Canlıların Yapısında Bulunan Temel Bileşikler 9. Sınıf Biyoloji

  • Elementler belirli bir organizasyon ve düzen içinde birleşip canlıları oluşturur.
  • Canlılarda, elementlerden sonra moleküler düzeyde bileşikler görev alır.
  • Bileşik; belirli oranlarda bir araya gelen elementleri içeren maddedir.
  • Hücrenin moleküler yapısını oluşturan bileşikler “İnorganik” ve “Organik” olmak üzere ikiye ayrılır.

İnorganik Bileşikler

  • Canlıların, kendi vücudunda sentezlenmeyip doğadan hazır alınan bileşiklere “İnorganik Bileşikler” denir.
  • Genellikle karbon atomu içermezler.
  • Düzenleyicidirler.
  • Yıpranan dokuların onarılmasında görev alırlar.
  • Küçük yapıya sahip olduklarından sindirilmeden hücre zarından geçebilirler.
  • Enerji vermezler.

Su ve Yaşam

  • Dünyanın 3/4 ü, hücrelerin yaklaşık olarak %70-90’ı sudan oluşur.
  • Canlılarda bulunan su miktarı, canlı türüne göre değişebilir. Hatta aynı canlının farklı dokularında bile su oranı değişebilir.
  • Canlının yaşı ve metabolik etkinliği su miktarı ile ilişkilidir. Embriyonik dönemden başlayıp, yaş ilerledikçe vücuttaki su oranı azalır.

  • Su; iki hidrojen (H) ve bir oksijen (O) atomundan oluşmuştur.
  • Nötr bir moleküldür.
  • Suyun (+) yüklü hidrojen atomları ile (-) yüklü oksijen atomları arasında bir çekim kuvveti vardır.

Su molekülünün özellikleri;

a) Kohezyon — Adhezyon Kuvveti

  • > Su moleküllerini birbirine bağlayan çok sayıda hidrojen bağı bulunmaktadır.
  • > Çok sayıda hidrojen bağı, birlikte su moleküllerini bir arada tutarlar. Bu duruma “kohezyon” denir.
  • > Bu kuvvet suya kararlı bir yapı kazandırır.
  • > Suyun farklı bir moleküle tutunmasına “adhezyon” denir.
  • > Adhezyon ile su ve suda çözünmüş maddeler odun borularının duvarına tutunarak yaprağa taşınırlar.

Örnek 1:

Bazı böceklerin su üzerinde yürüyebilmesi suyun hangi özelliği ile olur?

A) Donma özelliği
B) Yüzey gerilimi
C) Özgül ısının yüksek olması
D) Çözücü özelliği
E) Buharlaşması

Çözüm:
Bazı böcekler suyun yüzey gerilim özelliği sayesinde su üzerinde yürüyebilirler.

Cevap: B


Örnek 2: “Bitkilerde su ve suda çözünmüş maddeler odun borularının duvarına tutunarak yaprağa taşınır.”

Yukarıda verilen bilgi suyun hangi özelliği kullanılarak gerçekleşir?

A) Kohezyon kuvveti
B) Çözücü özelliği
C) Kaldırma kuvveti
D) Adhezyon kuvveti
E) Yüzey gerilimi

Çözüm:
Bitkilerde su ve suda çözünmüş maddeler odun borularının duvarına adhezyon kuvveti ile tutunarak taşınır.

Cevap: D

b. Yüzey Gerilimi

  • Suyun yüzeyinde oluşan kuvvete “yüzey gerilimi” denir.
  • Bazı böcekler (su hemipteri) suyun yüzey gerilim özelliğini kullanarak su üzerinde yürüyebilirler.

c. Çözücü Özelliği

  • Çözücü özelliği sayesinde içerisinde iyonlar bulundurur.
  • Bir çok reaksiyonda çözücü olarak görev alır.
  • Kanda madde taşınması, bitkilerin kökleri ile topraktan molekül almaları, metabolik atıkların seyreltilmesi ve atılması gibi bir çok olay bu özelliği ile gerçekleştirilir.

d) Özgül Isısının Yüksek Olması

> Su sıcak havada ısıyı depolar ve bu ısıyı daha soğuk havaya verir.

> Su bu özelliği ile hava sıcaklıklarını kararlı hale getirir. İnsan vücudunun sıcaklığının da belirli sınırlar içinde sabit kalmasını sağlar.

e) Buharlaşması

  • Suyun sıvı halden gaz haline geçmesidir.
  • Su buharlaşmak için ısıyı soğurur.
  • Bu özelliği nedeniyle terleme sayesinde vücuttan su ile birlikte bir miktar ısıda uzaklaştırılarak, vücut Isısının yükselmesi engellenir.

f. Donma özelliği

  • Soğuk havalarda su kütlelerinin yüzeyleri donar.
  • Buzun yoğunluğu suya göre az olduğundan buz dibe batmaz ve suyun üzerinde kalır.
  • Su üzerindeki buz kütleleri alttaki suyu yalıtarak onun donmasını önler.

Örnek 1 : Suyun çözücü özelliği kullanılarak;

I. Kanda madde taşınması
II. Terleme ile vücuttan su atılması
III. Amonyağın üreye dönüştürülmesi

hangileri gerçekleşir?

A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) I ve II
D) II ve III
E) I, II ve III

Çözüm:
Terleme ile vücuttan su atılması suyun buharlaşma özelliği sayesinde, kanda madde taşınması ve zararlı atıkların seyreltilmesi suyun çözücü özelliği ile gerçekleşir.

Cevap: C


Örnek 2 :Bazı omurgasızlar soğuk havalarda suyun altında yaşayabilirler.

