“Gerçeklerin eşiği” anlamına gelen Atebetü’l-Hakayık, XII. yüzyılda Edip Ahmet Yüknekî tarafından yazılmıştır. Eserin tam olarak ne zaman yazıldığı bilinmemektedir.
Eser, ilk defa Necip Asım tarafından Ayasofya Kütüphanesi’nde bulunup “Hibetü’l Hakayık” adıyla ilim âlemine tanıtılmıştır.
On üç bölümden oluşan Atebetü’I-Hakayık, 101 dörtlük ve 40 beyit olmak üzere 484 dizelik bir eserdir. Dörtlükler “aaxa” şeklinde kafiyelenmiştir. Dörtlüklerde dize başı kafiyelere de rastlanmaktadır.
Aruz ölçüsüyle yazılan Kutadgu Bilig’le aynı aruz kalıbıyla yani Şehname vezni olarak anılan “fe ü lün/ fe ü lün/ fe ü lün/ fe ül” ile yazılmıştır. Aruz kusurlu olarak kullanılmıştır.
Atebetü’I-Hakayık, dinî ve ahlakî bir eser niteliği taşır.
Hakaniye (Karahanlı) Türkçesiyle yazılan Atebetü’I-Hakayık’ta, Kutadgu Bilig’e göre Arapça ve Farsça sözcük ve tamlama sayısı fazladır; yani Kutadgu Bilig’e göre dili daha ağırdır.
Allah’a, Peygambere, dört halifeye ve eserin sunulduğu beye övgü ile başlayan eserde, “bilgi, bilgisizliğin zararları, dilin iyi ve doğru kullanımı, dünyanın geçiciliği, cömertlik, cimrilik, alçakgönüllülük ve kibir, hırs, yumuşak huyluluk ve zamanın bozukluğu” konuları işlenmiştir. Yazar, eserinde insanları Türk-İslam kültürü çerçevesinde eğitmeyi düşünmüş, düşüncelerini ayet ve hadislerle desteklemiştir. Eserde, Türk töresi de ustaca anlatılmıştır.
Şiir İncelemesi;
- Nazım birimi olarak dörtlük kullanılmıştır.
- Kafiyeye yer verilmiştir.
- Kafiye düzeni aaxa biçimindedir, ölçü vardır.
- Didaktik nitelikler taşımaktadır.
- Öğütlere yer verilmiştir.
Edip Ahmet Yüknekî: EdipAhmet, doğuştan kör bir şairdir, döneminde “edipler edibi, fazıllar başı” olarak tanınır. Eserini Türk ve Acem ülkelerinin meliği, emir-i azam Muhammed Dad Sipehsalar Bey’e sunmuştur.
Edip Ahmet hakkındaki bilgilerimiz sağlam olmayıp efsane ile karışıktır. Şairin doğduğu Yüknek şehrinin nerede olduğu dahi bilinmemektedir. Büyük Çağatay şairi Ali Şir Nevai’ye göre: Türkistanlı olup anadan kör doğmuştu. Dindar, gayretli ve mübarek bir adamdı.
Bağdat’ın uzağında oturduğu halde her gün İmam-ı azam Ebu Hanife’nin derslerine gelirdi (!) İmam-ı Azam’a bir gün şakirtlerinden hangisini daha çok sevdiği soruldukta [sorulduğunda]:
Hepsi de iyidir ama dört fersahlık yoldan ilim için gelen şu kör Türk hepsinden evlasıdır, cevabını vermişti. Fakat Hanefi mezhebini kuran büyük hukukçu İmam-ı Azam, Edip Ahmet’ten dört asır (699-767) yaşadığına göre bu rivayetin yakıştırma olduğu açıktır.