Kaşgarlı Mahmut tarafından 11. yüzyılda yazılan Türk dili sözlüğüdür.
Kaşgarlı, Divanü Lügati’t-Türkü 1072-1074 yılları arasında tamamlayarak halife Ebulkasım Abdullah’a sunmuştur.
Türkçenin ilk sözlüğü olan Divanü Lügati’t-Türk, “Türk Dillerinin Sözlüğü” anlamına gelmektedir. Dikkat edilirse Türk dilinin değil, Türk dillerinin sözlüğü anlamına gelmektedir çünkü Kaşgarlı farklı Türk boylarının dil özelliklerine yer vermiştir, bu sebeple eserine bu adı vermiştir.
Eserin yazılış amacı
Eserdeki ifadelere göre, eser Araplara Türkçeyi öğretmek için yazılmıştır. Kaşgarlı, Türkçenin “Arapçayla at başı giden (boy ölçüşebilecek derecede) bir dil” olduğunu göstermek istemiştir. Kaşgarlı, kitabının ön sözünde şöyle der/ “(… ) Herkesin bilmesi kolay olsun diye, kitapta ve bölüm/elde Arap dilindeki terimleri kullandım. Türk dili ile Arap dilinin at-başı birlikte yürüdükleri bilinsin diye, (.. .) kullanılan sözcük/ede bırakılan sözcükleri bu kitapta bir arada yazmak ara sıra yüreğime doğar dururdu. (…) Sözü kısa kesmek dileğiyle, kullanılmayan sözcükleri bıraktım. (. . . ) ”/
Eserin biçim ve içerik özellikleri / önemi
Arapça sözlük geleneğine göre, kelimeler Arapça vezinlere göre tasnif edilmiştir. Eserde, 7500’den fazla Türkçe kelime Arapça olarak açıklanmıştır. Eserdeki 7500 madde başını açıklamada yararlanılan 289 atasözü (sav), 172’si dörtlüklerden 55’i beyitlerden ibaret toplam 798 dize vardır
Eserde, sözcüklerin karşılıklarının yanında, gramer bilgisi, ağız ve şive özellikleri, halk edebiyatı örnekleri, şiirler, efsaneler, Türk boylarının dilleri ve illeri hakkında da bilgiler bulunmaktadır. Eserde, küfür sözleri, argolar, edatlar, tabiat taklidi seslere de yer verilmiştir. Ansiklopedik bir sözlük olan eser tarih, coğrafya, edebiyat, folklor ve etnografya alanlarında zengin bilgiler içermektedir.
Divanü Lügati’t-Türk’te halk şiiri ürünleri lirik, savaş ve kahramanlık, pastoral, destanlar, dünyanın bozulması, ölüm vb. temalarda yoğunlaşır. “Kâfirlerle savaş” temalı şiirlere sıkça yer verilmiştir. Eserde, ünlü “Alp Er Tunga Sagusu” da yer alır. Eserde, hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde 7’li, 8’li ve 9’Iu kalıplar kullanılmıştır
Eserin ortasında, bir dünya haritası vardır. Harita Türk dünyasını gösteren ilk harita özelliği taşır. Haritada Türk boylarını yerleşim yerlerine göre göstermiş, böylece boylar ve lehçelerle ilgili bilgilerin pekiştirilmesi amaçlanmıştır.