Bu canlıların soğuk havalarda suyun altında yaşayabilmeleri suyun;

I. Özgül ısısının yüksek olması,
II. Donması,
III. Çözücü özelliğinin olması

özelliklerinden hangilerine bağlıdır?

A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) Yalnız III
D) I ve II
E) II ve III

Çözüm:
Canlıların soğuk havalarda suyun altında yaşayabilmeleri suyun donma özelliği sayesinde gerçekleşir.

Cevap: B

Asitler

Çözeltinin hidrojen iyonu (H+) derişimini arttıran bileşiklere “asit” denir.

Asitler mavi turnusol kağıdını kırmızıya çevirir.

Laktik asit organik, HCI inorganik asitlere örnektir.

pH cetvelinde; pH’nın 7’den 0’a doğru düşmesi asitliğin arttığını gösterir.

Çözeltinin asitlik ve bazlık derecesini ölçmek için, pH cetveli kullanılır.
pH cetveli 0 — 14 arasındadır.
pH 7’den 14’e doğru bazik özellik artar.
pH 7’den 0’a doğru asidik özellik artar.
pH <7 olduğunda çözeltiye nötr denir.

Bazlar

> Çözeltinin hidroksil iyonu (OH) derişimini arttıran maddelere “baz” denir.

> Bazlar kırmızı turnusol kağıdını maviye çevirir.

> Sodyum hidroksit (NaOH) inorganik bir bazdır.

NOT: Günlük beslenmemizde asit ağırlıklı yiyecekler alırsak vücudumuzdaki asit oranı artar ve rahatsız oluruz. Böyle bir durumda bol su tüketerek asit oranını azaltabiliriz.

Örnek:

Bitkilerin fotosentez denklemi;

6CO₂ + 6H₂O → C₆H₁₂O₆ + 6O₂

şeklindedir.

Bu olay sonucunda bitki hücrelerinde;

I. pH artar,
II. Asitlik artar,
III. pH cetvelinde değer 0 ile 7 arasında ölçülür

ifadelerinden hangileri doğrudur?

A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) I ve II
D) II ve III
E) I, II ve III

Çözüm:
Karbondioksit kullanılıp glikoz üretildiği için asidik özellik azalır, bazik özellik artar.

Cevap: A

Örnek:

Asit ve bazlar ile ilgili;

I. Asidik maddelerin hepsi inorganik yapılıdır,
II. Bazlar çözeltinin OH⁻ derişimini artırır,
III. Asitler çözeltinin H⁺ derişimini artırır

hangileri doğrudur?

A) Yalnız II
B) Yalnız III
C) I ve II
D) II ve III
E) I, II ve III

Çözüm:
Tüm asidik maddeler inorganik yapılı değildir. Laktik asit organiktir. Bazlar çözeltinin OH⁻ derişimini, asitler çözeltinin H⁺ derişimini artırır.

Cevap: D

Tuzlar

Bazlar ve asitler birleşerek tuzları oluşturur.

HCI (Asit) + NaoH (Baz) + NaCI (Tuz) + H2O

Asitler ve bazlar karşılaştığında asidin H+ iyonu ile bazın OH iyonu birleşerek su açığa çıkar.

Tuzun vücudumuzda birçok görevi vardır.

Örneğin;

> Kalsiyum tuzları; kas kasılmasında, sinir hücrelerinin çalışmasında, bazı tepkimeleri hızlandıran enzimlerin çalışmasında görev alır.

> Magnezyum tuzları; kas ve sinir sisteminin çalışmasında görevlidir.

Sodyum tuzları; kalp ritminin düzenlenmesinde görev alır.

Not: 

Na, Ca ve K tuzlarının değeri normalin altında olur ise kalp rahatsızlığı yaşanabilir.

Tuzu gereğinden az veya fazla tükettiğimizde çeşitli hastalıklar ortaya çıkar.

Mineraller

  • Canlının yapısında az bulunur ancak canlılığın sürdürülmesi için mineraller gereklidir.
  • Canlı vücudunda sentezlenmeyip dışardan hazır alınırlar.
  • Düzenleyicidir ve enerji vermezler.
  • Hücrede organik maddelerin yapısında ya da tuz hâlinde bulunabilirler.
  • Enzimlerin yapısına kofaktör olarak katılırlar.
  • İdrar, dışkı ve ter ile dışarı atılırlar. Bu nedenle vücuda yeterli miktarda alınmalıdırlar.
  • Kanın ozmotik basıncını ayarlamada görev alırlar.
  • Sinirlerde uyartı iletiminde görev alırlar.

> Bazı mineraller ve işlevleri;

Demir(Fe)

Hemoglobinin yapısına katılır. Eksikliğinde, demir eksikliği anemisi, vücutta güçsüzlük ve bağışıklıkta zayıflama görülür.

Kalsiyum (Ca)

Kemik ve diş oluşumu, kanın pıhtılaşması ve sinir — kas İşlevlerinde görevlidir. Eksikliğinde, büyüme geriliği, kemik yoğunluğunda azalma gözlenir.

Magnezyum (Mg)

Kofaktördür. Bitkilerde klorofilin yapısına katılır. Eksikliğinde sinir sistemi bozuklukları görülür.

İyot(i)

Tiroksin hormonunun yapısına katılır. Eksikliğinde tiroid büyümesi görülür.

Örnek: Mineraller ile ilgili;

I. Hücre zarından geçebilir.
II. Enerji verici olarak kullanılır.
III. Enzimlerin yapısına katılır.

ifadelerinden hangileri doğrudur?

A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) Yalnız III
D) I ve III
E) II ve III

Çözüm:
Mineraller hücre zarından doğrudan geçebilir ve enzimlerin yapısına kofaktör olarak katılır. Enerji vermezler.

