Dünden Bugüne Demokrasi
Bu Konu ile demokrasinin ortaya çıkışını, gelişim evrelerini ve günümüzde ifade ettiği anlamları açıklayacağız.
Demokrasi ortaya çıkıp birçok aşamadan geçerek gelişimini sürdürmüştür.
Not: Demokrasi, Yunanca Demos (Halk) Kratos (yöneten güç) kavramlarından meydana gelmiştir.
Demokrasi ilk olarak Eski (Antik) Yunan‘da halkın yönetimde doğrudan egemen olduğu bir sistem olarak ortaya çıkmıştır. Şehir meclislerinde halkın oy kullanma hakkı ve fikirlerini hür bir şekilde dile getirme imkânı vardı. Fakat kadınlar, köleler ve şehir devletinde doğmayanlar bu hakka sahip değildi. Bu yüzden demokrasinin temel niteliklerinden olan Eşitlik ilkesi yoktu. Böylece Eski Yunan’da katılımcı demokrasi anlayışı görülmüyordu.
Roma İmparatorluğu tek kisinin hâkim olduğu monarşi sistemi ile yönetiliyordu. Daha sonra Roma’da Senatonun kurulmasıyla birlikte devleti yöneten imparatorun yetkileri Senato tarafından kısıtlandı.
Bilgi: Ülkemizde 1961-1980 yılları arasında çift meclisli bir yapı olup Cumhuriyet Senatosu vardı. Dünyada ise Amerika Birleşik Devleti başta olmak üzere birçok ülkede Senatolar yasama organın bir parçası olarak halen görev yapmaktadır.
Eski Roma’da herkes yurttaşlık hakkına sahip olmayıp Senato üyeleri toplumun belli başlı kesimlerinden oluşturuyordu.
Bilgi: Senatolar genellikle iki meclisin olduğu ülkelerde görülüp yasama kuvvetinin parçası olan bir kurumdur. Senato üyelerine Senatör denir.
212 yılında Roma’da herkes yurttaş kabul edildi. Böylece yurttaşlık bakımından Demokrasinin eşitlik ilkesinin önü açılarak yönetimde katılım ilkesi adına önemli bir adım atılmış oldu.
Yurttaş; aynı toprak (devlet) içinde yaşayan, devlete karşı sorumlulukları olan ve devletin sunduğu imkanlardan eşit derecede yararlanan bireylerdir.
1215 yılında İngiltere Kralı John (Yurtsuz John) Magna Carta‘yı imzalayarak sınırsız olan yetkilerinden vazgeçerek kanun üstünlüğünü kabul etti. Böylece hukukun üstünlüğü yani hukuk devleti olma yolunda büyük adımlar atıldı.
İngiltere bu antlaşma ile monarşi sisteminden Parlamenter (MecIis) sisteme geçerek yönetimde halkın iradesinin yolu açıldı.
Avrupa, Haçlı Seferleri ve Coğrafi Keşifleri sonucunda kültürel anlamda ( matbaa, kâğıt vb.) birçok icat ve bilgiyi kendi ülkelerine taşımışlardı. Bu gelişmeler de Rönesans, Reform, Aydınlanma Çağı gibi fikir ve sanat alanında yeniliklerin doğmasını sağladı.
Bu fikirlerle aydınlanan Avrupa’da demokrasi ve onun ilke ve değerlerine ilişkin birçok gelişme yaşandı.
Senedi İttifak ile padişah ayanları tanımış 1215 Magna Carta ile Kral John Asilleri tanımıştır. Bu yönüyle ikisi benzerlik göstermektedir. Fakat hazırlanış bakımından benzer değildi.
1690 John Locke “Yönetim Üzerine İki İnceleme” adlı eseriyle devletin temeli olan bireylerin özgür ve eşit olduklarını dile getirmiştir.
1748 Montesquieu “Kanunların Ruhu” yapıtıyla özgürlük kavramının her şeyi yapabilme olmadığını açıklayarak yasaların izin verdiği sürece insan istediğini özgürce yapabilir anlayışını oluşturmaya çalışmıştır. Yasama, yürütme ve yargının tek elde toplanmasının bir ülkede özgürlüğün ortadan kaldıracağı fikrini de savunmuştur.
1762 J.J. Russo “Toplum Sözleşmesi” adlı eseriyle eşitlik, özgürlük kavramların önemini belirtmiştir. Devleti de yurttaşların eşit ve özgür bir şekilde katılım sağlayarak yönetilebileceği bir kurum olarak tanımlamıştır. Böylece demokratik yönetim anlayışında önemli adımlar atmıştır.
1789 Fransız ihtilali sonucu Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi ile Eşitlik, adalet, insan hakları, laiklik güvenlik vb. birçok demokratik değer ve ilke kabul edilerek sadece Fransa için değil tüm dünya toplumları için demokratikleşme sürecinin resmi temelleri atılmış oldu
Bundan sonraki süreçlerde hem dünyada hem de yaşadığımız topraklarda demokratik olma yolunda adımlar hız kazanmaya başladı.
Dünyada;
Amerika’da 1865’te Abraham Lincoln ile kölelik kaldırıldı. Böylece siyahi insanların özgürlüğü adına büyük adım atıldı.
Martin Luther King, Malcom X, Muhammed Ali gibi insan haklarının savunucuları hayatlarını ve kariyerlerini hiçe sayarak başlattığı direniş sayesinde ABD’de ırk ayrımcılığı (siyah-beyaz) 1964’te son bulmuştur. Bunun sonucunda Obama 2008 yılında ABD’nin İlk siyahi başkanı olarak tarihe geçmiştir.
Bunun dışında İngiltere ve Fransa’da kadınlara oy hakkı tanındı, ikinci Dünya Savaşı sonrası 1948’de İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile günümüz demokrasi anlayışında büyük gelişmeler kaydedildi.
Bilgi: Eski Türkler’de Kurultay’a bazı zamanlarda halkın da katılması ve Türk toplumunda kadının değerli olup sosyal hayat içinde herkesin Eşit olması Türkler’de demokratik unsurların olduğunu gösterir.
Türk Toplumunda,
1808 II. Mahmut ile Ayanlar arasında Senedi İttifak İmzalanarak padişah Ayanların (şehir ve Kasabalarda ileri gelen, söz sahibi kişiler) da varlığını tanımıştır.
Demokratikleşme adına ise;
Tanzimat ve Islahat Fermanı: Osmanlı toplumu içindeki kişilerin eşitliği sağlanmaya çalışılmıştır.
1.Meşrutiyet (1876) İlk Osmanlı Anayasa’sı olan Kanuniesas’nın yürürlüğe girmesi ve ardından II. Meşrutiyet’in
ilan edilmesi ile demokratikleşme yolunda önemli adımlar atıldı.
Atatürk Dönemi’nde: TBMM’nin açılması, Cumhuriyet’in ilanı, çok partili hayata geçiş denemeleri, kadınlara yönelik siyasi haklar vb. gelişmeler ile demokratik olma yolunda gelişmeler yaşandı.
1946 yılında çok partili hayata geçilerek demokrasinin temel niteliklerinden olan partiler ülke yönetiminde yer almaya başlamıştır.
Tüm Bu Uzun ve Zorlu Yolculuğun Ardından:
Demokrasi; halkın belli aralıklarla özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulundurduğu, herkesin eşit sayıldığı yönetim anlayışı olarak karşımıza çıkmıştır.