Canlıların Yeryüzüne Dağılışını Etkileyen Paleocoğrafya
Canlıların Yeryüzüne Dağılışını Etkileyen Biyolojik Faktörler
Canlıların Yeryüzüne Dağılışını Etkileyen Fiziki Faktörler
a. İklim
Canlıların yaşamsal fonksiyonlarını devam ettirebilmesi ve büyüyüp gelişmesi için belirli miktarlarda su, sıcaklık ve ışığa ihtiyaçları vardır. Bu nedenle iklim koşulları canlıların yeryüzündeki dağılışında büyük bir etkiye sahiptir. Çünkü bir bölgedeki iklim koşulları o bölgedeki su, sıcaklık ve ışık koşullarını belirleyen temel etmendir.
Bitkiler su ihtiyacını havadaki nemden, topraktaki sudan ve yağıştan karşılar. Sıcaklık ve ışık ihtiyacını da Güneş enerjisinden alırlar. Özellikle su, bitkiler için hayatî bir önem taşır. Bitkilerin bünyelerinde bulunması gereken su miktarı belirli bir oranın altına düştüğünde, bitkiler hayatî fonksiyonlarını kaybederler. Bu nedenle özellikle her mevsim yağış alan yerler başta olmak üzere, sıcaklıkla birlikte yağışların fazla olduğu bölgelerde biyoçeşitlilik daha fazladır. Buna karşılık kurak ve yarı kurak bölgelerde ise bitki ve hayvan çeşitliliği daha azdır.
Notlar: Biyomların içerisinde bitki ve hayvan topluluklarının yaşadığı ortama habitat denir. Habitat yaşam alanı veya o canlının evidir. Habitatların içinde kendine özgü fiziksel şartları olan canlı ve cansız ögelerden oluşan en küçük ekolojik birime niş denir. Ekosistemde en fazla bulunan türe baskın tür denir. Belirli bir bölgede yaşayan aynı türe ait bireyler topluluğuna popülasyon denir.
Her bitkinin su, sıcaklık ve ışık istekleri farklıdır. Sıcaklık ve yağış koşulları bakımından farklı özellik gösteren iklim bölgelerinde farklı türden bitkiler bulunur. Bitkiler, iklim tiplerinin dağılışına bağlı olarak yeryüzünde farklı kuşaklar oluşturur.
Bitkiler, hayvanların besin kaynaklarıdır. Bu nedenle bitkilerin yeryüzündeki dağılışı hayvanların dağılışını doğrudan etkiler. Hayvanların yaşam şartlarına en uygun bitki türlerinin bulunduğu yerlerde barınır. Sıcak ve nemli iklim bölgelerinde zengin bitki örtüsü bulunması nedeniyle hayvan türlerinin sayısı daha fazladır. Örneğin, tropikal iklim koşullarının hâkim olduğu ve zengin bitki türleri ile sık ormanlarla kaplı Orta Amerika’da 150’nin üzerinde memeli hayvan türü bulunur. Kanada gibi sıcaklık değerlerinin daha düşük olduğu bölgede, bitki türlerinin sayısı daha azdır ve 15 memeli hayvan türü bulunur.
Bitki ve hayvan türleri yaşamlarını devam ettirebilmek için bulundukları bölgenin iklim koşullarına uyum sağlamak zorundadır. Buna adaptasyon denir.
Kutup Bölgelerinde Adaptasyona Örnekler
Kutup bölgeleri yeryüzünde sıcaklığın yıl boyunca düşük olduğu alanlardır. Dolayısıyla bu bölgelerde canlıların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için buradaki düşük sıcaklık koşullarına uyum sağlayacak özellikler geliştirmesiyle mümkündür.
Kutup bölgelerinde yaşayan kutup ayıları, penguen, fok balığı gibi türler bu alanlarda yaşamlarını devam ettirmek için derilerinin altında kalın yağ tabakları oluşturmuşlardır. Böylece düşük sıcaklık koşullarından daha az etkilenirler. Ayrıca kutup ayılarının besin kaynaklarının azaldığı kış dönemlerinde kış uykusuna yatmaları adaptasyon özelliklerine örnek gösterilebilir.
Çöl Bölgelerinde Adaptasyona Örnekler
Çöller yıllık yağış miktarının çok düşük olduğu yerlerdir. Sıcaklığın yüksek ve kuraklığın şiddetli olduğu alanlara sıcak çöl, düşük sıcaklığın hüküm sürdüğü alanlara da soğuk çöl adı verilir.
