Canlıların Yapısında Bulunan Temel Bileşikler 9. Sınıf Biyoloji

  • Elementler belirli bir organizasyon ve düzen içinde birleşip canlıları oluşturur.
  • Canlılarda, elementlerden sonra moleküler düzeyde bileşikler görev alır.
  • Bileşik; belirli oranlarda bir araya gelen elementleri içeren maddedir.
  • Hücrenin moleküler yapısını oluşturan bileşikler “İnorganik” ve “Organik” olmak üzere ikiye ayrılır.

İnorganik Bileşikler

  • Canlıların, kendi vücudunda sentezlenmeyip doğadan hazır alınan bileşiklere “İnorganik Bileşikler” denir.
  • Genellikle karbon atomu içermezler.
  • Düzenleyicidirler.
  • Yıpranan dokuların onarılmasında görev alırlar.
  • Küçük yapıya sahip olduklarından sindirilmeden hücre zarından geçebilirler.
  • Enerji vermezler.

Su ve Yaşam

  • Dünyanın 3/4 ü, hücrelerin yaklaşık olarak %70-90’ı sudan oluşur.
  • Canlılarda bulunan su miktarı, canlı türüne göre değişebilir. Hatta aynı canlının farklı dokularında bile su oranı değişebilir.
  • Canlının yaşı ve metabolik etkinliği su miktarı ile ilişkilidir. Embriyonik dönemden başlayıp, yaş ilerledikçe vücuttaki su oranı azalır.

  • Su; iki hidrojen (H) ve bir oksijen (O) atomundan oluşmuştur.
  • Nötr bir moleküldür.
  • Suyun (+) yüklü hidrojen atomları ile (-) yüklü oksijen atomları arasında bir çekim kuvveti vardır.

Su molekülünün özellikleri;

a) Kohezyon — Adhezyon Kuvveti

  • > Su moleküllerini birbirine bağlayan çok sayıda hidrojen bağı bulunmaktadır.
  • > Çok sayıda hidrojen bağı, birlikte su moleküllerini bir arada tutarlar. Bu duruma “kohezyon” denir.
  • > Bu kuvvet suya kararlı bir yapı kazandırır.
  • > Suyun farklı bir moleküle tutunmasına “adhezyon” denir.
  • > Adhezyon ile su ve suda çözünmüş maddeler odun borularının duvarına tutunarak yaprağa taşınırlar.

b. Yüzey Gerilimi

  • Suyun yüzeyinde oluşan kuvvete “yüzey gerilimi” denir.
  • Bazı böcekler (su hemipteri) suyun yüzey gerilim özelliğini kullanarak su üzerinde yürüyebilirler.

c. Çözücü Özelliği

  • Çözücü özelliği sayesinde içerisinde iyonlar bulundurur.
  • Bir çok reaksiyonda çözücü olarak görev alır.
  • Kanda madde taşınması, bitkilerin kökleri ile topraktan molekül almaları, metabolik atıkların seyreltilmesi ve atılması gibi bir çok olay bu özelliği ile gerçekleştirilir.

d) Özgül Isısının Yüksek Olması

> Su sıcak havada ısıyı depolar ve bu ısıyı daha soğuk havaya verir.

> Su bu özelliği ile hava sıcaklıklarını kararlı hale getirir. İnsan vücudunun sıcaklığının da belirli sınırlar içinde sabit kalmasını sağlar.

e) Buharlaşması

  • Suyun sıvı halden gaz haline geçmesidir.
  • Su buharlaşmak için ısıyı soğurur.
  • Bu özelliği nedeniyle terleme sayesinde vücuttan su ile birlikte bir miktar ısıda uzaklaştırılarak, vücut Isısının yükselmesi engellenir.

f. Donma özelliği

  • Soğuk havalarda su kütlelerinin yüzeyleri donar.
  • Buzun yoğunluğu suya göre az olduğundan buz dibe batmaz ve suyun üzerinde kalır.
  • Su üzerindeki buz kütleleri alttaki suyu yalıtarak onun donmasını önler.

Asitler

Çözeltinin hidrojen iyonu (H+) derişimini arttıran bileşiklere “asit” denir.

Asitler mavi turnusol kağıdını kırmızıya çevirir.

Laktik asit organik, HCI inorganik asitlere örnektir.

pH cetvelinde; pH’nın 7’den 0’a doğru düşmesi asitliğin arttığını gösterir.