Cevap: D


Örnek: Doğadaki tüm canlılar aşağıdakilerin hangisini dışarıdan hazır alır?

A) Vitamin
B) Glikoz
C) Mineral
D) Amino asit
E) Yağ asiti

Çözüm:
Ototrof canlılar vitamin, glikoz, amino asit, yağ asidi gibi organik molekülleri kendileri üretir. Ancak ototrof ve heterotrof tüm canlılar mineralleri dışarıdan hazır alır.

Cevap: C

Organik Bileşikler

* Organik bileşikler karbon (C), hidrojen (H) ve oksijen (O) elementlerinden oluşurlar.

* Bazı organik bileşiklerin yapısında azot (N), fosfor (P) ve kükürt (S) elementleri de bulunur.

Not: 

  • Birçok organik molekülün iskeleti, karbon zincirinden oluşur. Ancak karbon içeren her bileşik organik değildir. Örneğin, karbondioksit bir inorganik moleküldür.
  • Bazı organik moleküllerde de oksijen atomu bulunmaz. Bu moleküller karbon ve hidrojen atomlarını içeren hidrokarbonlardır.

* Organik moleküllerin bazıları hücrede enerji kaynağı, bazıları yapı malzemesi, bazıları da metabolizmada düzenleyici olarak görev yaparlar.

* Enerji veren organik moleküller:

  • Karbonhidratlar
  • Yağlar
  • Proteinler

* Yapı malzemesi olarak kullanılan organik moleküller:

  • Karbonhidratlar
  • Yağlar
  • Proteinler

* Düzenleyici olarak kullanılan organik moleküller:

  • Proteinler
  • Hormonlar
  • Enzimler
  • Vitaminler

* Hücre yönetiminden sorumlu organik moleküller:

  • Nükleik asitler

> Eşit miktarda içerdikleri enerji miktarı:

Yağ > Protein > Karbonhidrat

> Hayvan hücrelerinde yapıya katılma oranı:

Protein > Yağ > Karbonhidrat

> Hücrede enerji ihtiyacı için kullanım sırası

Karbonhidrat — Yağ — Protein

Organik moleküllerin en küçük yapı taşına “MONOMER denir.

Monomer bileşiklerin kovalent bağlar ile oluşturdukları büyük moleküllere “POLİMER” denir.

Monomerler dehidrasyon sentezi ile polimer oluşturur.

Polimerler hidroliz ile monomerlere parçalanır.

Karbonhidratlar

> Yapısında karbon (C), hidrojen (H) ve oksijen (O) elementleri bulunur.

> Kapalı formülleri genel olarak (CH2O)n ile gösterilir.

» Karbonhidratların görevleri

> Hücrelerde metabolik olaylar için gereklilikle karbonhidratlardan karşılanır. Birinci derecede enerji kaynağıdırlar.

Not:  Karbonhidratların içerdiği enerji miktarı yağ ve proteinden azdır. Ancak solunumda parçalanması daha kolay olduğu için hücrelerin enerji üretiminde ilk tercihleri karbonhidratlardır.

  • Hücre zarının yapısına katılırlar (glikoprotein ve glikolipit şeklinde).
  • Bitkilerin hücre çeperinin yapısına katılırlar (selüloz).
  • Böceklerin kabuklarının yapısında bulunurlar (kitin).
  • Nükleik asitlerin yapısına katılırlar (deoksiriboz ve riboz).
  • ATP’nin yapısına katılırlar (riboz).
  • Karbonhidratlar yapısal olarak “MONOSAKKARİT” denilen birimlerden (monomer – ünite) meydana gelir.
  • Monomerler yapısındaki karbon sayısına ve C, H, O elementlerinin dizilişlerine göre sınıflandırılırlar.

Monosakkaritler (Tek şekerler)

  • Karbonhidratların monomeridir.
  • Hidroliz edilmezler.
  • Hücre zarından direkt geçebilirler.
  • Karbon sayıları üç ile sekiz arasında değişebilir.
  • Biyolojik açıdan önemli monosakkaritler, yapılarındaki karbon sayılarına göre pentozlar ve heksozlardır.

Pentoz Şekerler

  • Yapılarında 5 karbon (C) atomu bulunur.
  • Doğadaki çeşit pentoz şekeri vardır. Bunlar Riboz ve Deoksiribozdur.
  • RİBOZ— RNA ve ATP’nin yapısına katılır.
  • DEOKSİRİBOZ — DNA’nın yapısına katılır.
  • Deoksiribozun, riboz şekerinden farkı, yapısında bir oksijen atomunun eksik olmasıdır.

Not: Riboz ve deoksiriboz hücrede enerji verici olarak kullanılmazlar.

GLİKOZ

➤ Doğal olarak üzüm ve şekerli meyvelerde bulunur.
➤ Genellikle polisakkaritlerin sindirilmesiyle elde edilir.
➤ ATP üretmek için öncelikle tercih edilir.
➤ Beyin hücrelerinin temel enerji kaynağıdır.
➤ Memelilerin kanında mutlaka bulunmalıdır.
➤ İnsanlarda hayatın devamı için 100 ml kanda yaklaşık olarak 70–110 mg glikoz bulunmalıdır.
➤ Ayıracı benedikt veya fehling çözeltisidir. Bu çözeltilerle kiremit kırmızısı rengini verir.

NOT
➤ Vücuda alınan fruktoz ve galaktoz karaciğerde glikoza dönüşerek kana karışır.


b. Disakkaritler (Çift şekerler)

➤ İki monosakkaritin “glikozit bağı” ile birleşmesi sonucu oluşur.
➤ Glikozit bağı, kovalent bir bağdır.
➤ Birleşme sırasında bir molekül su açığa çıkar (dehidrasyon sentezi).
➤ Kapalı formülleri C₁₂H₂₂O₁₁ şeklindedir.
➤ Disakkaritler hidroliz olmadan hücre zarından geçemez ve doğrudan kana karışamaz.

