Doğru bilginin mümkün olmadığını savunan görüşe septisizm (şüphecilik) denir. Bu görüşü benimseyen filozoflara ise septik (şüpheci) denir. Septisizm, genel-geçer bilgiye ulaşmanın imkansız olduğunu savunurken dayandığı temel nokta duyuların bize sağladığı bilginin güvensiz olmasıdır. Düşünce tarihinde ilk şüpheciler olarak sofistleri görürüz. Sofistlere göre varlığın bilgisini edinebiliriz; ama bu bilgi herkesin kendisine göredir.
Sofistler
Protagoras: Herkes için geçerli, mutlak bir bilgi yoktur. Örneğin, rüzgar üşüyen için soğuk, üşümeyen için ılıktır. Demek ki bilgi, algılayanın algılama anındaki durumuna göre değişmektedir. Öyleyse, herkesin üzerinde birleşebileceği genel-geçer (mutlak) doğrular yoktur. Sonuç olarak diyebiliriz ki; “insan her şeyin ölçüsüdür.” Yani ne kadar insan varsa o kadar sanı vardır. Herkes için geçerli bir bilgi olmadığına göre, hakikat değil, kişiye yararlı olan aranmalıdır.
Gorgias: Sadece bilginin imkanını reddetmekle yetinmez, aynı zamanda varlığın kendisini ve insanlar arasındaki her türlü iletişimi inkar eder. Düşüncesini üç cümleyle özetlemiştir.
- Hiçbir şey yoktur.
- Olsaydı da bilmezdik.
- Bilseydik de başkalarına iletemezdik.
Görüldüğü gibi Gorgias şüphecilikten nihilizme (Hiççilik) geçmiştir.
Septikler
Sofistlerde dağınık olarak bulunan şüphecilik, septiklerle birlikte bir sisteme kavuşmuştur.
Pyrrhon: Pyrrhon’a göre, nesnelerin ne olduğunu bilemeyiz. Her yargı ve her yargının çelişiği aynı kesinlikte doğrulanabilir. Bu nedenle yapılması gereken şey, her türlü kesin yargıdan kaçınmaktır. Çünkü duyular olsun, akıl olsun, bize nesneleri oldukları gibi değil, göründükleri gibi gösterirler.
Bilgi: Biz septik düşünürler, ateşin yaktığını algılıyoruz. Fakat yakmanın onun doğasından kaynaklandığını anlayamıyoruz. (Pyrrhon)
Timon: Timon, hocası Pyrrhon’un öğretisini üç soruda ve bu sorulara verdiği yanıtta toplamıştır.
- Nesnelerin gerçek yapısı nedir?
- Kavranamaz.
- Nesneler karşısındaki tutumumuz ne olmalıdır.
- Yargıdan kaçınmak. (Epokhe)
- Nesneler karşısında doğru bir tutumdan ne kazanırız?
- Ruh dinginliği, sarsılmazlık.
Kısacası Timon’a göre, nesnelerin gerçek yapısı kavranamaz, bu yüzden nesneler hakkında yargıda bulunmaktan kaçınmalıyız.
Bilgi: Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü olan Galileo’ye hasımlarından birisi; “Üstadım, kulaklarınız bir insan için biraz büyük değil mi?” demiş. Galileo “Doğru söylüyorsun. Ama seninkilerde bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?” demiş.
Akademi Şüpheciliği
Aslında doğru dediğimiz bilgiler gerçekten doğru değil, doğruya benzer bilgilerdir. çünkü biz insanlar hakikati bilebilecek doğruluk ölç tünden yoksunuz ve bu yüzden de onun bilgisine ulaşamayız, hakikati bilemeyiz. Akademi
şüpheciliği denmesinin nedeni Arkesilaos ve Karneadesin Platon’un kurduğu felsefe okulu olan Akademinin başında olmalarından ileri gelir.
Karneades: Doğru, ne duyularla kavranır ne de akılla çıkarılabilir. Çünkü duyularla edinilen şeyin gerçek olup olmadığını hiçbir zaman bilemeyiz. Akılla çıkarımda da hiçbir zaman son, koşulsuz, mutlak olarak geçerliliği olan bir şeye varamayız. Bilgimizin bu iki kaynağı yalnız başlarına bu işi başaramıyorlarsa, beraber olduklarında da yine bir şey yapamazlar. Bundan dolayı yapılacak şey, zekice bir ihtiyat, her şeyi her yönden (olasılıkları) görmeye çalışarak, bilgimizin, bilgimize güvenimizin sınırlarını açık olarak bilmek, bütün olanakları hesaba katmak olmalıdır.
Yeni Pyrrhonculuk
İnsan, duyulara dayalı bilginin yanıltıcılığı nedeniyle varlıklar hakkında doğru bilgiye ulaşamaz. Önde gelen temsilcileri; Ainesidemos, Agrippa ve Sextus Empricus‘tur.
Not: Nesnelerin nasıl göründüklerini söyleyebiliriz. Ancak özlerinin ne olduğu konusunda yorum yapamayız. (Sextus Empirikus)