Çöller, canlı çeşitliliğinin az olduğu sahalardır. Bu durumun en önemli sebebi su kaynaklarının azlığıdır. Sıcak çöllerde yağış miktarının çok az olması ve yüksek sıcaklık, şiddetli kuraklığın yaşanmasına neden olur. Bu durum bitki ve hayvanların yaşamlarını kısıtlar. Bu elverişsiz yaşam koşulları altında bitki ve hayvan türlerinin yaşamlarını sürdürebilmesi için bazı özellikler geliştirmeleri ile mümkündür. Bu nedenle çöllerde yaşayan canlılar bu alanlardaki elverişsiz koşullara uyum sağlayacak bazı özellikler barındırırlar.
Çöllerin zorlu kurak şartlarında yaşama olanağı bulan bitkilerde ortama uyum sağlamak için geliştirdikleri başlıca adaptasyon özellikleri şunlardır:
- Bitkilerin birçoğunda yaprak yerine diken vardır.
- Aşırı kuraklıkta yapraklarını küçültür veya dökerek, azaltarak terlemeyi azaltırlar.
- Yapraklar kadifemsi tüyle kaplanır.
- Yapraklar kalınlaşır, sertleşir veya yaprak üzerinde Güneş ışınlarını daha çok yansıtan cilalı bir tabaka oluşur.
- Su kaybını azaltmak için toprağın üstündeki kısımları küçük ve dikenlidir.
- Suya ulaşmak için kök sistemleri dikey yönde gelişmiştir.
- Çöl bitkileri suyu bulduklarında kısa bir sürede filizlenir, meyve verir ve tohumlarını saçarlar.
Kaktüs gibi bazı kurakçıl bitkiler gövde ve yapraklarında su biriktirirler. Boyu 15 metreyi bulan Saguaro kaktüsü gibi bazı bitkilerin gövdeleri, Güneş ışınlarının etkisini azaltmak için ince ve uzundur.
Suyun az olması ve yüksek sıcaklık altında şiddetli buharlaşmanın görülmesi nedeniyle çöldeki hayvanlarda birtakım özellikler gelişmiştir.
Çöl bölgelerinde yaşayan canlılar bu alanlardaki zorlu coğrafya koşullarına uyum sağlamak amacıyla çeşitli özellikler geliştirmişlerdir.
Bu özelliklerin başlıcaları şunlardır:
- Hayvanlar genellikle Güneş ışınlarını daha kolay yansıtması nedeniyle açık renklidir.
- Su ihtiyaçlarını su depolayan kaktüs gibi bitkilerden karşılar.
- Su kaybını azaltmak için gece avlanırlar.
b. Yer Şekilleri
- Yükselti,
- Dağların uzanış doğrultusu,
- Bakı ve eğim,
- Arazinin engebeli veya sade olması,
- Kara ve denizlerin dağılışı
etmenler sıcaklık, nemlilik ve yağış gibi iklim şartlarını etkileyerek birbirinden farklı ortam özelliklerinin oluşmasına neden olur. Kısa mesafelerde farklı iklim koşullarının yaşanmasına neden olan bu durum canlı türlerinin çeşitlenmesine yol açar.
Yükselti arttıkça sıcaklık azalır yine belirli bir yükseltiye kadar nemlilik artar ve sonra azalır. Bu durum yükseldikçe sıcaklık ve nemlilik istekleri farklı olan bitki kuşaklarının oluşmasına ve buna bağlı olarak farklı hayvan türlerinin görülmesine neden olur.
Dağların uzanış doğrultusu, iklimi etkileyen önemli bir faktördür. Dağ kuşakları birbirine yakın yerler arasında önemli iklim farklılıklarına yol açar. Örneğin, kıyıya paralel uzanan Kuzey Anadolu Dağları ile Toros Dağları, kıyı ile iç kesimler arasında önemli iklim farklılıklarının yaşanmasına yol açar. Bu dağların denize bakan yamaçlarında daha gür ormanlar görülürken, iç kesimlere bakan yamaçlarında bitki örtüsü daha seyrektir. Oysa dağların kıyıya dik uzandığı Ege Bölgesi’nde kıyı ile iç kesimler arasındaki bitki türleri çok farklı değildir.
