Boylardan Devlete 9. Sınıf Tarih
İlk Türk Topluluğu İskitler
İskitler, MÖ 8. yüzyılda Orta Asya’da yaşamış atlı göçebe bir toplumdur.
İskitler, boylar konfederasyonu şeklinde örgütlenmişlerdir.
MÖ8 -7. yüzyıllarda diğer kavimlerin baskısıyla İskitler, Karadeniz’in kuzeyine doğru göç etmişlerdir.
MÖ, 2. yüzyıla kadar tarihte önemli rol oynamış, Anadolu, Mısır ve Mezopotamya’ya akınlar yapmışlardır.
İskitlerle Perslerin yaptığı savaşlar, Firdevsi’nin Şehnamesi’ne konu olmuş, eserde İskit hükümdarı Alp Er Tunga ile Pers hükümdarı Kiros’un mücadelesi konu edilmiştir.
İskitler tarihte atlı arabaları ilk kez kullanan kavimdir.
İskitler, Bozkırım Kuyumcuları olarak bilinirler.
İskitler’de tomris denilen kadın hükümdarlar ve amazon denilen kadın savaşçılara benzetilen kadın birlikleri yer almıştır.
İlk Türk Devleti Büyük Hun Devleti
Bilinen en eski Türk devleti Büyük (Asya) Hun Devleti’dir.
Kök Türk ve Uygur Türkleri’nin atası olan Hunlar MÖ, 3. yüzyıldan itibaren siyasi bir güç olmuşlardır.
Çinliler Hun Türkleri’ne engel olmak için kuzey sınırlarında yaptıkları kuleleri birleştirip Çin Seddi’ni (MÖ 214) yapmışlardır.
Büyük Hunların bilinen ilk hükümdarı Teoman, en başarı hükümdar Mete Han’dır.
Çalışmalarını aşağıdaki grafikte inceleyelim.
Mete Han yaptığı faaliyetleriyle Orta Asya Türk birliğini sağlamış, İpek Yolu’nu kontrol altına almış, Çin’i vergiye bağlamıştır.
Mete Han ülkeyi yönetim açısından doğu – batı şeklinde yönetimi ayırmış, doğuda hükümdar olan kağan, batıda yardımcı hükümdar olarak yabgu yer almıştır.
İkili teşkilat uygulaması ülke yönetimini kolaylaştırmış ancak otoritenin sarsıldığı dönemlerde bölünmelere neden olmuştur.
Mete Han’dan sonra geçen Ki-ok zamanında Çin ile ilişkiler geliştirilerek sürdürülmüş, Çinli prenseslerle evlilikler yapılmıştır.
Büyük Hun Devleti’nin Dağılışı
Çinliler izledikleri akılı siyasetle Türkler arasındaki dayanışma ve birliği sarsmış, Çinliler ordularını, Türk ordu sisteminden yararlanarak düzenlemiş ve İpek Yolu’nu MÖ. 60’larda geri almışlardır.
Kavimler Göçü
Çin egemenliğine girmek istemeyen Kuzey Hunları, Hazar Denizi’nin kuzeyine oradan da Karadeniz’in kuzeyine göç etmişlerdir. Burada bulunan Alman (Germen) kabilelerini yerlerinden etmiştir.
Hunların başlattığı ve birçok kavmin de yer değiştirmesiyle sonuçlanan evrensel gelişme Kavimler Göçü’dür.
Kavimler Göçü sonrası Roma İmparatorluğu zayıflamış, 395’te Doğu ve Batı olarak ayrılmıştır.
Barbar kavimlerin Avrupa’ya dağılması ile;
* Bugünkü Avrupa’nın sosyal (millet) yapısı ortaya çıkmış, etnik – milli yapı etkilenmiştir.
* Düzen ve asayişin bozulmasıyla krallıklar zayıflamış, feodalite güçlenmiştir.
Kavimler Göçü, Avrupa’nın siyasal ve etnik yapısını değiştirmiş, İngiliz, Fransız, İspanyol milletleri oluşmuştur.
