DADAİZM
Tristian Tzara’nın öncülüğünde Zürih’te, 1916’da bir grup genç tarafından başlatılmıştır.
Akımın oluşmasında Avrupa’yı ve bütün dünyayı sarsan I. Dünya Savaşı etkili olmuştur.
Dadaizm, dengesini yitirmiş bir kuşağın isyanını ve ümitsizliğini ifade eden ve kübizm akımından yola çıkan bir akımdır.
Adını, Romanyalı Tristian Tzara’nın “Larousse” sözlüğünü rastgele açarak bulduğu, çocukların binerek oynadıkları lağaç parçası, tahta at’ anlamına gelen “dada” sözcüğünden alır.
Kuralsızlığı kural edinen bir akımdır.
Hiçbir dini, ahlaki, toplumsal değeri tanımayan ve hepsiyle alay eden bir akımdır.
Bütün geleneklere ve edebi akımlara karşı çıkmışlardır.
Daha çok şiir türünde etkili olmuş bir akımdır.
Şiiri bütünüyle ”serbest” çağrışımlara dayandırmışlardır.
Şiirde biçime önem vermemişler, her türlü biçimin kullanılabileceğini savunmuşlardır.
Şiir dilini, alışılmış şiir dilinden bütünüyle uzaklaştırmışlardır.
Sözcükleri, bilinen anlamlarının dışında kullanmışlardır.
Şiirler, adeta rastgele yan yana getirilmiş sözcüklerden oluşur.
Akıldan ve sanatın bütünlüğü sağlayan ölçülerden uzak durmuşlardır.
Dadaistlere göre, şiir, sözcükleri rastgele bir araya getirmektir.
Temsilcileri
Luis Aragon, Paul Eluard, Tristian Tzara, Francis Picabia
Türk edebiyatında Garipçilerin ve İkinci Yenilerin dadaizmden etkilendiği söylenebilir.