Eleştiri (Tenkit) Türleri (Gazete Metinleri) AYT
ELEŞTİRİ (TENKİT)
Sanat, edebiyat ya da düşünce eserinin içeriğini, bu içeriğin işleniş ve geliştiriliş biçimini anlatan, değerli ve değersiz yönlerini, belgelere ve örneklere bağlayarak belirten yazı türüdür.
Eleştiriye eskiden “muaheze”, “muhakeme”, “intikat” ve “tenkit”; bu türde eser veren yazarlara “münekkit” adı verilmiştir.
Açıklama, aydınlatma ve değerlendirme eleştirinin temel işlevidir.
Eleştiri, ele alınan ve değerlendirmesi yapılan esere bağlı olmalı, eserin değerini ya da değersizliğini gösteren yargılar eserden seçilecek örneklere bağlanmalıdır.
Eleştirmen, eseri değerlendirirken “beğendim” ya da “beğenmedim”, “hoşuma gitti” ya da “gitmedi” gibi öznel yargılardan kaçınmalı; bunun yerine, belirli ölçütlere bağlı kalarak esere o ölçütlerle bakmalıdır.
Eleştiride değerlendirmeler, gerekçelere dayandırılmalıdır.
Eleştiride, bir eser ya da yaratı ön yargılarla değil, nesnel bir tutumla ele alınmalıdır.
Eleştiri, geniş bir bilgi birikimi gerektiren bir yazı türüdür.
Eleştiri Türleri
a) Okura Dönük Eleştiri: Eleştirmen, kendisini eserin okuruyla özdeşleştirir. Bir okur olarak eserin kendi üzerinde uyandırdığı etkiyi çıkış noktası yapar. Bu tür eleştiriye “izlenimci / öznel eleştiri” adı da verilir. Belirli kural
ve ilkeleri ya da ölçütleri yoktur. Edebiyatımızdaki en önemli temsilcisi Nurullah Ataç’tır.
b) Topluma Dönük Eleştiri: Eleştirmen bir edebiyat ürününün oluşumunu etkileyen tarihî ve toplumsal koşulları bulmaya, bunların yardımıyla eseri açıklamaya yönelir. Bu yöntem, İngiliz eleştirici Hyppolite Taine’in “ırk, çevre ve zaman” faktör üçlüsüne göre sanat eserine yaklaşma görüşünü temel olarak alır. “Tarihî eleştiri”, “toplum bilimsel (sosyolojik) eleştiri” ve “Marksist eleştiri” topluma dönük eleştiri türleridir.
c) Esere Yönelik Eleştiri: Teknik anlamda eserin kurgusunu oluşturan ögeleri incelerken konunun nasıl işlendiğini, dili kullanım ve anlatım biçimini, simgeler ve anahtar sözcükler, olay örgüsü, ana olay ve ara olaylar, yapı, kişiler ve kişiler arası ilişkiler, zaman, mekân gibi unsurların işlenişi okuyucuya aktarılır. Nesnelliğe daha yakın bir ele alış biçimi olan bu yöntem, “biçimci eleştiri , yapısalcı eleştiri, nesnel eleştiri” olarak da adlandırılabilir.
d) Sanatçıya Yönelik Eleştiri: Eleştirmen, eseri açıklamak için eserle sanatçı arasında ilgi kurar, sanatçının hayatını en ince noktasına kadar inceler ve eserine yansımalarını belirlemeye çalışır; bağlantılar kurmaya çalışır. Sanatçının ruh dünyasını ve bilinçaltını aydınlatmak için eserlerini belge olarak kullanır. “Biyografik (yaşam öyküsel) eleştiri , psikolojik (ruhbilimsel) eleştiri” sanatçıya dönük eleştiri türleridir.
Türk edebiyatında Batılı anlamda eleştiri, Tanzimat’tan sonra başlamıştır.
Namık Kemal’in “Edebiyatımız Hakkında Bazı Mülahazatı Şamildir” adlı yazısı ilk eleştiri yazısı sayılır. Ziya Paşa’nın “Şiir ve İnşa” adlı yazısı da eleştiri türünün önemli bir örneğidir.
Cenap Şehabettin, Hüseyin Cahit Yalçın, Nurullah Ataç, Ahmet Hamdi Tanpınar, Sabri Esat Siyavuşgil, Mehmet Kaplan, Vedat Günyol, Mehmet Fuat, Fethi Naci, Mehmet H. Doğan ve Doğan Hızlan önemli edebiyat eleştirmenleridir.
Namık Kemal’in Tahrib-i Harabat, Takip; Becaizade
Mahmut Ekrem’in Takdir-i Elhan, Zemzeme Mukaddimesi;
Hüseyin Cahit Yalçın’ın Kavgalarım;
Berna Moranîn Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış I-II—III;
Fethi Naci’nin Yüzyılın Yüz Türk Romanı;
Orhan Şaik Gökyay’ın Destursuz Bağa Girenler adlı eserleri eleştiri türündedir.