Cumhuriyet Dönemi Tiyatrosu Özellikleri 11.Sınıf Edebiyat
Cumhuriyet Dönemi Tiyatrosunun Özellikleri
- Cumhuriyet Dönemi’nde Türk tiyatrosu, Millî Edebiyat Dönemi’nde başlayan gelişimini devam ettirmiş, daha güçlü bir yapıya kavuşmuştur.
- İstanbul’dan sonra Ankara’da da Devlet Konservatuvarının açılması, Anadolu’da tiyatronun gelişimini hızlandırmıştır.
- Özellikle Muhsin Ertuğrul’un Şehir Tiyatroları açma girişimleri, Türk tiyatrosunun gelişimine olumlu katkı sağlamıştır.
- Cumhuriyet Dönemi’nde tiyatro, Cumhuriyet’in ilkelerini, halka aktarmada bir araç olarak hızla yaygınlaşmaya başlamıştır.
- Bu dönemde çocuk tiyatrosu çalışmaları yapılmış, kadınlar sahnede daha çok yer almaya başlamış, devlet konservatuvarı açılmıştır.
- Sade, açık bir dille nazım-nesir karışık olarak tiyatrolar yazılmıştır.
- Geleneksel tiyatroyla (Karagöz, orta oyunu vs.) modern tiyatronun özelliklerinin bir arada görüldüğü eserler ortaya konmuştur.
- Bireysel duygu ve düşünceler de sosyal kuramlardaki değişimler de tiyatrolarda sahnelenmiştir.
- Cumhuriyet Dönemi’ndeki ilke ve inkılapların sonucunda akılcı ve bilimin öne çıktığı eserler yazılmıştır.
- Bu dönemde epik tiyatro ve absürt tiyatro türlerinden de yararlanılmıştır.
- Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında oyun yazarları daha çok Türk tarihi ve efsanelerine yönelmiş, milliyetçiliği halka benimseten düşünceler üzerinde durmuşlar, toplumsal sorunları, değer yargılarının bozulmasını ve ağırlıklı olarak da ruhsal çelişkileri vermeye çalışmışlardır.
- Cumhuriyetin ilk yıllarında ulusçuluk yönü ağır basan idealist oyunlar yazılmıştır. 1930’lu yıllarda Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış nedenleri, Anadolu’daki uyanış, mitoloji ve evrensel konular işlenmiştir. 1940’Iı yıllarda aile yapısı, idealizmle paranın gücü arasındaki çatışmalar ele alınmıştır.
- 1950-1970’Ii yıllarda yazar sayısı artmıştır. Buna bağlı olarak konular da çeşitlenmiştir. Kimi yazarlar birey sorunlarından toplumsal sorunlara geçiş yaparken kimi yazarlar toplumsal sorunlardan kişiye inmiş, kimileri de evrensel sorunları ele almıştır. Eğitim ve sorunları ön plana çıkmış, kuşaklar arası, kentli köylü arası eğitim farkından doğan çatışmalar işlenmiştir. Ebeveyn—çocuk, kadın-erkek, ağa-köylü, imam-muhtar-öğretmen ilişkileri işlenmiştir.
- Böylece toplumdaki bozuklukların temelinde bireyin bilinçsizliğinin yattığı, bilinçli olanların da sorumluluktan kaçtığı vurgulanmıştır.
- 1970’ten sonra 12 Mart Olayı, buna bağlı olarak Türk tarihini yeniden gözden geçirme, işçi sorunları, Almanya’ya gidenlerin kültür çatışmaları, Almanya’da yetişmekte olan birinci, ikinci kuşak sorunları işlenmiştir.
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM