BAŞLICA GÜZEL SANATLAR
Edebiyat
Kişinin duygu ve düşüncelerini, kendine özgü bir dil kullanarak, estetik kurallar çerçevesinde, yazılı veya sözlü olarak dile getirmesidir. Edebiyat insanların ve toplumun dile yansımasıdır. Toplumun bütün yaşantısını edebiyatlarında görmek mümkündür. Bir yazar bir şair gördüğü ya da yaşadığı gerçekleri kendi dünyasında birtakım değişiklikler yaparak eserlerine yansıtır.
Edebiyatçılar, gerçekleri kendilerine göre kurgulayarak yansıtırlar. Edebiyatçılar, gerçeklerden yola çıkar ama gerçekleri sanatın sihirli değneğiyle değiştirerek yansıtırlar. Yani hayat gerçekleri ile edebiyata yansıyan gerçekler birebir aynı değildir. Edebiyat öyle büyülü bir sanattır ki kim onu kullanırsa istediğini elde eder ama edebiyatı ortaya koyan kişinin kime nasıl sesleneceğini bilmesi şartıyla.
Edebiyat, güzel sanatların içinde etkileme gücü en yüksek sanat dalıdır. Edebiyatla uğraşanlar duygularını, düşüncelerini, hayallerini, iletmek istediği her şeyi sözcüklere şifreler ve bu sözcüklerle okurlara ulaştırırlar. Bunlar bazen dertlerin devası olur, bazen hedefe saplanan ok.
Sözcüklerle şair gönül dünyasına; hikaye ve romancı yaşamın ve kafasında tasarladıklarının dünyasına; masalcılar çocukların hayal dünyasına; makale ve deneme yazarları ise okurun düşünce dünyasına seslenir.
Güzel sanatlar farklı şekillerde sınıflandırılabilir: Aşağıdaki sınıflandırma geleneksel sınıflandırma şeklindedir.
a. Göze ve görmeye dayanan sanatlar, görsel sanatlar (plastik sanatlar): resim, heykel, mimari, hat, ebru, minyatur, tezhip
b. Kulağa ve işitmeye dayalı sanatlar (fonetik sanatlar): müzik ve edebiyat
c. Harekete dayalı sanatlar (ritmik sanatlar): Hem görme ve hem de hareketle ilgili olan sinema, opera, tiyatro, dans, bale, pandomim, müzikal oyun…
Güzel sanatların bugünkü dünyada algılanma biçimi , geleneksel sınıflandırmanın yetersiz olduğunu göstermiş ve güzel sanatlar modern sınıflandırma adı altında aşağıdaki gibi yeniden sınıflandırılmıştır. Bunlar:
GÜZEL SANATLARIN ÖZELLİKLERİ
GÜZEL SANATLARIN SINIFLANDIRILMASI
Sanat eserinin oluşturulmasında kullanılan malzeme dikkate alınarak yapılan geleneksel sınıflandırmaya göre aşağıdaki tabloyu inceleyelim:
SANAT ESERİ VE ÖZELLİKLERİ
Sanatın herkesçe kabul edilen bir tanımı yapılamamakla birlikte ayırt edici bazı özelliklerini tespit etmek mümkündür:
SANAT VE ZANAAT
SANATÇI VE ZANAATKAR ARASINDAKİ FARKLAR
SANAT NEDİR?
Bu şiirde Faruk Nafiz, milli kültür ögeleri ile Batı kaynaklı kültürel ögeleri birbiriyle karşılaştırmaktadır. Bu karşılaştırmalara şiirde Anadoluculuk, millilik ve Batıcılık penceresinden bakıldığında;
- Anadolu bahçesinin bin bir baharı sakladığı
- Dağda gezen ayakların düz caddede incindiği
- Sülüs bir yazının Anadolu insanını sarstığı
- Yeşil bir çininin Anadolu insanına heyecan verdiği
- Zeybeğin toprağa diz vuruşunun Anadolu insanının kalbini kımıldattığı
- Istırap çekenlerin acıklı nefeslerinin musiki yerine geçtiği
- Bir köylünün kıvrılmayan belinin ruh zenginliğini yansıttığı
- Anadolu’nun yazılmamış bir destan gibi sanat özelliği taşıdığı
- Anadolu’ya ait türküleri söyleyenlerin yanında olmayı tercih ettiği şeklinde kendini göstermektedir.
Şair tarafından Batılı kültürel değerleri benimseyen Batıcıların ise,
- Sadece kendi bahçelerinde çiçek açtığını zanneden
- Anadolu insanını kolundan çekerek düz caddeye götürmek isteyen
- Kırk asırlık bir mabedin kubbesinde ince bir mozaik arayan
- Çiçekli sahnede kelebeğin dans edişinden etkilenen
- Fırtınayı andıran orkestra sesinden ürperen
- Yabancı şehirlerdeki kadın heykelini uzun uzun süzen
- Anadolu sanatını benimseyenlerle yollarını ayıran şeklinde nitelendirdiği görülür.