Felsefede bilgi denilince, suje ile obje arasında kurulan ilişkinin söz ile ifade edilmesi akla gelir. Tanıma baktığımızda iki önemli kavramla karşı karşıya geliriz:
Suje: Daima bilinç sahibi olan varlık yani insandır.
Obje: Sujenin dışındaki her şeydir.
Bazen felsefede bilginin tanımı, ”Özne ile nesne arasında kurulan İlişki sonucunda ortaya çıkan zihinsel bir üründür.” şeklinde de ifade edilebilir ve bu tanım da doğrudur.
Bilgiyi, bilinç sahibi olan bir varlıkla, bu bilinç sahibi varlığın kendisine yöneldiği, kavradığı, algıladığı, düşündüğü obje arasındaki ilgi olarak tanımlayabiliriz. Kısacası bilgi, suje (insan) ile obje (nesne) arasında kurulan ilişkinin söz ile ifade edilmesidir. Örneğin, “Bu tebeşir beyazdır.” dediğimizde benimle elimdeki obje arasında, aktlar aracılığı ile ilişki kurulmuş ve “Tebeşir beyazdır.” yargısı dile getirilmiş olur. İşte bu bir bilgidir.
Ne objesiz bir suje ne de sujesiz bir obje bilgiyi meydana getirebilir. Suje ile obje arasında kurulan ilgi olarak anlaşılan bu bilgi, acaba varlığın doğru bilgisi midir? Bilgi, objelerini doğru olarak yansıtır mı? Bildiğimizi söylediğimiz varlığı, nesneleri gerçekten bilebilir miyiz? Bilgimiz doğru ve kesin bir bilgi midir? Doğru bir bilginin ölçütü nedir? Bu sorular, bilgimizin değeri ve geçerliliği ile ilgili sorular olup, bilgi felsefesi bu sorulara karşılık bulmak ister. Yalnız bilgi felsefesini bu sorularla sınırlayamayız. O, bilgimiz nasıl meydana geliyor? Bilgimizin doğduğu kaynak nedir? Bilgi aklımızın mı yoksa deneyin mi ürünüdür? gibi sorulara da cevap bulmak ister.