Din Bireyi Esas Alır- Laik Devlet
Din, insanın vicdanında inanç olarak yer alan, düşünce ve davranışlarında kendini gösteren manevi bir değer ve disiplindir. Akıl ve irade sahibi olduğu için insan, Allah’ın bütün emir ve yasaklarına muhataptır. Bu özelliği nedeniyle din insanı esas alır. İslam, insanın kişiliği ve davranışları yönüyle olgunlaşmasını amaçlar. Bu bireylerin oluşturduğu toplumlarda iyilik ve güzelliklerin artmasıyla huzurlu bir ortam meydana gelir. Huzurlu toplumların varlığı için insanlık dine her zaman muhtaçtır. Ayrıca din, insana yüklediği birçok görevle ona sorumluluk duygusu da aşılar.
LAİKLİĞİ DOĞURAN NEDENLER
Laiklik: Fransızcadan dilimize geçmekle birlikte kökeni Yunanca laikos sözcüğünden gelir. Laik kimseden kasıt, halktan olan yani ruhban sınıfına mensup olmayan kimse anlamında kullanılmıştır. Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirlerinden ayrı olarak yürütülmesidir.
Laiklik, ilk olarak Avrupa’da Hristiyan din adamlarının tutum ve bazı uygulamalarına tepki olarak doğmuştur. Laiklik krallar ile papalık makamı arasındaki mücadelelere dayanır. Eskiden batıda, güçlü bir kilise iktidarı vardı. Dini lider olan Papa, siyaseten de liderdi. Ancak kilisenin dini iyi temsil edememesi, yeniliğe, farklı fikirlere kapalı olması ve bunun yanında halka karşı baskı uygulaması, engizisyon mahkemeleriyle özellikle bilim insanlarını haksız yere cezalandırması da zaman içinde kiliseye karşı başkaldırıları tetikledi. İlk olarak Martin Luther’in (1489-1546) 15. yüzyılda başlattığı başkaldırı hareketi, 18. yüzyıla kadar devam ettirilmiştir. Bu dönemde ortaya çıkan yeni anlayış ise liberalizm adını almıştır. Buna göre, siyasi iktidar milletin oyuna dayanır ve ancak millete karşı sorumludur, demişler ve vicdan hürriyeti fikrini ortaya atmışlardır. Bu süreçte kilise ile siyasi iktidar kurumsal olarak birbirinden ayrıldı. 1789 Fransız Devrimi’yse kilisenin otoritesinin sonu oldu ve papazlara cumhuriyete bağlılık yemini etme zorunluluğu getirildi. 1905’te Fransız Parlamentosunun din ve devlet işlerini resmen birbirinden ayıran kanunu kabul etmesiyle laik devlet anlayışı yasal hale getirilmiş oldu.
LAİK DEVLET
Laik devlette, din ve devlet işlerini birbirinden ayrıdır. Devlet, vatandaşların dini inanç ve ibadetlerine müdahale etmez. Dini kurallar ve kuruluşlar da yönetim alanına karıştırılmaz. Devlet ya da başka bir kuruluş, bir dini benimsetmek ve uygulatmak için vatandaşlarına baskı yapmaz. Laiklik inanca karşı olmak demek değildir. Laiklikte devlet, din ve inançlara karşı tarafsızdır. Din hürriyetine ise önem verir. Bir dinin mensubunun ve dini kuruluşların zorlamadan dinin gereklerini yerine getirmelerine imkân tanır. Laikliğin en önemli ilkesi, yönetimde, aklın ve bilimin esas alınmasıdır. Kısacası laik devlette herkese inanç ve davranış özgürlüğü tanınmıştır. Bilimsel esasların kullanılması, kanun ve yasalar önünde eşitlik, hukukun üstünlüğü, demokratik devlet, din ve vicdan hürriyeti, din istismarcılığının önlenmesi ve ruhbanlığa izin vermemek laikliğin amaçlarındandır.
“Din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiçbir kimse hiçbir kimseyi ne bir din ne de bir mezhebi kabul etmeye zorlayabilir. Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılmaz.” Atatürk