➤ Maltoz ve sükroz (sakkaroz) bitkiseldir. Yani bitkiler sentezler, insanlar ise hücre dışı sindirim ile sindirebilirler.

➤ Laktoz hayvansaldır. Yani hayvanlar tarafından sentezlenir.

➤ Disakkaritler tatlıdır ve suda çözünürler.

➤ Hayvanlar beslenme ile aldıkları disakkaritleri sindirim sistemlerinde monosakkaritlere ayırır ve vücut tarafından kullanılabilir hale getirirler.

i. Nişasta

➤ Bitki hücrelerinde depo edilirler.
➤ Bitkiler fotosentez ile ürettikleri glikozun bir kısmını metabolik faaliyetlerde kullanırlar, geriye kalanını plastidlerde nişastaya dönüştürerek depolarlar.
➤ İhtiyaç durumunda nişastayı, glikoza hidroliz ederek kullanırlar.
➤ Hayvanlar, beslenme ile aldıkları nişastayı sindirim sisteminde hidroliz ederek (hücre dışı sindirim) glikoza dönüştürür ve glikozu kana geçirirler.
➤ Nişasta ayıracı “lugol” çözeltisidir.
➤ Lugol, iyot içerir. Nişasta, iyot ile birleştiğinde mavi-mor renk oluşur.


ii. Glikojen

➤ Hayvan hücrelerinin depo şekeridir.
➤ Besinlerden gelen glikozun fazlası karaciğer ve kas hücrelerinde glikojen olarak depolanır.
➤ İnsanlarda karaciğerde bulunan glikojen ihtiyaç durumunda glikoza dönüşür ve kana verilerek vücudun glikoz ihtiyacı karşılanır.


⚠ DİKKAT

➤ Kan şekerini düşüren hormon “insülin” hormonudur. Bazı insanlarda kandaki glikoz değeri yükselir ancak pankreasta üretilen insülin etkisini az göstermesiyle kan şekeri yüksek kalır. Bu duruma “insülin direnci” denir.


? NOT

➤ Kas hücrelerinde depolanan glikojen hücrenin kendi faaliyeti için kullanılır. Bu nedenle kan şekeri düştüğünde glikoza dönüşerek kana verilmez.
➤ Bakteri ve mantarlar da glikozun fazlasını glikojen olarak depo ederler.
➤ Birkaç gün aç kalan bir kişinin glikojen depoları hemen tükenir.

iii. Selüloz

➤ Bitkilerde hücre duvarının yapısını oluşturur (Yapısal polisakkarit).
➤ Suda çözünmez.
➤ Omurgalı canlıların sindirim sisteminde selülozu sindirecek enzim üretilmez. Besinlerle alınan selüloz dışkı ile atılır.


? NOT

➤ Diyetlerde sınırsız yeşillik verilmesinin bir nedeni selülozun sindirilmeden atılmasıdır. İkinci nedeni ise selülozda bulunan liflerin bağırsakları aşındırarak mukus üretimini artırmasıdır. Mukus, besinlerin sindirim kanalından kayarak inmesini sağlar ve sindirimi hızlandırır.


? NOT

➤ Otçul memelilerin sindirim sisteminde selülozu sindiren bakteriler bulunur. Bu bakteriler ile otçul memeliler mutualist (birlikte yaşam) yaşarlar. Otçul memeliler selülozdan bu şekilde faydalanırlar.

Karbonhidratlar Soruları ve Çözümleri

Yağlar (Lipitler)

➤ Yağlar karbon (C), hidrojen (H) ve oksijen (O) elementlerinin birleşmesi ile oluşurlar.
➤ Bazı yağlarda azot (N) ve fosfor (P) bulunabilir.
➤ Yağların ortak bir monomer çeşidi yoktur.
➤ Suda çözünmezler. Bundan dolayı hücre zarı gibi birçok yapının temel maddesidir.
➤ Yağlar; alkol, benzen, kloroform, eter ve aseton gibi organik çözücülerde çözünürler.
➤ Biyolojik açıdan önemli olan yağlar, yağ asitleri, trigliseritler, fosfolipitler ve steroidlerdir.


? Yağların Canlılardaki Fonksiyonları

➤ Karbonhidratlara göre yaklaşık iki kat daha fazla enerji sağlarlar bu nedenle yedek besin olarak depolanırlar.

? NOT

➤ İçerdikleri hidrojen atomu fazla olduğu için karbonhidratlardan daha fazla enerji verirler. Ancak solunumda parçalanmaları için de çok fazla oksijen gerekir. Bu yüzden ikinci derece enerji kaynağıdırlar.
➤ Hücrede oksijenli solunum ile parçalandığında fazla miktarda metabolik su açığa çıkar.


? NOT

➤ Göçmen kuşlar, kış uykusuna yatan hayvanlar ve çöl hayvanları yağ depo eder. Bu sayede hem enerji ihtiyaçlarını hem de su ihtiyaçlarını karşılarlar.
➤ Soğuk bölgelerde yaşamaya adapte olmuş hayvanlar, deri altlarında yağ depolayarak ısı kaybını önlerler.


? NOT

➤ Kadınlar erkeklerden daha yağlıdır.
➤ İç organlarımızın etrafını sararak, organları mekanik etkilerden ve darbelerden korurlar.
➤ Düzenleyici olarak görev alırlar (Steroidler, hormon ve bazı vitaminlerin yapısına katılır).


