Yukarıdaki şekilde karmaşık yollardan oluşan bir şehir yer almaktadır. Vücudumuzdaki dolaşım sistemi ağı da her noktaya ulaşabilen damarlardan oluşmuştur.
Dolaşım sistemini oluşturan damarlar yola, kan ise araçlara benzetilebilir. Damardan akan kan ilerlerken yoldaki araç da istediği noktaya ulaştığından görselde ki resim dolaşım sistemine benzemektedir.
Geniş yollarda trafik daha hızlı ilerlerken, dar yollarda yavaş ilerler. Kalpten çıkan kan da buna benzer şekilde geniş damarlarda hızlı, dar damarlarda yavaş ilerler.
Vücudumuzdaki hücrelere ihtiyacı olan oksijeni ve besini taşıma görevindeki sistem dolaşım sistemidir. Dolaşım sisteminin 3 ana ögesi vardır.
Kan, kalp ve damarlardan oluşan hücrelere gerekli besin, oksijenin taşınmasını sağlayan sisteme “dolaşım sistemi” denir.
Dolaşım Sisteminin Görevleri
- Vücudun ihtiyacı olan besini ve oksijeni damarlar aracılığı ile taşır.
- Vücutta biriken atıkların çeşitli yollarla vücut dışına atılmasına yardımcı olur.
- Kanın vücut içinde hareket ederek oksijen – karbondioksit dengesini sağlamasına olanak sağlar.
- Damarlar sayesinde organların, dokuların bağlantısını sağlar.
- Nabız ve tansiyon ölçümleri bu sistem sayesinde yapılır.
Kalp
- Göğüs boşluğunda sol tarafta yer alır.
- Akciğerlerin üstünde kalan kaburgalar tarafından korunur.
- Dışındaki yağ tabakası sayesinde pompalama işlemini daha rahat gerçekleştirir.
- Hücrelerin besin ihtiyacını karşılar.
- Sol ve sağ olarak iki kısımda incelenir. Sol tarafta temiz kan, sağ tarafta kirli kan bulunur.
- Temiz kan (oksijence zengin kan) ve kirli kan (oksijence fakir, karbondioksitçe zengin kan) kalp kan pompaladıkça gerekli bölgelere taşınır.
- Memelilerin kalbi 4 odacıklıdır, 2 kulakçık ve 2 karıncıktan meydana gelmiştir.
- Üstte kulakçıklar. altta karıncıklar bulunur. Kulakçıkların karıncıklarla bağlantı noktalarında kapakcıklar vardır.
- Kalp kapakçıkları kanın kontrollü taşınmasını sağlar. Kapakçıkların açılış yönü kulakçıktan karıncığa doğrudur.
- Kalbin sol karıncığından akciğer atardamarı, sağ karıncığından aort atardamarı çıkar.
- AORT atardamarı vücuda temiz kan taşıyan en önemli damardır.
- Kalpten çıkan kanın tekrar kalbe dönmesi için 2 farklı kan dolaşımı gerçekleşir.
Bunlar;
- Büyük kan dolaşımı ve
- Küçük kan dolaşımıdır.
Küçük ve büyük kan dolaşımı
Küçük kan dolaşımı adından da anlaşılabileceği gibi daha küçük bir alanda etki ederken, büyük kan dolaşımı tüm vücuda etki eder.
1. Küçük Kan Dolaşımı
- Kanın kalp ile akciğerler arasındaki dolaşımıdır.
- Kısa bir yol gibi düşünülebilir. Kan, kalp ve akciğerler arasında dolaşır.
- Küçük kan dolaşımında kandaki oksijen miktarı artar, karbondioksit miktarı azalır.
- Küçük kalan dolaşımında kan şekildeki yolu izler.
Kalbin sağ karıncığından Çıkan oksijence fakir kan, akciğer atardamar ile akciğerlere iletilir. Akciğerlerde var olan kirli kan temizlenerek (alveoller sayesinde) akciğer toplar damarına, oradan da kalbin sol kulakçığına gelir.
Not: Tüm toplardamarlar kirli kan taşımasına rağmen sadece akciğer toplardamarı temiz kan taşımaktadır.
2. Büyük Kan Dolaşımı
- Kanın kalp ile vücut arasındaki dolaşımıdır.
- Büyük kan dolaşımında kan, kalp ile akciğer dışındaki tüm organlarda dolaşarak uzun bir tur tamamlar.
- Kandaki karbondioksit miktarı artar, oksijen miktarı azalır.
DAMARLAR
Kan dolaşımını sağlayan damarlar 3’e ayrılır.
Damarlar tüm vücuda ihtiyacı olan besin ve oksijenin taşınmasından sorumlu yapılardır.
Vücudun tamamını bir ağ gibi sarmışlardır.
Atardamarlar
- Kanı kalpten vücuttaki diğer organlara taşımakta görevli damarlardır.
- En büyük atardamar “AORT” atardamarıdır. Kan akış hızı en fazla olan damarlardır.
- Akciğer atardamarı hariç tüm atardamarlar temiz kan (oksijence zengin kan) taşırlar.
Toplardamarlar
- Vücutta toplanan kanı kalbe taşıyan damarlardır.
