Besinlerin Kimyasal Sindirimi konu anlatımı video 11. sınıf biyoloji
Sindirim Sistemi – Besinlerin Kimyasal Sindirimi video 11. sınıf Hocalara Geldik
Karbonhidratların sindirimi ağızda başlar. Tükürük sıvısında bulunan amilaz, nişastayı ve glikojenin hidrolizini başlatır. Tükürük amilazı nişastayı tamamen sindirmez. Nişastayı küçük polisakkaritlere, maltoza ve bazı serbest glikoz moleküllerine dönüştürür. Lokma yutulduğunda midenin asidik ortamı nedeniyle amilaz inaktif hâle gelir. Karbonhidratların sindirimi ince bağırsağın bazik ortamında devam eder. Küçük polisakkaritler ince bağırsakta pankreastan salgılanan amilaz enzimiyle disakkaritlere kadar parçalanır. Disakkaritler ince bağırsak epitel dokusundan salgılanan disakkaridazlar (maltaz, laktaz, sükraz) sayesinde monosakkaritlere kadar parçalanır. Proteinlerin kimyasal sindirimi, mide öz suyunda bulunan pepsin enzimi sayesinde başlar. Pepsin, mide öz suyu içine midedeki sindirim bezlerinden pepsinojen şeklinde inaktif hâlde salgılanır. İnaktif olan pepsinojen, asidik mide öz suyu içerisindeki HCl sayesinde aktif olan pepsine dönüşür. Oluşan pepsin, diğer pepsinojen moleküllerini de pepsine dönüştürebilir. Pepsin, bir polipeptit zincirinde bulunan peptit bağlarını yıkarak daha küçük peptitlerin oluşmasını sağlar. Protein sindiren bu enzimin inaktif salgılanması, kendisini sentezleyen hücreye zarar vermemesini sağlar. Proteinlerin sindirimi ince bağırsakta devam eder. Pankreastan gelen tripsin ve kimotripsin enzimleriyle daha küçük polipeptitlere parçalanır. Tripsinojen ve kimotripsinojen enzimleri pepsinojen gibi inaktif enzimlerdir. Bu enzimler ince bağırsağa geçtiğinde aktifleşerek görevini yerine getirir. Pankreas salgısındaki karboksipeptidazlar ile ince bağırsak epitel hücrelerinden salgılanan dipeptidazlar, karboksipeptidazlar ve aminopeptidazlar polipeptitlerin aminoasitlere kadar parçalanmasını sağlar. Yağların sindirimi safra kesesinden ince bağırsağa gelen safra sıvısının yağları yağ damlacıkları hâline dönüştürmesiyle başlar. Yağların mekanik sindirimi sonucu enzimlerin etki edeceği yüzey alanı artar. Pankreastan salgılanan lipaz ince bağırsağa Wirsung kanalıyla taşınır. Lipaz enzimi yağları gliserol ve yağ asitlerine kadar parçalar.
Nükleik asitlerin sindirimi pankreastan ince bağırsağa gelen nükleazlarla olur. Nükleazların etkinliği sonucu nükleik asitler nükleotitlere parçalanır. Nükleotitler ince bağırsak epitel hücrelerinin salgıladığı nükleotit sindiren enzimler sayesinde azotlu organik baza, şekere ve fosfata kadar parçalanır. Sindirim enzimleri ve etki ettikleri maddeler Tablo 1.3.1’de verilmiştir.
Besinlerin Emilimi
Sindirim kanalında sindirilmiş besinlerin mukozadaki epitel hücreleri tarafından alınarak kana veya lenfe verilmesine emilim denilir. Besin maddelerinin emiliminin büyük çoğunluğu ince bağırsakta gerçekleşir. Midede henüz sindirim tamamlanmadığı ve emilim yüzeyi yeterince büyük olmadığı için emilim azdır. Yağda çözünen ilaçlar ve alkol gibi bazı maddeler mideden emilir. Emilimin önemli kısmı ince bağırsakta gerçekleşir. Emilim yüzey alanı, ince bağırsaktaki villus ve mikrovilluslar sayesinde çok arttığı için besin emilimi, ince bağırsaktan dolaşım sistemine doğru etkin bir şekilde gerçekleşir. Glikoz, fruktoz, galaktoz ve amino asitler, kısa zincirli yağ asitleri, B ve C vitaminleri, su ve mineraller ince bağırsak epitelinden kılcal kan damarına geçer. Bu geçiş hem pasif taşımayla hem de aktif taşımayla gerçekleşir. Bu maddeler, yemek yedikten bir süre sonra ince bağırsakta yüksek konsantrasyondadır. Bu nedenle kolaylaştırılmış difüzyonla kana geçer. İnce bağırsak yüzeyindeki kılcallardan toplardamara ve oradan da kapı toplardamarına geçip karaciğere taşınır. Karaciğer, kapı toplardamarındaki kanla gelen besin maddelerinin birçoğunu birbirine dönüştürebilir. Bu nedenle karaciğeri terk eden kandaki besin maddelerinin oranı, kapı toplardamarındaki kandakinden farklı olabilir. Karaciğerden karaciğer toplardamarıyla alt ana toplardamara oradan da kalbe gelir ve bunlar vücuda pompalanır (Tablo 1.3.3). Geçiş sadece pasif olarak devam etseydi iki tarafta bu maddelerin konsantrasyonu eşitlenince madde transferi sona ererdi. Bu maddelerin bir kısmı da kalın bağırsaktan atılırdı. Aktif taşımanın olması besin maddelerinin hemen hepsinin kana geçişini garantiler.