Amacı salt güzellik ve derinlik olan, insanda coşku ve hayranlık uyandıran sanatlara güzel sanatlar denir. Güzel sanatları diğer eserlerden ayıran en önemli özellik, insanda coşku ve estetik haz uyandırmasıdır.
Sanatçı maddeyi güzellik, zanaatkâr ise yararlılık amacıyla işler. Marangoz oturulması amacıyla sandalye yapar. Sanatçı ise estetik güzellik amacıyla heykel yapar. Sanatçıyla zanaatkârın maddeyi işleme biçimleri de farklıdır. Heykeltıraş, heykele alışılmışın dışında, yeni ve özgün biçimler verir. Marangoz ise sandalyeye bilinen ve tekrar edilen biçimler verir. Sonuçta sanat, zanaattan farklı olarak tektir, biriciktir ve yaratıcılık eseridir.
Sanat, insanın “varlık şartlarından” biridir. İnsan olan her yerde mutlaka güzel sanat etkinliği de vardır. Tabiatta karşılaştığımız renk, şekil, ses, taş, kum, su vs. doğal varlıklardır. İnsan bu varlıkları ve doğal olayları gözlemlemiş, araştırmış, incelemiş ve bunlara ihtiyaçlarına göre yeni şekiller vermiştir. İşte sanat eseri, sanatçının tabiata yeni bir düzen, yeni bir şekil vermesiyle ortaya çıkmıştır.