horasan’da Türk asıllı Ebu Müslim’in öncülük ettiği ayaklanma, Irak ve İran’a yayıldı. Ebu Müslim, Abbasi ailesinde Ebu’l Abbas Abdullah’ı Kûfe’de halife ilan etti. Emevi Devleti’nin yıkılmasında etkili olan nedenlerden başlıcaları şunlardır:
- Halifeliğin saltanat haline dönüştürülmesi nedeniyle hanedan üyeleri arasında çıkan iktidar mücadeleleri
- İzlenen Arap milliyetçiliği politikası sonucunda mevali (azatlı köle) olarak adlandırılan Arap olmayan Müslümanların yönetime karşı tavır alması
- Abbasilerin ve Şiilerin yıkıcı faaliyetlerde bulunması
- İç karışıklıklar nedeniyle fetih hareketlerinin durması
- Önemli devlet görevlerine Emevi ailesi dışından insanların getirilmemesi
- Kerbela Olayı’ndan dolayı halkın bir kısmında Emevi ailesine karşı oluşan nefret ve halk desteğinin kaybedilmesi
Emeviler Dönemi’nde,
- Arap olmayan Müslümanlara devlet ve ordu yönetiminde görev verilmemesi
- Arap olmayan Müslümanların mevali kabul edilmesi ve cizye vergisi alınmaya devam edilmesi
- Arapçanın resmi dil olarak ilan edilmesi, ilk Arap parasının bastırılması
uygulamaları Arap milliyetçiliğinin göstergelerindendir.
Endülüs Emevileri (756 – 1031)
Emevi Devleti Abbasiler tarafından yıkıldı. Abbasilerin kıyımından kurtulan Emevi soyundan Abdurrahman İspanya’ya geçerek Kurtuba merkezli Endülüs Emevi Devleti’ni kurdu (756).
X. yüzyılda Endülüs Emevi hükümdarlarının halife unvanını kullanmaları İslam dünyasında siyasi ve dini birliğin bozulmasına neden oldu. Çünkü aynı dönemde Abbasi iktidarı devam ediyordu.
Endülüs Emevileri siyasi ve askeri faaliyetlerden çok bilim — kültür çalışmalarına ağırlık verdiler. Kurdukları 100’e yakın sayıda medresenin 17 tanesi üniversite düzeyinde eğitim veriyordu. Binlerce cilt kitabı bir arada bulunduran pek çok kütüphane de kurdular. Endülüs Emevi medreselerinde Avrupa’nın pek çok yerinden gelen öğrenciler de faydalanabilmekteydi. Bu medreseler Avrupa kültür ve medeniyetinin gelişmesine büyük katkılar sağladı. Başkent Kurtuba’da üniversite niteliğinde 17 medrese ve 100.000 cilt kitabı muhafaza eden 20 resmi kütüphane bulunmaktaydı.
500 bin nüfuslu Kurtuba’da medreseler dışında hastaneler, kanalizasyon sistemi ve sokaklarda aydınlatma sistemi gibi Avrupa’nın daha yüzlerce yıl göremeyeceği modern uygulamalar da görülmekteydi.
1031 yılında Endülüs Emevi Devleti yıkıldı ve topraklarında Tavaif-i Mülük adı verilen pek çok devlet kuruldu. Bunlardan en ünlüsü başkenti Gırnata olan olan Beni Ahmer Devletiydi. El Hamra Sarayı günümüze kadar ulaşabilmiş önemli bir eseridir. 1492 yılında İspanya siyasi birliğinin sağlanmasıyla bu devlet yıkılmıştır.
Gırnata’yı ele geçiren Hristiyanlar, İslam medeniyetine ait pek çok eseri yağmalamışlardır.