Türkçenin İslamiyet öncesi sözlü edebî metinlerini ilk defa Kaşgarlı Mahmut yazıya geçirmiş, eser bu yönüyle antoloji (seçki) niteliği taşır. Sagu denilen ağıtlar, koşuk adı verilen şiirler, sav olarak bilinen atasözleri, nazım şekillerine ait bilgiler, destan parçaları, Alp Er Tunga hakkında bilgiler Divanü Lügati’t-Türk’te yer alır. Kaşgarlı şöyle der: / “Kitapta Türklerin görgülerini, bilgilerini göstermek için söyledikleri şiir tanıklarını serpiştirdim. Kaygılı veya sevinçli günlerinde yüksek düşüncelerle söylenmiş olan savları da aldım. Onları ilk söyleyenler sonrakilere, bunlar da daha sonrakilere bildirmişlerdir Bununla birlikte kitapta birçok kelime topladım, böylelikle kitap, arılıkta son kerteyi, güzellikte son yüksekliği buldu. Gönül bağlamış olduğum bu işte Tanrıdan yardım isterim. Her türlü güç, kuvvet ancak ona güvenmektir. O, bize elverir ve ne güzel inançtır ”/
Eserin ilkleri
- Birçok açıdan ilk olma özelliği taşıyan Divanü Lügati’t- Türk;
- İslamiyet öncesi Türk edebiyatının sözlü ürünlerine (sav, sagu, koşuk) yer veren ilk eserdir.
- Türk dünyasını gösteren ilk haritanın yer aldığı eserdir.
- Türkçenin ilk sözlüğüdür.
- Türkçenin ilk etimolojik (köken bilgisi) sözlüğüdür.
- İlk Türk dünyası ansiklopedisidir.
- Türk edebiyatının ilk antolojisidir.
- Türkçenin ilk dil bilgisi kitabıdır.
Divanü Lügati’t-Türk nasıl bulundu?
Eserin tek yazma nüshası vardır, nüsha 1910 yılına kadar bilinmiyordu. Vanizade Nazif Paşa’nın yakınlarından bir hanım, eseri Sahaflar Çarşısı’ndaki Kitapçı Burhan’a verir. Ali Emirî Efendi tesadüfen kitabı bulur ve satın alır. Daha sonra eser, Kilisli Muallim Rıfat (Bilge) tarafından incelenerek sayfaları tekrar düzenlenerek Arap harfleriyle üç cilt olarak yayımlanmıştır.
Divanü Lügati’t—Türk’ün bulunarak bilim dünyasına tanıtılması XX. yüzyılın ilk yıllarına tekabül eder. Kitap kurdu Ali Emirî Efendi, bir gün Sahaflar Çarşısı’nda Kitapçı Burhan Bey’in dükkânına uğrar. ”Yeni bir şeyler var mı?” diye sorar. Kitapçı Burhan, “Bir kitap var ama sahibi otuz lira istiyor.” deyince Ali Emirî Efendi kitaba bir göz atar ve bunun değil otuz Iira, otuz bin lira değerinde bir kitap olduğunu anlar. Fakat kitapçıyı şımartmamak ve fiyatı pazarlığa bırakmak için nazlanır ve “Dağınık bir eser, acaba tamam mı, değil mi’.7 Hem müellifi (yazarı) Kaşgarlı bir adam imiş, kimdir, necidir? Belli değil. “ne de bir eserdir, on beş lira veririm.” der. Bunun üzerine kitapçı: “Benim olsaydı verirdim, sahibi otuz altın istiyor, almayacak olursanız sahibine iade ederim.” cevabını verir. Ali Emirî, kitabın sahibinin eski Maliye Nazırı (Bakanı) Nazif Bey’in akrabalarından yaşlıca ve yardıma muhtaç bir hanım olduğunu öğrenir. Kitabı otuz liraya almaya razı olur fakat üzerinde on beş lira vardır. Paranın yarısını temin etmek için dükkândan ayrılmak istese de kitabın başka bir tarafından alınacağı korkusuyla “Allah’ım bir dost gönder, bana yardım etsin. Beni kitaptan ayırma.” diye dua eder. Birkaç dakika sonra dostlarından Darülfünun (İstanbul Üniversitesi) Edebiyat Muallimi Faik Reşat Bey’in oradan geçmekte olduğunu görür Onu hemen çağırıp gizlice “Bana yirmi lira ver.” der. Faik Reşat Bey, çantasını açarak içindeki on lirayı verir ve kalanını da acele eve giderek getirir. Böylece Ali Emirî Efendi, Divanü Lügati’t-Tüm’ü otuz liraya satın alır…”