Çözeltinin asitlik ve bazlık derecesini ölçmek için, pH cetveli kullanılır.
pH cetveli 0 — 14 arasındadır.
pH 7’den 14’e doğru bazik özellik artar.
pH 7’den 0’a doğru asidik özellik artar.
pH <7 olduğunda çözeltiye nötr denir.

Bazlar

> Çözeltinin hidroksil iyonu (OH) derişimini arttıran maddelere “baz” denir.

> Bazlar kırmızı turnusol kağıdını maviye çevirir.

> Sodyum hidroksit (NaOH) inorganik bir bazdır.

NOT: Günlük beslenmemizde asit ağırlıklı yiyecekler alırsak vücudumuzdaki asit oranı artar ve rahatsız oluruz. Böyle bir durumda bol su tüketerek asit oranını azaltabiliriz.

Tuzlar

Bazlar ve asitler birleşerek tuzları oluşturur.

HCI (Asit) + NaoH (Baz) + NaCI (Tuz) + H2O

Asitler ve bazlar karşılaştığında asidin H+ iyonu ile bazın OH iyonu birleşerek su açığa çıkar.

Tuzun vücudumuzda birçok görevi vardır.

Örneğin;

> Kalsiyum tuzları; kas kasılmasında, sinir hücrelerinin çalışmasında, bazı tepkimeleri hızlandıran enzimlerin çalışmasında görev alır.

> Magnezyum tuzları; kas ve sinir sisteminin çalışmasında görevlidir.

Sodyum tuzları; kalp ritminin düzenlenmesinde görev alır.

Not: 

Na, Ca ve K tuzlarının değeri normalin altında olur ise kalp rahatsızlığı yaşanabilir.

Tuzu gereğinden az veya fazla tükettiğimizde çeşitli hastalıklar ortaya çıkar.

Mineraller

  • Canlının yapısında az bulunur ancak canlılığın sürdürülmesi için mineraller gereklidir.
  • Canlı vücudunda sentezlenmeyip dışardan hazır alınırlar.
  • Düzenleyicidir ve enerji vermezler.
  • Hücrede organik maddelerin yapısında ya da tuz hâlinde bulunabilirler.
  • Enzimlerin yapısına kofaktör olarak katılırlar.
  • İdrar, dışkı ve ter ile dışarı atılırlar. Bu nedenle vücuda yeterli miktarda alınmalıdırlar.
  • Kanın ozmotik basıncını ayarlamada görev alırlar.
  • Sinirlerde uyartı iletiminde görev alırlar.

> Bazı mineraller ve işlevleri;

Demir(Fe)

Hemoglobinin yapısına katılır. Eksikliğinde, demir eksikliği anemisi, vücutta güçsüzlük ve bağışıklıkta zayıflama görülür.

Kalsiyum (Ca)

Kemik ve diş oluşumu, kanın pıhtılaşması ve sinir — kas İşlevlerinde görevlidir. Eksikliğinde, büyüme geriliği, kemik yoğunluğunda azalma gözlenir.

Magnezyum (Mg)

Kofaktördür. Bitkilerde klorofilin yapısına katılır. Eksikliğinde sinir sistemi bozuklukları görülür.

İyot(i)

Tiroksin hormonunun yapısına katılır. Eksikliğinde tiroid büyümesi görülür.

Organik Bileşikler

* Organik bileşikler karbon (C), hidrojen (H) ve oksijen (O) elementlerinden oluşurlar.

* Bazı organik bileşiklerin yapısında azot (N), fosfor (P) ve kükürt (S) elementleri de bulunur.

Not: 

  • Birçok organik molekülün iskeleti, karbon zincirinden oluşur. Ancak karbon içeren her bileşik organik değildir. Örneğin, karbondioksit bir inorganik moleküldür.
  • Bazı organik moleküllerde de oksijen atomu bulunmaz. Bu moleküller karbon ve hidrojen atomlarını içeren hidrokarbonlardır.

* Organik moleküllerin bazıları hücrede enerji kaynağı, bazıları yapı malzemesi, bazıları da metabolizmada düzenleyici olarak görev yaparlar.

* Enerji veren organik moleküller:

  • Karbonhidratlar
  • Yağlar
  • Proteinler

* Yapı malzemesi olarak kullanılan organik moleküller:

  • Karbonhidratlar
  • Yağlar
  • Proteinler

* Düzenleyici olarak kullanılan organik moleküller:

  • Proteinler
  • Hormonlar
  • Enzimler
  • Vitaminler

* Hücre yönetiminden sorumlu organik moleküller:

  • Nükleik asitler

> Eşit miktarda içerdikleri enerji miktarı:

Yağ > Protein > Karbonhidrat

> Hayvan hücrelerinde yapıya katılma oranı:

Protein > Yağ > Karbonhidrat

> Hücrede enerji ihtiyacı için kullanım sırası

Karbonhidrat — Yağ — Protein

Organik moleküllerin en küçük yapı taşına “MONOMER denir.