Yağ Çeşitleri

a. Nötral Yağlar (Trigliseritler)

➤ Hayvanların depo ettiği ve doğada en çok bulunan yağ çeşididir.
➤ 3 molekül yağ asiti ile bir molekül gliserolün “ester bağı” ile birleşmesi sonucu oluşur.
3 yağ asidi + 1 Gliserol → Nötral yağ + 3 H₂O


Trigliseritler, yağ asitlerinin özelliklerine göre doymuş ve doymamış olmak üzere ikiye ayrılır:

i. Doymuş Yağlar

➤ Doymuş yağ asidi içerirler.
➤ Oda sıcaklığında katıdır.
➤ Hayvansal yağlardır.
➤ Genellikle katı halde bulunur.
➤ İç yağı, kuyruk yağı, tereyağı bu gruba girer.

ii. Doymamış Yağlar

➤ Doymamış yağ asidi içerirler.
➤ Oda sıcaklığında sıvıdır.
➤ Bitkisel yağlardır.
➤ Fındık yağı, mısır yağı bu gruba girer.

b. Yağ Asitleri

➤ Genellikle 16 – 18 karbon atomu içerirler.
➤ Karbon atomlarından oluşan iskeletin sonunda bir karboksil (COOH) grubu bulunur.

? NOT
➤ Karboksil grubu asit özellik kazandırır.

➤ Yağ asitleri uzunlukları ve karbon atomları arasındaki bağ sayısına göre iki gruba ayrılırlar.


i. Doymuş Yağ Asidi

➤ Karbon atomları arasında tek bağ vardır.
➤ Karbon atomları hidrojen ile doyurulmuştur.
Düz zincir halindedir.
Palmitik asit ve stearik asit doymuş yağ asitleridir.


ii. Doymamış Yağ Asidi

➤ Karbon atomları arasında çift bağ vardır.
➤ Karbon atomları hidrojen ile doyurulmamıştır.
Dallanmış bir yapıya sahiptir.
Oleik asit doymamış yağ asididir.


? NOT
➤ Bitkisel yağların karbon atomları arasındaki bağlardan biri koparılır, yerine hidrojen bağlanır ise margarin elde edilir.
➤ Yağlar sudan III ayıracı ile pembe renk oluştururlar.


⚠ UYARI
➤ Vücutta sentezlenemeyip, dışardan alınması zorunlu olan yağ asitlerine “temel (esansiyel) yağ asitleri” denir.
Omega 3 ve omega 6 temel yağ asitlerindendir. Bu yağları bulunduran bazı besinler ceviz ve balıktır.


? NOT
➤ Hayvansal yağlar fazla tüketildiğinde kalp ve damar hastalıkları ortaya çıkabilir.


c. Fosfolipitler

➤ Hücre zarının yapısını oluşturan temel bileşenlerdir.
➤ Zarın yapısında çift katlı olarak bulunurlar.
Gliserole, iki yağ asiti ile negatif yüklü fosfat (PO₄⁻) ve azot içeren bir baz bağlanarak fosfolipit oluşur.

➤ Bir fosfolipit; baş kısmı “suyu seven (hidrofilik)”, kuyruk kısmı “suyu sevmeyen (hidrofobik)” olmak üzere iki kısımdan oluşur.

➤ Fosfolipitler suya bırakıldığında farklı yapılar oluştururlar (Misel ve hücre zarındaki tabakalar gibi).

? NOT
➤ İki sıra fosfolipitlerin yağ asiti kısmı (kuyruk) sırt sırta gelerek dizilir ve suyu geçirmeyen bir tabaka oluşur. Bu şekilde, hücrelerde iç ortam birbirinden ayrılır, iç ve dış ortamın özüllüğü sağlanır.

d. Steroidler

➤ Yapısında dört karbon halkası ve bu halkalara bağlı olan yan gruplar bulunur.
Metabolik faaliyetlerde görev alırlar.
D vitamini, kolesterol, erkek ve dişi eşey hormonları, safra tuzları ve böbrek üstü bezinin korteks hormonları (aldosteron – kortizol) önemli steroidlerdendir.
Kolesterol, hayvan hücrelerinin hücre zarında bulunur. Hücre zarının geçirgenliğini ve dayanıklılığını artırır. Ayrıca sinirlerde yalıtıcı olarak görev alır.


⚠ UYARI

Kalp ve damar hastalıklarının en önemli nedeni kolesteroldür.
Beyin, tavuk derisi gibi hayvansal yağlarda fazla bulunan kolesterol çok fazla tüketilmemelidir.


? NOT

Trans yağlar, sıvı yağlara hidrojen eklenerek katı hale getirilmesi sonucu oluşur.
Sentetik yapılır.
Trans yağ LDL kolesterol seviyesini artırarak, HDL kolesterol seviyesini azaltır.

Yağlar Soruları ve Çözümleri

Proteinler

➤ Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik moleküllerdir.
➤ Birçok hücrenin kuru ağırlığının %50’den fazlasını protein oluşturur.
➤ Proteinler, karbon (C), hidrojen (H), oksijen (O) ve azot (N) atomlarından oluşur.
➤ Bu atomların yanında kükürt (S) ve fosfor (P) atomları da bulunabilir.
➤ Yapı birimleri (monomer) amino asitlerdir.
➤ Proteinler, DNA’daki genetik şifreye göre ribozomlarda sentezlenir.
Çok sayıda amino asitin dehidrasyon sentezi ile birleşmesi sonucu protein oluşur.

Amino Asitin Yapısı:

➤ Bir amino asitin yapısında amino grubu (NH₂), karboksil grubu (COOH) ve radikal grup (R) bulunur.

➤ Radikal grubun farklılığı amino asitlerde çeşitliliğe neden olur.
➤ Doğada 20 çeşit amino asit bulunur. Bu amino asitlerin hepsinin radikal grubu birbirinden farklıdır.

