DÜNYADA SU KAYNAKLARI
Sular ve Özellikleri
Su Kaynakları ve Dünya’nın Su Bilançosu Nasıl?
Dünya’nın dörtte üçünden fazlası sularla kaplıdır. Bu suların tamamına yakınını (%97’si) okyanuslar ve denizler (tuzlu sular) oluşturmaktadır. Geri kalan tatlı suların (%3’ünün) büyük kısmını (%68,3’ünü) buzullar ve yer altı suları (%31 ,4’ünü) en az kısmını ise yüzey suları oluşturmaktadır. Yüzey sularının en büyük kısmı ise göllerden oluşur. Peki akarsuların oranı ne kadar? Yalnızca yüzey sularının %2’si. Çok az değil mi?
Dünya’daki su kaynaklarından sıcaklığın etkisiyle buharlaşıp atmosfere geçen su buharı (nem) havadaki suyun kaynağını oluşturur. Rüzgârla taşınan nem, çeşitli toz ve aerosollerle karışarak bulutların çekirdeğini ve su zerrelerini oluşturur ve nihayet farklı ortamlarda, havanın soğuması farklı şekillere girerek yağmur, kar, dolu, kırağı, kırç, ve çiy gibi yoğunlaşma ürünlerini oluşturur. Böylece atmosfer, denizler, göller, akarsular, kara, bitkileri ve hayvanlar arasındaki su döngüsü ortaya çıkar.
Su Döngüsünün Aşamaları Nelerdir?
Buharlaşma: Sıcaklığın etkisiyle buharlaşma gerçekleşir. Okyanuslar, denizler, göller, akarsular, bataklıklar, topraklar, buz dağları ve buzullar üzerinden buharlaşma, bitkiler ve hayvanlarda terleme şeklinde gerçekleşir. Sonra da su buharı atmosfere gaz hâlinde karışır.
Yoğunlaşma: Atmosferdeki su buharı sıcaklığın azalması sonucunda katı veya sıvı hâlde yoğunlaşarak tekrardan suya dönüşür. Bu yoğunlaşma ürünleri sis, bulut, çiy, kırağı ve kırç şeklinde olabilir.
Yağış: Su buharının havada soğumasıyla yağmur, kar ve dolu gibi yağış ürünlerine dönüşebilir.
Yüzeysel akış: Yağışların yaklaşık üçte biri yüzeysel akışa geçerek akarsuları oluşturur. Daha sonra bataklık, göller, denizler ve okyanuslara dökülerek onları besler.
Yer altına sızma: Yüzeye düşen sular, eriyen kar ve buz suları kayaların çatlak ve gözeneklerinden sızarak geçirimsiz bir kaya üzerinde birikerek akiferleri, yer altı su tablasını oluşturarak yine uygun koşullarda yamaç ve çatlaklardan yer üstüne çıkar.
1. Okyanuslar ve Denizler
Dünya yüzeyinin önemli bir kısmını kaplayan büyük kara parçaları olan kıtaların arasındaki geniş çanakları dolduran büyük su kütlelerine okyanus denir.
Denizler ise kıta kenarlarında (kenar deniz) ve kıta içlerine (iç deniz) yerleşmiş olan su kütleleridir.
Deniz ve okyanuslar tuzlu su kütleleridir. İçme suyu olarak kullanılmadığı gibi tarımda sulama için de kullanılmaya müsait değildir.
- Okyanusların tuzluluk oranları genel olarak binde 35 – 36 civarında olmakla birlikte denizlerde tuzluluk farklılıklar göstermektedir.
- Denizlerde tuzluluk daha çok 0 – 200 m derinlikteki bölümde ne değişkenlik gösterir. Derinlerde ise tuzluluk okyanuslarda olduğu gibi binde 36 civarındadır.
- Denizlerde tuzluluğu etkileyen temel faktör sıcaklık ve buharlaşmadır. Bundan başka enlem, okyanus akıntıları, buz dağları ve buzul erimeleri ve akarsular etkili olur. Genel olarak denizlerde tuzluluk Ekvator’dan kutuplara doğru azalır. Tuzluluk değeri Kızıldeniz’de binde 41 – 44, Akdenizde binde 37 – 39, Marmara’da binde 22 – 25, Karadeniz’de binde 18 – 22, Baltık Denizi’nde binde 3 – 8 arasındadır.
