Bağışıklık (Savunma) Sistemi 11.Sınıf Biyoloji


Kategoriler: 11. Sınıf Biyoloji
Cepokul

BAĞIŞIKLIK (SAVUNMA) SİSTEMİ

Canlıların etrafında bakteri, virüs mantar gibi birçok hastalık etkeni bulunmaktadır. Hastalık etkenlerinin insan vücuduna girerek çoğalmasına enfeksiyon adı verilir.

Hastalık yapan mikroorganizmaları vücudun yabancı olarak algılaması ve bunlara karşı kendini korumak ve savunmak için gösterdiği tepkiye bağışıklık, bağışıklığın oluşmasında etkili organ ve yapılara ise bağışıklık sistemi (immun sistem) denir.

Antijen : Vücut için yabancı olan ve antikor oluşumuna neden olan maddelere antijen denir. Organizma için yabancı olan ve bağışıklık sistemini uyaran tüm moleküller (virüs, organik madde, protein, glikoprotein bakteri v.s.) antijendir.

Antikor : Vücuda giren yabancı maddelere ya da proteinlere karşı akyuvarlar tarafından üretilen proteinlere denir. İnsanda en önemli antikorlar immunoglobinlerdir.

Toksin : Mikropların vücuda bıraktığı zehirdir.

Antitoksin : Toksine karşı akyuvar tarafından üretilen panzehirdir.

interferon : Virüsün vermiş olduğu hücrenin ürettiği ve virüs bulaşmamış hücreyi virüse karşı koruyan maddedir.

Bağışıklık sisteminin en temel özelliği “Kendinden olmayanı tanıma” dır. İnsan vücudu kendisine ait olan antijeni, olmayandan ayırt edebilir.

Örneğin; A kan grubu antijene sahip olan bir insana, B kan grubu antijeni verilirse, B’ye karşı antikor oluşturur. Kanda çökelme meydana gelir.

Vücudumuzun Bağışıklık Sistemini Oluşturan Organlar ve Yapılar

İnsanda bağışıklık sistemini oluşturan mekanizmalar iki genel grup şeklinde incelenir. Bunlar özgül olmayan savunma ve özgül (spesifik) savunmadır.

Özgül Olmayan Savunma Mekanizmaları

Vücuda zarar veren hastalık yapıcılara karşı onları ayırt etmeden hangisi olursa olsun aynı şekilde direnç gösteren savunma tipidir.

Fiziksel engeller : Hastalık etkenlerinin vücuda girişini engeller. Ağız, göz, mide, deri, epitel doku ve bunların salgılarından oluşur. Vücuda mikropların girebileceği sindirim, solunum, ürogenital sistem gibi dışa açılan sistemlerin kaplı olduğu epitel dokunun salgıladığı mukus, özel enzimler, asidik ortam pH’leri vücudun mikroplardan korunmasını sağlar.
Fiziksel engelleri geçebilen mikroplar savunmanın ikinci hattıyla karşılaşırlar. Bu hatta fagositler, doğal katil hücreler, iltihaplanma (yangısal tepki) ve antimikrobiyal proteinler etkilidir.

Fagositler : Nötroül, monosit ve eozinofil gibi akyuvarların bazı çeşitleri ve bazı bağ doku hücreleri mikropları fagositozla hücre içine alıp sindirim yoluyla etkisiz hâle getirirler.

Doğal katil hücreler : Fagositoz yetenekleri yoktur. Salgıladıkları lizozim enzimleriyle virüs bulaşmış veya kanserleşmiş hücreleri parçalar. Doku ve organ nakillerinin reddinde en önemli faktör, doğal katil hücreleridir.

İltihaplanma (Yangısal tepki) : Zarar görmüş ya da mikroorganizma bulaşmış dokuda gözlenen durumdur. İltihaplanan dokuda bulunan bazofiller ve mast hücreleri histamin üretir. Histamin, damar geçirgenliğini artırdığı için kılcal damarlardan doku sıvısına madde geçişi artar. Sonuç olarak kızartı ve ödem oluşur. B lenfositleri bir alerjenle ilk karşılaştıklarında plazma hücrelerine dönüşür. Plazma hücreleri alerjen için özgül lgE antikorlarını üretir. lgE antikorları mast hücrelerindeki granüller içinde bulunan histamin salgılanmasını tetikler. Bunun sonucunda göz yaşarması, burun akması ve hapşırma gibi alerji belirtileri görülür.