➤ Amino asitler “amfoter” özellik gösterirler. Yani kuvvetli bazlar karşısında asit, kuvvetli asitler karşısında baz gibi davranırlar.

NOT
➤ Amino asitlerin amfoter özelliği sayesinde hücrelerdeki pH sabit tutulur ve homeostasi sağlanır.

➤ Proteinler amino asitlerin “peptit bağları” ile bağlanması sonucu oluşurlar.

  • İki amino asit birleşirse → Dipeptit
  • Üç amino asit birleşirse → Tripeptit
  • Çok sayıda amino asit birleşirse → Polipeptit

NOT
➤ Peptid bağı 1. amino asitin karboksil grubu ile 2. amino asitin amino grubu arasında kurulur. Tüm amino asit çeşitlerinde karboksil ve amino grupları ortak olduğu için amino asitlerin bağlanma şekli protein çeşitliliğinde rol oynamaz.

➤ Doğada bulunan 20 çeşit amino asitin hepsini bitkiler sentezler.
➤ Hayvanlar 12 çeşit amino asiti sentezleyebilir. 8 çeşit amino asiti dışarıdan hazır alırlar.
➤ Dışarıdan alınması gereken bu amino asitlere “temel (esansiyel) amino asitler” denir.

Protein çeşitliliğini sağlayan özellikler:

  • DNA’daki nükleotit çeşitliliği
  • Radikal grup çeşitliliği
  • Amino asit çeşitliliği
  • Amino asit sırası
  • Amino asit sayısı
  • Amino asit dizilişi

➤ Protein çeşitliliği arttıkça, canlı çeşitliliği de artar.
➤ Her canlının protein yapısı kendine özgüdür.
➤ Yakın akrabalar arasında protein benzerliği de fazladır. Bu nedenle doku ve organ naklinde uyum daha fazladır.

NOT
Antijen → Canlının vücuduna giren yabancı proteinler.
Antikor → Bu antijenlere karşı oluşturulan proteinler.
➤ Antijen ile antikor birleşerek çökelme gerçekleşir.
➤ Çökelme oranı ne kadar az ise protein benzerliği ve akrabalık derecesi o kadar fazladır.

Proteinlerin Yapısı:

  • Proteinler primer, sekonder, tersiyer ve kuaterner olmak üzere dört farklı yapıda olabilir.

Primer Yapı

  • Düz polipeptit zincirinden oluşur.
  • Zincirde bulunan amino asitlerden bir tanesinin bile değişmesi, proteinin işlevini yitirdiğini gösterir.

Sekonder Yapı

  • Polipeptit zincirlerinin sarmal olarak kıvrılması ile oluşur.

Tersiyer Yapı

  • Hidrojen bağları ile beraber disülfid köprülerinin (S ~ S) bağlanması ile oluşur.
  • Disülfid köprüleri ile protein kendine özgü şekil kazanır.

Kuaterner Yapı

  • Çok sayıda polipeptidin birleşmesiyle oluşur.

NOT
Denatürasyon – Sıcaklık, tuz derişimi, pH ve basınç gibi nedenler ile protein yapısının bozulmasıdır (Örnek; yumurtanın pişmesi).
➤ Denatürasyon sırasında protein liflerini bir arada tutan bağlar kopar ve çözünme olur.
Renatürasyon – Proteine karşı oluşan etki hafif ise protein eski haline dönebilir. Proteinin eski haline dönmesi renatürasyondur.
➤ Proteinde oluşan etki kuvvetli ise protein eski haline dönmez.

Proteinlerin Canlılardaki Fonksiyonları:

➤ Vücutta en çok yapıya katılan organik moleküllerdir (saç, kıl, tırnak, dişteki mine, sümük protein yapılıdır).
➤ Hücrelerde üçüncü dereceden enerji kaynağı olarak kullanılırlar. En son enerji kaynağı olarak kullanılmalarının nedeni; düzenleyici, yapıcı ve onarıcı özelliklerinin olmasıdır.
➤ Ortalama olarak 4,6 kcal/gram enerji verirler.

NOT

Açlık sırasında proteinlerin solunumda kullanım sırası:

  • Eşeysel proteinler
  • Kas proteinleri
  • Sinir proteinleri

➤ Enzimlerin ve hormonların yapısına katılır.
➤ Bağışıklıkta görev alır (antikorlar protein yapılıdırlar).
➤ Solunum gazlarının taşınmasını sağlar (hemoglobinin globin kısmı proteindir. Hemoglobin oksijen ve karbondioksit taşır).
➤ Kanın pıhtılaşmasında görev alır (fibrinojen ve protrombin).
➤ Kanın ozmotik basıncını dengeler (kan proteinleri).
➤ Kas kasılmasında görevlidir. Kasların yapısında aktin ve miyozin proteinleri bulunur.

NOT

➤ Proteinler insan vücudunda depo edilmez.

Bazı Önemli Proteinler ve Görevleri:

Globülin – Bağışıklıkta görevlidir.
Albümin – Kanın ozmotik basıncını dengeler.
Hemoglobin – Alyuvarlarda bulunarak solunum gazlarını taşır.
Fibrinojen – Karaciğer tarafından üretilen ve kanın pıhtılaşmasını sağlayan proteindir.

Protein eksikliğinde:

➤ Yaralarda geç iyileşme,
➤ Kansızlık,
➤ Zihinsel gelişmede yavaşlama,
➤ Bağışıklık sisteminde zayıflama,
➤ Gelişim ve büyüme bozuklukları,
➤ Ödem oluşumu,
➤ Kas zayıflaması görülür.