Bakı ve eğim, Güneş’e doğru bakan yamaç bakılı yamaç olarak tanımlanır. Güneş’e bakan yamaçlarda sıcaklık daha yüksek ve buharlaşma daha fazladır. Bu yamaçlarda ışık ve sıcaklık isteği fazla olan bitki türleri daha çok görülür. Buna karşın diğer yamaçlarda daha nemcil bitkiler gelişir.
Yer şekillerinin engebeli olduğu yerlerde yükselti ve bakı koşulları kısa mesafelerde değişiklik göstererek farklı ekolojik ortamlar oluşturur. Bu nedenle bu tür yerlerde bitki ve hayvan çeşitliliği yer şekillerinin sade olduğu yerlere göre daha fazladır.
Kara ve denizlerin dağılışı, iklim koşullarını etkileyerek canlıların dağılışında önemli bir paya sahiptir. Denizler, karalarda yaşayan canlıların yaşam alanlarını sınırlarken, karalar da denizlerde yaşayan canlıların yaşam alanlarını sınırlar. Yeryüzündeki pek çok ada, diğer kıtalarda görülmeyen pek çok canlı türünü barındırır. Kanguruların sadece Avustralya’da, kutup ayılarının sadece Kuzey Kutbu’nda veya penguenlerin sadece Güney Kutbu’nda yaşamaları bu duruma örnek verilebilir.
c. Sular
Yeryüzündeki yaşamın temel kaynağı sudur. Bütün canlıların yaşamlarını devam ettirebilmesi suyun varlığına bağlıdır. Bu nedenle su kaynaklarının yeryüzündeki dağılışı ile canlıların yeryüzündeki dağılışı arasında sıkı bir ilişki vardır.
Canlıların bir kısmı karalarda bir kısmı sularda bazıları ise hem suda hem de karada yaşayabilme özelliğine sahiptir. Su, kendi içinde yaşayan canlılar için bir yaşam alanı oluştururken karada yaşayan canlılar için de hayati bir öneme sahiptir.
Canlıların bünyelerinde bulunan ve terleme yoluyla kaybettikleri suyu tekrar temin edememeleri yaşamsal fonksiyonlarını tehlike altında bırakır. Ayrıca canlıların büyüyüp gelişebilmeleri için ihtiyaç duydukları temel unsurların başında su yer alır.
Su kaynakları açısından zengin olan alanlar ile su kaynaklarının kısıtlı olduğu yerler canlı yaşamı bakımından büyük farklılıklar gösterir. Su kaynakların yetersiz olduğu alanlar hem bitkiler hem de hayvanlar için yaşamaya elverişsiz yerlerdir. Bu nedenle bu alanlarda canlı çeşitliliği oldukça azdır. Bu kaynakları bakımından zengin alanlarda ise bunun tam tersine canlı yaşamı oldukça zengindir.
Su kaynaklarının varlığının yanı sıra suyun bulunma şekli de canlı yaşamı için önemlidir. Örneğin, kutup alanları su kaynakları bakımından oldukça zengindir. Ancak bu alanlarda suyun donmuş hâlde bulunması nedeniyle canlı yaşamına olumlu etki yaratmaz.
d. Toprak
Toprak, tüm canlıların yaşam fonksiyonlarını devam ettirmeleri için gerekli olan minerallerin kaynağıdır. Bitkiler ihtiyaç duydukları mineralleri köklerinden, hayvanlar da bitkilerden ve sudan alırlar. Bu nedenle toprak, canlıların dağılışını belirleyen önemli bir faktördür.
Toprakların mineral yapısı, kalınlığı, nemi ve sıcaklığı ile toprakta yaşayan canlı organizmalar, başta bitkiler olmak üzere canlıların yaşam alanlarının seçiminde belirleyici olurlar.
Bazı bitkilerin toprak seçiciliği daha fazladır ve kendilerine en uygun toprakların bulunduğu yerlerde yaşam alanı bulurlar.
Örneğin, tuzlu topraklara uyum sağlamış bitkiler diğer topraklarda yaşayamazken bazı bitkiler tuzlu topraklarda yaşayamazlar. Bazı bitkiler gevşek kumlu veya alüvyal topraklarda daha verimli yetişirken, killi topraklarda yetişemez. Kalkerli topraklarda yetişebilen bitkiler, silisli topraklarda daha az yetişir. Salyangoz gibi bazı canlılar daha çok kireçli topraklarda yaşarken, volkanik topraklarda yaygın olarak yaşayamazlar.