- Akciğer toplardamarı hariç tüm toplardamarlar kirli kan taşır.
- Kan akış hızı kılcaldamarlardan fazla, atardamarlardan az olan damarlardır.
Kılcaldamarlar
- Atardamarlar ile toplardamarlar arasındaki bağlantı köprüsüdür.
- Dokular arasında besin, oksijen alışverişi sağlarlar.
- Kanın akış hızının en düşük olduğu damarlardır. Çapı küçüktür.
- Kan ile dokular arası madde taşınımında görevlidir.
KAN
- Damarlarda madde taşınımı sağlayan dokuya “kan” denir.
- Kan; kan hücreleri ve kan plazması olmak üzere iki kısımdan oluşur.
- Kanın yaklaşık olarak % 45’lik kısmı kan hücrelerinden, geri kalan kısmı ise kan plazmasından oluşur.
Not: Yetişkin bir insanda ortalama 5 litre kan bulunur.
Alyuvarlar:
Kırmızı renkli kan hücreleridir.
- Diğer kan hücrelerinden sayıca daha fazladır.
- Olgun alyuvarlar çekirdeklidir.
- Ortadan basık dairesel bir formdadır.
- Karaciğer ve dalak organlarında üretilir.
- Yükseklere çıkıldıkça kandaki alyuvar sayısı artar.
- Kırmızı kemik iliği ve sarı kemik iliğinde üretilir.
Akyuvarlar:
- Beyaz renkli ve çekirdekli kan hücreleridir, sayıca alyuvardan azdır.
- Vücuttaki mikroplara karşı savunma görevindedirler.
- Vücutta enfeksiyon geliştiğinde sayıları artar.
- Kanda en az bulunan kan hücreleridir.
- Lenf düğümlerinde üretilir.
Kan Pulcukları (Trombositler):
- Renksiz ve çekirdeksiz kan hücreleridir.
- Boyut olarak en küçük kan hücreleri kan pulcuklarıdır.
- Trombosit olarak da adlandırılırlar.
- Kırmızı kemik İliğinde üretilirler.
- Görevi kanın pıhtılaşmasını sağlamaktır.
Kandaki hücreler gözle görülemeyecek kadar küçük olduğundan ışık ya da elektron mikroskobunda incelenir.
Yükseklere doğru çıkıldıkça kandaki alyuvar sayısı zamanla artar. Bunun nedeni ortamdaki oksijenin azalmasıdır.
Kan Grupları
Kan hücrelerinden alyuvar her bireyde farklı protein yapısındadır. Bu durum kan gruplarını meydana getirmiştir.
Bilgi: Kan grupları ilk olarak 1901 senesinde Avusturyalı bilim adamı Dr. Karl Landsteiner tarafından ortaya konmuştur.
Kan grubu A, B, AB ve O olmak üzeri 4 çeşittir.
Bilim adamları Rhesus maymunu üzerinde yapılan araştırmalar ile kanda var olan proteinleri değerlendirmişlerdir.
Kan dolaşımında yer alan kan hücresi olan alyuvarların yüzeyinde var olan proteinden dolayı “Rh” ifadesi ortaya çıkmıştır.
Alyuvarda Rh proteini varsa kişide Rh(+), yoksa Rh(-) olarak Rh faktörü belirlenir.
Rh faktörü bulunduran kişilerin kan grubu Rh(+) bulundurmayan kişilerin kan grubu Rh(-) olarak adlandırılır.
- A Rh(+)
- B Rh(+)
- AB Rh(+)
- 0 Rh(+)
- A Rh(-)
- B Rh(-)
- AB Rh(-)
- 0 Rh(-)
olacak şekilde 8 farklı kan tayini vardır.
Dünya geneli yapılan araştırmalar sonucu en çok rastlanan kan grubu 0 Rh(+) kan grubudur.
“O” kan grubu tüm kan gruplarına kan verebilirken, “AB” kan grubu tüm kan gruplarından kan alabilir.
Kan Bağışı
- Ülkemizde kan bağışı için Türk Kızılayı adı ile merkezler kurulmuştur.
- Kan bağışı sayesinde pek çok hasta hayata tutunmakta, pek çok insanın hayatı kurtulmaktadır.
- Yaralanma, ameliyat gibi durumlarda kişi kan kaybettiğinde daha önceden bağışı yapılmış kan ya da o anda alınacak bağış kanı kişiye verilmektedir.
- Kan bağışı sırasında hastaya kendi kan grubundan kan verilmesi esastır.
- Kişiye farklı kan grubundan kan verilmesi ölümüne yol açabilir.
- 6 aylık süreçlerde kan vermek sağlık açısından da yenilenme olarak adlandırılan olumlu bir durumdur.
- Yaralanma, doğal afet, kaza, ameliyat gibi durumlarda kan bankalarından kan temin edilir.
- Ülkemizde kan bağışı ile ilgili denetim birimi Sağlık Bakanlığıdır.
- 50 kg üzerinde olan ve 18-65 yaş aralığında yer alan her insan kan bağışı yapabilir.
- Kan bağışında kişinin taşıyıcı (hastalık virüsü taşıması) olmamasına dikkat edilir. Aksi taktirde bağlıklı bir bireyde virüs kan yoluyla hastalık yapabilir.