Din – Bilim İlişkisi
1. DİN-BİLİM İLiŞKİSİ
İnsan, sahip olduğu aklıyla çevresinde gelişen olayları sorgular, merak ettiği şeyleri araştırma ve öğrenme ihtiyacı hisseder. Bu nedenle insan, nereden geldiğini, nereye gideceğini, evrendeki düzenin nasıl işlediğini, ölümün bir son olup olmadığını sorgular. Din ve bilim, insanın bu sorularına cevap verir. Din, vahyin yol göstermesiyle ilahî kaynaklı bilgiler verirken, bilim gözlem ve deney metodunu kullanarak varlıkların yaratılış kanunlarını araştırır. Bilim, insan ürünüdür. Din ilahî kaynaklıdır. Bilimdeki ilerleme, bilim insanlarının çalışmalarıyla sürekli olur. Her yeni keşifle mevcut bilgiler değişebilir. Bilimin çalışma alanı maddi varlıklardır ve somut bilgilere ulaşılır. Din ise varlığın kaynağını ve amacını açıklar ve bu bilgileri anlamlandırır.
Örneğin; bilim yağmurun fiziksel oluşumu ve kimyasal yapısını gözlem ve deney yoluyla inceler ve açıklar, din ise yağmurun kaynağını ve varoluş amacını açıklar.
Bilimsel çalışmalar insan hayatını kolaylaştıran ürünler geliştirir. Dünyanın öbür tarafındaki bir insanla anında konuşma imkânı sağlayan cep telefonları bilimsel araştırmaların ürünüdür. Din ise insan aklının ve gözlemlerin ulaşamayacağı alanlarda bilgiler vererek insanın merakını giderir. Yaratılışın nasıl olduğu, ölümden sonra ne olacağı konusundaki bilgileri dinin kaynaklarından öğreniriz. Ayrıca din bize soyut (metafizik) alanla da ilgili bilgiler verir.
2. İslam Aklı Kullanmayı ve Bilimi Teşvik Eder
İnsanın hem kendisine hem de çevresine faydalı olabilmesi için aklını kullanması ve ihtiyaç duyduğu bilgileri elde etmesi gerekir. İslam, insanın ancak bilgi sahibi olmakla dünya ve ahiret mutluluğuna erişeceğine işaret eder ve kadın erkek tüm Müslümanlara ilim öğrenmeyi zorunlu tutar. İlim, insanların maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamasını kolaylaştırır, kâinatın sırlarını ortaya çıkarır, imanı güçlendirilerek kişiyi Allah’a yaklaştırır.
AYET
“…Kulları içinden ancak âlimler, Allah’tan (gereğince) korkar. Şüphesiz Allah, daima üstündür, çok bağışlayandır.” (Fâtır suresi, 28)
İslam dini; bilgisizce taklide karşıdır. İslam, akıl ve bilgi dinidir. Bilimi teşvik eder. Okumayı ve öğrenmeyi öğütler. İnsanın özgürleşmesine katkıda bulunur. İnsanların barış, huzur ve kardeşlik içinde yaşamalarını ister. İnsanın hem aklına hem kalbine hitap eder. Araştırmayı tavsiye eder. İnsanın iç dünyasını, duygu dünyasını zenginleştirir. Düşünmeyi ve düşündüğünü ifade etmeyi teşvik eder. Delil ve belgelere dayanarak konuşmayı ve doğruyu yanlıştan ayırmayı ister. İslam, aklın kullanılmasını ister. İnsanın niçin yaratıldığını ve neyi niçin yaptığını bilmesini ister.
3. İslam Medeniyetinde Eğitim Kurumları
Medine’de hicretten hemen sonra yaptırılan Mescid—i Nebi’nin bitişiğinde eğitim ve ilim amaçlı “suffe” adı verilen odalar inşa edildi. Buralar İslam’ın ilk eğitim kurumu olmuştur. İlerleyen zamanlarda camilerde kurulan ders halkalarında İslami ilimler okutulmuştur. Yüksek öğrenim alanında ilk eğitim kurumu ise Abbasi Halifesi Memun tarafından Bağdat’ta Beytü’I-Hikme (Bilgelik Evi) adıyla kurulan ve içinde kütüphane, rasathane vb. yapıları barındıran bir bilim merkeziydi. İlk büyük medrese ise Alparslan’ın emriyle veziri Nizamü’l-Mülk tarafından Bağdat’ta kurulan Nizamiye Medresesi’dir.
Endülüs Emevi Devleti’nde kurulan Kurtuba Medresesi’nden sadece Müslümanlar değil, Hristiyanlar da faydalanıyordu. Osmanlılarda ilk medrese Bursa’da Orhan Gazi tarafından kurulmuştur. Fatih Sultan Mehmet zamanında İstanbul’da kurulan Enderun Mektebi, Sahn-ı Seman ile Kanuni Sultan Süleyman döneminde kurulan Süleymaniye Medreseleri ise ileri düzeyde eğitim verilen kurumlardı.