Doğal ve beşerî nedenlerle çevrenin zarar görmesi, kirlenmesi ve doğal dengenin bozulmasına çevre sorunları denir. İnsan, yeryüzünde ortaya çıktığı andan itibaren doğal ortamla etkileşim hâlinde olmuş, onu değiştirip dönüştürmeye çalışmıştır. Sanayi Devrimi’yle birlikte insanın doğa üzerindeki dönüştürücü gücünün hızla artması çevre sorunlarının da büyümesine neden olmuştur.
Doğayla insan arasındaki ilişkide, dengeler doğanın aleyhine daha çok bozulmaya başlamıştır. Eğer gerekli önlemler alınmazsa bu durum büyük çevre felaketlerinin yaşanmasına neden olacaktır. Yapılan çalışmalar, dünyadaki çevre sorunlarının yarısının, son 35 yılda meydana geldiğini ortaya koymaktadır.
Küresel ısınma, fosil yakıt kullanımı, sera etkisi ve yanlış arazi kullanımı gibi nedenlerle mevsimler değişmekte, buzullar erimekte, ormanlar yok olmakta, denizler ve hava hızla kirlenmekte, nefes alınamaz duruma gelinmektedir. Bu nedenle çevresel kirliliği önleme ve bununla mücadele etme günümüzün en acil uğraş alanlarından biri hâlini almıştır.
Çevre sorunlarının nedenleri şunlardır: Nükleer kazalar, ozon tabakasının incelmesi, biyoçeşitlilikteki kayıplar, iklim değişikliği, ormanların yok olması; kentsel, tıbbi ve diğer kimyasal atıklar, havadaki toksik maddeler, çeşitli maden ve fabrika kazaları; deniz, göl, akarsu ve yer altı sularının kirliliği, toprak kirliliği, tehdit altındaki türlerin korunamaması; su, karbon, azot ve oksijen gibi madde döngülerindeki bozulmalar, çölleşme, içme suyu temindeki güçlükler, hızlı nüfus artışı, kentleşme hızının kentsel nüfus artışından düşük olması, kontrolsüz göç, meraların aşırı kullanılması, kaçak avlanma, gürültü kirliliği, sürdürülebilir kalkınma; turizm, tarım, maden ve sanayi politikalarının yetersizliği, enerji ihtiyacının giderilmesi ve üretim sırasında ortaya çıkan çeşitli sorunlar, toprak erozyonu, denizlerdeki petrol sızıntıları, toprağın aşırı ve yoğun kullanımı, sulak alanların kurutulması gibi faktörlerdir.