Monomer bileşiklerin kovalent bağlar ile oluşturdukları büyük moleküllere “POLİMER” denir.

Monomerler dehidrasyon sentezi ile polimer oluşturur.

Polimerler hidroliz ile monomerlere parçalanır.

Karbonhidratlar

> Yapısında karbon (C), hidrojen (H) ve oksijen (O) elementleri bulunur.

> Kapalı formülleri genel olarak (CH2O)n ile gösterilir.

» Karbonhidratların görevleri

> Hücrelerde metabolik olaylar için gereklilikle karbonhidratlardan karşılanır. Birinci derecede enerji kaynağıdırlar.

Not:  Karbonhidratların içerdiği enerji miktarı yağ ve proteinden azdır. Ancak solunumda parçalanması daha kolay olduğu için hücrelerin enerji üretiminde ilk tercihleri karbonhidratlardır.

  • Hücre zarının yapısına katılırlar (glikoprotein ve glikolipit şeklinde).
  • Bitkilerin hücre çeperinin yapısına katılırlar (selüloz).
  • Böceklerin kabuklarının yapısında bulunurlar (kitin).
  • Nükleik asitlerin yapısına katılırlar (deoksiriboz ve riboz).
  • ATP’nin yapısına katılırlar (riboz).
  • Karbonhidratlar yapısal olarak “MONOSAKKARİT” denilen birimlerden (monomer – ünite) meydana gelir.
  • Monomerler yapısındaki karbon sayısına ve C, H, O elementlerinin dizilişlerine göre sınıflandırılırlar.

Monosakkaritler (Tek şekerler)

  • Karbonhidratların monomeridir.
  • Hidroliz edilmezler.
  • Hücre zarından direkt geçebilirler.
  • Karbon sayıları üç ile sekiz arasında değişebilir.
  • Biyolojik açıdan önemli monosakkaritler, yapılarındaki karbon sayılarına göre pentozlar ve heksozlardır.

Pentoz Şekerler

  • Yapılarında 5 karbon (C) atomu bulunur.
  • Doğadaki çeşit pentoz şekeri vardır. Bunlar Riboz ve Deoksiribozdur.
  • RİBOZ— RNA ve ATP’nin yapısına katılır.
  • DEOKSİRİBOZ — DNA’nın yapısına katılır.
  • Deoksiribozun, riboz şekerinden farkı, yapısında bir oksijen atomunun eksik olmasıdır.

Not: Riboz ve deoksiriboz hücrede enerji verici olarak kullanılmazlar.

Karbonhidratlar Soruları ve Çözümleri

Yağlar (Lipitler)

Yağlar Soruları ve Çözümleri

Proteinler

Proteinler Soruları ve Çözümleri

Enzimler

Enzimler Soruları ve Çözümleri

Vitaminler

Vitaminler Soruları ve Çözümleri

Nükleik Asitler

Nükleik Asitler Soru Çözümleri

ATP (Adenozin Trifosfat)

ATP (Adenozin Trifosfat) Soruları ve Çözümleri

Dengeli Beslenme

Vücudumuzun günlük ihtiyacı olan karbonhidrat, yağ ve proteinden gerekli miktarlarda almak gerekir. Vitamin, mineral, selülozlu yiyecekler ve su dengeli beslenmek için gereklidir. Dengeli ve düzenli beslenilmediğinde vücudumuz düzgün çalışamaz. Çağımızda düzensiz beslenme sonucu oluşan bazı hastalıklar şunlardır:

Obezite – Alınan enerjinin, harcanamaması durumunda vücuttaki yağ oranının artmasıdır.
Diyabet – Kan şekerinin sürekli yüksek olmasıdır. Karbonhidrat, protein ve yağ metabolizması ile ilgilidir.
İnsülin Direnci – Kan şekerini düşüren insülin hormonunun vücutta tam olarak kullanılmamasıdır.
HDL Kolesterol – Yüksek lipoprotein’dir. Halk arasında “iyi kolesterol” olarak bilinir. Vücudumuz için yararlıdır.
LDL Kolesterol – “Kötü kolesterol” demektir. Lipoprotein miktarı düşüktür.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Canlıların Yapısında Bulunan Temel Bileşikler konu anlatımı 9.sınıf biyoloji tyt