CUMHURİYET’İN İLK DÖNEM ŞİİRİ
Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında Milli Edebiyat’ın uzantısı olarak hece ölçüsü etrafında oluşan edebî bir anlayış hâkimdir.
Beş Hececiler arasında yer alan Faruk Nafiz Çamlıbel, Orhan Seyfi Orhon, Enis Behiç Koryürek, Yusuf Ziya Ortaç, Halit Fahri Ozansoy Cumhuriyet’in ilk yıllarında hece ölçüsüyle yazan sanatçılar arasındadır. Bunların dışında Ömer Bedrettin Uşaklı, Behçet Kemal Çağlar, Halide Nusret Zorlutuna, Şükufe Nihal Başar, Ali Mümtaz Arolat, Kemalettin Kamu, Necmettin Halil Onan, Rıza Tevfik Bölükbaşı hece ölçüsüyle şiirler yazan diğer sanatçılardır.
Cumhuriyet döneminde hece ölçüsüyle yazılan ilk şiir olarak kabul edilen eser, Faruk Nafiz Çamlıbel‘in “Han Duvarları” şiiridir. Faruk Nafiz Çamlıbel, Cumhuriyet döneminin önemli şairlerinden biri olup, hece ölçüsünü başarıyla kullanan isimlerdendir. “Han Duvarları” şiiri, Anadolu’nun gerçekçi bir portresini çizmesi ve hece ölçüsünün kullanımındaki ustalığıyla döneminin önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir.
Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Mehmet Akif Ersoy Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında aruz ölçüsüyle şiirler yazan sanatçılar arasındadır.
Ömer Bedrettin Uşaklı: “Anadolu şairi” olarak ün kazanana sanatçı, “memleketçi şiir” in temsilcilerindendir. Şiirlerinde Anadolu’nun çeşitli manzaralarını ve güzelliklerini anlatmış, sevgi, ölüm, sonsuzluk hasreti, Mehmetçik, Mehmetçiğin ailesi ve sevgilisi, Atatürk, gurbet gibi konuları işlemiştir.
Behçet Kemal Çağlar: Atatürkçülük ideolojisini benimsemiş, şiirlerinde Atatürk sevgisini, millet ve memleket ile ilgili duyguları anlatmıştır. Türk edebiyatında “Atatürk Şairi” olarak ün kazanmıştır. Halk şiirinden yararlanarak yazdığı ve milli duyguları getirdiği şiirleri, yurt güzellemeleri de vardır. Cumhuriyet’in onuncu yılında Faruk Nafiz Çamlıbel ile birlikte yazdığı “Onuncu Yıl Marşı”yla ünlenmiştir.
Halide Nusret Zorlutuna: Şiirlerinde Anadolu’yu yakından gören bir insanın duyarlığı söz konusudur. Şiir sanatına ait kullandığı malzeme daha çok halk edebiyatı kaynaklıdır. 1919’da ünlenmesini sağlayan “Git Bahar”, 1921’de “Ağla Bahar”, 1936’da “Gel Bahar”, 1946’da “Bahar Geldi” adlı şiirlerini yazmıştır.
Ali Mümtaz Arolat: İlk şiirlerini “Seza” mahlasıyla kaleme almış, Millî edebiyat akımına katılarak önce hecenin sonra serbest nazmın güzel örneklerini vermiştir. Hece ölçüsünü ve dizeleri kısalı uzunlu kullanmada Enis Behiç’in başlattığı biçim değişikliğine yenilerini eklemiştir. Şiirlerinde aşk duygusunu ve dış (görünen) âlemi hayal oyunları, semboller ve alegorilerle anlatmıştır. Her şeyi bilinmeyen etrafında izah etmeye çalışmıştır. Bir Gemi Yelken Açtı ve Hayal İkliminden Dönen Diyor ki sanatçının şiirlerinin toplandığı eserlerdir.
Kemalettin Kamu
“Ben gurbette değilim / Gurbet benim içimde” diyen sanatçı, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde “gurbet şairi”
ve “yalnızlık şairi” olarak tanınmıştır.
Vatanın işgaline bizzat şahit olmuş, doğduğu yer -Bayburt- gibi okuduğu şehri de terk etmek zorunda kalmış, yani gurbet duygusunu bizzat yaşamış ve çok iyi yansıtmıştır.
Mütareke ve Millî Mücadele yıllarını konu alan kahramanlık şiirleri de yazmıştır.
Millî Mücadele’nin çeşitli yönlerini epik üslupla destanlaştıran şair Millî Mücadele şairi unvanını da almıştır.
Atatürk, Çankaya, Millî Mücadele’nin kazanılması, Sakarya Savaşı gibi konuları da işlemiştir.
Necmettin Halil Onan:
Şiire aruz ölçüsü ile başlamış, hece ölçüsüyle devam etmiştir.
Millî Edebiyat hareketinin geliştiği sırada yetişen şair, şiirlerinde bireysel duygularla ulusal duyguları birlikte ele almıştır.
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde “Dinle Yolcu” ve “Bir Yolcuya” (Dur Yolcu) adlı şiirleriyle tanınmış, Dur Yolcu şiiri hamaset edebiyatının en güzel örneklerindendir.
Rıza Tevfik Bölükbaşı:
Batı felsefesinin Türkiye’de tanınması için çalışan sanatçı, Darülfünun’da felsefe dersleri vermiştir.
“Feylesof Rıza” olarak tanınmıştır.
Halk şiiri tarzında yazdığı şiirleriyle tanınan şair, heceye dönüşün öncülüğünü yapmış; âşık ve tekke şiirinin kaynaklarından yararlanmıştır.
