Deyimler, Deyimlerin Biçim Özellikleri Tyt Edebiyat
DEYİMLER
En az iki sözcüğün gerçek anlamlarını yitirerek yeni ve soyut bir kavramı karşılamasıyla oluşan söz öbekleridir.
Deyimlerde benzetmeler, deyim aktarması, ad aktarması gibi anlam olayları sıkça yer alır.
Deyimlerin ilk söyleyeni bilinmediği için anonim özellikler taşır.
Deyimlerin Biçim Özellikleri
Deyimler de atasözleri gibi kalıplaşmış sözlerdir. Deyimlerin sözcükleri degiştirilip yerlerine -aynı anlamda olsa da- başka sözcükler getirilemez, deyimlerin söz dizimi bozulamaz. “Tanrı misafiri” yerine “Allah misafiri”, “Ayıkla pirincin taşını” yerine “Pirincin taşını ayıkla” denemez.
Deyimler, kısa ve özlü sözlerdir.
Deyimler, en az iki sözcükten oluşur.
Bazı deyimler, söz öbeği biçiminde oluşur: kaşla göz arasında, kellesi koltuğunda, eli kulağında, eli böğründe, ağır başlı, anasının gözü, gel zaman git zaman…
Bazı deyimler, cümle biçiminde oluşur: Dostlar alışverişte g sun, atı alan Üsküdar’ı geçti, delik büyük yama küçük, incir çekirdeğini doldurmaz, Halep ordaysa arşın burada, yel üfürdü sel götürdü, ununu elemiş eleğini asmış…
Bir mastarla sona eren deyimler, çekime girecekleri için ve cümle kuracakları için bu grupta yer alır. Göz atmak, el üstünde tutmak, kulak vermek, burun kıvırmak, ağzına bir parmak bal çalmak, baltayı taşa vurmak…
Bazı deyimler, tamlama biçiminde oluşur.
Sıfat Tamlaması: ağır başlı, geri kafalı, sivri akıllı, çetin ceviz, eski toprak…
İsim Tamlaması: parmak hesabı, eşek şakası, kıl payı, ayağının tozuyla, anasının gözü, günün birinde, kaçın kurası, ayak bağı…
İçinde Tamlama Olan Deyimler: bir ayağı çukurda olmak, kötü gözle bakmak, çürük tahtaya basmak, baş tacı etmek, kabak çiçeği gibi açılmak…
Kafiyeli (uyaklı) deyimler de vardır: Azıcık aşım kaygısız başım, Akdeniz’e kaptan Mısır’a sultan, havada bulut sen onu unut…
Deyimlerin Kavram ve Anlam Özellikleri
Deyimin amacı bir durumu, kavramı ya çekici ve hoş bir biçimde ya da özel bir kalıp içinde belirtmektir.
Atasözlerinin amacı ise öğüt ve ders vermek, yol göstermektir.
Bazı deyimler, mecaz anlam taşır: Saçını süpürge etmek, ağzı kulaklarına varmak, pireyi deve yapmak, kılı kırk yarmak, öküz altında buzağı aramak, balık kavağa çıkınca, abayı yakmak, pabucu dama atılmak, çantada keklik, ince
eleyip sık dokumak, attan inip eşeğe binmek, yüreği ağzına gelmek, kabak tadı vermek…
Bazı deyimler, gerçek anlam taşır: yükte hafif pahada ağır, dosta düşmana karşı, hem suçlu hem güçlü, ağzına layık, âdet yerini bulsun, iyi gün dostu, özrü kabahatinden büyük…
Kimi deyimler benzetme biçiminde oluşmuştur. Tereyağından kıl çeker gibi, kabak çiçeği gibi açılmak, süt dökmüş kedi gibi, arpacı kumrusu gibi düşünmek sebilhane bardağı gibi dizilmek…
Kimi deyimler bir öyküye ya da olaya dayalı olarak kalıplaşmıştır: Buyurun cenaze namazına, baklayı ağzından çıkarmak, püf noktası, ye kürküm ye, Halep ordaysa arşın burada…
Bazı deyimler, töreleri, inanışları, duaları, bedduaları belirtir: Beşik kertmesi, ağzından yel alsın, Allah kolaylık versin, Allah razı olsun, başını yesin, dili ensesinden çekilsin…
Bazı deyimler, anlam bakımından birbiriyle yakın anlam taşır.
Kılı kırk yarmak — ince eleyip sık dokumak
Karnı zil çalmak — içi bayılmak
Etekleri tutuşmak — eli ayağı dolaşmak
Gözünü kırpmamak — gözüne uyku girmemek
Deyimler, bir kavramı belirtmek için bulunmuş özel bir anlatım kalıbıdır, genel kural niteliği taşımaz. Deyimleri atasözünden ayıran en önemli özellik budur.