2. Akarsular
Karaların üzerindeki çukurluklar içinde belli bir yatakta akan su kütleleri akarsulardır. Yeryüzünde tatlı su kaynaklarının çok az bir kısmını (%2’sini) oluştururlar.
- Yağışlardan, kar, buzullar ve yer altı sularından kaynağını alan akarsular farklı kolları da kendine bağlayarak akışa geçer ve nihayetinde deniz, okyanus veya göllere dökülür. Bazıları çok kısa süre akışa geçer ve kurak mevsimlerde kuruyabilir. Mevsimlik ve sürekli akarsular olarak adlandırılır.
- Akarsular, deniz veya okyanuslara akıyorsa açık havza bir göl veya çanakta (kapalı havzada) sona eriyorsa kapalı havza oluşturur. Akarsuların açık veya kapalı havza oluşturması başta iklim ve yer şekillerine bağlıdır. Kayaç yapısı da etkili olur. Geçirimli kayaçların olduğu az yağışlı bölgelerde kapalı havzalar daha fazladır.
Rejimlerine Göre Akarsular
Bir akarsuyun yatağında veya akım miktarında yıl içinde gösterdiği değişiklikler akım düzenini yani rejimini gösterir. Buna göre, rejimi düzensiz akarsular, düzenli rejimli akarsular ve karma rejimli akarsular şeklinde sınıflandırılır.
1. Düzenli Rejimli Akarsular
Yıl içinde akımında önemli bir değişiklik olmayan akarsuların rejimi düzenlidir. Örneğin Amazon, Kongo nehirleri ile Batı Avrupa’da Thames ve Severn nehirleri gibi.
2. Düzensiz Rejimli Akarsular
Yıl içinde veya mevsimden mevsime akımı çok değişen akarsuların rejimi düzensizdir. Genel olarak Muson ve Akdeniz ikliminde akarsu rejimleri düzensizdir. Musonlarda İndus, Ganj, Akdeniz iklim bölgesinde Seyhan, Ceyhan, Po ve Tiber nehri gibi.
3. Karma Rejimli Akarsular
Farklı iklim bölgelerinden dolayısıyla farklı yağış rejimlerinden beslenen uzun boylu akarsuların bir kısmı karma rejimlidir. Kar ve buz sularından da beslenebilirler. Örneğin Kuzey Amerika’da Mississippi Nehri ile Asya’da Obi Nehri gibi.
3. Yer Altı Suları ve Kaynaklar
Yer altı suları yaşamımızda yer üstü suları kadar önem taşır. Başta içme suyu, tarımda sulama, maden suyu üretme, jeotermal (kaplıca suyu ve buhar gücü) ve hatta ısınmak için önem taşır.
Yer Altı Suları Nasıl Oluşmaktadır?
Yağmur, kar suları, akarsular ve göllerden geçirimli kayaçlar boyunca yer altına sızan sular geçirimsiz bir tabaka üzerinde veya yer kabuğunun boşluklarında birikerek yer altı sularını oluşturur. Yağışın bol ve geçirimli kayaların bulunduğu yerlerde yer altı suları fazladır.
Yer altı suları sıcaklık, mineral, tat ve kokuları bakımından farklı özellikler taşır. Yer üstüne çıkmalarıyla kaynaklar oluşur. Yer altı suyu barındıran tabakaya akifer denir. Yer altındaki durgun su yüzeyine su tablası denir. Yer altı sularının kendiliğinden veya insanların müdahalesi sonucu yer üstüne çıktığı yere kaynak adı verilir.
Yeraltı Kaynak Suları Çeşitleri
4. Göller ve Oluşumları
Karalar üzerindeki çukur veya çanaklarda birikmiş durgun su kütlelerine göl denir. Göller, yeryüzündeki tatlı yüzey sularının %87’sini oluşturmaktadır.