Hunların etkisiyle destanlar, söylenceler, edebiyat ve müzikte canlanma yaşanmıştır.
Kavimler Göçü’nü Batılı tarihçiler, İlkçağ’ın bitişi Ortaçağ’ın başlangıcı kabul etmişlerdir.
Hun Türkleri, Avrupa’da yeni bir devlet kurmuşlardır.
Avrupa Hun Devleti
Hunlar, 4. yüzyılın sonlarında Doğu Avrupa ve Anadolu’nun içlerine akınlar yaptılar.
Avrupa’ya akın yapan Hunların başındaki Balamir devletin temellerini attı.
Balamir’den sonra Rua, Muncuk, Aybars ve Oktar yönetimde bulunmuş, en parlak dönem Attila zamanında yaşanmıştır.
Attila’nın gayesi Doğu ve Batı Roma’yı egemenlik altına alarak büyük bir devlet kurmaktı. Nitekim bu çalışmalarında büyük başarı elde etti.
Bizans (Doğu Roma) ile yapılan savaşlar sonrasında Bizans’a vergi şartlarını kabul etmiş, ayrıca esir teslimi, savaş tazminatı konularında Hunların talepleri kabul görmüştür.
Attila, Galya ve İtalya seferleriyle Batı Roma’ya üstünlüğünü kabul ettirip vergiye bağlamıştır.
Galya(Fransa) Seferi’nde Roma ordusu ağır bir yenilgi yaşamış, Roma Seferi’nde Papa Büyük Leon, Attila’da af dilemiştir.
Avrupalılar Attila’yı “Tanrının Kamçısı” şeklinde isimlendirmişlerdir.
Roma Seferi sonrası Attila’nın âni ölümü sonrası yaşanan isyanlar ve yönetim hataları sebebiyle Avrupa Hun Devleti bir süre sonra yıkılmıştır.
Tuna boylarında yaşayan Hunlar, bölgedeki kültürün içerisinde erimiş ve Hıristiyanlaşmışlardır.
I. Kök Türk Devleti
Büyük Hun Devleti’nden sonra Orta Asya’da kurulan ikinci büyük Türk devletidir.
“Türk” kelimesini resmi devlet adı olarak ilk kez kullanan devlettir.
Avarlara (Juan Juan) demir üreten Bumin önderliğindeki Kök Türkler, bu devletten bağımsızlıklarını elde edip 552’de kurmuşlardır.
Bumin ve Ko-lo’dan sonra iktidara gelen Mukan Kağan dönemi en parlak devir olmuştur.
Mukan Kağan ülkenin doğusunu, kardeşi İstemi Yabgu batısını yönetmiş, ikili teşkilat uygulanmıştır.
Batının yöneticisi İstemi, Issık Göl ve Tanrı Dağları’na kadar sınırları genişletince, Orta Çağ’ın iki büyük devleti, Sasani ve Bizans ile ilişkiler başlamıştır.
İstemi, İpek Yolu’na egemen olmak için önce Akhunlara karşı Sasanilerle, sonra da Sasanilere karşı Bizans ile ittifak yapmıştır.
Mukan’dan sonra başa geçen Ta-po zamanında Mani dininin benimsenmesi Türklerin savaşçı niteliklerini zayıflatmıştır.
582’de devlet Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
630 senesinde Doğu Kök Türkler yıkılırken, Batı Kök Türkler Çin esaretine girmiştir.
Çin esaretine karşı başlayan Kürşat Bağımsızlık Ayaklanması başarısızlıkla sonuçlansa da Türk milletinin özgürlük ateşi alevlenmiş, ulusal bilinç perçinlenmiştir.
II. Kök Türk (Kutluk) Devleti
680’deÇin’e karşı bağımsızlık hareketi başlatan Kutluk (İlteriş) başarılı olmuş, Il. Kök Türk Devleti’ni kurmuştur.
Kutluk Kağan, diplomasi ve askerlik işlerini veziri Tonyukuk’a bırakmış, kardeşi Kapgan’ı şad atamıştır.