Antimikrobiyal protein : Virüs bulaşmış hücreler interferon adı verilen ve mikropların çoğalmasını önleyen antimikrobiyal proteinler salgılar.

Ateşlenme : Vücut sıcaklığındaki bir miktar artış, bağışıklık sisteminin bir tepkisi olarak ortaya çıkar. Fagositik hücreler bakterileri imha ettiklerinde bakteri hücre duvarından bazı maddelerin dolaşım sistemine geçmesine neden olur. Bu maddeler bağışıklık sistemi hücrelerini uyararak özel kimyasalların salgılamasını uyarır. Salgılanan kimyasallar vücut sıcaklığının kontrolüyle görevli hipotalamusu uyarır. Hipotalamus vücut sıcaklığını artırır.

Not: Vücut ateşinin yükselmesi (38,5 – 39 oC) mikroorganizmaların üremelerini durdurup fagositozu kolaylaştırdığı için vücut savunmasında rol oynar.

Ayrıca artan sıcaklık sonucunda kalp atışı hızlanacağında bağışıklık hücrelerinin vücuttaki dolaşımı hızlanır.

Özgül Savunma Mekanizmaları

Bu bağışıklık lenf düğümlerindeki T ve B lenfositleri tarafından sağlanır.

T lenfositleri : Direk mikroorganizmalara saldırır ve fagositozla yiyerek etkisizleştirir. Timüs bezine geçerek burada 0lgunlaşır. Bu akyuvarlar timus bezinde;

  • Vücuda giren organizmalara karşı nasıl savunulacağını öğrenirler.
  • Kendi vücut dokularını tanımasına ve onlara karşı saldırmamayı öğrenirler.
  • Kan dolaşımıyla bütün vücuda yayılır ve lenf düğümlerine yerleşir.

Not: Doku nakillerinde yabancı doku hücrelerini öldürenler T lenfositleridir.

T ve B lenfositleri anne rahmindeki embriyoda, kemik iliğindeki ana hücreden gelişir.

B lenfositleri : Antikor salgılayarak vücudu savunur.

Antikorlar mikrop antijenleri ile birleşerek onları tahrip eder.

B lenfositleri, dalakta olgunlaşır. T lenfositlerinin önceden tanımış olduğu antijenlere karşı antikor üretir.

Antijenlerin tanınmasına birincil bağışıklık, tanınan mikroorganizmanın ikinci kez vücuda girdiğinde kısa sürede ve güçlü tepki verilmesine ikincil bağışıklık denir.

Not: Antijen vücuda ilk defa girdiğinde vücudun onu tanıyarak gösterdiği tepkiye birincil tepki denir. Birincil tepki mikrop vücuda girdikten 3—5 gün sonra başlar. 3-5 günlük süre vücudun mikrobu tanıma süresidir. (Şekil 1). Aşı olmuş veya o hastalığı önceden geçirmiş bir canlıya tekrar aynı mikroorganizma bulaşırsa oluşan tepkiye ikincil tepki denir (Şekil 2). İkincil tepkide antikor ya da antitoksin üretmek için zaman kaybı yaşanmaz.

Özgül bağışıklık sistemi; humoral (sıvısal) bağışıklık ve hücresel bağışıklık olarak iki sistemden oluşur. Hümoral bağışıklık B lenfositlerinin antikor üretimi ile olur. Hücresel bağışıklık ise mikroorganizmanın akyuvarlar tarafından fagositozu ile gerçekleştirilir. Hücresel bağışıklıkta T — lenfositler etkilidir.

Not: Antijene karşı bağışıklık sisteminin aşırı miktarda antikor üretmesine “Aşırı duyarlılık” ya da “Alerji” denir. Örneğin; saman nezlesi, polen alerjisi, arı zehri…

Bağışıklık Kazanılması

Bağışıklık iki şekilde kazanılır. Birincisi canlının doğuştan getirdiği kalıtsal (doğal) bağışıklık, diğeri sonradan kazanılan bağışıklıktır.

a) Kalıtsal (doğal) Bağışıklık

Doğuştan gelen genetik ve yapısal özelliğe bağlı bağışıklıktır.
Örneğin; Beyazlarda ölüme neden olan sarı humma siyahilerde hastalık yapmaz.

Doğal bağışıklık dört farklı mekanizma ile sağlanabilir.

