Bir metinde anlatılanları daha anlaşılır hâle getirmek ve okurun ilgisini çekmek için başvurulan yöntemlerdir. Anlatımda yararlanılan düşünceyi geliştirme yolları altı tanedir.
A. TANIMLAMA
Bir varlık ya da kavramın ne olduğunun açıklanmasıdır.
Hatırlayalım: Tanımlama, “Cümlede Anlam” başlığı altında öğrendiğimiz “tanım bildiren cümleler” ile yapılmaktadır. Tanım cümlelerinde nedir?” sorusunun cevabı vardır.
Örnek
- Kültür, bir milletin yüzyıllar içinde oluşturduğu maddi ve manevi değerlerin bütünüdür. İnsan topluluklarını millet bilincine ulaştıran kavramdır. Bir başka deyişle kültür, milletin kimliğidir.
-› Bu metnin üç cümlesinde de “Kültür nedir?” sorusunun cevabı vardır. O hâlde bu metinde tanımlamaya başvurulmuştur.
B. ÖRNEKLEME
Bir konunun daha iyi anlaşılabilmesini sağlamak için okurun zihninde somut hâle getirilmesidir.
Örnek
- Türkiye, tarihî ve doğal varlıklar bakımından dünyanın en zengin ülkelerindendir. Topraklarımızda, dünyada eşi ve benzeri olmayan nice güzellikler vardır. Söz gelimi Pamukkale, sadece bu topraklarda bulunan bir doğal güzelliktir. Kapadokya’nın yeryüzünde bir eşi daha yoktur. Bu zenginliklerimiz saymakla bitmez.
-› Bu metinde ülkemizin tarihî ve doğal varlıklar bakımından zenginliğini anlatmak için “Pamukkale ve Kapadokya” öne sürülmüş, böylece ileri sürülen soyut düşünce somut hâle getirilerek örnekleme yapılmıştır.
Hatırlayalım: Örnekleme yapılırken genellikle “söz gelimi, örneğin, mesela” gibi ifadeler kullanılır.
Örnek
- Teknoloji, insanların yaşamını inanılmaz ölçüde değiştirmiştir. Birçok iş, teknolojik araçlar sayesinde daha hızlı ve daha az emek harcanarak yapılabilmektedir. Mesela eskiden insanlar tarafından taşınan mektuplar, günümüzde bilgisayar aracılığıyla birkaç saniyede yerine ulaştırılabilmektedir. Teknoloji bu bakımdan birçok sektörün vazgeçilmezi hâline gelmiştir.
-› Bu metinde teknolojinin insan yaşamını kolaylaştırdığı düşüncesini anlatmak için “bilgisayar” örneği verilmiş ve bu örnek “mesela” ifadesiyle dile getirilmiştir.
C. KARŞILAŞTIRMA
Anlatımı etkili kılmak için birden fazla varlık ya da kavramın benzerliklerinin veya farklılıklarının ortaya konmasıdır.
Örnek
- Kibir, insanın kendini beğenmesi ve başkalarından üstün görmesidir. Alçak gönüllülük ise insanın kendini olduğundan aşağı görmesi ve başkalarını küçümsememesidir. Kibir, insanı yalnızlığa ve mutsuzluğa götürür ancak alçak gönüllülük, insanı sevgiye, kardeşliğe ve diğer insanlarla barış içinde güzel bir yaşama götürür.
-› Bu metinde “kibir” ve “alçak gönüllülük” kavramları tanımlanmış ve farklı yönleri ortaya konarak karşılaştırılmıştır.
Hatırlayalım: Karşılaştırma, “Cümlede Anlam” başlığı altında öğrendiğimiz “karşılaştırma bildiren cümleler” ile yapılmaktadır.
Örnek Soru: Bütün canlıların ortak özelliği olan çalışmak, bir şey oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamaktır. Doğada çalışkanlığıyla meşhur canlılar vardır. Mesela arılar, çalışkanlıklarıyla bilinir. Yüzlerce çiçeği dolaşıp yaptıkları bal, onların çalışkanlığının göstergesidir. Karıncalar da çalışkanlık konusunda arılar kadar meşhurdur.
Bu metnin anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır?
A) Tanımlama B) Karşılaştırma
C) Örnekleme D) Betimleme
Çözüm: Metnin ilk cümlesinde “çalışmak” kavramının ne olduğundan söz edildiği için “tanımlama” yapılmıştır. Düşünceyi somutlaştırmak için “arılar ve karıncalar” ileri sürülerek “örnekleme”ye başvurulmuş, “arılar” ile “karıncalar” çalışkanlık bakımından karşılaştırılmıştır. Ancak metinde betimleme yapılmamıştır. Doğru cevap “D” seçeneğidir.
D. BENZETME
Bir varlık ya da kavramın niteliğini anlatmak için, o niteliği eksiksiz taşıyan başka bir varlık ya da kavramın örnek gösterilmesidir.
Örnek
- Sevgi, insanların içini ısıtan bir güneştir. Öyle bir güneş ki sevgisizlikten katılaşmış, buz gibi yürekleri eritiverir. İnsanları birbirine yaklaştırır. Kör kuyular kadar karanlık olan hayatımızı aydınlatır ve mutlu olmamızı sağlar.
