BİREYİN İÇ DÜNYASINI ESAS ALAN SANATÇILAR
Bireyin iç dünyasını esas alan romancı ya da hikâyeciler, ülke meselelerine, ideolojik kamplaşmalara karışmadan “birey”i ön planda tutmuşlardır.
Türk romancı ve hikâyecileri, ülkede büyük bir gerilim hâlinde yaşanan ideolojik kamplaşmaların yarattığı olumsuz sonuçlardan dolayı “bireysel” konulara yönelmişlerdir.
Sanatçılar, medeniyet değişimlerini ve ülke sorunlarını eserlerinin arka planında ele almışlardır.
Esas olarak bireyin “ruh dünyası” ele alınmıştır.
Sanatçılar, psikolojinin imkânlarından olabildiğince yararlanmış, ayrıca yer yer psikiyatrinin imkânları da eserlerde kullanılmıştır.
Psikanaliz yöntemi edebiyata girmiştir.
Roman ve hikâyelerde “psikolojik tahliller” yani ruh çözümlemeleri ön planda tutulmuştur. Kişilerin içsel yaşantıları anlatılmıştır.
Olay, mekân ve zaman kişileri etkiler.
Kültür sorunsalının bireydeki yansıması, bireyin kimlik sorunları, özgürlük tutkusu, iki kültür arasında bocalama, iletişimsizlik, bireyin iç sıkıntısı, bilinçaltı, toplumla çatışma, tedirginlik, yabancılaşma, yalnızlık ve bireyin bunalımları gibi konular işlenmiştir.
Samiha Ayverdi, Abdülhak Şinasi Hisar ve Ahmet Hamdi Tanpınar geçmiş—şimdi çatışmasını işlemişler; Cumhuriyet öncesine kadar uzanan mutlu çocukluk dönemlerini, yıkılan bir uygarlığa ait kaybolan değerleri yansıtmışlardır.
Sanatsal (şiirsel) bir dil kullanılmış, estetiğe önem verilmiştir.
Denizi de karayı da işleyen Halikarnas Balıkçısı’nın temel izleği (teması) özgürlük tutkusu ve yaşama sevinci olduğu için “bireyin iç dünyasını esas alan sanatçılar” arasında değerlendirilmiştir.
Temsilcileri: Ahmet Hamdi Tanpınar, Peyami Safa, Abdülhak Şinasi Hisar, Memduh Şevket Esendal, Selim İleri, Samiha Ayverdi, Oktay Akbal, Halikarnas Balıkçısı, Mustafa Kutlu, Tarık Buğra