“Uçun Kuşlar” adlı şiiriyle tanınmıştır.
Ahmet Kutsi Tecer:
“Orda Bir Köy Var Uzakta”, “Halay”, “Nerdesin” şiirleriyle tanınan sanatçı halk edebiyatı anlayışıyla hareket etmiştir.
Şükufe Nihal Başar:
İlk şiirlerinde aruz ölçüsünü kullanmış, sonra Millî Edebiyat akımının etkisiyle hece ölçüsüyle yazmıştır. Şiirlerinde kadın duygularını, bir kadın üslubuyla ifade etmeye çalışmıştır.
Cumhuriyet’in ilk döneminden hece ölçüsüyle yazılmış bir şiir örneği
Şiirin teması / konusu
Şiirin konusu “sanat” ve “Anadolu”dur. Şair, bu şiirle şiir anlayışını manzum biçimde dile getirmiştir. Şiir, Millî Edebiyat ile başlayan memleket edebiyatının bir bildirisi niteliğindedir. Şair, millî benliği kaybetmiş olanlara karşı Anadolu kaynaklı Türk-İslam kültürünü ve dünya görüşünü öne çıkarmaktadır.
Şiirde iki zıt sanat anlayışı karşılaştırılmaktadır: kozmopolit ve egzotik sanat anlayışı ile yerli ve millî sanat anlayışı.
Şaire göre Türk sanatçısı, şairi ve yazarı asıl yararlanacağı kaynak olarak yabancı kaynakları değil, millî ve yerli kaynakları, Anadolu’yu, almalıdır.
Şiirin Nazım biçimi ve nazım türü
Şiirin nazım birimi dörtlüktür. Şiir, özel bir nazım biçimiyle yazılmamıştır. Dörtlükler, “abab, cdcd…” şeklinde kafiyelenmiştir.
Şiirin Yorumu:
- Şiir, içerdiği düşünce bakımından ideolojik sayılabilecek bir şiirdir. Şiirde “ben” (yerli-millî tip) ve “sen” (Batıcı kozmopolit tip) kişileri karşılaştırılıyor.
- Batıcı kozmopolit tip, Batı dünyasında, kültür ve sanat ortamında gezer, sanatın ve kültürün sadece oralarda olduğunu zanneder. Türk toplumunu da Batı doğrultusunda yönlendirmeye çalışır.
- Yerli-millî tip, Anadolu’nun da zengin bir kültür ve sanat birikimine sahip olduğunu görür. Anadolu insanının da kendi doğal yapısı içinde, kendi ortamında huzurlu bir duygu, düşünce ve yaşama biçimi dünyasına sahip olduğunu, Batı’nın “uygar Batı” ile tatmin etmenin mümkün olmadığını görür.
Şiirde Edebiyat, Sanat ve Fikir Akımlarının/Anlayışlarının Yansımaları:
- Faruk Nafiz Çamlıbel, Millî Edebiyat Akımı’nın ilkelerini benimsemiş bir sanatçıdır. Sanat şiiri de Millî Edebiyat Akımı’nın ve memleketçi edebiyatın bir yansımasıdır.
Dil ve Üslup:
- Şiirde sade ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır. Şiirde ağırlıklı olarak tasvire dayalı bir anlatım söz konusudur. Ayrıca çözümlemeye dayalı bir üslup da benimsenmiştir.
- Şiirde konuşma ve sorgulama üslubu da vardır.
Şiirde Söyleyici ile Hitap Edilen Kişi/Varlık Arasındaki İlişki:
- Söyleyici, kendisini “ben” zamiriyle ifade etmiştir. Hitap edilen kişi ise “sen” zamiriyle ifade edilmiştir. “Sen” kişi, “ben” kişisinin tam tersi özelliklere sahiptir.
- Şiirde birbirine zıt iki insan tipi karşılaştırılmıştır. “Sen”, kozmopolit, Batıcı sanat, düşünce ve yaşama biçimini benimseyen biridir; biz ise Türk milletini, millî sanat anlayışını ve Anadolu’yu temsil ederiz.
Şiirdeki İmge ve Edebî Sanatlar:
- “Arkadaş biz bu yolda türküler tuttururken” dizesinde “türkü” sözcüğünün mecazlı anlamı daha ağır basmaktadır. Asıl anlamında “türkü söylemek” yani onun temsilciliğine sanat yapmak anlamı kastedilebilir fakat asıl olarak “belirlenen amaç ve seçilen yol doğrultusunda gitme” anlamı ön plandadır.
- “Bahçe”, “çiçek”, “beyaz kelebek”, “bizim diyarımız”, “binbir bahar”, “düz cadde” ifadeleriyle istiare yapılmıştır.
- “Sen”, Batıcı kozmopolit sanatçıyı, “biz” yerli ve millî değerlere sahip sanatçıyı, “dağda gezen ayaklar” Türk milletini, “kubbe” mimari eserler toplarını, “mozaik” Türk-İslam öncesi Anadolu sanat birikimini, “sülüs yazı” ve “yeşil şerit” Türk-İslam sanatını, “zeybek” Türk folklorunu, “orkestra” Batı müziğini, “köylü” Türk köylü güzellerini temsil eder. Şiirde bu parçalarla bütünü kastederek “mecazmıürsel” yapılmıştır.
- “Izdırap çekenlerin nefesleri” sözünün yakın anlamı “açıktan, hastalıktan, savaşlardan, zulümden dolayı inleyen insanların nefesleridir; uzak anlamı ise “bu durumlarda inleyen dolası ağlatar ve türkülerdir”. Böylece “tevriye” sanatı yapılmıştır.