-› Bu metinde sevgi, güneşe; yürek, buza; hayat, kör kuyuya benzetilerek sevgi ile ilgili düşünceler daha etkili hâle getirilmiştir.
Hatırlayalım: Benzetme, bir söz sanatıdır. Bu söz sanatı aynı zamanda düşünceyi geliştirme yolu olarak kullanılmaktadır.
E. TANIK GÖSTERME (ALINTI YAPMA)
Metinde anlatılanları inandırıcı kılabilmek için bir uzmanın ya da düşüncelerine güvenilen tanınmış bir kişinin sözüne yer verilmesidir.
Örnek
- İnsanı yaşama bağlayan en önemli duygu ümittir. Hayata ve geleceğe dair ümitlerimiz bizi ayakta tutar. Ümit olmasaydı yaşadığımız onca acıya, sıkıntıya katlanabilir miydik? Elbette katlanamazdık. İşte bu yüzden ümit bizim için ekmek gibi, su gibi bir ihtiyaçtır. Ziya Gökalp “Ümit, benim ruhumun vazgeçilmez ihtiyaçlarındandır.” derken bunu anlatmak istemiştir.
-› Bu metinde “ümidin, insanın temel ihtiyaçlarından biri olduğu” düşüncesini anlatabilmek için Ziya Gökalp’in bir sözüne yer verilmiş, dolayısıyla tanık göstermeye başvurulmuştur.
Karıştırmayalım: Bir metinde tanık göstermeye başvurulduğunu söyleyebilmek için kişinin ismi ve sözü ya da sadece sözü bulunmalıdır. Kişi isminin tek başına verilmesi tanık gösterme kabul edilmez.
Örnek
- Anadolu’da yüzyıllardır farklı kültür ve inançlara sahip toplumlar bir arada yaşadığı için hep hoşgörü hâkim olmuştur. Anadolu insanı hoşgörüyü özümseyerek hayatına yansıtmıştır. Kendi çocuklarına da hoşgörülü davranmış, onlara hoşgörünün ne olduğunu yaşayarak öğretmiştir. Hoşgörüyü tüm dünyaya öğreten nice büyük insan yetiştirmiştir. Mevlâna ve Yunus Emre, bunların başında gelmektedir. Mevlâna ve Yunus Emre’nin engin hoşgörülerinin temelinde Anadolu insanının sevgiye, hoşgörüye, kardeşliğe, barışa verdiği önem yatmaktadır.
-› Bu metinde “Anadolu’da hoşgörünün hâkim olduğu” düşüncesini anlatabilmek için Mevlâna ve Yunus Emre’den bahsedilmiş ancak onların bir sözüne yer verilmemiştir. Dolayısıyla bu isimler tanık gösterme için değil örnekleme için kullanılmıştır.
F. SAYISAL VERİLERDEN YARARLANMA
Metinde verilen bilgilerin ya da ileri sürülen düşüncelerin kanıtlanabilmesi için istatistiksel verilerin kullanılmasıdır.
Örnek
- Kitap okumanın faziletinden söz eder dururuz ama toplum olarak okuma oranımız ne yazık ki çok düşük. Geçmişten bugüne okuma alışkanlığı edinme konusunda ülke olarak büyük ve çözülmesi güç bir problem yaşıyoruz. Kültür Bakanlığının yaptığı bir araştırmaya göre her birey yılda ortalama 5 kitap okuyor. Ülkemizde yılda yaklaşık 490 milyon kitap basılıyor ancak bunların %70’i ders kitabı. İnsanlar kitap okumadığı için edebî kitapların baskı sayısı, ders kitaplarının çok gerisinde kalıyor.
-› Bu metinde “ülkemizde kitap okuma oranının düşük olduğu” düşüncesini kanıtlayabilmek için her bireyin okuduğu ortalama kitap sayısı ve yayımlanan kitap sayısı verilerek sayısal verilerden yararlanılmıştır.
Örnek Soru: Yeryüzünün büyük bölümü sularla kaplı olmasına rağmen bunların sadece %2,5’i tatlı sudur. Dünya nüfusu yıllık 8000 km3 su tükettiği için tatlı su kaynakları hızla tükenmektedir. Bu nedenle bazı ülkeler günümüzde su sıkıntısı çekmektedir. Nijerya ve Etiyopya, su sıkıntısı çeken ülkelerin başında gelmektedir.
Bu metinde aşağıdakilerin hangisinde verilen düşünceyi geliştirme yollarından yararlanılmıştır.
A) Tanımlama – Sayısal Verilerden Yararlanma
B) Karşılaştırma – Benzetme
C) Örnekleme – Sayısal Verilerden Yararlanma
D) Örnekleme – Tanık Gösterme
Çözüm: Metinde yeryüzündeki su kaynaklarıyla ilgili istatistiksel verilere (%2,5; 8000 km3) yer verildiği için sayısal verilere başvurulmuştur. Su sıkıntısı çeken ülkelere örnek verilerek (Nijerya, Etiyopya) örnekleme yapılmıştır. Doğru cevap “C” seçeneğidir.