Göller, akarsulardan yer altı sularından, yağışlardan, beslenmektedir. Bazı göller fazla sularını bir göl ayağı (gidegen) sayesinde sularını dışarı boşaltırken bazı göller sularını dışarı göndermeyip kapalı havza gölü olarak kalır. Bu göllerin suları acı, tuzlu veya sodalı olabilir.
Beslenmesi fazla olan göller ise sularını gerek yer altından gerekse yer üstünden dışarıya boşaltabilir. Bunun sonucunda gölün suları değiştiğinden genellikle tatlı su özelliği kazanabilir.
Örneğin; Beyşehir Gölü’nden çıkan Çarşamba Suyu, Baykal Gölü’nden çıkan Angora Nehri gidegeni olan tatlı su gölleridir.
Göl Sularının Tadı
Göller, sularının özelliğine göre tatlı su gölleri, tuzlu göller, acı göller, sodalı göller ve acı – sodalı göller olarak sınıflandırılır. Bu çeşitlilik göl tabanını oluşturan kayaçların özellikleri ile gidegeni olup olmamasına bağlı olarak değişir.
Doğal Göller
Doğal süreçlerin etkisiyle oluşmuş, insanın müdahalesinin olmadığı göllerdir. Oluşmalarında iç ve dış kuvvetler etkilidir.
1. Tektonik Göller
Yer kabuğu hareketleri sırasında kırılma veya faylanmalara bağlı oluşmuş çöküntü hendekleri içine yerleşmiş olan göllerdir. Asya’da Hazar, Aral, Baykal, Balkaş gölleri, Issık Gölü, ile Doğu Afrika’da fay kuşağı boyunca uzanan Victoria, Tanganika, Nyasa, Albert ve Rudolf (Turkana) gölleri tektonik kökenli göllerdir.
Deniz yüzeyinin -397 m altında bulunan Filistin – Ürdün arasındaki bir fay hattı üzerindeki Lüt Gölü ile Dünya’nın en yüksek göl olan ve Güney Amerika’da And Dağları üzerinde bulunan Titicaca Gölü (3810 m.) tektonik göllerdir.
2. Karstik Göller
Özellikle kalker gibi kolay eriyebilen kayalar üzerinde oluşmuş dolin, uvala, polye, ve obruk gölleridir. Oluşmalarında erime veya çökme süreçleri etkili olur. Hırvatistan, Bosna – Hersek, Arnavutluk bölgesinde, Türkiye’de Batı Akdeniz’de yaygındır.
3. Buzul Gölleri
Buzulların hareketi sırasında buzul dillerinin oyduğu sirk ve buzul vadilerinin içine yerleşmiş olan göllerdir. Buzulun erimesi sonucunda sirk çukurlukları ve vadilerin geniş kısımları buzul göllerini oluşturur. Kanada, Finlandiya, İsveç, Norveç ile yüksek dağlar üzerindeki buzulların oluşturduğu bu göller, örneğin Alp Dağları, Himalaya Dağları üzerinde yaygındır.
4. Volkanik Göller
Volkan püskürmesi veya patlaması sonucunda oluşan göllerdir. Volkanın ağız kısmına yerleşmiş krater gölleri, kraterlerin çökmesi sonucunda oluşmuş maar gölleri bu gruba dahil olan volkanik oluşumlu göllerdir.
Bu göller aktif volkan bölgelerinde olduğu gibi sönmüş volkan bölgelerinde de bulunur. Daha çok Endonezya ve Japonya’da daha fazladır. Sumatra Adası’nda (Endonezya) Toba Yanardağı üzerindeki Toba Gölü en büyük volkanik göldür.
5. Set Gölleri: İç ve dış kuvvetlerin etkisiyle özellikle vadi, koy, körfez gibi yer şekillerinin önünün kapanmasıyla oluşan doğal setleşme yoluyla oluşmuş göller ile insanların baraj ve gölet oluşturarak yaptığı yapay set gölleridir.
6. Karma Göller: Göl çanağını oluşturan nedenler birden fazla ise karma göller oluşur. Örneğin bir tektonik çukurda oluşan volkan püskürmesi sonucunda tektonik, lav seti gölü veya karstik bir arazide kırılma ve çökmeler sonucunda oluşmuş karstik – tektonik göller böyledir.