Protein Bakımından Zengin Besinler

Hayvansal besinler; et, tavuk, balık, yoğurt, süt, yumurta.
Bitkisel besinler; tahıllar, kuru yemişler, baklagiller.

NOT

➤ Amino asitler oksijenli solunumda parçalandığında veya amino asitlerden “N” içermeyen bir organik molekül üretildiğinde yan ürün olarak amonyak (NH₃) oluşur.
➤ NH₃’ün zehir oranı yüksektir bol su ile dışarı atılır.

  • Balık → Amonyak
  • Kurbağa, memeli → Üre
  • Kuş, sürüngen → Ürik asit

Proteinler Soruları ve Çözümleri

Enzimler

➤ Aktivasyon enerjisini düşürerek reaksiyon hızını artıran biyolojik katalizörlere “Enzim” denir.

Aktivasyon Enerjisi – Kimyasal tepkimenin başlaması için gerekli olan minimum enerji miktarına denir.

Katalizör – Reaksiyonların aktivasyon enerjisini düşüren, reaksiyon sonucu değişmeden çıkan moleküldür.

➤ Enzimler, protein yapılıdır ve yüksek sıcaklıktan etkilenirler.

➤ Ribozomda sentezlenirler.

a) Basit Enzim

➤ Sadece proteinden oluşur. Yardımcı kısım bulunmaz.
Örnek: Pepsin

b) Bileşik Enzim

➤ Protein ve yardımcı kısımdan oluşur.


Apoenzim – Proteinden oluşan kısımdır.

Koenzim – Yardımcı kısım vitamindir.

Kofaktör – Yardımcı kısım mineraldir.

Apoenzim + Yardımcı kısım = Holoenzim

➤ Apoenzim substratı tanır, yardımcı kısım ise reaksiyonu gerçekleştirir.


NOT
➤ Fe⁺⁺, Mg⁺⁺ gibi iyonlar kofaktör olarak görev yaparlar.
➤ B grubu vitaminlerin çoğu koenzimlerin yapısına katılır.


UYARI
➤ Bir apoenzim, kendine özgü bir koenzim ya da kofaktör ile çalışır. Ancak bir koenzim ya da kofaktör birden fazla apoenzim ile çalışabilir. Bundan dolayı, hücrelerdeki apoenzim çeşidi, koenzim ya da kofaktör çeşidinden daha fazladır.


Enzimlerin Özellikleri:

  1. Enzimin etki ettiği madde **“Substrat”**dır.
  2. Enzim ile substrat arasında anahtar – kilit ilişkisi vardır. Yani enzimler substrata özgüdür.

  1. Enzim substrata aktif bölgeden bağlanır. Aktif bölgenin şekli enzimin hangi substrata etki edeceğini belirler.

  2. Enzimler reaksiyonlardan değişmeden çıkarlar. Bu nedenle tekrar tekrar kullanılabilirler.

  3. Enzimlerin birçoğu tersinir (çift yönlü) özelliktedir.

NOT
➤ Sindirim enzimleri tersinir değildir. Reaksiyonları tek yönlü katalizlerler.

  1. Enzimlerin sentezi hücre içinde gerçekleşir. Ancak hücre içinde de dışında da çalışabilirler.

  2. Enzimler hızlı çalışırlar.

NOT

➤ İnsanın optimum sıcaklığı 37 °C’dir. Bu nedenle insan vücudundaki enzimlerin çalışabildiği optimum sıcaklık değeri 37 °C’dir.

➤ Enzimatik tepkimelerin hızı belirli bir sıcaklığa kadar artar çünkü sıcaklık artışından dolayı, substratlar hızlı hareket ederler ve enzimin aktif bölgesi ile daha sık karşılaşırlar. Belirli bir sıcaklıktan sonra ise enzim denatüre olduğu için reaksiyon hızı düşer.

Enzimler Soruları ve Çözümleri

Vitaminler

➤ C, H, O ve N elementlerinden oluşurlar.

➤ Düzenleyicidirler.

➤ Enerji vermezler.

➤ Hücre zarından doğrudan geçerler.

➤ Enzimlerin yardımcı kısmı olan koenzim olarak görev yapar.

NOT

➤ Vitaminlerin çoğu koenzim olarak görev yapar. Bu yüzden vitamin eksikliğinde bazı enzimler görev yapamaz ve vücutta metabolik sorunlar ortaya çıkar.

➤ Bitkiler ihtiyaçları olan vitaminleri sentezler.

➤ Hayvanlar vitaminleri besinler yolu ile dışarıdan hazır alırlar.

a. Yağda Çözünen Vitaminler

A Vitamini

➤ Besinler ile doğrudan alınabildiği gibi provitamin A şeklinde de alınabilir.
➤ Provitamin A şeklinde alındığında karaciğerde A vitaminine dönüştürülür.
➤ Hücre yenilenmesi, bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve güneş ışığından korunmayı sağlar.
➤ Görme olayında etkilidir.
➤ Eksikliğinde; gece körlüğü, büyümede düzensizlik ve tavuk karası gibi rahatsızlıklar ortaya çıkar.
➤ Fazla alındığında; saç dökülmesi, zayıflama ve halsizlik görülebilir.
➤ Bitkisel besinlerden, havuç, kayısı, domates gibi kırmızı, sarı renkli meyve sebzelerde bulunur.
➤ Hayvansal besinlerden, balık yağı, peynir, süt ve tereyağında bulunur.