BAZI DEYİMLERİMİZLE İLGİLİ BİLGİLER
Aşık atmak: “Aşık”, ayak kemiğinin iki yanındaki ufak kemiklerdir. Aşık kemiği ile oyunlar oynanmıştır. Aşık atmak deyimi yarışmak, rekabete girmek anlamlarında kullanılır.
Can havliyle: Canını kurtarmak düşüncesiyle yapılan güçlü tepki anlamına gelir. “Havl”, “hevl” Arapçada “korku” anlamına gelen bir sözcüktür.
Cümbür cemaat: Hep birlikte, toplu olarak anlamına gelir. “Cümbür”, Arapçada “halk”, “topluluk” anlamına gelen “cumhur” sözcüğünün bozulmuş şeklidir.
Deveyi havutuyla götürmek: Herkesin gözü önünde büyük hırsızlık yapmak anlamına gelir. “Havut”, deve semeri anlamındadır.
Dobra dobra söylemek: Hiçbir şeyden çekinmeden düşüncelerini açıkça söylemektir. Dobra, Rusça “iyi , güzel” anlamına gelir.
Gemi azıya almak: “Azgınlaşıp söz dinlemez duruma gelmek” anlamına gelir. Deyimdeki gemi, deniz aracı anlamında değildir. “Gem” atları harekete geçirmek veya durdurmak için ağızlarına takılan demir halkadır. Gem, atın kontrol edilmesini sağlar. Eğer at gem’i, azı dişlerine sıkıştırırsa artık o “gem”i çekip atı kontrol etmek mümkün olmayacaktır. Söz dinlemeyen kişiler için de aynı deyim kullanılır.
Hem kel hem fodul: Hem yeteneksiz hem de üstünlük taslayan kişiler için kullanılan bir deyimdir. “Fodul” Arapçada üstünlük taşıyan kişiler için kullanılan bir sözcüktür.
Kan revan içinde kalmak: Her yanı kana bulanmak durumda olmak anlamına gelir. “Revan” Farsça akan anlamında bir sözcüktür.
Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu: “Bu iş şimdi tehlikesiz, önemsiz gibi geliyoır, ama daha sonra kim bilir neler çıkar” anlamında bir deyimdir. Osmanlı padişahı Fatih’in damadı olan ve Osmanlıya sık sık başkaldıran İkinci Karamanoğlu Mehmet Bey, Fatih’e mağlup olduktan sonra bir daha isyan etmeyeceğine dair elini göğsüne koyarak “Bu can, bu tende (bedende) olduğu müddetçe sana isyan etmeyeceğim.” diyerek söz verir. Çadırdan çıktıktan sonra göğsünde sakladığı bir güvercini salıverir ve “Bu can bu tenden çıkmıştır. Verilen sözün hükmü kalkmıştır.” der ve yeniden isyan eder. “Karamanın koyunu (göğsü) sonra çıkar oyunu” deyimindeki koyunun anlamı bu söz oyununda gizlidir.
Kumpas kurmak: ”Bir kişiyi tuzağa düşürmek için düzen hazırlamak” anlamında bir deyimdir. Fransızca bir sözcük olan “kumpas”, elle dizgi yapılan basım evlerinde dizgicilerin harfleri yerleştirdikleri demir yuvalara verilen addır.
Lök diye oturmak: Bütün ağırlığıyla ve geniş bir yer kaplayacak şekilde oturmak anlamına gelir. “Lök” Arapçada yedi yaşını geçmiş erkek develere verilen addır.
Ramak kalmak: Bir şeye az kalmak anlamına gelir. “Ramak” Arapçada pek az anlamına gelir.
Şom ağızlı: Her olayı kötüye yoran, hep kötü şeyler olacağını söyleyen kişiler için kullanılan bir deyimdir. “Şom”, uğursuz anlamına gelir.
Zırnık koklatmamak: En küçük, en basit bir şey dahi vermemek anlamına gelir. “Zırnık”, Farsça ”zirnih” sözcüğünden değişmiş bir sözcüktür. Arsenik denen zehirli bir maddedir.
Zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü: Mevsimine veya modaya uygun olmayan giysiler giyen kişiler için kullanılır. “Zürefta”, uzun boyu ile tanınan hayvan ‘zürafa’ değil, “zarif” sözcüğünün çoğul biçimi olan Arapça bir kelimedir. “centilmen, kibar erkek” anlamına gelir.