  • Mikroorganizmaların akyuvarlar ve doku makrofajları tarafından fagosite edilip öldürülmesi.
  • Besinlerle yutularak mideye girmiş mikroorganizmaların mide salgısı ve sindirim enzimleriyle öldürülmesi.
  • Derinin, mikroorganizmaları daha derindeki dokulara geçirmemesi.
  • Kanda bulunan kimyasal maddelerin mikroorganizmaları parçalaması.
    Örneğin; lizozim denilen kimyasal maddenin mikropları öldürmesi

b) Sonradan Kazanılan Bağışıklık

Aktif ve pasif olmak üzere iki şekilde ortaya çıkar.

Aktif Bağışıklık

Canlıların hastalık yapan mikroplarla ya da onların toksinleriyle (aşı) karşılaşmaları sonucunda, antikor ya da antitoksin gibi bağışıklık maddelerini vücudun kendisinin üretmesi ile kazanılan bağışıklıktır. Vücut antikor üretiminde aktiftir.

Pasif Bağışıklık

Vücuda önceden hazırlanmış bağışıklık maddelerinin hazır olarak verilmesiyle sağlanan bağışıklıktır. Serum ile sağlanır. Vücut antikor üretiminde pasiftir.

Doğal yolla pasif bağışıklık kazanılabilir. Hamile bir kadının kanındaki antikorların fetüse ulaşmasıyla fetüs pasif bağışıklık kazanmış olur. Bu antikorlar özgül oldukları patojenle karşılaşınca hemen tepki verir. Doğumdan sonra ise emzirme yoluyla pasif bağışıklık doğal yollarla sağlanmış olur. Anne sütündeki antikorlar bu yolla bebeğe geçerek bebeği belli bir süre hastalıklardan korur. Yapay olarak pasif bağışıklık serumla sağlanabilir. Serum, belirli bir antijen için antikor üretmiş başka bir canlıdan (genellikle koyun ya da at) elde edilir. Aynı antijenle enfekte olmuş kişiye bu antikorları içeren serum verilerek antijenler etkisiz hâle getirilebilir. Böylelikle tedavi sağlanmış olur.

Aşının Genel Özellikleri

  • Zayıflatılmış antijen veya toksin taşır.
  • Sağlıklı kişiye uygulanır.
  • Koruyucudur.
  • Aktif bağışıklık sağlar.
  • Her hastalığın aşısı farklıdır.

Serumun Genel Özellikleri

  • Antikor ya da antitoksin taşır.
  • Hasta kişiye uygulanır.
  • Tedavi edicidir.
  • Pasif bağışıklık sağlar.
  • Serum elde etmek için aşı gereklidir.

Not: Aşı ile sağlanan bağışıklık serum ile sağlanan bağışıklıktan daha uzun sürelidir.

Not: İlaçlar bağışıklık sağlamaz. Ya mikropları öldürür ya da üremelerini durdurur.

Savunma Sistemi Rahatsızlıkları

Alerjiler

Antijenlere karşı uygun olmayan ve aşırı bağışıklık cevabından kaynaklanan hastalıklardır. Alerjiye neden olan antijenlere alerjen denir. İnsanlarda genellikle süt, yumurta, fıstık gibi gıdalara; penisilin benzeri antibiyotiklere; arı zehirleri, polen, kozmetik maddelere karşı alerji görülür.

Otoimmun Hastalıklar

Normalde insan vücudu kendisinde var olan bir çok antijeni tanır ve onlara karşı bir savunma üretmez. Fakat vücudun belli bir yerinde bu antijen tanıma sistemi farklı nedenlerden dolayı bozulursa bağışıklık sistemi hücreleri vücudun bu bölgelerindeki hücre ve dokulara karşı antikor üretmeye başlar. Bu durum hücre ve dokulara zarar verir. Örneğin tiroidit hastalığı bu şekilde ortaya çıkar. Tiroit bezinde tiroksin hormonu üretiminden sorumlu hücreler bağışıklık sistemi hücreleri tarafından tahrip edilirler ve tiroit bezi bu hormonu üretemez hâle gelir.


Liselere Giriş Sınavı (LGS)
15 Haziran 2025 Pazar

Temel Yeterlilik Sınavı (TYT)
14 Haziran 2025 Cumartesi

Alan Yeterlilik Sınavı (AYT)
15 Haziran 2025 Pazar