Kutluk ve Kapgan dönemlerinde Çin’e akınlar düzenlenmiştir.
Devletin en başarılı dönemi Bilge Kağan zamanında yaşanmış, kardeşi Kül Tigin ordunun, vezir Tonyukuk idari- askeri işlerin başında olmuştur.
Kuzey Çin topraklarını ele geçiren Bilge Kağan, bundan sonraki süreçte Çin ile ticari ve diplomatik ilişkileri güçlendirmiştir.
Bilge Kağan zamanında Orhun Kitabeleri dikilmiş, Türk devlet yönetimi ve tarihiyle ilgili önemli bilgiler gelecek nesillere nakledilmiştir.
Bilge Kağan’dan sonra iktidara gelen yöneticiler başarılı olamamış, Basmil, Karluk ve Uygur Türkleri’nin saldırıları sonrası devlet yıkılmıştır
Uygur Devleti
Uygurların lideri Kutluk Bilge Kül, 744’te kağanlığını ilan etmiştir.
Kutluk Bilge Kül Kağan, önceleri Ötüken merkezli olan devletin başkentini Ordubalık şehrini taşımıştır.
Moyen Çur zamanında devletin sınırları Beşbalık, Turfan, Karaşar gibi zengin tarım ve ticaret merkezlerine doğru genişlemiştir.
En parlak dönemin yaşandığı Moyen Çur zamanında, Uygurlar yerleşik hayata geçmişlerdir.
Çin’de çıkan bir isyanın bastırılmasına Moyen – Çur yardımcı olunca, Çin, Uygurlara ticari imtiyaz vermiştir.
Bögü Kağan zamanında ise Manihaizm inancı benimsenmiştir.
Mani inancının benimsenmesi sonrası Uygurlarda bilim, sanat, mimari, edebiyat ve ticaret alanlarında gelişmeler yaşanmıştır
Sosyo – ekonomik, siyasi ve askeri sorunların etkisiyle Uygur Devleti yıkılmış ve toprakları 840’da Kırgızların kontrolüne girmiştir.
Uygurlardan Turfan Bölgesi’ne yerleşenler Turfan Uygurları, Doğu Türkistan’daki Kansu Bölgesi’ne yerleşenler Sarı (Kansu) Uygurları adıyla varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Uygurların Genel Özellikleri
- Türkler arasında ilk kez yerleşik hayata geçen topluluktur.
- Kâğıt ve matbaayı ilk kez kullanan Türk devletidir.
- Gök Tanrı, Mani ve Buda dinlerini benimsemiş en nihayetinde Müslüman olmuşlardır. (Uygur Devleti yıkıldıktan sonra)
- Moğolların, Türkleşmesi ve İslamlaşmalarına katıda bulunmuşlardır.
- Manidini benimsedikten sonra yazılı kitapları olan bu inancın dinsel tören ve ritüellerini benimsemişlerdir.
- Uygur alfabesini geliştirmişlerdir.
Boylardan Devlete konu anlatımı özet 9.sınıf tarih ders notu
- Gök-Tanrı tarafından hakana verilen yönetme yetkisine "Kut" denilmiştir. Hakanla aynı soydan gelen erkekler bu yetkiye sahiptirler. Bu durum, "ülke hanedanın ortak malıdır." anlayışını ortaya çıkarmıştır. Bu anlayış taht kavgalarına ve merkezi otoritenin sarsılmasına neden olmuştur.
- Eski Türklerde aile, soy, boy ve budunların birleşmesiyle devlet (il) teşkilatı oluşmuştur.
- Türkler nerede bağımsız yaşıyorlarsa orayı vatan olarak kabul etmişlerdir.
Töre; sosyal düzeni sağlayan örf, adet ve geleneklerden beslenerek ortaya çıkan yazısız hukuk kurallarıdır. Törenin oluşumunda; kut anlayışı ile kağanlar tarafından konulan kurallar, kurultaylarda alınan kararlar ve kağanın iradesiyle toplum içinde yavaş yavaş oluşan gelenekler etkili olmuştur.