D Vitamini

➤ Beslenme yolu ile alınan provitamin D’den güneş ışığı yardımı ile deri altı hücrelerinde üretilir.
➤ Fosfat ve kalsiyumun bağırsaklarından emilimini hızlandırır.
➤ Kemik ve dişlerin yapısına katılır.
➤ Kalsiyumun kemikte depolanmasını sağlar.
➤ Sinir ve kas sisteminin gelişmesini sağlar.
➤ Bağışıklık sistemini güçlendirir.
➤ Kanserin ve atardamar hastalıklarının önlenmesi için alınmalıdır.
➤ Büyüme döneminde yeterli miktarda alınmaz ise “raşitizm” (kemiklerde yumuşama), büyüme döneminden sonra yeterli miktarda alınmaz ise “osteomalazi” görülür.
➤ Balık yağında çok fazla miktarda bulunur.
➤ Yumurta sarısında, tereyağında ve sütte az miktarda bulunur.


E Vitamini

➤ A vitamini ile beraber üreme organlarının gelişiminde etkilidir.
➤ Antioksidandır (kansere karşı koruyucudur).
➤ Kaslarda dayanıklılığı sağlar.
➤ Damar sertliğini önler.
➤ Eksikliğinde kısırlık, erken yaşlanma gözlenir.
➤ Tahıldan elde edilen yağlarda, yeşil sebzelerde, et ve sütte bulunur.


K Vitamini

➤ Kanın pıhtılaşmasında görev alır.
➤ Yaraların iyileşmesini sağlar.
➤ Bağırsaklarda yaşayan bakteriler tarafından sentezlenir.
➤ Eksikliğinde bağışıklık sistemi zayıflar, kanın pıhtılaşmasında gecikme gerçekleşir.
➤ Ispanak, lahana, karnabahar, domates, pirinç ve yulaf filizlerinde bulunur.

b. Suda Çözünen Vitaminler

B Grubu Vitaminleri

➤ Dolaşım ve sinir sisteminin normal çalışmasını sağlar.
➤ Karbonhidrat metabolizmasında etkilidir.
➤ Cilt sağlığında rol oynar.
➤ Kan hücrelerinin yapımı ve amino asit metabolizmasında etkilidir (B₉, folik asit).
➤ Protein sentezi, nükleik asit metabolizması, kan hücresi üretimi, zihinsel gelişim üzerinde etkilidir (B₁₂).
➤ Eksikliğinde; kalp yetmezliği, sinir sistemi bozuklukları (Beriberi), deride yara ve iltihaplar (Pellagra), anemi görülebilir.
➤ Bal, kuru fasulye, karaciğer, yumurta, et, süt, baklagillerde bulunur.


C Vitamini

➤ Hemoglobin oluşumunu sağlar.
➤ Alyuvarların olgunlaşmasını sağlar.
➤ Bağışıklık sistemini güçlendirir.
➤ Bağ doku liflerinin yapısındaki kollajen proteinin sentezinden sorumludur.
➤ Eksikliğinde; skorbit görülür. Skorbitle diş eti kanaması, yaraların geç iyileşmesi gibi belirtiler gözlenir.
➤ Taze meyve ve sebzelerde bol miktarda bulunur. Turunçgiller, çilek, yeşil biber C vitaminince zengindir.

Vitaminler Soruları ve Çözümleri

Nükleik Asitler

Nükleik Asitler Soru Çözümleri

ATP (Adenozin Trifosfat)

ATP (Adenozin Trifosfat) Soruları ve Çözümleri

Dengeli Beslenme

Vücudumuzun günlük ihtiyacı olan karbonhidrat, yağ ve proteinden gerekli miktarlarda almak gerekir. Vitamin, mineral, selülozlu yiyecekler ve su dengeli beslenmek için gereklidir. Dengeli ve düzenli beslenilmediğinde vücudumuz düzgün çalışamaz. Çağımızda düzensiz beslenme sonucu oluşan bazı hastalıklar şunlardır:

Obezite – Alınan enerjinin, harcanamaması durumunda vücuttaki yağ oranının artmasıdır.
Diyabet – Kan şekerinin sürekli yüksek olmasıdır. Karbonhidrat, protein ve yağ metabolizması ile ilgilidir.
İnsülin Direnci – Kan şekerini düşüren insülin hormonunun vücutta tam olarak kullanılmamasıdır.
HDL Kolesterol – Yüksek lipoprotein’dir. Halk arasında “iyi kolesterol” olarak bilinir. Vücudumuz için yararlıdır.
LDL Kolesterol – “Kötü kolesterol” demektir. Lipoprotein miktarı düşüktür.

Çözümlü Örnek Test Soruları

Konu: Canlıların Yapısında Bulunan Temel Bileşikler

1. Aşağıdakilerden hangisi organik bileşikler arasında yer alır?
A) Su
B) Mineraller
C) Karbonhidratlar
D) Tuz

Doğru Cevap: C) Karbonhidratlar


2. Enzimlerin yapısına katılan ve hücrede düzenleyici olarak görev yapan temel bileşik grubu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Karbonhidratlar
B) Proteinler
C) Yağlar
D) Vitaminler

Doğru Cevap: B) Proteinler


3. Hücre zarının yapısına katılan ve enerji verici olarak kullanılan bileşik grubu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Proteinler
B) Yağlar
C) Vitaminler
D) Mineraller

Doğru Cevap: B) Yağlar


4. Aşağıdakilerden hangisi inorganik bileşiklerden biridir?
A) Glikojen
B) Yağ
C) Su
D) Nişasta

Doğru Cevap: C) Su


5. Hücrede enerji verici olarak kullanılan besin maddelerinin kullanım sırası aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yağ → Karbonhidrat → Protein
B) Karbonhidrat → Protein → Yağ
C) Karbonhidrat → Yağ → Protein
D) Protein → Yağ → Karbonhidrat

Doğru Cevap: C) Karbonhidrat → Yağ → Protein

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Canlıların Yapısında Bulunan Temel Bileşikler 9.sınıf konu anlatımı biyoloji